Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Denetleme 13. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Denetleme 13. C.tesi Haz. 04, 2011 1:26 am | |
| Şu canavarların neden sürekli rüyama girdiklerini bir türlü çözebilmiş değildim. Sanırım kabus desem daha doğru olurdu. Buraya geleli yalnızca iki hafta olmuştu. Hala uyum sağlamakta zorluk çekiyordum. Canavarlar, tanrılar, özel güçler, kardeşlerim... Hiç bir şey gerçek değil gibiydi. Sanki bir rüyadaymışım ve kafama göre yönetiyormuşum gibi. Her şey fazla güzel, alışamamış olsam da. Genelde ortama çabuk ayak uyduran biri olduğum halde adaptasyon sorunuyla karşı karşıyaydım. Birkaç kardeşim bana çok iyi davranıyordu. Aynı kulübe içerisinde olduğumuz halde tanışmadığım birçok kardeşim vardı. Aslında onlara kardeş dememin ne derece doğru olduğunu da bilmiyordum. Hiç bir sıcaklık görememiştim bazılarından. O yüzden çokta yakın olmama gerek yoktu. Bunca zaman kardeşsiz büyümüştüm. Birden bir düzineden fazla kardeşimin olduğunu öğrenmek alışılması kolay bir şey de değildi tabii. Bu tür düşünceleri kafamdan uzaklaştırmaya çalışarak mutfağa doğru ilerledim. Herkes uyuyordu. Henüz saat altıydı. Ben geç bile kalmıştım uyanmak için. Her sabah mutlaka güneşin doğuşunu izlerdim erkenden kalkarak. Dolaptan aldığım mısır gevreğini bir kaseye boşalttıktan sonra hızlı mideye indirdim. Masanın ne kadar tozlu olduğunu fark edince sinirlerim bozulmuştu. Bu kulübenin her yeri böyleydi. Sert çocuklar olduğumuz pis olacağımız anlamına gelmiyordu. Zaten neredeyse en nefret ettiğim şeylerden biriydi bu. Amanda her zaman için fazla titiz biri olmuştu. İki hafta boyunca burada nasıl durduğunu bile bilmiyordu. Sanırım yeni evine alışmak için çabalamıştı. Kardeşlerini uyandırmayı denese de pek başarılı olmayacağını düşündüğü için onlara hiç bir şey söylemeden temizlik yapmaya karar verdi.
Banyoya giderek temizlik için bir kova su hazırladım. İlk olarak tozdan dışarısı gözükmeyen camları silmeyi planlıyordum. Tabii bu esnada kardeşlerimden biri uyanıp bana yardım etse çok iyi olacaktı. Bu kulübe gerçekten fazla büyüktü. Ve her yeri fazla kirliydi. Hoş, kardeşlerim temizlik meraklısı birileri olsaydı durum bu olmazdı. Benden başka rahatsız olan yok gibiydi. Burası hiç havalandırılmıyordu. Camları sildikten sonra uzun bir süre kapanmayacaktı o pencereler. İçeriye temiz havanın dolması gerekiyordu. Elimdeki bezi bırakarak ilk olarak perdeleri sökmeye karar verdim. ''Ah!''diye inledim. Merdivenden düşmeyi nasıl becerdiğimi bilmiyordum. Bir anda ayağım kaymıştı, acıyordu biraz. Ancak durmaya niyetim de hiç yoktu. O kadar gürültünün ardından tek bir kişi dahi kalkmadı. Hatta horlayanlar da vardı. Nasıl bir yere düşmüştüm böyle? Sanki bütün kardeşlerim benim tam zıt karakterim gibiydiler. Sinirlenince '' O koca popolarınızı ne zaman kaldırmayı planlıyorsunuz?'' diye bağırdım. Birkaçı homurdandıktan sonra uyumaya devam ederken en vefalıları Nic ve Mia olmuştu. Sorumun ardından bana soru soran gözlerle bakıyorlardı. ''Böyle pis bir kulübede yaşamayı düşünmüyorum.'' dedim. Ne yaptıklarına dahi bakmadan tekrar merdivenin üzerine çıkarak bütün perdeleri söktüm. Onları kirli