Yüzümde birden bir soğukluk ve ıslaklık ederek uyandım. Güne böyle başlamak gibisi yoktu.
"Of cadı ya, her sabah böyle yapmasan olmaz sanki." diye çıkıştım.
"Olmaz kardeşim. Seni böyle kaldırmak benim en büyük eğlencem." dedi Lia. Eh, beni gıcık etmek en büyük eğlencesi tabi. Bu sefer onu boğazlamak için peşinden koşmadım çünkü biraz daha uyumak için her şeyimi verebilirdim. Yatağıma doğru ilerledim ve uzandım. Gözlerimi kapatmadan önce de "Ha bu arada, aklından bile geçirme." diyerek Lia'ya gözdağı verdim. Cadı kardeşim yine zafere ulaşmış gibi kıkırdadı. Yatağa yattıktan sonra uyumak için çabaladım. Pek işe yaramasa da dinlenmiş oluyordum. Birkaç dakika sağa sola debelenip durduktan sonra Lia bana seslendi.
"Hey, Tom bak ne buldum!"
Herhalde birkaç hafta önce kaybettiği tokasını falan bulmuştur diye düşündüm. O anda "gerçekten" tozlu bir tokaya bakmak için yataktan kalmak istemiyordum. Belli belirsiz ve uykulu bir sesle "Hı-hı" gibi bir şey mırıldandım. "Tom, kalkmazsan su geliyor."
Ahh, tamaaaam. Yataktan kendimi zorlayıp kalktım ve Lia'nın yanına doğru ilerledim. Elini açtı ve bana parlak bir şey gösterdi.