Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Alexia Sophie Russell
Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Alexia Sophie Russell


Mesaj Sayısı : 654
Kayıt tarihi : 26/01/11

Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Empty
MesajKonu: Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran   Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Icon_minitimeCuma Haz. 03, 2011 8:35 am

Sabah erkenden dersliğe gittim. Dersliğin yeni ve bir o kadar da eski eğitmeni olarak bugün yenilenen eğitim sisteminin ilk büyü teknikleri dersini verecektim ve çok heyecanlıydım. Tanrıça Athena yeniden büyü teknikleri eğitmeni olmamı teklif ettiği zaman hiç düşünmeden kabul etmiştim ve pişman olmayacağımdan emindim. Çoğu melez derste filmlerdeki gibi büyü yapmayı öğrettiğimizi sanıyordu ve bu gerçekten gülünçtü. Biz onların ölümsüz anne veya babalarından gelen özel güçlerini ortaya çıkarıp daha iyi kontrol etmelerini sağlıyorduk. Bugün yapacağım derste tüm yanlış düşünceleri yok edecek ve gelenleri şaşkınlığa uğratıp özel güçlerin ne kadar önemli olduğunu gösterecektim. Küçük sürprizimin suratlarda oluşturacağı ifadeyi düşününce kıkırdadım. Bugün çok eğlenceli geçecekti!
Sınıfa girdiğimde kimsecikler yoktu, çünkü ben duyurduğumuz saatten bir saat erken gelmiştim. Yapmam gereken bazı şeyler vardı. Uzun süredir kullanılmamış olan sınıftaki tüm camları açtım ve sınıfın arka tarafında, öğretmenler dışında kimsenin girmediği küçük odaya girdim. Burası malzeme deposu gibi bir yerdi ve duvarından sınıfı görebiliyordum. Onlar beni göremiyordu ve bu da sürpriz çıkışlar yaparak ödlerini koparmama neden oluyordu.
Ders saati yaklaştıkça öğrenciler birer ikişer sınıfa gelmeye başladı. Bazıları çok iyi tanıdığım melezlerken, bazılarını daha önce görmemiştim bile. Eh, bunda günün çoğunu uyuyarak geçirmemin de etkisi vardı, ama bunu göz ardı edecektim! Saat sekizde dersi başlatmak için depodan çıktım ve öğrencilerin şaşkın bakışları arasında "Büyü teknikleri dersine hoşgeldiniz." diyerek dersime başladım. "Beni tanıyanlar tanımayanlara daha sonra anlatır, kendimi tanıtmaya vaktim yok, çünkü kalabalığız ve hepinizin özel gücüyle ilgilenmemiz gerek. Şimdi lütfen tam karşıma sırayla oturun." dedim. Hemen derse girmemin şaşkınlığıyla dediğim gibi oturduklarında önlerinde gezinerek "Büyü teknikleri sınıfı düşünülenin aksine sadece Hekate çocukları için değildir. Biz burada büyü yapmayı değil, ölümsüz anne veya babanızdan aldığınız özel güçlerinizi keşfetmenizi ve nasıl kullanacağınızı öğrenmenizi sağlarız. Biliyorum, bazılarınız koşa koşa savunma ve silahlarla ilgili dersliklere gitmek için yanıp tutuşuyor ve bu dersin gereksiz olduğunu düşünüyor. Ancak özel güçler bazen çok iyi kullandığınız bir kılıçtan daha çok işinize yarar. Şimdi ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Dersimize birçoğunuzun tanıdığı birini davet ettim." dedim ve "Gelebilirsin tatlım!" diye seslendim.
Herkes merakla az önce çıktığım odaya bakarken kapı açıldı ve minotor çok sakin bir şekilde sınıfa girdi. Yüzlerdeki merak ifadesi korkuya dönüşmüşken kıdemliler hemen silahlarına sarıldılar. Bilmiş bilmiş gülümseyerek
"Silahları kaldırın! Kimseye zarar vermeyecek, çünkü etkim altında. Ben Uyku Tanrısı Hypnos'un kızıyım ve özel gücüm karşımdakini hipnotize etmek. Minotoru siz buraya gelmeden önce etkim altına aldım ve bu nedenle çok sakin." dedim. Daha önce görmediğim bir melez "Ama bu çok zor değil mi? Seni yormuyor mu?" dedi. Sorduğu soru dersin kilit noktalarından biriydi. "Başta çok yoruyordu, hatta yapamıyordum bile. Ancak dersliğe geldim, eğitim aldım, birçok canavar üstünde denedim ve artık rahatlıkla etki altına alabiliyorum." dedim.
Etkilendiklerinin farkındaydım, hepsi de pür dikkat beni dinlemeye başlamışlardı. Gülümseyerek "Silahlarınızı kaldırın, çünkü ihtiyacımız olmayacak. Ben etkiyi kaldırsam bile onu buraya getirirken kullandığım araç sayesinde eğitmen, yani ben, istemediğim sürece kimseye saldırmaz. Zaten ben onu seslendiğimde gelmesi için etkiledim." dedim. Bu doğruydu, kafes ben istemediğim süece saldırmasını engelleyen bir tür güce sahipti ve bu gücü belirttiği her yaratıkta etkiliydi. Eğer bazıları daha önce bu derse katılan birileriyle konuştuysa, yakında saldırmasını isteyeceğimi biliyor olmalıydılar. Tabii bunu istemeden önce güçlerini belli bir ölçüde geliştirmelerini bekleyecektim ve her ihtimale karşı tetikte olacaktım. "Şimdi, derse tam bir giriş yapmamız için herkesin tek tek özel gücünü ya da özel gücü olduğundan şüphelendiği durumları anlatmasını istiyorum. Daha sonra sırayla güçleriniz üzerinde çalışmaya başlayacağız." dedim ve ilk kişi anlatmaya başladığında neler yapabileceğimizi planlamaya başladım.

