Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Isis Alexandria Dawn
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Isis Alexandria Dawn


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 03/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimePaz Mayıs 08, 2011 1:30 pm

Onca saat süren uçak yolculuğundan sonra gelen yorgunluğun üzerine, hiç bilmediğim bir ülkede, aşina olmadığım bir yere gitmeye çalışmak kimilerine göre delilik gibi görünebilirdi. Teknede durmuş, başımın üzerinde uğursuz bir anıt gibi yükselen Empire State binasına tedirgin bakışlar atarken, ben de yaptığım şeyin mantığını sorgulamaya başlamıştım doğrusu. Sanki ondan güç almak istiyormuşçasına belimde asılı duran Horus'un Gözü tılsımını bir elimle sıkı sıkı kavradım, diğer elimi de göğsüme bastırarak derin derin nefes almaya çalıştım. Tılsımın soğuk metali, sanki hislerime uyum sağlıyormuş gibi hafifçe titriyordu avcumun içinde. Bir an için onu savaş baltama dönüştürsem mi diye düşündüm, ama sonra bundan vazgeçtim. Ne olacaktı ki canım? Alt tarafı on dört yıldır göremediğim babamla buluşmaya gidiyordum, ne ters gidebilirdi? İçimdeki özlem duygusu kırgınlığı ve öfkeyi bastırarak su yüzeyine çıkarken tuttuğum nefesi bıraktım ve bakışlarımı karanlık nehre diktim. Birkaç saniye kadar kısa bir zaman içinde yirmi birinci noma varacaktık ve yabancı topraklara doğru, omuzlarımda ağır bir yükle yürürken belki de kendi medeniyetimin bütün inandıklarını arkamda bırakacaktım. 'Gerçekten de iyi bir başlangıç yapıyorsun, Isis.' diye mırıldandım, biraz canım sıkılmıştı. Düşünceler arasında kaybolmuşken, teknenin duraksadığını ve altının hafifçe bir yere süründüğünü hissettim. Ah, kıyıya gelmiştik bile. Midemdeki garip hisse aldırış etmemeye çalışarak kıyıya çıktım ve arkamdan son bir defa suyun şıpırdadığını duydum. Sanırım sadık teknecim, kayığını bir kez daha Duat'ın derinliklerine sürüklemişti. Sanki nihai kararımı vermişim gibi, dönüp de beni antik Mısır'ın geleneklerine bağlayan bu ufak ayrıntıya bir kere daha bakmadım.

Amerika'ya ilk gelişim olduğu için, tabii ki o kocaman binaya nasıl gidileceğini bilmiyordum ve bu yüzden bir taksi çevirmek zorunda kalmıştım. Taksici en çok beyaz ketenden kıyafetlerime mi, başımdaki kocaman hasır şapkaya mı, yoksa bu saatte limandan bir müşteri almasının garipliğine mi şaşırdı bilinmez, yol boyunca dönüp dönüp bana bakmıştı. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da, bu sinirlerime dokunmaya başlamıştı. Neyse ki çok uzun bir süre geçmeden taksi Empire State'in önünde durmuştu. Gereken parayı çantamdan çıkarıp adama verdikten sonra, oradan kurtulduğuma gerçekten de çok sevinerek indim ve bir kez daha binaya doğru baktım. 'Hiç de kolay olmayacak.' diye mızmızlandım suratımı biraz buruşturarak. Bir iki saniye daha öylece durup yukarı baktıktan sonra, lüks binanın içine girdim ve danışmaya doğru yöneldim. Orada duran adam, bana kuşkulu gözlerle baktı. 'Bu saatte burada ne işiniz var, genç hanım?' Ona ne söyleyeceğimden tam olarak emin olamadığım bir saniye geçirdim. Adam bana bakmaya devam ederken, kaşları biraz daha havalandı. Sonunda, 'Olimpos'a gitmem gerekiyor.' dedim. Ben kelimeyi telaffuz eder etmez, tuhaf bir akım Horus'un Gözü'nden çıktı ve adeta beni çarptı. Mısır'ın kutsal tanrılarına hakaret etmiş olabileceğimi düşündüğüm için, bu kendimi de biraz kötü hissetmeme neden olmuştu. Öte yandan, gelir gelmez akıl hastanesine yatırılmak, Amerika seyahatim için pek de iyi bir başlangıç olmayacaktı. Danışmadaki adam gülmeye başladı. 'Bak, bayan, burada şakaları hoş karşılamayız, hele de belli bir saatten sonra. Sana bir iyilik yapacağım. Bana kaldığın yeri söyle, taksi paran benden olsun.'

Beni dikkatle süzdüğünü görünce, yüzümün kıpkırmızı kesildiğini hissettim. Adamda neden bahsettiğimi anlamayan değil de, benimle açık açık dalga geçtiğini belli eden bir hava vardı, ve bundan nefret etmiştim. 'Beni tanrı Meph... yani, Morpheus çağırdı. Biraz önce uyukluyordun ya görevinin başında? Berbat bir kabus görmek ve belki de tekrar uyanamamak istiyorsan devam et, bana yardımcı olma.' Aslında tabii ki adamın uyuklayıp uyuklamadığını bilemiyordum, ama içimden bir ses bunun, bu zavallı görevlinin başına her zaman gelen bir şey olduğunu söylüyordu. Sesimdeki küçümser ton benim de bir anlığına dikkatimi dağıtmıştı, ama anlaşılan adamın üzerinde işe yaramıştı. Görevli telaşlı bir ifadeyle, 'Tamam tamam, sinirlenmenize gerek yok canım.' dedi ve bana bir kart uzattı. 'Arkadaki asansörü kullanın. Altı yüzüncü kat.' dedi nefes nefese. Bu altı yüzüncü kat meselesi biraz tuhafıma gitmişti. Asansöre binip de ilgili katın düğmesine bastığımda, asansör bir anda ışık hızıyla yukarıya fırladı. Dengemi korumak için iki yandaki dayanaklara tutundum. 'Ne kadar konforlu bir ulaşım.' diye mırıldandım alay edercesine. O sırada asansör yine aniden durdu ve kapılar bir ding sesiyle açıldı. Teknede gelirken hissettiğim tedirginlik, kapılar açıldığında bir kez daha üzerime çöktü ve bulutların tepesinde, yemyeşil meydanları, çeşitli meyve ağaçları ve kocaman, beyaz mermerden bir sarayı olan şehrin girişine doğru yürürken, bir yılan misali kıvrılarak beni sardı ve ürpererek ellerimi ovuşturmama neden oldu. Evet çok güzel bir yerdi burası, hayatımda gördüğüm en muazzam şehirlerden biriydi, ama kendimi burada dışlanmış gibi hissediyordum. Neyse ki çok fazla ilerlememe gerek kalmadan, arkası bana dönük duran, ama artık nerede görsem tanıyacağımı düşündüğüm bir silüet belirdi karşımda. Çekingen adımlarla ona yaklaşırken gözlerimi hafifçe kısarak, 'Mephysto?' diye fısıldadım. Sesimi duyan tanrı bana doğru döndüğünde, şaşkınlıktan neredeyse dilimi yutacaktım. 'Baba? Bu gerçekten sen misin?' En son hatırladığım haline kıyasla ne kadar da değişmişti. Belki de ona Morpheus diye hitap etmem gerekiyordu artık. Söze nasıl devam edeceğimi bilemeden sessizce bakışlarımı yere diktim ve ondan gelecek cevabı beklemeye başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Morpheus
Tanrı
Tanrı
Morpheus


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 02/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimeÇarş. Mayıs 11, 2011 3:26 am

