Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Kader Beni Çağırıyor | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Kader Beni Çağırıyor Çarş. Mayıs 11, 2011 4:38 am | |
| Yarı Tanrı olmak güzel bir şeydi elbette, ama yarı insan olmanın kötü yanları da azımsanacak gibi değildi doğrusu. En önemlisi de duygularımın her an değişiyor olmasıydı. Bir gün çok mutlu, iyimser bir havadayken ertesi gün birinin bir sözüyle bile bu havam değişiyordu. Bugün basit bir kılıç düellosunda kaybettiğim için moralim çok bozulmuştu. Hayal gücünün sınırlarını zorlayan beynim bu küçük olayı büyüte büyüte beni derin bir ümitsizliğe sürükledi. Gelecekte nasıl bir kader beni bekliyordu? Yapacağım şeylerden genel olarak pişmanlık mı duyacaktım memnuniyet mi? Bunları düşünmek adeta içimi kemiriyordu. Sonra aklıma bir fikir geldi. Geçen gün bir melez arkadaşımla konuşurken Moira'lardan Atropos'u Olimpos'ta ziyaret ettiğini söyledi. Daha sonra da "Öğrendiğim şeyler, gerçekten karmaşık. Hiçbirini önceden tahmin edemeyeceğim muhtemelen. Ama onların sırlarını yavaş yavaş çözüyorum ve hayatımın nereye gittiğine dair biraz da olsa fikrim oluştu." dedi. Bunu söylediği an aklımın bir köşesine Atropos'u ziyaret etmeyi yazmıştım. Şimdi bu yazıyla karşılaşmıştım ve hemen uygulamaya koyma kararı aldım.
Hemen Pegasus Ahırları'na gittim ve Paris'i buldum. Ona bir tane bol sulu elma verdikten sonra hemen sırtına bindim ve New York'a doğru uçmaya başladım. Beni her zaman hayran bırakan Empire State binasını görünce de alçalmaya başladım. Paris'e uygun bir yer buldum ve Empire State'e doğru yürümeye koyuldum. Resepsiyondaki görevliyi selamladıktan sonra asansöre bindim. Asansörde kimse kalmayınca da gizli bölmedeki 600. kat düğmesine bastım. Olimpos Şehri'ni hayran hayran izleyerek geçirdiğim birkaç dakikanın ardından Atropos'u nasıl bulacağımı düşünmeye başladım. Etraftan geçen birini çevirmek üzereydim ki arkamdan biri "Beni mi arıyorsun Apollon oğlu?" dedi. Şaşkınlığımı gizlemeyi başaramayarak döndüm ve "Siz Atropos musunuz?" dedim. | |
| | | Atropos Tanrıça
Mesaj Sayısı : 62 Kayıt tarihi : 06/05/11
| Konu: Geri: Kader Beni Çağırıyor Çarş. Mayıs 11, 2011 5:37 am | |
| New York semalarında telaşla koşuşturan insanlara küçümseyici bakışlarla bakıyordum. Öğlen zamanıydı, telaş işinde işlerine koşuşturan insanlar, gözümde komik bir izlenim yer alıyordu. Elimde tuttuğum siyah kaplı defterimin sayfalarını karıştırarak gözümü Johnson’a dikmiş. İhtiyar adam her saat yaptığı gibi köşede ki büfeden aldığı yemeği iştahla yiyordu, diğer taraftan elimde ki kalemimle hazırda bekliyordum. Kardeşim Lakhesis’in vaat ettiği kader gerçekleşince Klotho yaşam ipliğini dokumayı sona erdirmişti. İhtiyar elini kalbine götürerek ağrıyı dindirmeye çalışıyordu. Yanından telaşla geçen insanlar umursamaz bir davranışla işlerinin başına geçmek üzere anlamsız koşuşturmalarına devam ediyorlardı. Elimde ki kalemi ihtiyarın adının geçtiği kısma doğru götürerek Johson’un ismini sildim. Gideceği yeri gayet iyi biliyordum, yaşadığı hayatı da. Her ne kadar Asphodel onu şu an ki yaşamı kadar mutlu etmeyeceğinden şüphem olmasa da sadece işimi yapmakla meşguldüm. Çevrede ihtiyarın cansız bedeni başına toplanan kalabalık gülünç bir hal alıyordu. Birkaç dakika öncesi yardımına uzanmayan insanlar sadece cesedi başına toplanmış meraklı bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Pencereden ayrılarak, Lakhesis’e kısa bir süre sonra döneceğime dair söyledim. Dışarıda beni arayan Apollon çocuğunun yanına giderek seslendim. Gelme sebebini biliyordum, herkes gibi kaderini öğrenmek istiyordu. Fakat hiçbir melez bunun kendisini daha mutsuz edeceğinin bilincinde değildi. Sadece içlerini kemiren merak duygusuna bir son vermek ve geleceğinde daha başarılı olma çabalarındaydılar. Her ne kadar geleceğinde onu karşılayacak güzellikler olsa da onların yanında hüzünde yer alıyordu. Hiç bilmedikleri şey ise ne yaparlarsa yapsınlar bunlardan kaçamayacakları ve asla değiştiremeyecekleriydi. ”Siz Atropos musunuz?” tebessümle benden bir yanıt bekleyen meleze dönerek “Evet genç melez…” Bir an duraksamıştım. Aslında soracağı soruya vereceğim cevap açıktı. Ona kaderini açıklayamazdım. Kaderleri birer hediye paketi gibi belirlemişti, sadece açma zamanı açılacak mühürlü bir paket. Mühür bozulduğunda heyecanı getiren tüm sürpriz kaçacaktı. Kendisine bahşettiğimiz bu sürprizi ondan önce zamanı olmayan bir vakitte belirtmemin tüm hevesini kaçıracağının farkındaydım. Theodor’a dönerek ciddiyetle “senin için ne yapabilirim?”