Spoiler:


En son Alexis Lavinia Montgomery tarafından Cuma Haz. 10, 2011 7:35 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Theodor Aquila
Apollon'un Çocuğu
Apollon'un Çocuğu
Theodor Aquila


Mesaj Sayısı : 710
Kayıt tarihi : 30/10/10

Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Empty
MesajKonu: Geri: Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran   Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Icon_minitimePerş. Haz. 09, 2011 10:00 am

Bugün gerçekten çok güzel bir uyku çekmiştim. Sabah uyandığımda kendimi hiç olmadığım kadar dinç hissediyordum. Çünkü daha önce Büyü Teknikleri dersliğine giden biri bana özel gücünü çok kullanması gerektiğini, bu yüzden de çok yorulduğunu söylemişti. Tam olarak kim olduğunu hatırlayamıyordum ama her ihtimale karşı bu öneriye sadık kaldım. Zaten önceki gün antrenmanlarda çok yorulduğum için kulübeme gelir gelmez kendimi yatağıma atmıştım. Sanırım kafam daha yastığa düşmeden uykuya dalmıştım. Uyuduğum saati bilmediğim için kaç saat uyuduğumu da bilmiyordum. Birkaç gündür katıldığım diğer derslere hep uykusuz bir şekilde gitmemek için kahve veya meyve bombası bir karışım içiyordum. Şimdi buna ihtiyacım olmadığı için zihnimi açmak için eşofmanlarımı giyip dışarı çıktım. Bir iki saatim vardı ve bunu Güneş'in enerjisini iyice hissederek rahatlamaya ayırmaya karar verdim. Bunun için de Kamp'ta kafa dinlemek istediğimde gittiğim yer olan Kano Gölü'ne gittim. Çoğu melez buraya gelip yarışlarla ilgilenmediği için eski günlerdeki popüleritesi yoktu. Fakat ilk geldiğim günden beri beni etkiliyordu. Gölün kenarında güneş ışınlarını iyi alan bir yer seçtim ve oraya oturdum. Yaklaşık bir saat gözlerimi kapatıp meditasyon yapmaya çalıştım. Sonunda tek yaptığımın gözlerimi kapatmak olduğunu fark edince yarım saat boyunca koştum. Açıkçası bu zihnimi daha çok berraklaştırmıştı. Ama kokumu da koyulaştırmıştı. Bu yüzden hemen kulübeme döndüm ve duş alıp dersin yapılacağı kulübeye doğru yürümeye başladım. Henüz içeride çok az melez vardı. Hiçbirini de tanımadığım için bir köşeye geçip Alexis'in kendini göstermesini bekledim. Bu sırada birkaç tanıdığım melez geldi ve onlarla konuşmaya başladık. Kısa bir süre sonra nereden geldiğini anlamadığım Alexis hepimizi görebileceği bir konum seçerek karşımıza geçti.

"Büyü teknikleri dersine hoşgeldiniz." dediği zaman onu fark etmeyenler korkuyla sıçradı. Bu yarattığı etkiden memnun olan Alexis ise gülümseyerek "Beni tanıyanlar tanımayanlara daha sonra anlatır, kendimi tanıtmaya vaktim yok, çünkü kalabalığız ve hepinizin özel gücüyle ilgilenmemiz gerek. Şimdi lütfen tam karşıma sırayla oturun."" dedi. Onunla geçmişimizi düşündüm. Sanırım birkaç kere konuşmuştuk. Ama bunu fazla düşünmedim ve ben de onun gibi hemen derse odaklanmaya karar verdim. Dediği gibi de karşısına oturdum. Hala onun hızına yetişemeyen bazı melezlerin şaşkın bakışları arasında Alexis "Büyü teknikleri sınıfı düşünülenin aksine sadece Hekate çocukları için değildir. Biz burada büyü yapmayı değil, ölümsüz anne veya babanızdan aldığınız özel güçlerinizi keşfetmenizi ve nasıl kullanacağınızı öğrenmenizi sağlarız. Biliyorum, bazılarınız koşa koşa savunma ve silahlarla ilgili dersliklere gitmek için yanıp tutuşuyor ve bu dersin gereksiz olduğunu düşünüyor. Ancak özel güçler bazen çok iyi kullandığınız bir kılıçtan daha çok işinize yarar. Şimdi ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Dersimize birçoğunuzun tanıdığı birini davet ettim." dedi. Eh, dediklerini kabul ediyordum açıkçası. Çünkü henüz tam kullanamadığım gücümle bile hayatımı birkaç kere kurtarmıştım. Bu yüzden gelen misafirimizi meraklı gözlerle aramaya koyuldum. Karşıma en son misafir olarak tanımlayacağım Minotor çıkınca elim hemen saatime gitti. Daha önce onunla karşılaştığım için aklımdan zayıf noktalarını geçiriyordum ki Alexis hemen araya girip "Silahları kaldırın! Kimseye zarar vermeyecek, çünkü etkim altında. Ben Uyku Tanrısı Hypnos'un kızıyım ve özel gücüm karşımdakini hipnotize etmek. Minotoru siz buraya gelmeden önce etkim altına aldım ve bu nedenle çok sakin." dedi. Öğrendiğim bir şey varsa, o da eğitmenin sözünden çıkmamaktı. Bu yüzden rahatladım ve "Ama bu çok zor değil mi? Seni yormuyor mu?" diyen, yüz aşinalığı olan bir meleze baktım. Sonra da merak ettiğim için bu dersten mezun olan arkadaşlarımdan öğrendiğim cevabı dinlemeye koyuldum. "Başta çok yoruyordu, hatta yapamıyordum bile. Ancak dersliğe geldim, eğitim aldım, birçok canavar üstünde denedim ve artık rahatlıkla etki altına alabiliyorum." İşte bu benim için dersin can alıcı noktasıydı. Çünkü tahminime göre bu Minotor bizim deney faremiz olacaktı. Biraz farklı bir boyuttaki fareydi ama yine de aynı görevi görüyorlardı sonuçta. Alexis "Silahlarınızı kaldırın, çünkü ihtiyacımız olmayacak. Ben etkiyi kaldırsam bile onu buraya getirirken kullandığım araç sayesinde eğitmen, yani ben, istemediğim sürece kimseye saldırmaz. Zaten ben onu seslendiğimde gelmesi için etkiledim." dediğinde az önceki düşüncelerimden sıyrılmayı başardım. Daha sonra Lexy'nin "Şimdi, derse tam bir giriş yapmamız için herkesin tek tek özel gücünü ya da özel gücü olduğundan şüphelendiği durumları anlatmasını istiyorum. Daha sonra sırayla güçleriniz üzerinde çalışmaya başlayacağız." dediğini duyduğum anda elimi havaya kaldırdım. İlk olmak beni daha rahatlatacağı için hızlı davranmıştım. Alexis de bunu fark ettiği için ilk söz hakkını bana verdi.