Mephysto? Bu adı duymayalı uzun zaman oluyordu. "Efendim? Yalnış tanrıya geldin herhalde küçük melez," diyerek onun kızım olduğunu bilmiyormuş gibi davrandım. Ne kadar zaman geçmişti? On beş yıl, belkide daha fazla. Onu en son küçük halini hatırlıyordum. Görmeyeli bayağı büyümüştü. Sesinin tonu çok farklıydı. Eskiden saçları siyah renkteydi. Büyüyünce saçlarının rengi açılmış olmalıydı. Kıyafetleri de kendi gibi parlıyordu. Mısır'dan geldiği açıkça belirliydi. Kızımın yüzü yere bakıyordu. Yüce biri olarak gördüğünden miydi bu? Yoksa babasına duyduğu saygıdan mıydı? Kızım sözlerimi duyunca titremeye başlamıştı. "Küçük kız. Sanırım seni bir yerlerden tanıyorum. Görüşme odasına gitmeye ne dersin," diyerek önden görüşme odasına yavaş adımlarla yürümeye başladım. Her adımımda daha fazla merak ediyordum. Yıllar sonra ilk kez içimde bir şeyler kıpraşmaya başlıyordu.

Sonunda görüşme odasından içeri girmiştik. Ellerimi cebime koymuştum. Kızım kapıyı kapattı ve yavaşça bana doğru döndü. Bir şeyler söylememi bekliyordu. Yüzü hâlâ yere bakıyordu. Onu kızı olarak kabul etmemi bekliyordu. Az önce söylediklerimden sonra kırılmış olmalıydı. Fakat onların yanında bunu kabul edemezdim. Neyse ki kızımı duymamışlardı. Sadece beni görmeye gelen bir melez olduğunu biliyorlardı. Ona bakmaya devam ederken Horus'un Gözü'nün onda olduğunu fark ettim. Horus'un Gözü'ne kolay kolay kimse sahip olamaz. Bu beni sevindirdi. "Ah. Horus'un Gözü. Bu gözü görmeyeli uzun zaman oluyor," diyerek aramızda bir konuşma başlattım. Elini göze doğru getirerek hafifçe gülümsedi. Yavaşça gözlerini havaya kaldırdı. Şimdi bana bakıyordu. Bu bakışların içinde çoğu şeyi görmek mümkündü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isis Alexandria Dawn
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Isis Alexandria Dawn


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 03/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimePtsi Mayıs 16, 2011 10:17 pm

Babamın söyledikleri, bir an için telaşla olduğum yerde donup kalmama neden olmuştu. Beni hatırlamıyor muydu yani? Elimi ayağımı nereye koyacağımı şaşırmış bir vaziyette yere bakarken aklımdan binbir türlü düşünce geçiyordu; belki de rüyalarımı çok fazla ciddiye almıştım, öyle paldır küldür Amerika'ya gelmek büyük hata olmuştu. Peki ya bundan sonra ne yapacaktım? Geri dönebilir miydim, ya da nasıl geri dönecektim? Mısır'da başıma gelenlerden sonra kendi başıma hayatta kalma olasılığım ne kadardı? Mephysto tekrar konuştuğunda onun söylediklerini pek de dinleyememiştim, ama onu takip ederek görüşme odası dediği yere girdim. Arkamdan kapıyı usulca kapatırken, panikle gözlerime dolan yaşlara engel olmaya çalışıyordum. Sonra babamın tekrar konuştuğunu duydum. 'Ah, Horus'un gözü. Bu gözü görmeyeli uzun zaman oluyor.' Bunun üzerine başımı bir anda ona çevirdim, içimde bir umut parıltısı belirmeye başlamıştı. Bu, hafifçe de olsa gülümsememe neden oldu. Bir an ne diyeceğimi bilemeden ayakta dikildikten sonra geçip karşısına oturdum. Kısa bir süre ellerimle oynadıktan sonra, biraz sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Lafa nereden başlayacağımdan bile emin değildim. Duraksadıktan sonra, 'Çağrınıza hemen cevap veremediğim için özür dilerim.' dedim kısık bir sesle. Rüyalarıma giren kişinin o olduğundan yüzde yüz emindim artık. Başımı tekrar kaldırdığımda ona bakmıyordum bu sefer, tam karşıma bakıyordum. 'Sadece, yani... Bu o kadar garip bir durum ki... Bir tanrının kızı olmak.' Sözlerimi tamamlamaya çalışırken sesim kaybolup gitmişti, ve dikkatimi tekrar ellerime verdim. Ondan cevap beklerken bir soru daha sormayı uygun bulmuştum. 'Size Morpheus diye mi hitap etmeliyim, yoksa asıl adınızla hitap etmeye devam edebilir miyim?' Asıl adınız derken sesim daha saygılı bir tona bürünmüştü, ama elimde değildi. Tamam, Yunan kültürü köklü ve asil bir geçmişe sahip olabilirdi, ama kendi kökenlerimle karşılaştırdığımda çok sönük kalıyordu gözümde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Morpheus
Tanrı
Tanrı
Morpheus


