Denetleme 11

Sabahın erken ışıklarıyla gözümü açtım. Calvin artık kulübede yoktu Hades çocuğu olduğunu öğrenmişti. Artık kulübede 2 kişi kalmıştık. Kardeşim hala uyuyordu. Ama biz Rahibeler olarak temiz ve düzenli olmak zorundaydık. Bunun için kulübemizi temizleme vaktinin geldiğini anlamıştık. Bunun için ilk önce kıyafetimi daha rahat bir kıyafet giydim.

Temizlik 7.30 ' da başlıyor 18.50' de bitiyor.

****
7.30- 8.30

Öncelikle renklilerle beyazları ayırdım. Nevresim takımımızın kılıfını soydum ve sepetin içine attım. Bir sandalyenin üstüne oturdum ve renlilerle beyazları ayıklamaya başladım. O kadar çok kıyafetimiz vardı kii ayırmak çok zordu. İçimden sürekli beyazlar renkliler beyazlar renkliler diyerek ritim oluşturmuştum. Kardeşimin - kardeşim olmasa bile- hala uyuduğunu gördüm. İçimden çok kızgındım. Ama sakin olmayı tercih ettim ve işime devam ettim. En sonunda beyazlar ve renklileri ayırdım. Çamaşır makinesinin yanına gittim. Deterjan dökücekken kalmadığını gördüm. İçimden söylenerek hemen melez markete koşa koşa gittim. Oraya vardığım gibi bir kaç temizlik malzemesi kaptım. Apar topar parasını ödedim ve kulübemize gittim. Çamaşırlar karışmış halde bulmuştum. Sinirli bir halde yine ayırmaya başladım. Yarım saat kadar sonra ayırmıştım. Artık kardeşimde yoktu. Yanlız kalmıştım ve bütün işler benim üstümdeydi.

8.30- 9.00

Çamaşırları bitirdikten sonra üstümü değiştirmiştim. Çünkü ter içinde kalmıştım. Üstüme birşeyler geçirdikten sonra bulaşıkları yıkamak ve bulaşık makinesine dizmek için işe koyuldum. Elime eldivenleri geçirdim. Tabakları, bardakları, kaşıkları çatalları vb şeyleri duruladıktan sonra düzgün bir biçimde bulaşık makinesine yerleştirirken birden dikkatimi dağıttım ve koyarken tabağı kırdım. Cam elimi kestiği içim tekrar melez markete gitmek zorunda kalmıştım. Hemen gidip bir yara bandı aldım. Elime yapıştırdım. Ama acıyordu. Ama bir yandanda temizlik yapmam gerekiyordu. Bunun için acımı hiçe sayıp işime yoğunlaştım. Koyduğum tabakları,bardakları çıkardım ve sudan geçirdim. İçinde cam kalıp kalmadığını anlamak için bulaşık makinesini boş çalıştırdım ve tekrardan tabakları , bardakları yerleştirdim. Tabii çok dikkatli bir biçimde yerleştirdim. Aynı kazayı yapmak istemiyordum. Hepsini bulaşık makinesine yerleştirdiğimde dışarıda kalan 10-9 parça tabağı elimde yıkamam gerekiyordu. Bunun için soğuk suyu elimin üstünden akıp gitmesine izin verdim. Bir yandan yıkarken bir yandanda kendi kendime şarkı mırıldanıyordum. Tabakları yıkamıştım. En sonunda bulaşık işimide tamamlamayı başarabilmiştim. 4-5 dakika sonra makinede bitmişti. Tabakları , bardakları dolaba yerleştirirken dolabımızında toz içinde olduğunu fark ettim.