"Öncelikle ben Theodor. Apollon'un çocuğuyum. Bu nedenle özel gücüm de tabi ki güneşle alakalı. Benim gücüm, güneş ışınlarını kontrol edebilmek. Onları bir yerde toplayabiliyorum. Aynı zamanda bir yerden kaldırabiliyorum da." dedikten sonra bir süre etrafıma bakındım. Yeteneğim fazla harika değildi, ama genellikle çok kullanışlıydı. "Yeteneğimi ilk olarak tesadüf eseri keşfettim. Bir Demeter kızıyla Nereus'u ararken onu elimizden kaçırmamak için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Fakat onu yaralayamayacağım için dikkatini çekmeliydim. Ben de babama dua ederek Güneş ışınlarını kullanmayı denedim. Beynim çatlama sınırlarına ulaşırken ben de ışınları onun gözünde toplamıştım. Dünyası aydınlanan Nereus hareket etmedi ve bu sayede onu yakaladık. Fakat ben de bitap düşmüştüm." diyerek o anı tekrar zihnimde yaşamaya başladım. Çok harika bir duyguydu, ama bir o kadar da yorucuydu. Daha sonra başka bir anımı daha anlatmaya karar verdim. "Bir defasında da Bayrak Kapmaca sırasında özel gücünü kullanması için geceye ihtiyaç duyan bir Nyks oğlu için tüm güneş ışınlarını kesmiştim. Bu daha yorucuydu, çünkü onları tek bir yere yöneltmiyordum, gittikleri yere ulaşamamalarını sağlıyordum." dedim. Daha sonra diyecek bir şey bulamamıştım. Bu yüzden çaresizce Lexy'ye baktım. Durumumu fark ederek "Pekala Theodor, sana önerebileceğim birkaç şey var. Öncelikle çok fazla pratik yapmalısın. Kendini rahat hissettiğin zamanlarda güneş ışınlarıyla oynayabilirsin. Yorulmaya başladığında birkaç dakikalık molalar verebilirsin. Fakat asla enerjini son damlasına kadar kullanma. Ayrıca ışınları uzun bir süre durdurman veya yoğunlaştırman gerekirse önce zihnini temizle. Bunun için birçok taktik var, ama sen zamanla kendine en uygun olanı bulabilirsin sanırım." dedi. Ona minnetle baktım ve sonra da bu sabah kendimi daha iyi hissetmek için koştuğumu düşündüm. Bir yandan sınıfa bakarken "Pekala, bunlar her zaman aklımda olacak. Ayrıca bu sabah ben de zihnimi temizleme amacıyla meditasyon yapmaya çalıştım. Fakat hiç bana göre bir şey değilmiş, çünkü saatlerce bir yerde dikilmek benim korkulu kabusum olabilecek düzeyde. Fakat yarım saat Orman'da koşunca kendime geldim ve daha net düşüncelere sahip oldum." dedim. Alexis kafasıyla onayladı ve "Bunu da hallettiğimize göre şimdi misafirimizle ilgilensen iyi olacak. Şöyle açık alana gelirsen daha kolay karşılaşabilirsiniz." dedi.

Onun gösterdiği yere geçtim ve gözlerim Minotor'da, kulaklarım Alexis'te düşüncelerimi ayıklamaya koyuldum. Eğitmenim "Şimdi, Minotor'u sana saldırtacağım. Fakat yay, kılıç ya da hançer, hiçbir türdeki silah aletiyle karşı koyacaksın. Sadece özel gücünü kullanarak onu alt etmelisin. Ayrıca seni öldürmeye çok yaklaştığı zaman onu geri çekmeye ikna edebilirim. Fakat o zaman da bu dersten mezun olamazsın. Hangisi daha kötü olur, orası sana kalmış. Bir kötü haberim daha var, sen gücüne odaklanmaya çalışırken çeşitli canavar sesleriyle dikkatini dağıtacağım." dedi. Çok ciddi bir havaya bürünmüştüm, bu yüzden son dediği şeyi idrak etmem biraz zaman aldı. İçimden "Aman ne güzel..." diye geçirdim ve kafamda onlarca taktik oluşturmaya koyuldum. Sonra da ilk düşündüğüm şeyi uygulamaya koyuldum. Minotor tam boynuzlarını geçirmek için üstüme koşarken kendimi karanlıkta bıraktım ve yarım olan aklını da başından aldım. Sonra arkasına geçip tekrar ortaya çıktım. Bu sırada Lexy tam arkamdan bir Harpia çığlığı yaptı. Bunu nasıl yaptığını bilmiyordum ama çok gerçekçiydi. Arkamdı dönmemek için kendimi zor tuttum. Hatta ellerimi birbirine kenetledim ki bir anda kılıcımı ya da yayımı çıkartmayayım. Minotor varlığımı tekrar keşfedince saldırıya geçti. O anda aklıma eskiden dayımla izlediğimiz boğa güreşleri geldi. İkinci planımı uygulamaya başladım. Duvarın tam dibine gidip tam Minotor'la aramızda kısa bir mesafe kalınca ya kendimi karanlığa gömüp kenara kaçıyordum, ya da Minotor'un gözlerine güneş ışınları tutup hedefi şaşırmasını sağlıyordum. Bu sırada Alexis de elinden geleni ardına koymuyordu. Arkamdan yılan sesleri duyduğumda hemen kaskatı kesildim ve aciz aklım Medusa'dan korunma yöntemleri düşünmeye koyuldu. Bu yüzden az kalsın göğsümde bir boynuzla dolaşacaktım. -Nasıl yaptığını çok merak ettiğim- Babamın sesini arkamda duyduğumda kafamdan aşağı soğuk sular döküldü. Fakat yine de bununla başa çıktım ve planımı uygulamaya koyuldum. Sonunda Minotor'u alt edebileceğime karar kılmış olan Lexy "Pekala Teo, iyi işti doğrusu. Şimdi seni yerine alalım, sıradaki melez gelsin." dedi. Ben de ona sessiz bir teşekkürle birlikte kafamı tamam anlamında salladım. Sonra da yorgun bir şekilde kendimi oturma yerlerine attım. Beynimi resetlemeye çalışırken benden sonra çıkan melezi izlemeye koyuldum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elena Chantelle Mellark
Hestia Rahibesi
Hestia Rahibesi
Elena Chantelle Mellark


