Alex Nike Büyü Teknikleri Dersi

Konu: Alex Nike Büyü Teknikleri Dersi Ptsi Kas. 29, 2010 5:24 am

Büyü Teknikleri Sınıfına ilk adımımı atar atmaz Kılıç Eğitimi Sınıfına attığım ilk adım gibi heyecanlanmaya başladım. Sonunda yeteneklerimi geliştirecek, yeni yetenekler keşfedip güçlü bir Hephaistos Çocuğu olacaktım. Ellerim ile alkışladıktan sonra ellerimi birleştirip nefesimi verdim ve kafamı kütletip gerindikten hemen sonra havaya kısa kısa atlamaya başladım. Daha sonra sabit durup etrafa kısaca bakmaya başladım. Şimdilik tenha gözüküyordu ve Tanrıça Athena dan eser yoktu. Herkezin konuştuğu bir Tanrıça idi Athena ve nedense onu birine benzetiyordum. Belki özlediğim annemin anısını onda buluyordum. Bunları duysa belki o da duygulanırdı. Kim duygulanmazdı ki? Annesinden ayrı bir yavru onun özlemini çekiyordu. Belki gülüp geçerdi. Bu kamptaki yüzlerce melez belki benimle aynı duyguyu paylaşıyordu. Belki onun anlayamayacağı birşeydi bu.

Bunları düşünürken birden Athena'nın önümde olduğunu farkettim. Hemen kafam ile selam verdikten sonra konuşmaya başladım: "İyi günler Tanrıçam." dedikten sonra bana "İyi günler melez." diyerek cevap verdi. Daha sonra Büyü Teknikleri ile ilgili kısa birşeyler söylemeye başladı. Kesinlikle tanıdığım birine benziyordu. Daha sonra gözlerimi büyültüp duyduklarımı hatırlamaya başladım. Bir melez onun düşünceleri okuyabildiğini söylemişti. Doğru muydu acaba? Belki düşündüğüm herşeyi bilecekti. Bu olmasını istediğim en son şey olurdu herhalde.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

Tanrıça Athena bir çocuğu karşılaşmıştı. Çocuk ile Büyü Teknikleri hakkında konuştuktan sonra kafasını çevirdi ve benim bulunduğum odaya dönerek: "Hektor buraya gelirmisin?" Athena'nın isteği üzerine yanına gittim. "Madem Profesör yardımcısı oldun bu Hephaistos Çocuğuna yeteneğini geliştirmesinde yardımcı ol". Tanrıça'nın isteği basitti, sanırım bunu yapabilirdim. Başımı "tamam" anlamında salladım, bunun üzerine Athena odayı terk etti. Şimdi çocukla yalnız kalmıştım.
"Özel gücün var mı ? Yani bu gücünün farkında mısın ?"
"Evet, farkındayım. Onu daha iyi kontrol edebilmek için buraya geldim" Bu sözlerin üstüne çocuk elinde küçük bir ateş topu yaptı. Sanırım bu çocuk beni sevmemişti yada sesi her zaman öfkeli çıkıyordu.
"Güzel. Bu arada unutmadan, ben Hektor. Küçük tanrıyım."
"Bende Alex Nike, Hephaistos Çocuğuyum
"Hımm, Alex. Gücünü ne yönde geliştirmek istersin ? Ateşi ne yönde kullanmak istiyorsun ? Yakın dövüşte mi, uzak dövüşte mi yoksa vücut gücünü ve direncini arttırmada mı ?"
Sorumun üzerinde çocuk biraz düşündü ve cevabını söyledi.

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

"Hımm, Alex. Gücünü ne yönde geliştirmek istersin ? Ateşi ne yönde kullanmak istiyorsun ? Yakın dövüşte mi, uzak dövüşte mi yoksa vücut gücünü ve direncini arttırmada mı ?" demişti bana küçük Tanrı Hektor. Hektor'a nasıl diyeceğimi düşünüyordum. Bunu nasıl söylemeliydim bilmiyordum.
"İşin gereği Ateş'i hemen herşeyde kullanabiliyorum. Onu cisimleştirebiliyorum, Ateş ile kendi bedenimi değiştirebiliyor ve bedenimi küçük bir Ateş yapıp heryere kaçabiliyorum. Ben Ateş'i her yönden geliştirmek istiyorum." dedim. Küçük Tanrı Hektor buna biraz şaşırmış gibi gözüküyordu. Ateş ile hemen herşeyi yapabilmek gerçekten çok büyük bir işti ve bunu geliştirmek için burada gerçekten fazla çalışmam gerekti. Küçük Tanrı çenesini ovaladıktan birkaç saniye sonra cevabını verdi:
"Birçok alanda kullanmak istiyorsan gerçekten çok sıkı çalışmalısın Hephaistos Çocuğu Alex." dedi. Bir an önce çalışmaya başlamak istiyordum.
"Bir an önce başlayıp geliştirmeye koyulabilir miyiz? İlk önce ne yapmalıyım?" dedim. Onun cevabı belki gücümü etkileyecekti. Bana göre büyük bir ihtimal yüzlerce kez bana yeteneğimi yaptıracaktı ve sonra tekrar yapmamı isteyecekti.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

"Madem çok çalışacaksın sana üst düzey bir şey vereyim" Belli bir süre düşündüm. Bu çocuk çok istekliydi, acaba ona ne öğretebilirdim. Bir anda ne öğreteceğim aklıma geldi. "Ateş beden yapabiliyor musun ?" Alex bunu il defa duymuş gibiydi. "Yani ateşi bedeninin etrafında yoğunlaştırıp onu bedenini yakmadan vücudunda tuatbiliyormusun ?" Alex bana anlamamış olduğunu belli eden bir bakış attı. "Tama o zaman, ilk önce bu iş ile başlayalım. Şimdi gel seninle içeri geçelim" Birlikte duvara doğru ilerledik ve duvara dokunmam ile üzerinde kapı oluştu. İçeri özel eğitim sınıfına girdik. "Tamam Alex, burada istediğin kadar ateş yakabilirsin. Her yerde, her çeşit ateşi söndürebilecek alarm sistemleri var. Şimdi, senden iki elinin üzerinde de kocaman ateş topları yapmanı istiyorum. Alex belli bir süre konsantre oldu ve devasa ateş topları yarattı. Bu ateş topları gerçektende büyüktü. "Tamam çok iyi. Şimdi bu ateş toplarının enerjisinin vücuduna işlediğini düşün. Ateşi derinde hisset. Ateşi tüm bedeninde hissedince onu serbest bırak. Daha fazla tutma orada. Ateşi bıraktığın anda ortaya muazzam bir ısı çıkacak. Bu ısıyı vücudunun etrafında topla. Vücudunun yaklaşık olarak 10 santim üzerine kadar yükle. O duruma gelebilirsen dokunulmaz olacaksın. Kikloplar haricinde pek fazla bir canlı sana dokunamaz. Maksimum bir, iki çeşit daha. Bu işi başarırsan topladığın ısının derecesini arttıracağız. Onu da başarırsan kapladığı alanı eğer onu da başarırsan... Zaten dokunulmaz olursun. Ardından başka alıştırmalara geçeriz".

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

Gözlerimi kapayıp Hektor'un dediklerini sıra ile yapmaya başladım. Ateş Topları bir anda bedenim ile temas edecek biçimde durdu ve kıpır kıpır olmaya başladı. Kalınlığını gittikçe ayarlıyordum ve işim kolaylaşıyordu. Ateş'i serbest bırakmam ile bedenime dokunamayacağı bir biçime geldi. Bedenime temas etmemek için programlaştırılmışlardı sanki. Ben A kutubu olursam o B kutubu oluyor ve benden uzaklaşıyordu. Küçük Tanrı, çenesini biraz sıvazladıktan sonra konuşmaya başladı.
"Çok daha iyisini yapabilirsin Alex. Ateş'in kalınlığını 5 ila 8 santim kadar yaptın ama daha da sıcak ve kalın yapabilirsin." demişti. Tekrar denemem gerekecekti bütün bunları. Gözlerimi bu sefer açtım ve Hektor'un dediklerini tekrar, daha da kuvvetli düşünerek yapmaya çalıştım. Ellerimde deminki Ateş Topları'na göre 3-4 kat daha büyük Ateş Topları yaptım ve onları vücuduma bitişik gibi tutmaya çalıştım. Önce bedenimde sıcak ve rahatlatıcı gücünü hissetsemde beynimi biraz daha kullanarak onu bedenimden dışarı attım ve
"Sanırım oldu Hektor." dedim. Kafasından ve mimiklerinden cevabını anlamam gereksede anlayamayacağım bir biçimde idi.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

"Evet oldu Alex. Fakat bir sorunumuz var. Yaptığın ateş topları çok büyük ve bunlar çok dikkat çekiyor. Yani savaş sırasında kullanman zor olabilir. Bu yüzden toplarını daha küçük fakat daha yoğun yap. Görünümleri küçük olsun ama içlerindeki güç, kocaman alev topları gibi olsun. Alex anlamamış gibiydi. Daha doğrusu nasıl yapacağını düşünüyor olmalıydı. "Doğru ya sana nasıl yapacağını söylemedim. Ah, ne kadar da unutkanım. Şimdi ellerinde yine kocaman alev topları yap. Ardından bunların büyüklüklerini düşün. Tam olarak büyüklüğünü kavrayınca gözlerini kapat ve alev topunun küçüldüğünü fakat gücünün aynı kaldığını düşün. Böylelikle küçük ama güçlü bir alev topuna sahip olacaksın. Bu çalışmayı birkaç kez yapacağız ardından büyük alev topu yapmadan direk küçük ama yoğun alev topu yapımına geçeceğiz. Bunu da başarınca alevin gücünü arttıracağız. Neyse, yine çok konuştum. Sen çalışmaya başla. Bir sorunun olursa oradayım" dedim elimle duvar kenarını göstererek. Duvarın oraya vardığımda Alex çoktan kocaman bir alev topu yapmıştı bile bakalım bunu küçültebilecek miydi ?

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

Nasıl yapacağımı birkaç dakika düşünmeye çalışsamda yardımsever Küçük Tanrı bana nasıl yapacağımı açıklamıştı. Onun açıklamasından sonra da birkaç saniye düşünsemde yapmaya bir an önce başlamak için can attığımı herhalde Hektor da biliyor olmalı idi. Ellerimde büyükçe Ateş Topları oluşturduktan sonra bunların gücünün aynı kaldığını ama küçüldüklerini düşünmeye başladım. Bir süre sonra küçük ama içlerindeki yoğun Ateş'ten gücü anlanan bir Ateş Topu oluşturdum. Bunu yapmak, biraz önce yaptığım işe göre oldukça basitti. Ateş Topları'nın böyle olabileceği çok önceden aklıma gelmiş olabilirdi ama böylesi çok daha iyi olurdu. Küçücük bir kıvılcımın oldukça büyük bir Ateş Topu'ndan oluşması ve düşman fark etmeden ona çarpıp çok hasar vermesi gerçekten çok büyük bir iş olabilirdi. Bunun Ateş'inin yoğunluğunu maksimum seviyeye, yani Lav Ateşi'nin seviyesine geldiğini düşünücek olursak düşmanı öldürebilme ve eritme riski vardı.
-"Sıradaki görevim ne Hektor? Bundan önce yapabildim mi Ateş Topları'nı küçültüp güçlerinin aynı kalmasını?" dedim. Hektor'un cevapları genelde beni şaşırtıyordu ama bu sefer şaşırtmayacağından ve az konuşacağından adım gibi emin biri idim. Gözümü dört açıp ağzına bakmaya başladım. Birazdan söyleyeceği kelimeleri hayatımdaki hiçbir özel durumdan daha çok merak etmemiştim.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

Alex'in sorduğu cümleyi birkaç dakika boyunca anlamaya çalıştım. Ne demek istediğini anlayabildiğimde cevap verdim. "Evet Alex, başardın. Başka şeyler öğrenmek ister misin ? Mesela, alevden adam yaratmak ister misin ? Yoksa bu kadar ders şimdilik yeter mi ? Bu arada unutmadan söyleyeyim. Bu yeni öğrendiğin tekniğin gücünü arttırmaya çalış. Yani sıcaklık derecesini yükseltmeye çalış. Bu kadarlık çalışma yetmez o teknik için" Alex'in cevabını beklemeye başladım. Biliyordum, büyük ihtimal ile yeni tekniği öğrenmek isteyecekti. Fakat yorulmuş gibi gözüküyordu. Belkide başka bir gün derse devam etmek isteyecekti. Ben düşünürken Alex ise kararını seçmek ile meşguldü.

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

"Ateşten bedenler yapabiliyorum Hektor. Ders başında, kendi bedenimden çıkıp bir Ateş'e bürünebildiğimi söylemiştim. Onun haricinde başka ruhlar yaratıp onları da kontrol edebiliyorum. Benim şimdi almak istediğim dersi belki ömrüm boyunca çalışsam bile yapamayacağım ama bunu gücümü keşfettiğim andan itibaren düşünüyorum. Bunu sadece birkaç Tanrı veya Tanrıça yapıyor sanırım ama bir Güç Patlaması yapmak istiyorum. Bunun olması için güç kaynağına sahip olmalıyım ve bunu da buldum. Parmağımdaki yüzük bedenimi birkaç saniyeliğine beyazlatıp güçlendiriyor ve benim yaralarımı iyileştiriyor. Ateş gücüm ile parmağımdaki güç kaynağını birleştirirsem bir patlama yapabileceğimi düşünüyorum. Bu patlama olurken dokunulmazlığımı da kullanırsam zarar görmem. Sence bunun bir ihtimali varmı Hektor?" diye sordum. Hektor'un konuşma süresinin 2-3 katı daha fazla konuştuğum için nefes alış-verişim biraz olsun hızlanmıştı. Hektor da bunun imkansız olabileceği kanaatinde olsada bunu yapabileceğime inanıyordum. Hektor'u aydınlatmak için ona biraz daha bilgi verebilirdim. "Tıpkı bir süpernova gibi. Bir anlık beyazlık ve düşmanların yerde yaralı durumda. Kendin zarar görmemek için güç kaynağını kullanıyorsun." dedim. Hektor bu sefer daha da aydınlanmış bir surat ifadesi ile elini çenesindne çekti ve gözlerini büyülterek bana cevap vermeye başladı. Öncelikle bunun risklerinden söz edecekti ve bunu yapmamamın en iyisi olacağını söyleyecekti.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

Süpernova ha ? Gayet iyi fikirmiş. Alex'in bunu düşünebilecek kadar ateş ile ilgili olduğunu bilmiyordum, bu iyi bir şeydi. Süpernova düşmanları bir anda öldürebilirdi fakat yanında ki arkadaşlarını da öldürebilirdi. Dokunulmazlık gücünü kullanacağı için ona bir şey olmazdı. Aslında bu iyi fikirdi fakat bunu kullnadığı ortam bir anda küle dönebilirdi. Hem bunu nasıl yapabilirdi ki ? Yüzüğü ile bağlantı kurup beyazlaştığı anda bu dokunulmazlığın tersini yapıp ateşi vücuduna yaymak yerine dışarı atabilirdi. Evet, böyle başarabilirdi. "Bunun bir yolu var Alex fakat her zaman kullanamazsın bu yeteneği. Tek başınayken kullanabilirsin ancak, şimdi sen neden diye soracaksın dur açıklayayım. Tamam sana bir şey olmaz fakat etrafında bulunan herşey küle dönecektir. Tüm eşyalar, ağaçlar, doğa... Ne varsa, herşey küle dönecektir. Belki bu süpernova patlamasını yönlendirebilirsen kullanılır hale gelebilir. Mesela süpernovayı direk olarak düşmana fırlatırsan onu direk toza çevirirsin. Gerçi ortamda hiçbir şey olmasa bile yani etrafında hiç obje olmasa bile bu yeteneğini kullandığında ortamdaki tüm oksijeni bir anda harcayacaksın. Oksijenin tümü yok olduğu için doğayı, hayvanları ve hatta kendini bile etkileyebilirsin. Belki kendini etkilemekten kardeşin Perseus'un taktiği ile kurtulabilirsin fakat diğer canlılara çok büyük zararlar vereceksindir. Bunu aklından çıkarma ! Gelelim bu yeteneği nasıl kullanacağına. Yüzüğüm ile bağlantı kuruyorum demiştin, bu bağlantı sonucunda oluşan ateşi dokunulmazlıktaki gibi vücuduna doğru al. Ardından sadece vücudunun dışına salmak yerine doğrudan dışarıya bırak. Eğer geç bırakırsan kendine zarar verirsin, dokunulmazlığın bir işe yaramaz. Erken bırakırsan da yeterli güce ulaşamazsın" Sözlerim bittiğinde Alex bana birşey sormak için bekliyor gibiydi.
"Kardeşim Perseus ne yapabiliyor ki ? Onun yaptığını ben de yapabilir ! "Kardeşin bir zamanlar Kirke'den görev almış. Bu görevde getireceği şey karşılığında ise oksijensiz ortamda ateş yakabilmek için bir iksir içmiş. Bu yüzden su altında bile ateş yakabiliyor. Neyse, dediğin gibi sen de bunu başarabilirsin. Soracağın bir şey var mı ? Alex belli bir süre düşündü. Ardından konuşmaya başladı.