sepetine atarak geri döndüm. ''Uyandığınız için teşekkür ederim. Umarım bana yardım etmek geçiyordur aklınızdan. Çünkü ne kadar titiz biri olsam da bu kulübenin hepsini tek başıma temizleyemem.'' dedim gözlerimi devirerek. Bir önceki ay temizlik yapmadıkları için Athena'dan bulaşık cezası aldıklarını duymuştum. Bu ayda aynı şey yaşanmayacaktı. Çünkü artık ben vardım! ''O zaman iş dağılımı yapalım.'' dedi Mia. Bunu duyduğuma gerçekten oldukça sevinmiştim. Keşke diğerleri de koca popolarını kaldırıp yardım etmek için istekli kişiler olsalardı. Ama nerede? Derin bir nefes aldıktan sonra ''Peki. Ben camları sileceğim. Birisi de şunları uyandırıp çarşafları değiştirebilir. Tabi yerler süpürülecek, silinecek ve şu oturma odasının hoş gözükmesi içinde bir şeyler yapmalıyız.'' dedim. Nic ve Mia kendi aralarında görev paylaşımı yaparlarken elime bezi alarak pencereyi silmeye başladım. Pencerede baya büyüktü hani. Dışarıdan geçen birkaç melezde bana garip gözlerle bakıyorlardı. Bu kulübede daha önce hiç temizlik yapılmamıştı herhalde. Onlara aldırmadan işime devam ediyordum. Resmen camın üzerinde çamur vardı. Kaç aydır temizlik yapılmıyordu buraya? Sinirlenmemek elde değildi. Ben yokken ne yaptıkları umurumda değildi. Artık ben vardım. Ve böyle tembellik istemiyordum. Tozdan kaşınmaya başlamıştım resmen. Eskiden olsa, yani bu kampa gelmeden önceki hayatımda başıma bir bone takarak temizlik yapardım. Şimdi ise rezil olacağım duygusu vardı. Zaten yanımda getirmeyi de unutmuştum. Ama bu saçlarla temizlik yapmakta çok yorucu oluyordu. Şimdiden terlemiştim. Banyoya giderek önce ellerimi yıkadım ve saçımı topladım. Böylesi daha iyi olmuştu. Elimdeki bezi tekrar yıkadım, çamur akıyordu bezden. Daha önce temizlik yapmaya yatkınlığım olduğu için bu durumdan tiksinmiyordum. Sanırım bu da oldukça iyi bir şeydi. Malum diğer kardeşlerimin bu tür işlerle bir alakaları yoktu. - Spoiler:
Yazamayacak olan kardeşlerimiz sohbet başlığında bunu belirtsin. Yazacak olanlarda size 11 boyutu ile yazsın lütfen.
|
| | | Terra M. Winchester Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 749 Kayıt tarihi : 18/02/11
| Konu: Geri: Denetleme 13. Paz Haz. 05, 2011 4:24 am | |
| Rüyamda eski evimdeydim. Odamdaki kum torbasıyla biraz antreman yapıyordum. Annem bana sürekli kum torbasında antreman yaptığım için bağırıyordu. Görmemişin kum torbası olmuş gibi diyordu sürekli. Aslında benim durumum gerçekten öyle sayılırdı. O kum torbasını almak için en az bir yıl para biriktirmiştim. Kesinlikle abartmıyordum. Bir yıl. O olmadığı zamanlarda da okuldaki küçük büyük fark etmeyen moronları kum torbası niyetine kullanıyordum. Hoş ya, kum torbasını aldıktan sonra da okuldaki çocukları benzetmeye devam etmiştim. Ama hiçbir şey o kum torbasının yerine geçemezdi. Keşke onu da buraya getirseydim. Ama ne yazık ki evde kalmıştı.
Ben her bir ya da birkaç moron dövdükten sonra okul müdürlüğünden benim hakkımda anneme sürekli şikayet mektupları gelirdi. Annem o mektuplar her geldiği seferde deliye dönerdi. Yeni gelenlere tanıtılırken bana hep okulun manyağı deniyordu. Haksız da sayılmazlardı hani. Bir tek en iyi arkadaşım May bana katlanabiliyordu.