Mesaj Sayısı : 190
Kayıt tarihi : 21/05/11

Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Empty
MesajKonu: Geri: Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran   Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Icon_minitimeCuma Haz. 10, 2011 8:31 am

Kamp meydanında Hestia Rahibeleriyle birlikte kahvaltımı ettikten sonra doğruca büyü teknikleri dersinin yapılacağı dersliğin yolunu tuttum. Hava her zaman olduğu gibi çok güzeldi. Çimenlerin üzerinde giderken terliklerimi çıkardım ve elime aldım, yola yalın ayak devam ettim. Çimenin ve toprağın tenime değdiğinde verdiği his çok iyi geliyordu. Buz gibi toprak içimdeki enerjiyi nötrlüyordu ve beni adeta rahatlatıyordu.

Dersliğe geldiğimde içeride sadece birkaç kişi vardı. Neredeyse herkes benden sonra geldi. Birkaç dakika sonra sınıfın kenarındaki bir kapı açıldı ve eğitmenimiz ve arkadaşım Alexis çıktı. Çoğu kişi şaşırmış bir şekilde bakıyordu Alexis’e, o buna aldırmadan konuşmaya başladı. "Büyü teknikleri dersine hoşgeldiniz. Beni tanıyanlar tanımayanlara daha sonra anlatır, kendimi tanıtmaya vaktim yok, çünkü kalabalığız ve hepinizin özel gücüyle ilgilenmemiz gerek. Şimdi lütfen tam karşıma sırayla oturun." dedi. Derse biraz çabuk başladığını düşünüp tam karşısına oturdum. "Büyü teknikleri sınıfı düşünülenin aksine sadece Hekate çocukları için değildir. Biz burada büyü yapmayı değil, ölümsüz anne veya babanızdan aldığınız özel güçlerinizi keşfetmenizi ve nasıl kullanacağınızı öğrenmenizi sağlarız. Biliyorum, bazılarınız koşa koşa savunma ve silahlarla ilgili dersliklere gitmek için yanıp tutuşuyor ve bu dersin gereksiz olduğunu düşünüyor. Ancak özel güçler bazen çok iyi kullandığınız bir kılıçtan daha çok işinize yarar. Şimdi ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Dersimize birçoğunuzun tanıdığı birini davet ettim,” dedi ve biraz duraksadıktan sonra girdiği kapıya yönelerek “Girebilirsin tatlım!” diye seslendi.

Kime seslendiğini tahmin etmeye çalıştıysam da, bu kadarını tahmin edemezdim her halde. Kapı açıldığında karşımızda Minotor duruyordu. Hiç sinirli ya da saldırgan görünmüyordu. Aksine, son derece sakindi, gözleri de boş bakıyordu. Bir an için Alexis’in özel gücüyle onu hipnotize etmiş olabileceğini düşündüm, fakat ne olursa olsun karşımızdaki bir Minotor’du, hemen mavi ışıkla parlayan yüzüğümü çıkardım ve havaya fırlatarak bir kılıca dönüştürdüm. Benim gibi bir sürü melez silahlarını Minotor’a siper etmişken Alexis’in sesini duydum, "Silahları kaldırın! Kimseye zarar vermeyecek, çünkü etkim altında. Ben Uyku Tanrısı Hypnos'un kızıyım ve özel gücüm karşımdakini hipnotize etmek. Minotoru siz buraya gelmeden önce etkim altına aldım ve bu nedenle çok sakin,” diye açıklamam yaptı. Tahmin ettiğim gibiydi. Alexis’e bir bakış attım ve kılıcımı tekrar yüzüğe çevirip parmağıma taktım, hala pek ikna olmuş değildim.

Çoğu kişi hala silahlarını tutuyordu. Arkamdan bir melez "Ama bu çok zor değil mi? Seni yormuyor mu?" diye sordu meraklı bir sesle. Alexis sorudan etkilenmişçesine "Başta çok yoruyordu, hatta yapamıyordum bile. Ancak dersliğe geldim, eğitim aldım, birçok canavar üstünde denedim ve artık rahatlıkla etki altına alabiliyorum,” dedi. Alexis tekrar uyarısını yaparak "Silahlarınızı kaldırın, çünkü ihtiyacımız olmayacak. Ben etkiyi kaldırsam bile onu buraya getirirken kullandığım araç sayesinde eğitmen, yani ben, istemediğim sürece kimseye saldırmaz. Zaten ben onu seslendiğimde gelmesi için etkiledim,” dedi ve herkesin silahını kaldırmasını sağladı.

