Öğrendiğim bu gerçekle birlikte hayatımın bu kadar değişebileceğini tahmin etmezdim. Benim tekdüze bir hayatım vardı. Canavarlar, sadece mitolojide gördüğüm yaratıklar, artık hayatımın bir parçasıydılar ve ben her an onlarla savaşmak zorundaydım. Ne kadar da mükemmel. (!)
Şimdi ise kulübeme doğru ilerliyordum. Annem beni kabullenmişti ve ebeveynimin Afrodit olduğunu öğrenmiştim. Adımlarım oraya doğru gitmek istemiyordu. Buradan koşarak kaçmak istiyordum. Las Vegas'a, evime gitmeliydim ben. Arkadaşlarım ve okulum vardı benim. Tamam, pek normal bir yaşamım yoktu. Gittiğim okullarda uzun süre kalamıyordum. Direk okuldan atılıyordum ama yinede şu an için o atmosfere bile dayanabilirdim. Tek istediğim, şu kulübeye girmemekti. Ama mecburdum. Sakince adımlarımı hızlandırdım. Afrodit Kulübesi'nin tam önündeydim. Kapıyı çalmamla, içeri girmem çok kısa sürebilirdi. Elimi kapı tokmağına uzattım ve çok sessizce kapıyı çaldım. Bir iki dakikalık bir beklemenin ardından kapı açıldı. Karşımda bir kız duruyordu. Ürkek bir sesle konuşmaya başladım: ''Şey... Merhaba, ben yeni kardeşinizim, adım Lily.'' Karşımdaki kız yüzünde gülümsemeyle beni içeri davet etti ve ardından konuşmaya başladı: ''Hoşgeldin Lily. Ben de Claire. İçeride tüm kardeşler seni bekliyoruz, hadi çekinme gel.'' dedi ve yürümeye başladı. Bende yavaşça akasından yürüdüm. Umduğumdan daha iyiydi. Ama yinede korkuyordum.
Oturma odasına geldiğimizde karşımda yaklaşık benim yaşlarımda bir sürü kız ve erkek vardı. Fazlasıyla şaşırmıştım. Bu kadar kardeşim olacağını hiç tahmin etmemiştim. Sırayla hepsiyle konuştum. Tüm kardeşlerim cana yakındılar. Hala Las Vegas'a gitmek istiyor olabilirim. Evime olan özlemim hala devam etse de, ben artık buraya aittim. Bunu çok kısa sürede kabullenmiştim, çok kısa sürede buraya alışacağıma da inanıyordum.