Ortalama beş dakika kadar yürüdük. Iason kendine yeni yeni geliyordu. Tam anlamıyla kendine geldiğinde kendimizi ceza tarlalarında bulduk. Burada kötü ölülere gerçekten korkunç işkenceler yapıyorlardı. Biri milyonlarca kıbaç yiyor. Ötekisi sonsuza kadar boşlukta düşüyordu. Diğer tiksinç yaratıkları saymıyorum. Dikkatli adımlarla yürürken Iason anlatmaya başladı.
" Dostum orada yeni bulduğum bir tekniği uyguladım. " dedi sevinçle. " Neymiş o? " diye sordum meraklı bakışlarla. " Alev yaratıp onu kılıcın içine hapsediyorum ve gücü en az beş kat artıyor. " dedi gururlu ses tonuyla. " Vay be! Demek beş kat!!! " Iason iltifatıma güldü ve devam etti " O yaratık ölmediği için şanslı! " dedi birden Iason'un ayağı kaydı. Her halde alkolün etkisiydi. Hala etrafından geçtiğimiz dipsiz sonsuzluğa düşerken elini tuttum. Zar zor " Hadi bir yere tutun! " dedim. Iason öbür eli ile elimi yakaladığında tüm gücümle onu yukarı çektim. Gözlerimi açtığımda " Teşekkürler dostum. " dedi Iason.
Bu korkunç atmosferi biraz olsun unutmak için kutsal şarabımı yarattım ve sakince yudumlamaya başladım. Umarım başımıza daha kötüsü gelmez ve en yakın zamanda Styx nehrini buluruz...