"Şimdi, derse tam bir giriş yapmamız için herkesin tek tek özel gücünü ya da özel gücü olduğundan şüphelendiği durumları anlatmasını istiyorum. Daha sonra sırayla güçleriniz üzerinde çalışmaya başlayacağız,” diye devam etti Alexis ve ilk kişiyi davet etti. En köşede oturan Theodor ayağa kalktı ve "Öncelikle ben Theodor. Apollon'un çocuğuyum. Bu nedenle özel gücüm de tabi ki güneşle alakalı. Benim gücüm, güneş ışınlarını kontrol edebilmek. Onları bir yerde toplayabiliyorum. Aynı zamanda bir yerden kaldırabiliyorum da,” diyerek özel gücünü anlattı. "Yeteneğimi ilk olarak tesadüf eseri keşfettim. Bir Demeter kızıyla Nereus'u ararken onu elimizden kaçırmamak için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Fakat onu yaralayamayacağım için dikkatini çekmeliydim. Ben de babama dua ederek Güneş ışınlarını kullanmayı denedim. Beynim çatlama sınırlarına ulaşırken ben de ışınları onun gözünde toplamıştım. Dünyası aydınlanan Nereus hareket etmedi ve bu sayede onu yakaladık. Fakat ben de bitap düşmüştüm,” dedi ve bir an duraksadı, yüzü canlanmıştı adeta, sanki o anı tekrar yaşıyordu. "Bir defasında da Bayrak Kapmaca sırasında özel gücünü kullanması için geceye ihtiyaç duyan bir Nyks oğlu için tüm güneş ışınlarını kesmiştim. Bu daha yorucuydu, çünkü onları tek bir yere yöneltmiyordum, gittikleri yere ulaşamamalarını sağlıyordum,” diye devam etti. Bir süre sessizlik olduktan sonra Alexis Theodor’a yaklaştı. "Pekala Theodor, sana önerebileceğim birkaç şey var. Öncelikle çok fazla pratik yapmalısın. Kendini rahat hissettiğin zamanlarda güneş ışınlarıyla oynayabilirsin. Yorulmaya başladığında birkaç dakikalık molalar verebilirsin. Fakat asla enerjini son damlasına kadar kullanma. Ayrıca ışınları uzun bir süre durdurman veya yoğunlaştırman gerekirse önce zihnini temizle. Bunun için birçok taktik var, ama sen zamanla kendine en uygun olanı bulabilirsin sanırım,” diye tavsiyede bulundu. Theo başını salladı ve bir yandan sınıfa bakarak "Pekala, bunlar her zaman aklımda olacak. Ayrıca bu sabah ben de zihnimi temizleme amacıyla meditasyon yapmaya çalıştım. Fakat hiç bana göre bir şey değilmiş, çünkü saatlerce bir yerde dikilmek benim korkulu kabusum olabilecek düzeyde. Fakat yarım saat Orman'da koşunca kendime geldim ve daha net düşüncelere sahip oldum,” dedi. Alexis başını sallayarak anladığını belirtti ve "Bunu da hallettiğimize göre şimdi misafirimizle ilgilensen iyi olacak. Şöyle açık alana gelirsen daha kolay karşılaşabilirsiniz,” dedi. Theo ona denileni yaparak açıklık alana geçti ve gözlerini Minotor’a dikti. "Şimdi, Minotor'u sana saldırtacağım. Fakat yay, kılıç ya da hançer, hiçbir türdeki silah aletiyle karşı koymayacaksın. Sadece özel gücünü kullanarak onu alt etmelisin. Ayrıca seni öldürmeye çok yaklaştığı zaman onu geri çekmeye ikna edebilirim. Fakat o zaman da bu dersten mezun olamazsın. Hangisi daha kötü olur, orası sana kalmış. Bir kötü haberim daha var, sen gücüne odaklanmaya çalışırken çeşitli canavar sesleriyle dikkatini dağıtacağım,” dedi Alexis ve Minotor’u serbest bıraktı. Minotor kendine gelince tekrar sinirli haline geri döndü. Theo’yu görür görmez burnundan derin nefesler vererek saldırıya geçti, fakat Theo kendisini gölgede bırakarak Minotor’un kafasını karıştırmıştı. Böyle bir sürü şey yaparken, kendisini gölgede bırakıp, Minotor’un gözlerini kamaştırırken Alexis de çeşitli sesler çıkarıyordu. Theo’nun dikkatini bozsa da Theo kendisini hemen toparlıyordu ve Minotor’u şaşırtmaya devam ediyordu. Bir süre böyle devam ettikten sonra Alexis Theo’yu daha fazla yormak istememiş olsa gerek ki Minotor’u tekrar etkisi altına aldı. "Pekala Theo, iyi işti doğrusu. Şimdi seni yerine alalım, sıradaki melez gelsin,” dedi ve göz işaretiyle beni çağırdı. Yavaşça ayağa kalktım ve Alexis’in yanına gittim.