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 02/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimeSalı Mayıs 17, 2011 9:41 am

"Tanrı mı? Güldürme beni," diyerek cevap verdim kıza. "Eğer tanrı olsaydım seninle rahat bir şekilde konuşabilir miydim," diyerek devam ettim. Yüzümdeki gülümseme artmıştı. Bana normal bir tanrıymışım gibi davranıyordu. Anlaşılan benim davranışlarıma alışması zaman alacaktı. "Size Morpheus diye mi hitap etmeliyim, yoksa asıl adınızla hitap etmeye devam edebilir miyim?" Bu ses tonunu hiç beğenmemiştim. Ayakta durup ona yukarıdan bakmak beni rahatsız ediyordu. "Başımı eğip sana bakmam çok zor oluyor. Böylesi daha iyi," yavaşça yere eğildim ve bağdaş kurarak karşısına oturdum. "Bana istediğin şekilde hitap edebilirsin, aşırıya kaçmamak şartıyla," dedim. Ellerini önünde birleştirmişti. Benden çekiniyordu. Daha önce babasını görmemiş bir çocuktu. Nasıl bir his olduğunu anlamayı çok istiyor olmalıydı. Odaya girdiğimizden beri değişik bir his vardı içimde. Bir süre gözlerine baktım. Bir anlığına da olsa onu gördüm. Dün gibi hatırlıyordum. Onunla yaşadıklarımızı, eğlencelerimizi... Hepsi aniden aklımda belirivermişti. Yanakları hafif kızarmıştı. Babasının tam karşısında bağdaş kurarak oturuyor olması onu utandırmıştı. Ellerimi kızın ellerine götürdüm. Yavaşça iki elini birbirinden ayırdım. Cebimden iki tane misket çıkardım. Misketleri ellerinin içine koydum ve iki elimle sıkıca kapattım. Ona söyleyeceklerimin ciddiyetini anlamasını istiyordum. "Söyleyeceklerimi iyi dinle. Eline koyduğum misketlerden bir tanesi cesareti, diğeri gücü temsil ediyor. Bunlardan hangisine sahip olman gerektiğini düşünüyorsan, ellerinden bir tanesini sık. Eğer ikisine de sahip olman gerektiğini düşünüyorsan ikisini de sık," diyerek gözlerinin içine baktım. Hangi elinde hangi misketin olmadığını bilmesine gerek yoktu. Kararını sabırla bekliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isis Alexandria Dawn
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Isis Alexandria Dawn


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 03/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimeC.tesi Mayıs 21, 2011 11:42 am

