Uyumadan önce aklına babası geliyordu her zaman. Acaba New York’ta olmayalı neler olmuştu ? Babası hala hayatta mıydı ? Bu soruların cevabını bulabilmesi için kamptan kaçıp babasının evine gitmesi gerekiyordu. Bunu da şu an yapacaktı. Uyanmıştı ve bunları düşünüyordu. Hemen üstünü değiştirdi ve kamptan çıktı. Bir taksiye atladı. Taksiye bir tomar ölü parası vermişti. Bir süre sonra evlerinin önlerine gelmişti. Taksiden indikten sonra eski evine bakıyordu. Taksici gitmişti. Bugün her şeyi öğrenecekti. Yukarı çıktıktan sonra kapıyı çaldı. Babasının kapıyı açmasını bekliyordu . Uzun bir süre sonra kapıyı tekrardan çaldı. Babası yine açmamıştı kapıyı. Artık yapacak bir şey yoktu.Sadakat kılcını açtı ve kapıyı kırdı. Hızlıca içeri girmişti ve kapıyı kapatmıştı. Etraf bomboştu . Sadece bir koltuk vardı. Koltuğun üstünde de bir kağıt bulunuyordu. Korkarak , titreyerek kağıdı okumaya başladı. Annesinden gelen bir mektuptu bu. Okurken gözlerinden yaş geliyordu. Okuması bitince koltuğa oturdu ve ağlamaya başladı. Babası hayatını kaybetmişti. Çığlık atmak istiyordu ama yapamıyordu. Çıldıracak gibiydi. Babasını uzun süredir görmüyordu ve görmeyi dört gözle bekliyordu. Fakat bir daha babasını göremeyecekti.Tuvalete gitti ve haline baktı. Perişan haldeydi . Üzüntüsünü geçirmeye çalıştı. Üzüntüsü geçtikten sonra evin balkonuna çıktı. Kendini aşağıya atmayı düşünüyordu. Yapmadı. Babası böyle olmasını istemezdi . İçeri girecek gibi oldu fakat girmedi. Bütün gece balkonda kalmaya niyetliydi. Gerçektende sabaha kadar balkonda durmuştu. Günün ilk ışıklarıyla beraber evden çıkmıştı. Tekrardan bir taksi tutmuştu ve kampa geri dönmüştü. Tanrılara dua ediyordu çünkükimse onun yokluğunu fark etmemişti.