Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İlk Gün İlk Karşılaşma

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Gregor Judas Aquila
Ares'in Çocuğu
Ares'in Çocuğu
Gregor Judas Aquila


Mesaj Sayısı : 47
Kayıt tarihi : 23/05/11

İlk Gün İlk Karşılaşma Empty
MesajKonu: İlk Gün İlk Karşılaşma   İlk Gün İlk Karşılaşma Icon_minitimeCuma Mayıs 27, 2011 8:03 am

Bugün başıma gelen bunca şeyden sonra kafamı dinlemem gerekiyordu. Sabah uyandığımda her şeye optimist bir gözle bakıyordum. İçimde bugün büyük şeyler olacağına dair bir his vardı. Ama bu kadarını kesinlikle tahmin etmemiştim. Zorlu bilmeceler çözmüş, türlü canavarlarla mücadele etmiştim. Oklar havada uçuşmuştu, kılıç sesleri yankılanmıştı, kalkanlar parçalanmıştı. Bütün bunların nasıl gerçekleştiğini tam hatırlamadığım için bir kısmını da kendim eklemiştim sanırım. Daha sonra Melez Kamp'ı diye bir yere gelmiştim. Burada öğrendiğime göre babam bir Tanrıydı! Bu kavram çok garibime gitmişti. Hiçbir zaman Yunan Tanrılarının gerçek olduğuna inanmamıştım. Ama ben onlardan birinin oğluydum ha, işte buna hayatta inanmazdım. Sonra benim gibi yüzlerce yarı Tanrı'nın olduğunu öğrendiğimde şaşkınlığım daha da arttı. Kardeşlerimle tanıştıktan sonraysa kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Daha sonra birlikte akşam yemeği için Yemek Gazinosu'na gitmiştik. Burası adeta benim için yapılmış gibiydi. Bana benzeyen bir sürü insan vardı. Herkesle tanışmak için sabırsızlanıyordum. Ayrıca sadece filmlerde veya oyunlarda gördüğüm maceralara atılma fırsatım vardı. Ama birden içimi derin bir ümitsizlik kapladı.

Acaba bu maceralarda başarılı olabilecek miydim? Yoksa ilk görevimde Yeraltı'nı mı boylayacaktım? Hele ki daha ok ve yay kullanmayı doğru düzgün beceremezken nasıl canavarları öldürecektim ki? Aklımda binlerce soru vardı. Bu yüzden ellerimi başımın arasına aldım ve batmakta olan güneşi izleyerek kafamı dağıtmaya çalıştım. İlk günümün sonu gelmişti ve ilk defa geldiğim bu Kamp'ta harika bir günbatımı izliyordum. Güneşin son ışınları da denizi aydınlattıktan sonra ufuktan kayboldu. İçimi hüzünlü bir hava kaplamıştı. Anneme çok düşkün biri olmasam da onu uzun bir süre görmeyecek olmam beni düşündürüyordu. Tam bu sırada arkamda bir karga gakladı. Refleks olarak hemen geri döndüm ve bir kargayı görmeyi beklerken adeta parlayan bir adamla karşılaştım. Yine istem dışı olarak ayağa kalktım, bu sayede karşımdaki adamın ne kadar uzun boylu olduğunu da öğrenmiş oldum. Yüzüne baktıkça bir daha bakma isteği duyuyordum. Üstündeki kıyafetler de demin izlediğim günbatımına benziyordu. Yani, yani karşımdaki Tanrı Apollon'du! Hemen kendime çeki düzen verdim ve "Merhaba Tanrı Apollon. Umarım size ait bir yerde oturmuyordum." dedim. Apollon gülümsedi ve "Aslına bakarsan, ayağa kalkana kadar benim yerimde değildin. Biraz kayarsan iyi olabilir." dedi. Ne yapacağımı şaşırdım ama yine de telaşla kayıdım. Apollon bir kahkaha attı. Bu kahkaha sayesinde gerilen sinirlerim gevşedi ve deminki sersemliğimden kurtuldum. Sonuçta artık bu tür şeylere alışık olmalıydım. Apollon bana baktı ve "Rahatlaman iyi bir şey, ama fazla da abartma. Ben buraya hep gelirim, yeni gelen melezlerin günün sonunda uğradığı bir yerdir burası. Beni uzaklaşırken izlediğini görünce hemen geldim. Sanırım içinde bazı şüpheler var. Belki bilmiyorsundur, belirteyim yine de, ben geleceği gören Tanrıyım." dedi. Konuşurken cümleleri de bir şiir gibi söylüyordu. Etkilendiğimi belli etmeyerek "Biliyorum Tanrım, sizin hakkınızda bir şeyler duymuştum." dedim. Ama merak duyguma da yenik düştüğüm için "Aslına bakarsanız, aklımda bir takım şeyler var evet. Babamın adını, onun oğlu olma onurunu gelecekte layıkıyla yerine getirebilecek miyim? Çıktığım görevlerde başarılı olabilecek miyim?" dedim. Apollon bilge bir şekilde bana baktı ve "Bunları direkt olarak söylememi ummuyorsun heralde? Ama sana şunu söyleyebilirim ki, ilk görevinde ölen bir Ares çocuğu hiç olmadı, olacağını da sanmıyorum. Tabi bu kesin bir yargı değil, kendini geliştirmediğin sürece açık bir av olursun. Ava giderken avlanabilirsin." dedi. Son cümlesi olmasaydı güzel bir konuşmaydı, ama sanırım her an duyduğu sanat kaygısı yüzünden olmuştu bu. O aynı zamanda sanat Tanrısı ve okçuluk Tanrısıydı da. Bu da diğer soruma da cevap getirebilirdi. "Bu cevap tatmin ediciydi benim için. Diğer sorum da okçuluk hakkında. Bu konuda pek iyi olduğumu söyleyemem. Bana önerebileceğiniz bir şey var mı?" diye sordum. Apollon hemen "Tek önerim çalışman. Kamptaki çocuklarımdan dersler alırsan daha çabuk öğrenebilirsin. Ama bunun dışında bir şey söyleyemem. O zaman ben Tanrı olmazdım değil mi?" dedi. Başka soru sormama fırsat vermeden de "Pekala bu kadar laklak yeter. Şimdi ben gidiyorum, yazmam gereken tomarla şiir var. Daha bir sürü ilham vermem gerek..." dedi ve yürümeye başladı. Arkasından bakarken onun hala konuştuğunu fark ettim. Gülümseyerek ayağa kalktım ve 12 Olimpost Tanrı ve Tanrıça'sından en kafa dengiyle tanıştığım kanısına vardım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İlk Gün İlk Karşılaşma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» karşılaşma
» İlk Karşılaşma/2
» İlk Karşılaşma
» İlk Karşılaşma/3
» Karşılaşma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Plaj-
Buraya geçin: