Kulübeye yeni gelmiştim fakat bu kulübede olmanın da getirdiği sorumluluklar mevcuttu. Geleli daha bir hafta bile olmadan elime tabakların verilip yıkattırmaya zorlanması gibi. Bugün de o sorumluluklardan birini üstlenmiştim, daha doğrusu bana bu sorumluluk verilmişti. Benimle beraber yaklaşık aynı zamanda kulübemize gelen kardeşim Alyssa ile beraber yine aynı cezayı almamak için temizlik yapacaktık. Abimiz Robyn bize ceza almamamız için bir iki kere süpürmemizin yeterli olduğunu söylemişti, biz de tahminimce öyle yapacaktık. Günün ilk ışıklarıyla beraber hareketlenmeye başlayan kulübemizdeki seslere kulağımı tıkayamadığım için ben de uyanmıştım. Saate baktığımda biraz daha kestirmeyi düşünmüştüm ama daha sonradan erken yatabileceğim aklıma gelmişti, kendi kendime omuz silktikten sonra da ayağıma kırmızı terliklerimi geçirdim ve aynanın karşısına geçerek kendime bakmaya başladım. Aynaya öpücük gönderdikten sonra sabahın bu saatlerinde makyaj yapmanın saçma olduğunu bilsem bile dudağıma en kırmızısından ruju sürdüm ve gözlerimi kırpıştırdım. Ardından kısa kollu pijamamı üzerimden çıkartarak temizlik için giyilebilecek en uygun ve en dandik kıyafeti seçtim. Bembeyaz bir tişört ve altına bol siyah kapri, beni beklenmedik misafirlere kapı açacak duruma getirdiği gibi ev içinde de bana rahatlık sağlayacaktı. Sarı saçlarımı geriye atıp tepesinden topladıktan sonra da salona doğru ilerlemeye başladım. Gözlerim Alyssa'yı arıyordu ama onu bulamıyordum. Kulübemiz saraylar gibi büyük değildi elbet ama bence boyutu bir kulübeye göre fazla sayılırdı. Bir süre sonra onu aramaktan vazgeçtim ve ortalıkta gezinen Robyn abime selam verdikten sonra tuvalete girdim.
Tuvalete adımımı attım ve pisliğe ağzım açık bir şekilde iğrenerek baktım. Bundan sonra abilerime ve ablalarıma umumi tuvaletleri kullanmalarını önerecektim. Burasını iki kız bir günde temizlememiz imkansız gibi gözüküyordu çünkü. Adımımı attığım için bir el atayım dedim ve tuvaletin sifonunu çektim. Ardından lavabonun altındaki dolaptan gerekli temizlik malzemelerini alıp salona doğru ilerlemeye başladım. Salonda Hector'u ve Calvin'i gördüm. Gülümsedim. "Abilerim sizi bir günlüğüne dışarıya veya on beş dakikalığına odalarınıza alabilir miyim?" diye sordum kibarca ve yalakaca. Onlar da oflayarak ilerlemeye başladılar. Ben hala Alyssa'yı arıyordum, belki de dışarıya çıkmıştı temizlik malzemeleri almak için. O sırada ben de yerdeki halıları çitilemeye başlamıştım bile ama bu konuda tek bildiğim, yaptığım işin adıydı. Gerisi hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Zaten ortalığı iki derleyip bir düzenlememizin yeterli olduğunu söylemişti Robyn, o halde ona uymanın gerekliliğini düşündüm ve halıları bir bezle çitilemeye devam ettim. Ardından gözüm pencereleri gördü, küçükken en özendiğim şey pencerenin kenarına çıkarak camları silmekti. Hevesle elimdeki bezle pencerenin kenarına gittim ve parmaklıklara tutunarak dışarı çıktım. Dışarıdan görenlerin bunu garipseyeceğini biliyordum ama çocukluk hayalimden (!) vazgeçemezdim. Pencereleri ıslık çalarak sildim, en ufak bir toz kalmadığına emin olduktan sonra da tekrar salona adımımı attım. Koltukların üzerindeki bezleri bir anda çektim ve kendi kendime eğlendim. Ardından onları yıkanması için tuvalete götürdüm. O sırada yorulduğumu hissettim ve Alyssa'nın bana geri döneceğini umarak kulübenin içinde bağırdım. "Alyssa! Neredesin, salona gelsene!" Ardından adımlarımı salona doğru yönlendirdim.