Jill'e veda ettikten sonra şu herkesin yasak dediği ormana gitmeye karar verdim.Benim korktuğum şey azdır,bir ormandan korkacak halim yok ya.Ormana girmeden önce Thay'den bana da yapmasını istediğim dipsiz çantanın içindekileri kontrol ettim.İçinden kılıcımı çıkardım,olası bir tehlike, ve ormandan içeri daldım.
Burası gerçekten çok karanlıktı hiçbir şey göremiyordum fakat duyabiliyordum-neyse ki...İçten içe tırsmaya başlamıştım şu lanet olası söylentiler yüzünden.Fakat çok sıkılmıştım.Şansıma heyecanlı bir durum olmamıştı.Tam geri dönecekken tuhaf bir yılanın saldırısına uğradım.Boyu beş metre kadardı.Ah,bu arada tek korktuğum ve iğrendiğim hayvanın yılan olduğunu söylemiş miydim.Kılıcımla yılanı kesecek şekilde ataklar yaptım.Yılan da boş durmuyor kuyruğuyla saldırıyordu!Yapış yapış,iğreenç!Yılan bana dokunduğundan savaşta yapılmaması gereken bir hata yaptım : gözlerimi kapadım.Gözlerimi kapayınca kılıcı yanlış yere savurdum.Böylece yılan da tam beni ısıracakken gözümü açtım.Açmalıydım çünkü.Kılıcımı tam boğazının olduğu yere savurdum ve başını kestim.Sonra da ormandan koşarak dışarı çıktım.Sonra da kulübeme sanki hiçbir şey olmamış gibi yürüdüm...