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

"Bir Ateş süpernovasını burada da yapabiliriz. Psişik güçler Tanrısı'ysınız sanırım. Psişik güçten bir duvar oluşturun. Hedef tahtaları çıkarın ve kendinize bir kalkan oluşturun. Ben süpernovayı önce yapmayı, sonra da yönlendirmeyi öğreneyim. Hem de çevremizdeki yapı ve canlılara zarar vermeyiz." dedim kendimden oldukça emin olarak. Psişik güçten bir duvar yapılabileceğini düşünmem biraz saçma bir fikir olabilirdi. Psişik güçten duvar kelimesini düşünecek olursam etrafımızda yeşil-siyah kareli bir duvar oluşacaktı sanırım. Bu düşüncelerimin hepsi doğru çıkarsa melez kampına saldıracak düşmanların hepsi yenilecekti ve kampımız korunacaktı. Hektor'un suratında onu ilk gördüğümden berihiç değişmeyen ifadesi vardı. "Peki ya bir ölümsüz? Ölümsüz bir canavar veya bir varlık bu süpernovaya karşı koyabilir mi?" dedim. Aklımda düşünceyi sanırım o da düşünüyordu. Kronos, Atlas ve bambaşka titanlardı aklımdan geçenler. Eğer bu yeteneği elde edersem bunu aksine çevirerek etrafımdakileri iyileştirebilirdim de. Hepsinin bu yüzükte ve Ateş'imde saklı olması beni şaşırtmıyordu.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

"Tabikide karşı koyabilir Alex, sendeki güçlerin kat kat daha fazlası onlarda var. Onları hırpalarsın fakat daha fazlasını yapamazsın. Gerçi havadaki oksijeni yok ettiğin için küçük bir ihtimal de olsa onlara zor anlar yaşatabilirsin. Hem daha bu yeteneği denedikten sonra ne hale geldiğini görmedik. Belki seni çok hırpalayacak veya güç toplaman uzun sürecek, nereden bilebiliriz ki ?"
"İşte bu yüzden ben de burada deniyelim diyorum ya!"
"Madem ısrarcısın ölürsen veya yaralanırsan benden değil !" Alex'in etrafında bir güç duvarı oluşturdum. Bu görünmez bir güç duvarı idi. Bu güç duvarının içinde olan şeyler sadece orada kalacak ve dışarıya çıkamayacaktı. Eğer oradaki oksijen yok olursa güç duvarını kaldırdığımda orası oksijen ile dolup eski haline dönecekti. Bu arada oksijeni düşünmüşken aklıma geldi ve Alex'e döndüm
"İçerideki oksijen senin SüperNova yapman ile yok olacak bundan sonra nasıl 2. bir SüperNova yapmayı planlıyorsun ? Senin oksijensiz ortamda ateş yakabilmen gerek. Bunu nasıl başarıcaksın?"

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

"Yüzüğümün gücünü -'den +'ya çevirerek iyileştirme gücünü yapacağım. Etrafa tekrar pozitif enerji yayarak hava yapabilirim. Bunu yapmak zor değil. 1 kere yaptım ve kendimi ölümden kurtardım." dedim ve yüzüğümün olduğu parmağı sıktım. Bir anlık bedenimde beyaz bir parıltı oldu. Bu parıltı bitmeden üzerimde yoğun bir Ateş Tabakası oluşturdum. Bedenimdeki Ateş'in gittikçe bedenimi yakıp beni yakalamaya çalıştığını hissediyordum.