“Herkese merhaba! Adım Elena, Athena kızıyım ve Hestia rahibelerindenim. Açıkçası ben özel gücümü daha keşfetmedim; fakat büyük ihtimalle Athena kızı olduğumdan zihinle alakalı bir şey olur diye düşünüyorum, ne bileyim, düşünce kontrol etme ya da zihin okuma gibi,” dedim ve bir süre karşımdaki melezleri izledim. Ardından devam ettim ve “düşündüğüm kadarıyla şüphelendiğim bir olayım da olmadı aslında. Bir keresinde bir çocuk ona söylemediğim halde yapmasını istediğim bir şeyi yapmıştı. Gidip arkadaşımı öpmüştü. Onları çok yakıştırıyordum,” dedim ve hafiften gülümsedim. Alexis’e dönerek “ama bunun bir özel güç belirtisi olduğunu düşünmüyorum,” dedim. Lexy kafasını sallayarak “Anlıyorum, o halde bizim derslerde ve dışarıdaki görevlerimizden biri Elena’ya özel gücünü bulmasında yardımcı olmak olacak, değil mi?” dedi diğer melezlere. Melezlerden bazıları hafifçe başlarını sallayarak onayladı. Lexy konuşmasına devam etti, “Eh, o zaman şimdi bir deney yapalım, olur mu? Minotor’u serbest bıraktığımda, onun dans etmesini ya da başka bir şey yapmasını iste, sana kalmış,” dedi ve açıklık alandan uzaklaştı. “Hazır olduğunda söyle,” dedi ve benim işaretimi bekledi. İyice konsantre oldum, düşüncelerimi boşalttım ve “hazırım,” dedim. Alexis sesimi duyunca Minotor’u serbest bıraktı. Minotor’un gözleri birden hareketlendi. Etrafına bakındı ve beni bulduktan sonra gözlerini sinirle kıstı. Bana saldırmasını beklemeden gözlerimi gözlerine diktim ve dans etmesini hayal ettim. İçimden, dans et, dans et, diyerek ona duyurmaya çalıştım. Fakat işe yarıyor gibi değildi. Minotor hala bana bakıyordu. “Dans etsene seni aptal şey,” dedim sinirle, fakat hala bir şey olmuyordu. Sonunda Minotor bana saldırmayı akıl etti. Üzerime doğru koşarken Alexis durumu fark etti ve koşarak önüme geçti ve Minotor’un gözlerine bakarak onu hipnotize etti. Minotor birden bire olduğu yerde durdu. Tüm sinir yüzünden çekilmişti.

“Pekala, özel gücün bu değilmiş demek ki,” diyerek önümden çekildi. “Bundan sonra sana özel gücünü bulmanda yardım edeceğiz. Tanrıça Athena’nın da güçlerini göz önünde bulundurarak nasıl bir özel gücün olabileceğini araştır. Ayrıca geçmişte yaşadığın tüm olayları şöyle bir zihninden geçir. Özel gücüne dair bir şey bulacağımızdan eminim,” dedi güler yüzle. Başımı sallayarak Lexy’e teşekkür ettim. Bir bakıma hayal kırıklığına uğramıştım. Karşımdakinin zihnini kontrol edebilmek gibi bir gücümün olması gerçekten harika olurdu çünkü. Sessizce yerime oturdum, sıradaki melezin çıkmasını bekledim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isis Alexandria Dawn
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Isis Alexandria Dawn


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 03/05/11

Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Empty
MesajKonu: Geri: Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran   Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Icon_minitimeÇarş. Haz. 15, 2011 11:00 am

Derslerin ilk günü... Aslında öyle değildi, ama burada yokken ard arda iki dersi kaçırdığım için, bana göre ilk olacaktı. Bu gerçekten can sıkıcı bir durumdu, sonuçta bu derslerden ne kadar çabuk mezun olsam o kadar az kalırdım kampta, ki sorun da buydu zaten. Mecburiyetlerden nefret ediyordum, özellikle de sevmediğim ve bir türlü alışamadığım bir ortamda gereğinden uzun süre kalmak gibi mecburiyetlerden. Derin bir nefes alıp yavaşça bıraktıktan sonra lavoboya yöneldim. Yüzümü yıkayıp kot şortumu ve alelade bir tişört giydikten sonra dışarı çıkıp, gelir gelmez ilanlarda gördüğüm adrese doğru yürümeye başladım. Hava güneşli ve sıcacıktı, normalde içimi sıcacık etmesi gerekirdi. Ancak içimdeki karanlık, nefes almamı bile engelleyecek kadar boğucuydu. Bu düşünceleri biraz dağıtmak istediğim için, dersin başlamasına daha biraz zaman olduğunu da bilerek, kulübelerin arkasından dolandım ve Long Island kıyısına indim. Yerden birkaç tane taş alıp olanca hırsımla okyanusa doğru fırlattım. İki tanesi sekti ve uzaklara doğru kaybolmalarını izledim. Beraberlerinde aklımdaki kötü düşüncelerin küçük bir kısmını da taşıyıp götürmüşlerdi sanki, bir nebze de olsa rahatlamıştım. Bir süre daha orada takıldıktan sonra, daha fazla oyalanmamaya karar verdim ve adımlarımı biraz daha hızlandırarak ormanın kıyısından dersliklere doğru yürümeye başladım.

