Uyandığımda saat akşamın sekiziydi. Sonuçta bir Nyks çoçuğuydum,sabahları uyumak benim için çok normal bir şey. Gece antrenmanı için arena ya gittiğimde ,antrenman yapmak içimden gelmedi içimde bir sıkındı vardı. Annemi.. yani üvey annemi özlemiştim. Aslında beni büyüten besleyen o oldu. O zaman Nyks mi benim üvey annem oluyordu? Bilmiyorum amabir açıklamaya ihtiyacım vardı arenadan çıkıp pegasus ahırına gittim. Pegasus um shadow asi bir şekilde kişneyip kafasıyla göğsüme vurdu bir sıkıntım olduğunu anlamıştı. ''Bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor oğlum'' diyip başını okşadım ve havuçunu verdim. ''Haydi new york a gidiyoruz!'' dedim ve sırtına bindim.
***************
Yolun bitmesine çok az kala paniklemeye başladım. Ne diyecektim? Ne konuşacaktım? En zorlu savaşlarda bile bu kadarkorkmıyacağımı biliyordum.Ama bu korku kalpinin kırılabileceğini bilmek ve bile bile riski almak çok zor bir şey. Shadow üstümde korkuyu ve gerginliği hissedip beni üstünden atmaya çalıştı. Aslında bu asi pegasus a bazen çok kızsamda onu bulduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum. En azından o beni anlıyordu. Annemin... yani üvey annemin evine geldiğimde korku dahada arttı ama cesaretimi toplayıp kapıyı çaldım. Kapı açıldığında,önce 2 saniyelik bir sessizlik oldu. Sonra annem... evet annem boynuma atılıp beni sıkı sıkı sardı ve üstümdeki tüm korku ve gerginlik uçtu gitti. Benim iki tane annem vardı.