Kampta bir sabah daha başlamıştı,uyanır uyanmaz üstümü giyindim.Bu gün yapacak işlerim vardı,annemi ziyaret etmeyi planlıyordum.New York`a pegasusum ile kısa yoldan gidebileceğimi öğrenmiştim.Bu nedenle hızla ahırlara gittim ve Çam`ın uyuduğu odacığa geldim.Çam uzanmış samanların üzerinde uyuyordu.Onu dürtmeye başladım,hızlı olmalıydım.''Ah,ortak.Saat kaç ki daha,nedne beni böyle erken uyandırıyorsun ? '' dedi gözlerini aralayarak.''kalk,acele etmeliyiz.New York`a gidiyoruz '' dedim.Çam hemen doğruldu,bende üstüne atladım.Çam ile daha önce bir kaç kez yolculuğa çıkmıştık ve bunun kolay olacağını düşünüyordum.Çam hızla koşmaya başladı ve biraz sonra havalandı,kampın etkileyeci görüntüsü ortadan hızla kaybolurken bende babamı ne kadar görmek istediğimi düşünüyordum.On dakika kadar sonra Long İsland arkada kalmış,Empire State binasına varmıştık.Buradan evimizin nerden olduğunu biliyordum,Çam`ı tam eve doğru yönlendirecektim ki Çam`ın uyuduğunu fark ettim.Artık kanatlarını da çırpmıyordu.Hızla düşüyorduk,çam hala uyananamıştı.Ona vuruyor,bağırıyordum fakat o uyanmıyordu.Yere bir kaç metre kalmıştı ki gözlerini araladı ve durumu fark eder etmez kanatlarını çırptı ve bir ağaca tosladı.Nerede olduğumuzu bilmiyordum,düşüş bizi farklı bir yere kaydırmıştı.Etrafıma bakındım,her bir taraf çok eski ve yıpranmış görünüyordu.Ama bu küçük bir dükkan için geçerli değildi.Büyük bir tabela`nın girişinde bulunduğu bu dükkanın ismi Em Teyze`nin Bahçe Cüceleri Mağazası idi.Yardım istemek istiyordum,bu nedenle içeri girdim.İçeride bir ıssızlık atmosferi hakimdi,hiç bir şey haraket etmiyordu.Yavaşça ilerlerken bir heykel ile burun buruna geldim.Heykel bir turiste benziyordu,dehşet içinde bana bakıyordu.Ürkmüştüm,etrafıma bakınca tüm heykellerin bu tarzda olduğunu gördüm.Birden içeriden harika hamburger kokusu almaya başladım,yavaşça içeri süzüldüm.Mutfağa girince bir kadının köfte çevirmek ile meşgul olduğunu gördüm,büyük bir saç bandı takmıştı ve beyaz eldivenleri vardı.Gözlükleri ise yüzünü gizlemekteydi.Ne olduğunu pek anlamamıştım,fakat burası ile ilgili kötü şeyler hissediyordum,arkaya dönüp gideceğim sırada kadın arkasını döndü.''Merhaba,ben Em.Tam ismim Emilie.Sanırım kayboldun ha,nereyi arıyorsun ? '' dedi.Bu kadında kötü bir şeyler hissediyordum,ama konuşmasam da olmazdı.''Evet,buradan Denwel`a nasıl gideceğimi biliyor muydunuz? '' dedim zoraki bir gülümeme ile.Kadın gülümseyerek ''tabii canım,hemen haritamı getireyim. '' dedi ve odadan çıktı.Kendimi korkunç hissediyordum,bu kadında kesinlikle bir şeyler vardı.Hemen kapıya koştum fakat bir anda önümde Emilie beliriverdi.''Nereye gidiyorsun Athena kırması! '' dedi sinir bozucu bir kahkaha eşliğinde.Anlamamıştım,bütün bunları nasıl biliyor olabilirdi.Hemen kalkanımı ve kılıcımı çıkardım,kadın gülümsedi ve kalkanımın üzerinde ki gümüş baykuş motifine bakarak ''elime ne zamandır bir Athena melezinin geçmesini bekliyordum,herhalde annenin bana ne yaptığını biliyorsundur '' dedi eli saç bandına giderken.Bir anda anladım bu Medusa olmalıydı,saç bandı,gözlük,athena kızgınlığı,evet bu Medusaydı hemen kalkanımı siper alıp üzerine koştum ve kılıcımı savurdum.Fakat Medusa çevikti,bir kaç kere böyle bir girişimde bulundum,bu arada ona bakmamaya gayret ediyordum.Sonra son çare olarak kalkanımı ona fırlattım,ciyaklama sesinden sonra üzerine koşup kılıcımı boyun hizasından savurdum.Yere bir şeyin düşdüğünü duydum,yere bakınca Medusa`nın kafasının yerde olduğunu anladım.Hemen tuvalletten bulduğum havluya sardım kafayı,sonra da torbaya koyup dükkandan çıktım.