Babamın davranışları, açık söylemem gerekirse, beni epey şaşkınlığa uğratmıştı. Bir tanrıya göre fazlasıyla alçak gönüllü ve yakındı. Oysa ben ilahi varlıkların (yani o ya da bu şekilde yaşamımızı bize verenlerin) insanlara hep belirli bir mesafeden yaklaştığını düşünürdüm. Çocukluğumdan kalma anılar her ne kadar bu görüşümü desteklemekte cılız kalsa da, son on dört yıldır yaşadıklarım herhangi bir dine olan inancımı zayıflatmıştı. Yine de önümde bağdaş kurmuş oturan ve her geçen dakika bana daha da tanıdık gelen adamın yüzüne baktığımda, gülümsemekten kendimi alamadım. Evet, babam kesinlikle biraz tuhaf biriydi, ama bu nedense ona daha çok kanımın ısınmasına neden olmuştu. Yine de öne uzanıp ellerimi kavradığında, şaşkınlıkla hafifçe irkilmekten kendimi alamadım. Özellikle de avcuma iki küçük misket bırakınca, iyiden iyiye afallamıştım. Misketler altın ve kızıl renkleriyle parıl parıl parlıyordu, o kadar güzellerdi ki bana Mısır'ın uçsuz bucaksız çöllerini anımsatıyordu. Bana güç ve cesaret vereceklerini söyleyen babamı dinlerken, gözlerimi misketlerden ayıramıyordum, adeta beni büyülemişlerdi. Babam sözlerini bitirdiğinde aramızda oluşan kısa sürelik sessizlikte, başımı kaldırıp ona baktım. Sakin ve ifadesiz tutmaya çalıştığı yüz ifadesinin derinliklerinde ufak da olsa bir tedirginlik yatıyordu sanki, vereceğim cevap onu meraklandırmıştı. Düşünmeden ellerimi sıktım ve gücün ve cesaretin damarlarıma aktığını hissettim. Şu anda buna çok ihtiyacım olacaktı. 'Ben... ne diyeceğimi bilemiyorum.' dedim, sesim kekeleyerek çıkmıştı. Sonra kendimi toparlamak için derin bir nefes aldım Mephysto'nun gözlerine bakarak içtenlikle gülümsedim. 'Teşekkür ederim, baba. Bunları yanımdan hiç ayırmayacağım.' Bir an duraksadım, yapmak istediğim şeyin ne kadar doğru olacağından emin değildim. Ama aramıza yerleştirdiğim görünmez sınır çoktan kalkmıştı. Öne eğildim ve babama sıkı sıkı sarıldım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Morpheus
Tanrı
Tanrı
Morpheus


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 02/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimeC.tesi Mayıs 21, 2011 12:12 pm

"Canım kızım benim," diyerek sarılmaya devam ettim kızıma. Onu gerçekten özlemiştim. Bir tanrı olarak duygularımı bu kadar fazla göstermek beni ne kadar aşağıya çekse de umrumda değildi. Şu an tek düşündüğüm kızımın benimle birlikte olmasıydı. Ne yazık ki onunla sık sık görüşemeyecektik. O yüzden elimi çabuk tutmalıydım. Her ne kadar onu izlesem de onun hakkında bilmediğim çok şey vardı. Sarılmayı kestik ve birbirimize baktık. Gözleri parıldayan bir taş gibi parlıyordu. Kafamdaki pişmanlık bulutları birer birer dağılıyordu. Yüzümdeki gülümseme artmaya başlamıştı. "Hadi anlat bakalım. Bu hale gelmek için neler yaptın?" Elindeki misketleri çantasının içine koydu. Bir süre sessizlik oldu. Gözleri boş boş bakıyordu. Hayallere dalmış olmalıydı. Elimi şıklatmamla beraber kızım kendine gelmişti. Benim yanımdayken hayallere dalması imkansızdı. Bunun arkasında başka bir şey olmalıydı. Kızıma soruyu tekrarlayarak gülümsedim. Onun da yüzünde çiçekler açtığını gördüm. Gitme vakti yaklaşıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isis Alexandria Dawn
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Isis Alexandria Dawn


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 03/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimeC.tesi Mayıs 21, 2011 12:55 pm

Babamın sorusu üzerine bir süre sessiz kalıp düşüncelere boğulmuştum. Bir yandan Mephysto bizi terk ettikten sonra... durumu bu şekilde değerlendirmemeye çalışarak yutkundum, güzel anılara tutunup da babama karşı isyan etmemeyi öğreneli uzun bir zaman olmuştu. Annem iyice dengesizleşmeye başlayıp artık kazılara bile katılamayacak hale geldiğinde, beni Kahire'de tarih profesörlüğü yapan kardeşinin yanına vermek zorunda kalmıştı. Beni bir kez daha görmeyi reddettiği için ben de bütün tesellimi Albert dayının kitaplarında ve mitolojiyle ilgili yaptığım araştırmalarda bulmuştum. Ta ki on yaşındayken annemin intihar ettiğini öğrenene kadar... Bir an neredeyse babamın varlığını bile unutmuş gibiydim. Sorusunu yinelediğinde içinde bulunduğum trans halinden çıktım ve bakışlarımı tekrar çevirerek onun gözlerine baktım. Aklımdan geçenlerin tam olarak ne kadarını bilmek isteyecekti? Ne kadarını bilmesi gerekirdi? İçimde karanlık bir taraf, ona her şeyi olduğu gibi anlatmamı söylüyordu. Eğer annemi gerçekten sevmişse, bu onun için acımasız bir ceza olurdu. O anda bunu yapmak istemediğime karar verdim. Bizi terk ettiği için ona ne kadar kırgın olsam da, şu anda onu üzecek bir şey söylemek annemi ya da on dört yılı geri getirmeyecekti. 'Çok renkli bir hayatım olduğu söylenemez aslında. Kahire'de büyüdüm ve eğitim gördüm. Tarihe ve doğaya karşı ilgim var. Üniversiteye başlayacaktım aslında... Tabii dayımın dersini dinlerken yıloparların saldırısına uğramasaydım.' Tabii o saldırıya uğramasaydım Amerika'ya da gelemezdim, ama bunu söylememiştim. Babam anlattıklarımı büyük bir ilgiyle dinlemişti ve bu beni çok mutlu etmişti. Bu, bütün hayatım boyunca beklediğim bir andı. O anda, babamın yüz hatlarının gerildiğini fark ettim. Ama sonra bir anda ifadesini tekrar toparladı. 'Isis, seni tekrar görebildiğime çok sevindim, ve bu kesinlikle son karşılaşmamız olmayacak. Ancak şimdi gitmem lazım. Binanın çıkışında, sana yardımcı olmak için bir satir bekliyor olacak.' Satirin ne olduğu konusunda en ufak bir fikrim yoktu, ama bundan daha önemli sorunlarım vardı. İster istemez suratım asılmıştı. 'Ama birlikte çok az zaman geçirdik.' Bu şekilde ayrılmamıza babam da sevinmiş gibi görünmüyordu, ama kararından vazgeçecek gibi de görünmüyordu. Bunun üzerine iç geçirdim. 'Pekala. Seni tekrar ziyarete gelirim, baba. Görüşmek üzere.' Ona bir kez daha sarıldıktan sonra arkamı döndüm ve ziyaretçi odasından çıkarak asansöre doğru yürümeye başladım.


En son Isis Alexandria Dawn tarafından Paz Mayıs 22, 2011 7:58 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Morpheus
Tanrı
Tanrı
Morpheus


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 02/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimePaz Mayıs 22, 2011 1:42 am

Tıpkı annesi gibi. En ufak ayrılıklara gelemiyordu. Hemen ayrılmamızın nedenini ona açıklayamazdım. Bir an önce buradan gitmesi gerekiyordu. Bana bir daha sarıldıktan sonra odadan dışarı çıktı. Onunla son karşılaşmamız olabilirdi. Kızıma yalan söylemek zorundaydım. Olduğum yerde biraz gerindim. "Annen sana iki kişi özel konularda konuşurken dinlememen gerektiğini öğretememiş galiba, değil mi hırsızların tanrısı?" Dedim. Yüzüme sahte bir gülümseme takınmıştım. Zamanı gelmişti. Odanın kapısına doğru yürüdüm. Ne diyeceklerini tahmin edebiliyordum. Kumların bağırından kopup mermerlere çakılmıştım. Kapıyı açmaya zahmet etmedim. Direk taht odasında beliriverdim. Her zamanki gibi muazzam bir şekilde aydınlıktı. Tahtlarında oturan tanrı ve tanrıçalar sorgular gözlerle bana bakıyorlardı. Ben odaya geldikten hemen sonra Hermes de yerini almıştı. Boynumdaki kolyeyi elimle gözümün görebileceği bir şekilde kaldırdım. Bana Kayla'dan kalan son hatıraydı. "Yanına geliyorum," diye fısıldadım. Yüzümdeki gülümseme biraz daha artmıştı. "Selam Olimpos'un yüce tanrı ve tanrıçaları. Herkesi burada görmek büyük bir raslantı," diyerek önlerinde bağdaş kurarak yere oturdum. "Bu ne saygısızlık!" Diye bağırdı tanrılardan biri. Önümde bir çaydanlık ve bir çay bardağı belirdi. Çaydanlıktan bardağa çayı dökerken "Siz de buyurmaz mıydınız," diye teklifte bulundum. Sözümün ardından elimle tuttuğum çaydanlığın buharlaştığını gördüm. Anlaşılan tanırlar sınırlarını zorluyordu. Biraz daha ileri gidersem bütün taht odası savaş alanına dönebilirdi.

"Hangi adınla hitab etmemizi istersin, Mephysto?" Dionysos bugün neşeli günlerinden birindeydi. Birazdan elindeki şarabın yere döküleceğini de biliyor olmalıydı. Zeus yerinden kalkarak yavaşa taht odasının dışına doğru yürüdü, ayakta bana bakan Athena'nın kulağına bir şeyler fısıldadı ve yıldırım hızıyla odayı terk etti. Ne söylediğini tahmin edebiliyordum. "Şansını zorlamak için yanlış konumasın dostum," diyerek tahtından kalktı Ares. "Ah. Seni konuşuyorken görmek büyük bir şans, Ares," dedikten sonra ayağa kalktım. Ares kendini zor tutuyordu. Athena, Ares'i durdurarak odada savaş çıkmasını engelledi. "Mısır'dan Olimpos'a yerleşen Mephysto. Olimpos'ta tahtı bulunan bütün tanrıların onayıyla Mısır'lı bir tanrı olduğun, Olimpos'a uyum sağlayamadığın, titan Helios'la eski arkadaş olduğun ve diğer tanrıların karşısında alaycı bir şekilde tavır gösterdiğin için seni güçlerini kullanmaktan alıkoyuyoruz. Karşı koymaya kalkarsan seni Tartarus'a, Kronos'un yanına göndeririz." Artık geriye dönüş yoktu. "Bilgelik tanrıçası Athena. Beni hapsetmeden önce size bir şey söylemek istiyorum. Eğer beni hapsederseniz, sevgili kızım ne yapacak," diye sorarak kafasını başka yöne çekmeye çalıştım. Aniden taht odasını baskın bir koku sardı. Odaya yayılan gaz kalın bir tabaka oluşturarak kimin nerede olduğunu görmeyi zorlaştırıyordu. Bunun bana fazla zaman kazandırmayacağını biliyordum. Asamı kullanırsam şiddetli bir savaş başlayabilirdi. Birden boğazımda çok güçlü bir baskı hissettim. Bunun yanında sırtımın sert zemine çarpması hiçbir şeydi. Tanrılardan en güçlüsüyle göz gözeydim. Yüzümdeki gülümseyen maske kırılmış, yerini hiçbir şeyi umursamayan bir ifadeye bırakmıştı. Gözlerimi kapamanın zamanı gelmişti. "Hoşçakal, kızım," diyerek fısıldadım kendi kendime. Ardından duyduğum acı çığlık gözlerimin sonuna kadar açılmasına neden olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isis Alexandria Dawn
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Hestia Rahibesi/Kulübe Lideri
Isis Alexandria Dawn


Mesaj Sayısı : 124
Kayıt tarihi : 03/05/11

Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Empty
MesajKonu: Geri: Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık   Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 11:06 am