Dersliğe geldiğimde, benden önce çoktan birkaç kişinin gelmiş olduğunu fark ettim ve henüz dersin eğitmeni etrafta görünmüyor olsa da, biraz yüzüm kızardı. Saat sekizi beş geçiyordu. Birkaç dakika için bile olsa, bir yerlere geç kalmayı hiç sevmezdim. Pek dikkat çekmemeye çalışarak sessizce sınıfın arkalarındaki bir yere geçip oturdum. Henüz iki saniye bile geçmemişken benim arkamda duran bir kapı açıldı. Boşta bulunduğum için, o tarafa dönmeye çalışırken neredeyse sandalyemden düşüyordum. Daha önce görmediğim bir melezdi (gerçi benim durumumda bu pek de şaşırtıcı bir şey sayılmazdı), ama sevimli bir tipi vardı. Kimin melezi olduğunu merak etmiştim. Kısaca bizi selamladıktan sonra karşısına oturmamızı istemişti. Kendini tanıtmaması her ne kadar biraz garibime gitmiş olsa da, yaptığı işe duyduğu gözle görülür bağlılık hoşuma gitmişti. Bu yüzden dersin niteliğini anlatmaya başlarken bütün dikkatimi ona verdim. 'Büyü teknikleri sınıfı düşünülenin aksine sadece Hekate çocukları için değildir. Biz burada büyü yapmayı değil, ölümsüz anne veya babanızdan aldığınız özel güçlerinizi keşfetmenizi ve nasıl kullanacağınızı öğrenmenizi sağlarız.' Eh, Hestia kulübesinden olup da buraya gelebildiğime göre bu belirgin bir şeydi, ama son söylediği ilgimi çekmişti doğrusu. Özel güç olarak sınıflandırıp sınıflandıramayacağımdan emin olamadığım tuhaf bir özelliğim vardı gerçi, ama bunu dile getirebilmek için bu kampın uygun olup olmadığını merak ediyordum. Belki de güvenmeyi öğrenmem gerekiyordu. 'Biliyorum, bazılarınız koşa koşa savunma ve silahlarla ilgili dersliklere gitmek için yanıp tutuşuyor ve bu dersin gereksiz olduğunu düşünüyor.' Aslında benim için durum tam tersiydi. Tamam, okçuluk dersinin düşüncesi bile heyecanlanmama neden oluyordu ama sözde var olan özel güçlerimizle ilgili bir şeyler öğrenecek olmak... Kız haklıydı, çoğu zaman herhangi bir silahtan daha üstün olacakları kesindi. 'Şimdi ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Dersimize birçoğunuzun tanıdığı birini davet ettim.' Tanıdık biri mi? Birden panik yaptım, kimi davet etmişti? Aklıma birbirinden kötü çeşitli olasılıklar gelirken sırtımdan soğuk terler boşalmaya başladığını hissettim. 'Gelebilirsin tatlım!' O bu kadar rahat olduğuna göre endişelenecek bir şey yoktu. Öyle değil mi?

Gelişi o kadar sessiz sakindi ki, kapının arkasından bir minotor çıktığında şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Birkaç melez erken davranıp silahlarını çıkarınca, aynı şeyi ben de düşünemediğim için kendimi biraz kötü hissettim. Ama eğitmenimiz son derece rahat görünüyordu. 'Silahlarınızı kaldırın, çünkü ihtiyacımız olmayacak.' Etkisi altında mıydı? Kız beni iyiden iyiye şaşırtmaya devam ediyordu. Bir canavarı kolayca kontrolü altına alabilmek müthiş bir şeydi. 'Ben Uyku Tanrısı Hypnos'un kızıyım ve özel gücüm karşımdakini hipnotize etmek. Minotoru siz buraya gelmeden önce etkim altına aldım ve bu nedenle çok sakin.' Resmen nutkum tutulmuştu. Ama bir şey kafama takılmıştı. Konuşmak için izin alma gereği duymadan, 'Ama bu çok zor değil mi? Seni yormuyor mu?' diye sordum. Sonuçta özel gücümüzü kullanırken mutlaka kendimizden bir parça veriyor olmalıydık. Kız da bu soruyu bekliyormuş gibi başını sallamıştı. 'Başta çok yoruyordu, hatta yapamıyordum bile. Ancak dersliğe geldim, eğitim aldım, birçok canavar üstünde denedim ve artık rahatlıkla etki altına alabiliyorum.' Harika. Bunu yapabilecek olmam düşüncesi benliğime öyle bir yerleşmişti ki, bu çok doğal bir düşünce, sanki doğuştan hakkım olan bir şeymiş gibi gelmeye başlamıştı - ki aslında gerçekten de öyleydi. Aklıma sözde gücüm gelince, kendimi kısa bir süreliğine hayal aleminde buldum. Bir canavarın en kötü kabusu ne olabilirdi ki? Ben bunları düşünürken, kız bir kez daha konuştu. 'Şimdi, derse tam bir giriş yapmamız için herkesin tek tek özel gücünü ya da özel gücü olduğundan şüphelendiği durumları anlatmasını istiyorum. Daha sonra sırayla güçleriniz üzerinde çalışmaya başlayacağız.'

Kendimi biraz tedirgin hissediyordum açıkçası, o yüzden ilk ben gönüllü olmamaya karar verdim. Önce bir Apollon çocuğu çıkmıştı - tabii ki tanımıyordum. İlginç bir yeteneği vardı. Onu dinlerken kendimi kaptırmıştım. Şimdi benim gücümün kabuslarla alakalı olması fazla mantıksız gelmiyordu. Theodor'un güneşle alakalı güçlerini kullanarak Minotor'u - kolayca olmasa da - kontrol altında tutması, beni baya etkilemişti. Bir yandan da eğitmen olan kızın söylediklerini dikkate almaya çalışıyordum. Theodor'la bir süre daha uğraştıktan sonra canavarı tekrar etkisi altına aldığında, bizim kulübeden Elena'nın öne çıktığını görerek şaşırdım. Biraz sessiz sakin bir kız gibi görünmüştü hep bana, kendini ön plana çıkaracağını hiç sanmazdım. Karşısındakinin düşüncelerini kontrol edebilmek... İşte bu gerçekten de müthiş bir duygu olmalıydı. Korkutucu, ama yine de müthiş. Kendi irademin benden alınmasının nasıl bir şey olacağını düşünmemeye çalışarak Elena'nın denemesini izledim. Özel gücünün tahmin etmiş olduğu şey olmadığını öğrenince onun yaşadığı hayal kırıklığı, benim duygularıma da yansımıştı. Belki ben de onun gibi hayal kırıklığına uğrayacaktım. Bunun garantisi var mıydı? Soğuk terler dökmeye başladığımı fark edince derin derin nefes alarak biraz sakinleşmeye çalıştım. Elena yerine geçtikten sonra kısa bir anlığına göz göze geldik ve birbirimize gülümsedik, ama benim gülümsemem biraz daha cılızdı. Belki de benden önce başka birinin çıkması daha iyi olurdu.

