Kapıdan durup alıcı gözüyle kulübeme baktım. Kaçıp gitmemek için kendimi zor tutmam gerekti. Yorgan dağınık bir şekilde yatağın üstünde duruyor, yerdeki taşlar tozdan izler bırakıyor, camlar neredeyse dışarıyı göstermiyordu. Ellerimi göğsümün üstünde buluşturarak ofladım ve biraz homurdandıktan sonra, kamp marketine gitmek için hazırlandım(bunun için elbise yığınını karıştırmam gerekti).
Markete yürürken somurtmaya devam ettim. Kulübemden çıktığımdan beri böyle yürüyordum. Tamam, kirli veya pis olmayı sevmezdim ama o kulübeyi temizleyecek olmak da çok uğraştırıcı gözüküyordu gözüme. Market her zamanki gibi malzeme almaya gelmiş melezlerle doluydu. Aralarından geçerek temizlik malzemelerinin satıldığı bölmeye geldim. İlk temizlik sırasında bazı malzemeleri almıştım zaten ama eksik bir-iki şey daha almam gerekiyordu. O malzemeleri de bulduktan sonra bahçe malzemelerinin satıldığı yere gittim. Otları ve oluşturduğum çiçekleri sulamak için ve ilaçlamak için malzemeleri aradım. Biraz da gübre aldıktan sonra, boya malzemelerinin satıldığı yere gittim. Resim yapmada kendimi geliştirmiştim ve bunu duvarlarımı süslemekte kullanabilirdim. Kasaya gidip ödeme yaptığımda kasiyer iç çekti. Hala birilerinin para ödeyip satın almasına alışamamıştı anlaşılan. Gülümsedim. Ona veda ettikten sonra kulübeme döndüm.
Malzemeleri bir kenara koyduktan sonra önce elbiselerimi düzenlemeye karar verdim. Dışarıda bıraktığım temiz elbiselerimi katlayıp dolabıma geri koydum. Kirlileri ise banyoya geçip kirli sepetine attım. Ama kirli sepetine atarken bile düzenli olmaya devam ediyordum. Dolabımı da düzenledikten sonra. Yatağıma yöneldim. Yastığımı kabarttım ve üzerinde birikmiş tozları silkeledim. Çarşafın da kırışmış yerlerini düzenleyerek tekrar yatağa serdim. Yeri en son yapmayı düşündüğümden elime bir kova ve bez aldım. Ardından camları silmeye koyuldum. Kolumun kopacağını düşünmeye başladığımda bitti ama şimdi de o camları cilalamam gerekiyordu. Tekrar işe koyuldum. Bittiğinde gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Gülümsedim. Bir iş daha bitmişti. Bezi kovaya batırıp temizledikten sonra masama yöneldim. Orayı da silmeye başladım. Bittikten sonra köşelerine bir kaç çerçeve ve saksıya yerleştirdiğim bir orkide koydum. Koltuklarımın tozlanmasın diye üzerlerine örtülerini kaldırdım. Siyah ve kırmızı koltuklar tüm güzellikleriyle karşımda duruyorlardı. Sanırım tozlanmayan tek şey onlardı. Örtüleri kirli sepetine düzenli bir şekilde koyduktan sonra süpürgeyi elime aldım. Şimdi o taşları silebilirdim. Odama geri döndüm ve çimlere basmamam için konulmuş taşların üzerineki tozları silmeye başladım. Uzun sürmeyen bir çalışmadan sonra baktım. Becerdiğimden emin olana kadar da gözlerimi ayırmadım. Ardından aldığım gübreyi saksılara döktüm. Toprağa dokundum ve bazı orkidelerin açmasını sağladım. Onları da cam kenarına koydum. Yatağımın kenarındaki çekmeceye yöneldim. Üstündekileri kaldırdım. Ardından babamla benim bir resmimizi ve çürük elmaya dönüştürdüğüm hayaleti koydum. Çimlerimi sulamak için çiçek sulama kabıma su doldurdum. Çimenlerimi sulamaya başladım. Sulamadan önce dokunup bazı papatyalar ve menekşeler açmasını sağladım. Sonra onlara bir zarar gelmemesi için (böcekler vb.) aldığım ilacı alıp sıktım. Aldığım boyaları açtım ve fırçamı yıkadıktan sonra boyalara batırıp duvarlarıma laleler, güller, papatyalar çizmeye başladım. Bir-iki tane de kelebek çizdikten sonra tekrar fırçamı yıkadım.
İşim bittiğinde odama baktım. Önceki haline göre çok daha iyi görünüyordu. Camları açtım. Gülümseyerek kulübemden çıktım. Yoksa sıktığım ilaç kokusundan zehirlenecektim! Neyse ki o koku birkaç dakika içerisinde açtığım camlar sayesinde yok olucaktı.