Kulübeye adım atar atmaz kendimi yatağıma attım.Ağrımayan yerim yoktu.2 gündür uyku problemi yaşıyordum.Uyumak için iyi bir fırsat,diye düşündüm.Emily ve Damon'un olmamasına ilk defa sevindim.Pikeyi üstüme çektim ve başımı yastığıma gömdüm.Tam uykuya dalacaktım ki,çok ilginç bir şey oldu.Arkamda ayna gibi bir şey belirdi.Hemen ayağa fırladım.Bunun ne olduğunu biliyordum.İris Mesajı.Daha önce babama göndermiştim.Mesajın önüne geçtim ve mesajı kimin gönderdiğini öğrenmek için beklemeye başladım.Bir,iki dakika sonra karşımda sapsarı saçlı,kapkara gözlü bir Tanrıça belirdi.Şaşkınlığımı gizleyemedim.Hera'da beni görmüş olmalıydı ki gülümsedi."Merhaba Kızım,seni rahatsız etmiyorum ya?" dedi.Aslında ediyorsun,demek isterdim."Merhaba Tanrıçam."dedim gülümseyerek."Olimposa gelmeni istiyorum kızım.Seninle bir şey konuşmam gerek."dedi.Önemli bir şey olmalıydı ki beni Olimposa çağırıyordu."Tabiki Tanrıçam.Ne zaman gelmemi istersiniz?" dedim çekinerek."Bu hafta içinde mutlaka gelmelisin kızım."dedi.Bu bir görev olabilir miydi?Görevlere bayılırdım.Hele bu görevi veren annem olunca."Tabi ki Tanrıçam.Mutlaka geleceğim."dedim.Hera gülümseyerek "Bekliyorum kızım."dedi ve elini görünütünün üzerinde salladı.Sallamasıyla görüntünün kaybolması bir oldu.Hemen dolabıma koştum ve içinden sırt çantamı çıkarttım.En sevdiğim kot pantolonumu ve penyemi içine soktum.Mutfaktan bir-kaç şişe su aldım.Keşke Tanrıçama sorsaydım diye düşündüm.Meraktan ölebilirdim.Çantamı sırtlanıp ağır ağır kapıya doğru gittim.Tam o sırada kapı açıldı ve kardeşim Emily'i karşımda buldum.Sırtımdaki çantayı görünce "Hey,nereye?"dedi.Ondan saklamayacaktım elbette ki."Olimpos'a.Annem çağırdı."dedim.Emily tek kaşını kaldırarak"Neden?"dedi."Bilmiyorum,öğreneceğim."dedim.Emily sırtıma vurarak "Yolun açık olsun Hanny."dedi.Ona sarıldım ve hızla kulübeden ayrıldım.