Ama çoğu melezin gözü de benim kadar korkmuştu anlaşılan. Aradan birkaç saniye geçtikten sonra da hala kimse gönüllü olmayınca iç geçirdim ve ayağa kalktım. Neyle karşılaşacak olursam olayım, ne kadar erken olursa o kadar iyi olurdu belki de. 'Merhabalar. Adım Isis, Mep... Morpheus'un kızıyım ve Hestia rahibesiyim.' Babamın Yunan adını kullanmaya hala alışamamıştım. 'Biliyorsunuz, Morpheus düşler tanrısıdır. Ben...' Kısa bir süre için başımı eğip yere baktım, kelimeleri kafamda toparlamaya çalışıyordum. 'Sanırım insanların kabuslarını gerçekleştirme gibi bir yeteneğim var.' Başımı tekrar kaldırıp sınıfa göz attığımda, diğer melezlerin hem şaşırmış, hem de biraz korkmuş gibi bana baktıklarını gördüm. Bununla ilgili yaşadığım son olayı hatırlayınca, ben de elimde olmadan ürperdim. 'Bunu canavarlar üzerinde yapıp yapamayacağımı bilmiyorum.' diye eklediğimde sesim biraz teklemişti. 'Bunu ilk keşfettiğimde, şey, melez olduğumu da yeni öğrenmiştim. O zamanlar en çok kan görmekten korkardım. O gün bir tanrının çocuğu olduğumu öğrendiğimde bir anda paniklemiştim. Ve bir anda her yerde kan gördüm... Duvarlarda, ailemin üzerinde, kendi üzerimde...' Hatırlamak bile hala ürpertiyordu beni, özellikle de üstü başı kan içindeyken annemin bana ne olduğunu sorduğunu hatırlamak... Bunun üzerine fazla düşünmemeye çalışırken, eğitmenin sözleri beni kendime getirdi. 'İlginç... Bunu gerektiği gibi kullanmayı ve kontrolün altında tutmayı öğrenebilirsen çok işine yarayacağı kesin. Yalnız her paniklediğinde kendi korkuların da devreye girecekse...' Sadece paniklediğimde değil, belli bir kabusum üzerinde çok düşünürsem de onu gerçekleştiriyordum, aynı... 'Bir keresinde de gördüğüm bir kabusun etkisiyle ben de dahil olmak üzere bütün rahibelerin kabuslarını gerçekleştirmiştim. Ortalık biraz...' 'Savaş alanına dönmüştü.' diye mırıldandı Elena olayı hatırlayarak, sesi biraz keyifsiz çıkmıştı. Onun kabusunu hatırlayınca, bakışlarımı hemen ondan kaçırdım. Onun stratejileri olmasaydı o an kurtulamayabilirdik de. Eğitmen dudaklarını hafifçe büktü. 'Pekala, biraz alıştırma yapalım. Bakalım Minotor'a karşı ne yapabileceksin.'

Canavarın üzerindeki hakimiyetini bırakıverince bir anda paniklemiştim. Canavar bana dönerken elim bir ara arbaletime gider gibi oldu. Ancak tam o anda, zihnime bir takım görüntüler girmeye başladı... Bana ait olmayan ve kesinlikle bulunduğum ortamla alakalı olmayan görüntüler. Büyük, heybetli bir şeklin önünde tir tir titriyordum... Bir Tanrı mıydı o? Tamamen o şeklin kontrolü altındaydım ve deli gibi korkuyordum. Kampa geldiğimden beri canavarlarla ilgili öğrendiğimiz temel bir şey geldi aklıma. Öldüklerinde Tartarus'u boylarlardı. O zaman bu Tanrı olduğunu düşündüğüm şekil Hades olabilir miydi? 'Senin de neden korktuğunu buldum,' diye mırıldandım. Minotor eğitmen kızın kontrolü altından çıkıp hışımla bana doğru dönerken konsantre olmak için gözlerimi sıkıca yumdum ve tamamen o görüntüye odaklandım. Bir süre sonra Minotor'dan gelen tuhaf, çığlık gibi sesi duyunca hemen gözlerimi açtım, ama bir şekilde yaratık hala etkim altındaydı. En az o hayalde gördüğüm kadar korkmuş görünüyordu. Eğitmenimiz öne çıktı ve, 'Tamam, artık bırakabilirsin.' dedi. Hızla nefesimi verirken, kabusumsu görüntünün de aklımdan silinmesine odaklandım. Bir süre sonra, canavar etkim altından çıkıp da tekrar hipnoz edilince, kız bana döndü. 'Demek ki sadece insanlarla sınırlı değilmiş gücün.' dedi gülümseyerek. 'Yalnız bazı hataların var. Anladığım kadarıyla konsantre olmaya çalışırken dikkatin bir anlığına dağılıyor, ve o kısa bir an bile bazen saldırılar için yeterli olabilir. Bir de aynı anda kaç kişiye birden uygulayabildiğine bakmamız lazım. Sadece tek bir hedef üzerinde kullanabiliyorsan belki bunu genişletmenin de bir yolunu bulabiliriz.' Nefes nefese başımı salladım ve biraz rahatlamak için yutkunduktan sonra başımı tamam anlamında salladım. Kıza teşekkür ettim ve tekrar yerime dönerek sıradaki melezi merakla beklemeye başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexia Sophie Russell
Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Alexia Sophie Russell


Mesaj Sayısı : 654
Kayıt tarihi : 26/01/11

Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Empty
MesajKonu: Geri: Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran   Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran Icon_minitimeCuma Haz. 17, 2011 2:24 am

Ders bitmiştir!
Sonuçlar -bir aksilik olmazsa- 18 Haziran Cumartesi günü açıklanacaktır!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Büyü Teknikleri Sınavı / 23 Haziran - 30 Haziran
» Alex Nike Büyü Teknikleri Dersi
» Büyü Teknikleri Dersi / 13 Temmuz - 20 Temmuz
» Dövüş Sanatları Dersi / 4 haziran - 11 haziran
» Şifa Sanatı Dersi |~| 1 Haziran ~ 7 Haziran

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Derslikler :: Büyü Teknikleri Sınıfı-
Buraya geçin: