Üvey Kardeş

Sat ile görevden geldikten sonra hemen ormana daldım. Persephone her zaman babama sadık olmuştu. Şimdi onun bir kızının olması bana tuhaf geliyordu. Acaba nasıl biz kızdı? Annesine mi benziyordu? Ne gibi güçleri vardı? Ve hepsinden önemlisi baba onu görürse ona ne yapardı?

Ben düşüncelere dalmış bir şekilde büyük bir çam ağacının üstünde otururken ormana birisinin yaklaştığını duydum. Tam kim geliyor diye sessizleşip etrafı dinlerken üzerine bindiğim ağacın altından güzel bir kızın sesini duydum.

"Merhaba, orada ne yapıyorsun?"

Bu ses beni o kadar çok şaşırtmıştı ki üzerine bindiğim dalda dengemi kaybedip düşüverdim! Neyseki çok yüksekte değildim. Kız güldü. Bene kendimi toplayıp hemen ayağa kalktım. Üzerimdeki tozları silkerken:

"Üzgünüm, pek hoş bir tanışma olmadı. Ben Stella, Hades'in kızıym" dedim ve elimi uzatarak kızın vereceği cevabı beklemeye başladım.

(Jess)

Kampı keşfetmeye çalışırken cesaretimi toplayıp ormana girdim. Aslında ağaçlar ve bitkiler çok güzeldi. Bir de canavarlar olmasaydı daha iyi olurdu tabii. Yürürken ağacın üstündeki bir şey dikkatimi çekti. Dikkatli baktığımda dalda oturan melezi gördüm.


"Merhaba, orada ne yapıyorsun?"

diye sordum. Kız sesimi duyunca birden düştü. Tam ona yardım edecekken ayağa kalktı.

"Üzgünüm, pek hoş bir tanışma olmadı. Ben Stella, Hades'in kızıym"

dedi ve elini uzattı. Bir an durakladım. Sonra elimi uzatıp

"Ben de Jessica, Persephone'nin kızıyım"

dedim ve tepkisini merak ederek ona baktım.

Persephone'nin kızı mı?? Amanın!!

"Ah, merhaba Jessica. Şeyy, tanıştığımıza sevindim" dedim zorla kendimi toplayarak. Jessica şaşırmış gibi bakıyordu. Yanlış anlamayın, Jessica'dan hoşlanmamış veya Persephone'yi sevmiyor değildim aksine Persephone'yi öz annemden çok severdim ve Jessica'yı da çok sevmiştim. Babamın dediği gibi üvey kardeş oluyorduk sonuçta. Beni endişelendiren şimdi babamın ne yapacağıydı.

"Persephone'nin tek kızısın galiba" dedim. Jess başını önüne eğdi.

"Annenle tanışmak ister misin?" diye sordum. Jess şaşırmış gibi gülümsedi. Annesini görmeyi istediğini tahmin ediyordum. Gülümsedim ve babamın yeraltında olmaması için dua ederken Jess'in vereceği cevabı beklemeye başladım.

Annemle tanışmak mı?! Kim ailesiyle tanışmak istemez ki? Ama sonra aklıma başka bir şey geldi. Akşam Athena ile konuşmuştum ve Hades'in benden pek hoşlanmayacağını söylediğini hatırladım.

-Hades de orada olacak mı?

diye sordum. Orada olmalıydı başka nereye gidebilirdi ki?

-Aslında annemi görmek çok hoşuma gider ama bir küle de dönüşmek istemem

dedim ve gülümsedim. Bir cevap beklercesine üvey kardeşime baktım.

"Hades'in yanında Persephone'de bulunacak. O sana zarar vermesine izin vermez. Ayrıca bir zamanlar Persephone'de benden pek hoşlanmıyordu. Sonradan beni sevdi. Birkaç kere babamla karşılaşsan onunda seni seveceğinden eminim. Korkunç görünmesine bakma, Hades normalde iyi bir tanrıdır" dedim. Jess'in çok emin olamadığını görüyordum ama annesini görmeyi de çok istediğinden emindim.

"Hadi gel, gidip anneni ziyaret edelim" dedim ve gölge yolculuğu yapmaya hazırlandım.

"Biraz baş dönmesi ve korkunç mide bulantısı yaşayabilirsin ama çabuk geçer" dedim.

(Jess Hades'in sarayında başlığı sen aç istersen, orada devam ederiz )