Sabah uyandığımda kulübede kimsenin olmadığını fark ettim. Üstüme Melez kampı tişörtümü ve kotumu giydim. Kulübeden çıktığımda meydanda da kimsenin olmadığını gördüm. Halbuki her sabah meydandaki gürültülerle uyanırdım. Korkmuştum. Ellerimi sıktım ve eldivenimin kılıca dönüşmesini bekledim. Gazinoya doğru gittim ama gazinoda da kimse yoktu. Çok endişelenmiştim. Kampın tepesine çıktım. Tepede Thalia’nın Ağacının üstündeki altın post ışıldıyordu. Geri dönecektim ki bir şey fark ettim. Ejderha Peleus yerde sırt üstü uzanıyordu. Bir Ejderhanın sırt üstü uyuması gerçekten acayip bir durumdu. Peleus’un yanına yaklaştım. Yerinden hareket etmedi. Gidip okşadım ama yine tepki vermedi. Sonra elimi kalbi olduğunu düşündüğüm bir yere götürdüm ama ejderhanın nabzını hissetmiyordum. Ayağa kalkıp Peleus’a bir tekme attım. Canavar hiç tepki vermedi. Korkmaya başladım. Koşa koşa meydana geri döndüm. Neden kimse yoktu. Ormana doğru koştum. Ormanın derinliklerine gidince sesler duydum. Sesin olduğu yöne koşunca tüm melezlerin bir yerde toplandığını gördüm. Aralarından geçtim ve Kheiron’a neler olup bittiğini sordum. Kheiron bana “Gece Yon birkaç cehennem tazısının kamp meydanından geçtiğini görmüş. Onları ormana kadar takip etmiş ama ormanda hiçbir ize rastlamamış. Sadece, Bu dryad… Melezlerin arasından geçtikten sonra yerde yıkılmış bir ağaç gördüm. Herkes hayretle ona bakıyordu. Sonra tekrar Kheiron’a döndüm. Kheiron’a Peleus’un durumunu anlattım. Kheiron endişeli bir tavırla “Bu işte bir terslik var.” dedi ve beni sırtına attı. Birkaç Apollon çocuğunu yanına çağırdı. Kheiron dört nalda tepeye doğru koşuyordu. Tepede PEleus’un bedenini gördü ve yunanca bir küfür savurdu. Apollon çocukları gelip bize çok güçlü bir büyüyle bayıldığını söyledi. Kheiron’a dönüp “Morpheus?” dedim. Kheiron Hayır anlamında kafasını salladı. Morpheus böyle bir şey yapmayı göze alamaz.” dedi. Apollon çocuklarına dönüp “Bugün tetikte olmalıyız. Her an bir şeyler olabilir gibi.” dedi. Endişelendiği her halinden belliydi. Sonra dört nala tekrar ormana gittik. Olanları sesli bir şekilde anlattı Kheiron. Tüm herkes şaşırmıştı. Sonra bizi gruplara ayırdı. Bir grup Ormana dağılacak ve etrafı gözetleyecekti. Diğer grup ise Thaila’nın ağacında nöbet tutacaklardı. Nöbet grubunun liderleri bendim. Diğer gruba ise Yon liderlik etti. Yanımda Hephaistos kulübesini ve Ares kulübesini götürdüm. Diğer kulübeler ormanda olacaklardı çünkü orman çok büyüktü. Her an bir şey olabilirdi.
Gece Gazinoya gidip yemek yedik sonra da tekrar nöbet noktalarımıza geri döndük. Peleus git gide iyileşiyordu. Kheiron bize bunun Altın postla ilgisi olabileceğini söyledi. Altın postu kontrol etmeye gittik. Koktuğumuz başımıza gelmişti. 4 tane drakon, 5-6 tane de cehennem tazısı tepeye tırmanıyorlardı. Hemen Apollon çocukları Oklarını savurmaya başladılar. İki Sfenks de toz bulutuna dönüştü. Sonra güç birliğiyle Tazıları da yok ettik. Kheiron endişeli bir şekilde Altın Post’u hafifçe kaldırdı. Altın post’un altında önceden görmediğim bir küre vardı. Kheiron küreyi çıkardıktan sonra hayretle “Android Küresi.” Dedi. Kheironun dediğinden bir şey anlamamıştık. Gece gazinoda Kheiron bize durumu anlattı. Bundan sonra güvendeydik. Android küresi ortamdaki tüm güçleri azaltmaya yarıyormuş. Kheiron bize onun büyük evde tutulacağını söyledikten sonra herkes adak sunmaya gitti.