“O koca popolarınızı ne zaman kaldırmayı planlıyorsunuz?” diye bağıran bir sesle yerimden sıçradım. Mia da aynen öyleydi. İlk önce etrafta bir tehlike arandım. Ama sonra tehlikenin Amanda olduğunu fark ettim. Mia’yı bilmeme ama ben ona soran gözlerle bakıyordum. İçimden ne demek istiyorsun demek gelse de kendimi tuttum. Bu büyük bir başarı sayılırdı bana göre. “Böyle pis bir kulübede yaşamayı düşünmüyorum.” dedi Amanda . Bize neydi bundan? O zaman git kulübenin önünde yat.
Amanda o sırada merdivenin üstüne çıkarak bütün perdeleri söktü. Deli miydi bu? Şimdi bütün millet pencereden bizi izlerdi kesin. Amanda perdeleri yanında getirdiğini o ana kadar fark etmemiş olduğum kirli sepetine atıp geri döndü. “Uyandığınız için teşekkür ederim. Umarım bana yardım etmek geçiyordur aklınızdan. Çünkü ne kadar titiz biri olsam da bu kulübenin hepsini tek başıma temizleyemem.” Ne? Bir saniye, bir saniye. Temizlik mi demişti Amanda. O anda hiç uyanmamış olmayı denedim. Zaten eski evimde –annemle yaşadığım zamanlarda- temizlikten çok çekmiştim. Annem bana sabah akşam temizlik yaptırırdı. Sanarsınız ki beni sırf evinin işi görülsün diye doğurdu. O yüzden temizlik konusunda çok pratiğim vardı. Ama itiraf etmeliydim ki bizim ev bu kulübe kadar büyük değildi.
O sırada Mia bugün içinde ilk kez konuşup "O zaman iş dağılımı yapalım." dedi. Kulübeyi sadece üçümüz mü temizleyecektik? Bunu kabul edemezdim işte. Diğerlerinin eli armut mu topluyordu? Amanda derin bir nefes alıp kendisinin ne yapacağın açıkladı. "Peki. Ben camları sileceğim. Birisi de şunları uyandırıp çarşafları değiştirebilir. Tabi yerler süpürülecek, silinecek ve şu oturma odasının hoş gözükmesi içinde bir şeyler yapmalıyız." Bunları söyledikten sonra bize arkasını dönüp elindeki bezle camları sikmeye başladı. Mia konuşamadan ben araya girip “Ben diğerlerini on saniye içinde uyandırıyorum. Sen de kulübenin girişini temizlemeye başla.” Dedim ve cevabını beklemeden mutfağa koşup çöp kutusunu metal kapağını ve sonra banyoya gidip oradaki çöp kutusunun metal kapağını kaptım. İkisinin de iç kısmını birbirlerine karşı döndürerek defalarca birbirlerine vurmaya başladım. Bu sesi duyan kardeşlerim –ağabeylerim ablalarım mı deseydim?- kulaklarını kapatıp yataklarında bir o yana bir bu yana dönmeye başladılar. Yavaş yavaş birkaç kişi elleriyle kulaklarını kapatarak ayağa kalkmaya başladı. Bunu görünce çöp kutularının kapaklarını yere atıp onlara eziyet(!) etmeyi bıraktım. Az sonra uyanacaklarına dair bahse girebilirdim.
Mia’ya döndüm. “Gördün mü? Birilerini uyandırmak bu kadar basit işte. Şimdi ben odamı ve mutfağı temizleyeyim sen de uyanan kişilerle birlikte diğer yerleri paylaşırsın.” diye ona bulaşmayı ihmal etmedim. “Hatta senin yerinde olsam tuvaletleri onlardan birine verirdim.” O sırada uyananlardan biri beni duyup “Tuvalet mi?” diye bağırdı. Onunla muhatap olmamayı tercih edip odama kaçtım(!).- Spoiler:
Not: Odamı temizlediğim kısmı da yazacağım bu posta ama şimdi dışarı çıkacağımız için devam ettiremeyeceğim orayı. Eve gelince postu editlerim.
| |
| | | Ashton L. Flamé Ares'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 42 Kayıt tarihi : 10/03/11
| Konu: Geri: Denetleme 13. Çarş. Haz. 08, 2011 4:11 am | |
| Etrafında yeni oluşmaya başlayan lakin oldukça aşina gelen karanlık, onun görmesini engellemekle birlikte, çok daha farklı bir görüntü sunuyordu ona. Yatağında olmadığını hissetti. Her ne kadar bunu farketmek, son derece korkunç olsada, algılayabildiği tek şey, kulağına gelen fısıltılardı. Nedenini tam olarak bilmiyordu; Astral seyehat falan mı yapıyordu acaba? Bu aşina hissin sonlamasını beklemekten başka bir çaresi olmadığını güçte olsa farkedebilmişti. Gözlerini araladı en sonunda. Kulağına gelen fısıltıları oldukça rahat olarak algılayabiliyordu artık. "Lütfen, bu kadar acımasız olamazsın." Bir kadın sesiydi bu. İçinde oldukça rahat anlaşılabilir bir korku vardı. Şimdi daha net görmeye başlıyordu; kadının korkuyla gerilmiş suretine bakan, alev gözler... Alev gözler ise kadına aldırış etmeden, öfke içinde bakıyordu. Ashton'ın dikkatini bir şey daha çekmişti. Bu ortalıktaki gerilimin farkında olamayan ve kadının kucağından kurtulmak için durmadan tekmeler savuran yaklaşık bir yaşlarındaki bir bebek. Kadının gözlerindeki korku daha çok büyümüştü; İstemediği bir şeye zorlanıyor gibiydi. Alev gözlere sahip olan beden husursuz olduğunu belli edecek şekilde kıpırdandı. Yüzüyse öfkeden kırmızıya dönmüştü. Bu çokta iyi bir işaret değildi belki de. Ashton orada olmaması gerektiğini biliyordu. Onu göreceklerinden her ne kadar korksa da iki bedende onun burada var olduğunu dair hiçbir belirti göstermemişti. "Yaptıklarından sonra mı?" Sesinden adeta öfke fışkırıyordu. Garip bir şekilde bu sesinde aşina olduğunu fark etti. Kadının gözlerinde artık korku yerine yaşlar birikmeye başlamıştı. Adamın yüzüne dokunacak oldu lakin buna izin vermedi. "Elimde değildi... Beni etkisi altına almıştı. Ben gerçekten... Üzgünüm. Lütfen, böyle çözmen gerekmez." Kadının yalvarırcasına söylediği sözler adamın öfkesini biraz olsun bile dindirememişti. Sanki bu söylediklerini daha önce çok kez duymuş gibiydi. Elini kadına doğru uzattı; Ne yaptığını bilmiyordu. Daha doğrusu bilmekte istemiyordu. Kadın o kadar yalvarırcasına bakıyordu ki, Ashton bile bir ara ona acıdı. Bu adamı sinirlendirmek için çok büyük bir şey yapmış olmalıydı. Adamın elinden tuhaf bir şekilde çıkmaya başlayan beyaz ışık kadın ve bebeği içinde hapsediyordu. Kendini onlarla birlikte aydınlık ve sonradan Lotus ve Kumarhanesi olduğunu fark ettiği, yerde bulunca son kez o adamın sesini duydu. "Sana birden çok daha fazla şans verdim Crystal, ama sen bunları kullanamadın..."