9.00-10.50

Dolapları toz içinde olduğunu görünce tabakları tezgaha bırakı verdim. Elime bir bez aldım ve eldivenlerimi çıkardım. Tozları silerkende hapşırıyorum çünkü toza allerjim vardı. İşimi yarıda bıraktım ve kulübemizden dışarı çıkıp hava aldım. Bir kaç dakika hava aldıktan sonra içeri girdim. Çünkü dışarısı soğuktu. Toz bezimi takrardan elime aldım ve dolapların içini temizlemeye koyuldum. Üst raflara boyum yetişmediği için sandalyenin üstüne çıkmak zorunda kaldım mecburi. Tozları alırken toz bezim çıkmış bir çiviye takıldı ve bez yırtıldı. Yırtıldığı için bezimi değişirmek zorunda kaldım. Paketten yeni bir bez çıkardım ve toz almaya evam ettim. Dolabın tozunu aldıktan sonra renkli bezlerden serdim dolabın altına. Bu sefer tabaklar tozlanmayacaktı. Toz bezini bir kenara bıraktıktan sonra ellerimi yıkamak için tuvalete gittim. Ellerimi iyice yıkadıktan sonra eldivenimi taktım ve tabakları kurulamaya başladım. Yıkadığım tabakları kuruluktan ve yıkadıktan sonra simetrik bir biçimde dolaplara yerleştirmeye başladım. Tabii birşey kırmamak için efor harcıyordum. Tabakları temizledikten sonra dolabın kapaklarınında pek iç açısı olmadığını fark ettim ve tekrar eldivenimi çıkarıp toz bezimi elime aldım. Cif dökerek dolabın kopaklarını sertçe silmeye başladım. Bu işi yaparken artık kollarımı hissedemiyordum. Kapakları parlayıncaya kadar sildikten sonra tahta parlatıcı ile parlatmaya başladım. En sonunda bu işimde bitmişti.

10.50-11.20

Dolapları sildikten ve parlattıktan sonra çamaşırları kurutmak için dışarı astım. Şimdi sırada beyazları çamaşır makinesine atmak zorunda kaldım. Ve uzun programda yıkamaya ayaradım. Çamaşırları astıktan sonra tuvaleti temizlemeye koyuldum. Çamaşur suyunu aldım ve herkeyi dilmeye başladım iyice. Yerdeki halıyı çıkardım ve dışarı attım. Parkeleri dilmek için parke temizleyici aldım ve bir kovanın içine koydum. İçine parke parlatıcıda ilave ettim. Elime bir vileda aldım ve silmeye başladım. Artık kollarımı oynatamaz hale gelmiştim ama daha çok iş vardı. Hepsi nasıl yetişecekti ki? Bir anda durakladım ve dinlenmeye itiyacım olduğunu anladım. 5-7 dakika ayakta durdum ve hiç kıpırdamıyordum. Elimdeki viledayı bıraktım ve enerji içeceği içtim. Aslında böyle şeyler yasaktı ama drahmi ile herşey halloluyordu. İçiceğimi içtikten sonra kendime geldim ve yerdeki viledayı kaptım. Hızlıca yerleri dilmeye başladım. Banyo kabininin içini ve dışını çamaşur suyu ile silmeye başladım ve mikroplardan ayırdım. Banyo kabinin camını camsil ile sildikten sonra pırıl pırıl parlıyordu. Şampuyanlarımızı düzgün bir şekilde yerleştirdim. Dışarı attım halıyı sermememiştim çünkü halı kirliyi. Dikkatimi çeken şey ise diğer halılarda kirliydi. Şimdi halılarıda silmem gerekiyordu. Ama tuvaleti temizlediğim için üstümden bir yük kalkmış gibi hissediyordum..