"Patlatmalısın Alex!" diye bağırdı Hektor. Gücümü beynime verdikten sonra hayalimde yapmak istediğim süpernovayı canlandırdım. Atomların hepsi birbiri ile temas etti ve bir yaratık çıktı. Bu benim savaşta karşılaştığım yaratıktı. Yaratık ve heryer bembeyaz olmuştu ve sanki zaman durmuştu. Gözlerimin çıkıp gittiğini hissedebiliyordum. Bu yaratık kollarını döndürüyordu ve işaret ettiği yerler beyazlaştığı gibi buharlaşıyordu. Biraz sonra gözlerimi kapadım ve herşey tekrar asıl renklerine kavuştu. Bu belirli alandaki bütün bitki örtüsü yok olmuştu.

Nefes almam gerektiği aklıma gelir gelmez yüzüğümü havaya kaldırdım ve yeşil bir ışık çıktı. Bu ışık çıkar çıkmaz tekrar nefes almaya başladım ve konuşmaya başladım. "Ben bir anda herşeyi beyaz görmeye başladım. Bir an herşey patlıyordu ve yaratığı sanki hissediyordum." dedim. Hektor, içini çekerek konuşmaya başladı.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

"Yeteneğin ile her tarafa ateş yaydığın için ve ateşte olan aktiviteleri görebildiğin için oldu bunlar. Yaratığı hissedebilmen de saldırının işe yaradığını gösterir. Bu işte oldukça iyisin Alex" Alex kendiyle gurur duymuş gibiydi fakat aynı zamanda da biraz korktuğunu hissetmiştim. Bu çocuğun ateşe karşı bir yeteneği vardı. Sanki onunla doğmuş, büyümüş gibiydi. Ateşte olan her şeyi fark edebiliyordu. "Yalnız bir sorun var Alex, yaptığın bu süpernova çok güçsüzdü. Aynı zamanda da kısaydı. Bunu biraz daha geliştirmeye çalış. Bunun için daha fazla konsantre olman gerekiyor. Hadi bakalım, tekrar dene" diye aklımdan geçenleri özetledim. Ardından Alex'in ne yapacağını beklemeye başladım.

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

Bu sefer daha fazla güç yaratmam ve daha geç patlatarak toprağı dahi delmeli idim. Bu yeteneği elbette birkaç denemede değil, yüzlerce denemede yapacaktım ama çok daha fazla büyütebilmek için birşeye daha ihtiyacım vardı. Yüzüğümün ve kendimin gücünden daha farklı birşey. Bunun ne olabileceğini düşünmeye başladım. Bir anda bunun ne olduğunu anladım ve hızla yüzüğümün olduğu parmağımı sıktım. Önce beyaz bir dalga vücudumdan geçtikten sonra kendiliğinden Ateş alan vücudum bir anda beyaz ile kırmızı arası parlak bir ışık saçan yüzüğümü havaya kaldırmam ile etrafa bir dalga yayıldı. İndirdiğimde ise aynı şekler tekrarlanıyordu.

Sonunda herşey bir yapboz parçaları gibi oldu ve birbirlerinin içlerinde karıştılar. Etrafımı görmem imkansız bir hal almıştı. Bir anda delirdiğimiz düşünerek bağırdım ama bu kareler birden etrafa dağıldı ve gözlerim açıldı. Kafamda biraz önce de olduğu gibi sırtında garip dikenler olan mor yaratık oluştu ve çığlıklar atarak etrafa enerji dalgaları yaymaya başladı. Elindeki orakları yere salladığında yerdeki toprak paramparça olmaya başladı. Toprağın altındaki lav bir anda heryere dağılmaya başladı. Hektor'un enerji duvarı kırılır gibi olsada dayanmayı başardı. Yine de her bir yana saçılan dalgalar herşeye zarar veriyordu ve durdurmama izin vermiyordu. Sonunda yaratık hereye orağı ile vurmayı sonlandırdı. Yaratık, önce kafamın üzerine tekrar uçarak geldi ve kaybolmadan önce süpernova yarattı. Herşey tekrar bembeyaz olmuştu ve yerden tonla toprak çıkarmıştı. Bir an burayı temizleyen kişinin bana antik yunanca pek güzel şeyler söylemeyeceğini düşünüyordum. Yüzüğümü tekrar havaya kaldırdım ve oksijen dağıtıp heryeri düzeltmeye başladım.

