Uzun bir yolculuktan sonra kampa varmıştı. Kampın önüne geldiğinde içinde hafif bir heyecan oluşmuştu. Gülümseyerek içeri girerken eski günler aklından geçiyordu. Herkes onu öldü sanıyordu ama o en son yaşadığı maceradan sağ çıkmıştı. Kulübesine doğru yürürken tanıdığı kampçılar ona şaşkın bir şekilde bakıyordu. Aklında kefeninin nasıl yakıldığı vardı. Gözlerinin önünde Zell’in ağladığı görüntüler gelmişti. Hayal olmasına rağmen gözünden yaş gelmişti. Bir süre yürüdükten sonra, kamp meydanına varmıştı. Eski bir dostu arıyordu gözleri. Etrafına bakınırken çalışan kampçıları gördü. Bir süre sonra canı sıkılmıştı. Hiçbir zaman antrenman yapmaktan kendini alıkoyamamıştı. Antrenman yapacağı sırada aklına kardeşi Zell geldi. Çantasını hızlı bir şekilde koluna takarak Amphitrite kulübesinin önüne gelmişti. Aklında birkaç anı vardı. Anılarını düşünerek kapıyı çaldı. Kapının arkasından Zell’in sesini duymuştu. İşte, büyük buluşmanın zamanı gelmişti.