Gözlerini korku içinde açtı. Her ne kadar kendisini odasında bulması sebebiyle rahatlamasına rağmen, adamın söylediği son sözse onu korkutuyordu. Crystal... İtiraf etmesi gerekirse kimseye defalarca böyle bir rüya gördüğünü ve o zavallı kadının annesi ve öfkeden deliye dönen adamın Ares olduğunu kimseye söylememişti. Evet, defalarca tekrarlanıyordu bu lanet şey. Lakin bunun ne kadar süre daha devam edeceği hakkında da hiçbir fikri yoktu. Amanda'nın bağırışları arasında yatağında doğruldu. ''Uyandığınız için teşekkür ederim. Umarım bana yardım etmek geçiyordur aklınızdan. Çünkü ne kadar titiz biri olsam da bu kulübenin hepsini tek başıma temizleyemem.'' Ah, temizlik mi? Gerçekten günü oldukça iyi bir şekilde devam ediyordu (!) Gözlerini devirerek Amanda'ya baktı. Daha çok bakışlarıyla yalvarıyor gibiydi. Lakin Amanda neler yapmaları hakkında onlara bağırmakla meşguldü. "Harika" Neden bir kez olsun temizlikten kaçamıyordu. Örneğin kulübeyi bir günlüğüne terk edebilirdi. Geceleri ise... Demeter kulübesinde, Camillia'nın yanında gizlice geçirebilirdi! Her ne kadar olağanüstü olsa da bu planın asla gerçekleşmeyeceğini biliyordu. Amanda'nın sinirli bakışları altında, diğer kardeşlerine baktı. Tek böyle düşünenin o olmadığına sevinmişti. Bunu diğerlerinin yüzünden oldukça rahat bir şekilde anlayabiliyordu tabii. Homurdanarak kalktı; Bundan bir kurtuluşu olmadığını biliyordu. Sadece ama sadece erken bitirip, kendini dışarıya atmak istiyordu. Aslında gerçekten konuşmaya ihtiyaç duyduğu kişilerde yok değildi. Onu anlayabilecek kişilerle... Kendisince oldukça duygusal olan bu an, Ashton'ın genellikle "Bücürük" diye hitap ettiği Becca'nın çıkardığı tuhaf sesler sonucunda bölünmüştü. Gözlerini devirerek, yatağını toparlamaya başladı. Sadece şu lanet işten bir an önce kurtulmak istiyordu. Bu temizlik hiç olmazsa, Amanda'nın ona ne yapması gerektiği hakkında emir yağdırması gibi cümleleri duymazlıktan gelmenin, oldukça rahatlatıcı olduğunu öğretmişti! | |
| | | Hermia Aigian Cocteau Ares'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Melez Denetleyicisi
Mesaj Sayısı : 1491 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Denetleme 13. Perş. Haz. 09, 2011 3:18 am | |
| Gözlerimi araladım. Gerindikten sonra örtüyü hemen üzerimden attım ve üzerimi değiştirdim. Tarak aradım ama bulamayınca parmaklarımı bir tarak gibi kullanarak saçlarımı taradım sonrada tepede toplayıp lastik tokayı sıkıca geçirdim. At kuyruğunu kendi etrafında dolayıp bir topuz yaptım. 'Tanrıça Afrodit adına, ilk defa düzgün bir topuzum vardı' gülerek çatı katına göz attım. Bir kaç kıyafettim yerlerdeydi. Öncelikle onları toparladım. Kirli sepetine attığım onca kıyafeti yere boşaltıp yenilerine yer açmak için daha düzenli bir şekilde kirli sepetine yerleştirdim. Tüm kirlilerim sığınca yerine taşıdım. Açıkçası baya ağırdı. Dolabımı açıp katlamadan attığım kıyafetleri elden geçirdim. Bluzlerin yakalarından tutup içe doğru kıvırıp ikiye doğru kıvırarak yaptığım katlama sanatına hayran kalmamak elde değildi, kabul ediyorum olmamıştı ama üstü üste dizince belli olmuyorlardı artı düzenlilerdi de. Askılıkların hepsini aynı yöne çevrince kapakları kapattım. 