11.20-12.50


Halıları silmek benim için ölüm gibi olacağından şüphem yoktu. Bunun işin biraz dinlenmeye ihtiyacım olacağını düşünmeye başladım ve yere eğilip halıları sildim. Keşke bu kadar genişliği ve büyüklüğü çok olan bir halımız olmasaydı. İçimden sürekli çemkiriyordum. Dışımdan ise şarkı söylemeye başladım. '' Hey you. Come'' diyerek kendi kendime şarkı uydurmayada başlamıştım. Bir yandan şarkı söylerken bir yandanda ellerim çalışıyordu. Artık bitkindim. Öylesine temizliyordum. Ama temizliği bitirmeliydim. Bunu yapmalıydım diye aklımdan geçirdim birden. Halıları iyice sildim. Şimdi tuvaletteki halıyı silecektim. O ufaktı. O yüzden beni yoracağını sanmıyordum. Kendi kendime öcgü yağdırıyordum bir yandanda. '' Zell sen en iyisisin'' diyordum. Ama bunun doğru olmadığınıda ben biliyordum. Belki diğer kardeşim bana yardım etse daha kolay olacaktı ama her seferinde kaçmayı tercih ediyordu. Bu sırada halıları silmeyi bitirmiştim sonunda. Mutlulukla gülümsedim. Ama daha yapılacak çok iş vardı. O yüzden mutluluğum kısa sürdü. Artık bütü parkeleri parlatma zamanıydı!

12.50-13.30

Halıları temizledikten kurumaları için pencerenin uraya bırktım ve güneşin içeri girmesine izin verdim. Yerlerin parlama zamanıydı şimdi!! Ellerimi yıkımak için tuvallete gittim ve yıkamaya başladım. Elime viledayı alarak sanki kavalyemmiş gibi dansa koyuldum. Bir süre dans ediyomuş gibi davrandım sonra saate baktığımda 13.01'di. Çok oyalanmıştım. Hemen işe koyulmaya başladım. Viledayı kavradım ve yerleri silmeye başladım. Parlamayan bir yer olmamasına özen gösterdim. Silerken ''Dııt'' sesi ile irkildim. Bu ses çamaşır makinesinden geliyordu. Hemen çamaşır makinesini kapadım. Çamaşırları sepete yerleştirdim ve orada bıraktım. Viledyı tekrar elime aldım ve temizlemeye devam ettim. Yerleri yeterince parlatmaya devam ediyordum ki yerde çay lekesi gördüm. Sinirli bir biçimde söylenmeye başladım. Kim yaptı bunu diye aklımdan sürekli geçiyordum ki zaten iki kişi kaldığımızı fark ettim. Orayıda parlattıktan sonra parkelere çok basmadan sepeti kaptım ve çamaşırlığa asmaya baladım. Renkliler kurumuştu. Onları alarak diğer sepete yerleştirdim. Boşaltıktan sonra beyazları astım kurumaları için. Parkelerde bitmişti. Pırıl pırıl parlıyorlardı şimdi.

13.30 - 15.20

Sıra şimdi toz almaydı sanırım. Bunun için işe koyulmaya başladım. Kıyafetimi giydim ve elime toz bezi alarak salonu sildim. Az önceki halinden daha iyi gibiydi. Dip köşe her yeri temizlemeye çalışıyordum. Ama çoğu iş bitmiş gibi gözüküyordu. Bunun rahatlığı ile mutfaktan kaçak olarak getirtirdiğimiz asitli içicekleri içmeye koyuldum. İçerken dışarıdan bir ses gelmesiyle irkildim ve asitli içiceğimi elimden fırlattım. Arkamı dönerken çok korkuyordum. Koltuklara gelmemesini umuyordum ki koltuğun üstü asitli içicekle kaplanmıştı bile. Bunun hüsranı ile ıslak bir bez ile koltukları çitilemeye başladım. Kollarım kopana kadar çitiliyordum. Çok yorulmuştum ama yapacak başka bir şeyim yoktu. Bunu ben mahfetmiştim ve ben düzenlemeliydim diye düşünürken bu işle çok vakit kaybettiğimi anladım. Saate baktığımda 14.40 idi. Bunun üzerine elimdeki ıslak bezi bir kenara koydum ve odama doğru ilerledim. Nevresim takımımı serdim. Tabii diğer rahibelerinkinide sermiştim. Şimdi saate baktığımda ise saat 15.20ydi.

Değerlendirmede.