| |
| | | Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Geri: Kader Beni Çağırıyor Çarş. Mayıs 11, 2011 6:57 am | |
| Atropos geliş amacımı sorduğunda aklımda türlü düşünceler dolaşmaya başlamıştı. Yüzeysel olarak baktığımda kaderimi öğrenmek istiyordum. Ama geldiğim Tanrıça'nın yaşamı bitirici Moria olduğunu da biliyordum. Yani bu sadece bir bahaneydi. Bir anlık heyecanla mı gelmiştim peki? Bu da olabilirdi aslında. Ama sanırım asıl geliş amacım daha derinde yatan bir merak duygusuydu. Bunu sormayaysa cesaret edemiyordum. Çünkü böyle bir şeyin söylenmeyeceğini de biliyordum. Eğer ben birinin son gününü bilseydim, bunu hiçbir şekilde söylemezdim. Ama yine de merakım ağır basmıştı. Dayanamayıp "Tanrıçam, buraya gelirken aklım sadece kadere takıktı. Ama şimdi yıllardır, yani bir yarı Tanrı olduğumu öğrenmeden önceden beri, merak ettiğim soru bir anda gün yüzüne çıktı. Yalnız mı öleceğim, yoksa yanımda bir tane de olsa arkadaşım olacak mı?" diye sordum. Sanırım umutsuzluğa düştüğümde en çok beni sarsan şey bu oluyordu. Bir arkadaşımla, sevgilimle ya da ailemden biriyle kavga ettiğimde aklıma sadece bu geliyordu. Bazen farklı biçimlere, ertesi gün yalnız yemek yiyeceğim gibi, girip de rahatsız edebiliyordu. Ama bunları bir Moria'ya sormak, tutup Hades'e Chihuahua hediye etmek gibi bir şey olurdu. Bu yüzden en güçlü soruyu sormuştum. Kesin cevap alamayacağımı bilsem de, umut peşimi bırakmıyordu. | |
| | | Atropos Tanrıça
Mesaj Sayısı : 62 Kayıt tarihi : 06/05/11
| Konu: Geri: Kader Beni Çağırıyor Çarş. Mayıs 11, 2011 11:10 am | |
| Hayat daima kişiye ona vaat ettiklerini birer yansıma şeklinde sunardı. Kimi zamanlar olaylar kişinin beklentisi gibi olmasa da. Theodor kendisinden emin ne istediğini bilen genç bir melezdi, bunun bilincinde olduğunu iyi biliyordum. Çevresinde olan daimi dostlarını bırakmaması gibi onlarında her daim kendisine destek vereceğini de. Sorduğu soruyu aslında kendisi bile düşünse cevabını bula bilecek biriydi. Kendisine olan güvenini biraz toplamış olsa buraya gelme gereği bile görmeyecekti. Sorusunun cevabımı bulmak için sadece geçmişe yansıma tutması yeterli olacaktı. Fakat kişide ki merak duygusunu herkesten iyi biliyordum, hayatlarının nasıl sona ereceği neler ile karşılaşacakları… Ses tonumda ki ciddiyeti koruyarak genç meleze döndüm. “Bunun cevabını sen de iyi biliyorsun Theodor, neden yanında kilere bakmıyorsun?”
| |
| | | Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Geri: Kader Beni Çağırıyor Cuma Mayıs 13, 2011 5:03 am | |
| Yanımdakiler... Evet aslında, her şey onlarda bitiyordu. Bazıları uzağımdaydı, ama onların bakışlarını görebiliyordum, kalplerinin ritmini duyabiliyordum. Buna en önemli örnekse annemdi. Benim için endişelenmediği gün var mıydı merak ediyordum doğrusu. Eğer beni kurtaracak ya da benimle ölmeye gelecek kadar cesur insanlar varsa, onlardan biri kesinlikle annemdi. Bir de yakınımda gibi gözüküp uzağımda olanlar vardı. Bir gün iyilik meleği gibi davranıp, güzel yüzlerini gösteriyorlardı. Sonraysa istediklerini elde edince bir daha ne meleklikleri kalıyordu, ne de güzel yüzleri. Onlara değil yaşamımı emanet etmek, yarın ne giyeceğime karar vermelerine bile izin vermezdim. Tabi bir de kardeşlerim vardı. Onlar annemden sonra en çok güvendiğim insanlardı. Yani yalnız ölmek, bir melezken çok zor bir şey olurdu. Bunun için büyük bir çaba göstermem gerekirdi ki böyle bir şey yapmak gibi bir fantazim yoktu. Atropos iç dünyamdaki karmaşalarla uğraşırken beni inceliyordu. Bir karara vardığımı fark etmiş olmalıydı. Çünkü artık bir şey dememi bekliyordu. Sanırım onu biraz fazla bekletmiştim. "Tanrıça Atropos, buraya gelirken ufak ipuçlarına bile razıydım. Ama siz bana onlardan daha büyüğünü bahşettiniz. Sorduğunuz sorular sayesinde artık kaderi ayağıma davet etmeyeceğim, kaderin beni çağırmasını bekleyeceğim." | |
| | | | Kader Beni Çağırıyor | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|