'Evet şimdi...' ellerimi ovuşturup topuklarımın üzerinde yatağıma döndü. Bu şekilde dönmek, garip ama hoşuma gidiyordu. Yastıkların kılıflarını, örtümü ve çarşafı çıkarıp düzgünce kirliye yerleştirdim. Sonra dolabın üstündeki temiz örtü, kılıf ve çarşafı çıkarıp komidinin üzerine koydum. Yatağa oturup kılıfsız yastıklarıma kılıf geçirdim ve kenara koydum sonra kalkıp çarşafı yatağa serdim. Fazla akalan yerlerini yatağın kenarlarına tıkıştırdım. Yastığımı kabartıp yerine koydum. Örtümü de serip yanlarından çekerek oranladım. Biraz kırışım durduğundan elimle üzerini düzeltip diğer küçük yastığımı da diğer yastığın üzerine koydum. Etrafta bulduğum peçete ve kola kutularını alıp çöpe attım. Yatağın altına eğilip bir bez parçası ve temizleyici aldım. Her zaman orada durmaları iyiydi. Beze biraz temizleyici sıkıp çalışma masasının üstünü sildim sonra komidinimin üzerini sildim. Başka bir bez alıp camımı da içli dışlı sildim. Perdeme baktım, kirli değildi zaten iki günde kirlenemezdi ya zaten. İçerisi hava alsın diye pencereyi açık bıraktım. Odama baktım tertemiz ve düzenliydi. Yerlerin silinmeye ihtiyacı vardı. Onun dışında mükemmeldi. Yerdeki saçları bir peçete ile toplayıp çöpe attım. Aşağı inip süpürge almaya üşendiğimden başka bir beze daha fazla temizleyici döküp yerleri ovalamaya başladım. Sildikçe yer parıldıyordu. Sonunda yerde bitmişti yer bitince bende bittim. Keşke süpürgeyi alsaydım diye içimden geçirdim ama geçmiş olsun. Temizlik malzemelerini yatağın altına tıktım. Yorulmuştum. Yere oturdum sırtımı yatağa verip ayaklarımı uzattım. Göz kapaklarım ağırlaştı...
Amanda'nın sesi ile uyandım. '’O koca popolarınızı ne zaman kaldırmayı planlıyorsunuz?'' Hemen ayağa kalkıp kendime çeki düzen verdim ve hızlıca aşağı indim. ''Böyle pis bir kulübede yaşamayı düşünmüyorum.'' dedi. ‘Kapı orada’ ve arkasını dönüp merdivene çıktı ve perdeleri sökmeye başladı.''Uyandığınız için teşekkür ederim. Umarım bana yardım etmek geçiyordur aklınızdan. Çünkü ne kadar titiz biri olsam da bu kulübenin hepsini tek başıma temizleyemem.''deyince işe yardım etmek için [colro=olive]''O zaman iş dağılımı yapalım.''[/color] diye fikir attım ortaya. ''Peki. Ben camları sileceğim. Birisi de şunları uyandırıp çarşafları değiştirebilir. Tabi yerler süpürülecek, silinecek ve şu oturma odasının hoş gözükmesi içinde bir şeyler yapmalıyız.'' dedikten sonra işine döndü. Nicole bana dönerek “Ben diğerlerini on saniye içinde uyandırıyorum. Sen de kulübenin girişini temizlemeye başla.” ve mutfağa koştu. İşe başlayacaktım ama ne yapacağını merak ediyordum. Bulduğu metalleri bir birine çarparak ses çıkardı. Ares kulübesi bundan rahatsız olmuştu vee uyanmaya başlamışlardı. “Gördün mü? Birilerini uyandırmak bu kadar basit işte. Şimdi ben odamı ve mutfağı temizleyeyim sen de uyanan kişilerle birlikte diğer yerleri paylaşırsın.” bu kız beni küçümsüyor muydu? “Hatta senin yerinde olsam tuvaletleri onlardan birine verirdim.” tavana gözlerimi dikip ’’Bana ne yapacağımı söyleme Nicole!’’ ama beni duymamıştı sanırım. Temizlik dolabına koşup gerekenleri aldım ve kimsenin temizlemek istemedi tuvaletleri, kendime görev edindim.
En son Hermia Aigian Cocteau tarafından Perş. Haz. 09, 2011 9:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Alexandra Bethany Daniels Afrodit'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1854 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Denetleme 13. Perş. Haz. 09, 2011 8:36 pm | |
| | |
| | | | Denetleme 13. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|