Alex'i kulübesinin önünde bıraktım. Büyük ihtimalle benden daha önce hazırlanamayacağı için kulübeme depar attım. Hızlıca üstümdeki kıyafetleri değiştirip rahat şeyler giydim. Kulübeden çıkarken Bart'ın "Bu ne hız?!"diye seslendiğini duydum. Afrodit kulübesinin önüne gelip Alex'i beklemeye başladım. Heyecandan volta atıyordum. Sonunda kapı açıldı ve Alex dışarı çıktı. Ne kadarda güzeldi... Düşüncelerimden sıyrılmama neden olup "Merhaba."dedi. Gülümseyip "Merhaba."dedim. Elini tuttum, plaja doğru yürümeye başladık. Ne diyeceğimi kararşaltırmaya çalışırken "Görüşmeyeli nasılsın?"diye sordu. Gülümseyip "Olabildiğince mutlu. Sen?"dedim. Beni kendimden geçiren tatlı gülümsemesiyle "Hala ölmediğim ve yeni bir sevgilim olduğu için yeterince mutluyum."dedi. Bende mutluydum. Hemde kampa ilk geldiğim günden 2 kat daha mutlu.
"Eee, anlat bakalım güzel Afrodit kızı." Diyip gülümsedim. Onun hakkında bilmem gereken herşeyi bilmek istiyordum. Yeni tanıştığımız halde beni kendine bu kadar çabuk nasıl aşık etmişti? Gülümseyip "Neyi anlatayım?"dedi. Hafifçe sırıtıp "Her şeyi, kardeşlerini, kendini, kampa nasıl geldiğini, benimle karşılaşmadan önce kampta yaptıklarını."dedim. Kısa bir sessizlik oldu. Sabırsızca "Eee, anlatmayacak mısın?"dedim. Gülerek anlatmaya başladı "Annem Afrodit, sonra babam kıyafet tasarımcısı ve dergi sahibi. Onunla küsüz zaten. Onun için önemi yok. Sonra kardeşlerim var. Adrenalin severim ama ölmeme neden olacakları sevemem. Sonra kampa da o gün okuldan kaçtığım ve babam ile kavga etmem nedeniyle istemsiz olarak geldim. Peki sen anlat. Sen ne yapardın?"dedi. Onun anlattıklarını hafızama kazıyınca düşünmeye başladım. Ben ne yapmıştım ki? Omuz silkip "Bilindik şeyler. Canavarlar saldırdı, kaçtım ve burayı buldum. Fakir ama gururlu bir gençtim."diyip dram olsun diye yavaşça başımı yana çevirdim. Gülerek "Gerçeği anlatır mısın?"dedi. Onu nasıl kırabilirdim ki? Numara yapmayı bırakıp "Annem ünlü bir iş kadını. Kuzenimi de biliyorsun, Amelia. Senin kardeşin benimde vaftiz kardeşim aynı zamanda. Amy ile birlikte zenginlerin katıldığı türden kokteylere katılırdım. Bana numaracıktan gülen paragözler vardı anlayacağın peşimde. Şubat ayının dondurucu soğunda, çöp atmak için dışarı çıktım ve bir kiklopla kanka olduk. Beni öldürmeye çalıştı ve kaçarken kendimi burda buldum. Hırsızların Tanrısının oğlu olacağım aklıma gelen en son şeydi. Ben daha çok Zeus gibi en güçlüleri düşünüyordum."diyip güldüm. Alex gözlerimi kamaştıran gülümsemesiyle "Özür dilerim ama... Bir hırsızın zengin olmasını aklım almıyor. Hemde küçüklükten!"dedi. Kahkaha atıp "Ben tuhaf bir Hermes çocuğuyum."dedim. Biz sohbet ederken plaj da yavaş yavaş dolmaya başlamıştı.