Küçük Tanrı Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 27/01/11

Alex bu sefer sınırları çok zorlamıştı. Ne yaptığını anlamamıştım, o yüzüğünün ne işe yaradığını da bilmiyordum fakat çok güçlü olduğu kesindi. O kadar güçlüydü ki benim savunma duvarımı bile zorlamıştı. Eğer onu güçlendirmeseydim yıkılabilirdi. Alex çok güçlü bir saldırı tekniği bulmuştu fakat bu güç ona çok fazla gelmişti. İlk başlarda iyi gitsede sonlara doğru kontrolünü kaybetmişti. Bu SüperNova ona çok güçlü gelmişti. Azarlarcasına konuşmaya başladım
"Alex ! Sana bu saldırının çok güçlü olduğunu söylemiştim. Daha bu gücünü kontrol edemiyorsun ! Bu saldırıyı kullanmamalısın. Kullanmak istiyorsan da binlerce deneme yapman lazım, bizim o kadar vaktimiz yok biliyorsun" Alex sözümü keserek konuşmaya başladı.
"Hektor biraz sus, dinlenmeliyim" Bunu çok yorgun bir ses tonu ile söylemişti. Çok yıprandığı kesindi. Belli bir süre dinlenmesini bekledikten sonra sordum
"O yüzük ne işe yarıyor ? Çok güçlü birşey çünkü."

Hephaistos'un Çocuğu Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10

"Bilmiyorum Hektor. İlk defa kullandığımda bir Titan Savaşı'nın ortasındaydık ve komutan beni yaralamıştı. Sadece o zaman İyileştirme yeteneğini kullandım. Tam olarak hangi maddeden yapıldığını bilmiyorum. Babam getirdiğinde bu yüzüğü kendi bulduğu bir maddeden yaptığını söyledi." dedim. Hektor gerçekten büyülenmiş gibi idi. Ona da bir tane bu yüzükten vermesini rica edebilirdim babamdan ama bunu dilemek için öncelikle sayısız göreve çıkıp geri gelmem ve babamı onurlandırmam gerekiyordu. Hektor bir süre düşündükten sonra tekrar konuşmaya başladı. "Dediğim gibi sınırlarını oldukça aştın Alex. Her melezin kendine ait bir güç seviyesi vardır ve bu güç seviyeyi belli bir süre olmasada dinlenerek doldururlar. Senin yüzüğünde fazlası var. Bu seviyeyi istediğin limite getiriyor. Senden buna daha fazla çalışmamanı istiyorum. Şimdi, başka bir şey öğrenmek ister misin?" diye sordu. Bunun nedeninin daha geriye kalan binlerce denemede daha da ustalaştırarak savunma kalkanını kırıp kampa zarar vermememi istiyordu sanırım. Suratı da aynen bu söylediklerimi yansıtacak bir hal almıştı.

Bir süre düşündüm kafamı kaşıyarak. Başka ne yapabilirdim ki? Biraz düşündükten sonra rüyamda gördüğüm şeyi söylemeye başladım Hektor'a. "Hektor, rüyamda elimden lav kadar kırmızı ve güçlü ateşler saçıyordum ve birşeyleri yok ediyordum. Lav yoğunluğunda Ateş öğrenmek istiyorum. O kadar güçlü olmalı ki güneş ısısında olmalı. Bana bunu öğretme imkanın varmı? Süpernovadan kolay olsa gerek." dedim. Bunu öğrenirsem çok iyi olacaktı.

» Bilgilendirme // Büyü Teknikleri Sınıfı.
» Büyü Teknikleri Dersi / 3 Haziran - 15 Haziran
» Büyü Teknikleri
» Alex Nike (2. Seviye)
» Büyü Teknikleri Sınıfı