Tam göğsüme, kalbimin oralarda bir yere o kadar kötü bir his yerleşmişti ki sanki Olimpos'tan çıkmaya çalışırken ayaklarım beni geri geri götürmeye yemin etmişti. Beynim buna bir anlam vermek için boşuna çaba harcıyordu - buradan gitmeyi o kadar çok isterken neden inatla buradaydı? Bir iki adım daha attıktan sonra daha fazla ilerleyemediğime karar verdim ve olduğum yerde donup kaldım. Rüzgar saçlarımı yüzümün önünden savururken bir süre durup nefes alış verişimi dinledim sadece, biraz olsun rahatlamaya çalışıyordum. Sonra kulağıma bir şeyler çalınmaya başladı. Sesini alçak tutmaya özen göstermeyen birileri konu... hayır, bir tartışma olduğuna emindim. Belki de şu anda orayı terk etmem en mantıklısı olacaktı, ama endişe ve itiraf etmem gerekirse en çok da merak, hafifçe arkama dönüp çekingen bir şekilde sesi takip etmeme neden oldu. Beni neredeyse otomatik bir şekilde kendine çeken büyük, kocaman yapıya doğru giderken içimde korku değil, gergin bir beklentiydi sadece. Kocaman binanın kapısındaki mermer sütunlara geldiğimde içgüdüsel bir şekilde bir sütunun arkasına yaslandım ve içeriyi dinlemeye başladım. Daha ilk kelimesini duyar duymaz başımın belaya gireceğini biliyordum, ama şu anda pek de umursadığım söylenemezdi. 'Mısır'dan Olimpos'a yerleşen Mephysto. Olimpos'ta tahtı bulunan bütün tanrıların onayıyla Mısır'lı bir tanrı olduğun, Olimpos'a uyum sağlayamadığın, titan Helios'la eski arkadaş olduğun ve diğer tanrıların karşısında alaycı bir şekilde tavır gösterdiğin için seni güçlerini kullanmaktan alıkoyuyoruz.' Duyduklarıma inanamıyordum. Tanrılar bile bu kadar saçma bahanelere sığınabilir miydi istediklerini yaptırabilmek için? Bunların yeterli olduğuna onlar da inanıyor olamazdı. O sırada babamın sesini duydum. 'Bilgelik tanrıçası Athena. Beni hapsetmeden önce size bir şey söylemek istiyorum. Eğer beni hapsederseniz, sevgili kızım ne yapacak?' Bu kadarı benim için bile fazlaydı. Kimlerle karşı karşıya olduğumu bir an bile düşünmeden içeri fırladım. Babam orada bir mücadele verecekse, ben de sadece burada oturup beklemeyecektim. Özellikle de benim için bir mücadele veriyorsa. Son hız binadan içeri dalarken bilekliğime dokundum. Tam büyük, salon gibi bir yere vardığımda, babamın sert bir şekilde yere düştüğünü gördüm ve gözlerim açık kaldı. 'Hayır!' diye bağırdım tiz bir sesle. Odadaki herkesin dikkatinin bir anda bana çevrilmesini umursamadan arbaleti, ayakta dikildiğini gördüğüm ilk devasa varlığa doğrulttum. O anda göz göze geldik ve Amerika'ya geldiğimden beri ilk defa, gerçek korkunun nasıl bir şeye benzediğini anladım. Şu anda karşı karşıya kaldığım şey, daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyordu. Sadece tek bir bakışı, damarlarımdaki kanın donmasına ve bütün bedenimin uyuşmasına neden olmuştu. Elimin titremeye başladığını hissettiğimde sadece ve sadece babama konsantre olmak, dönüp oradan kaçmama engel olmuştu. 'Durun... lütfen. Tanrı Morpheus... Babam yanlış bir şey yapmadı.' Belki de tanrıları kendi mekanlarında anlamsız bir şekilde tehdit etmek bunu anlatmanın en doğru hareketi sayılmazdı, ama sadece bir anlığına durmalarını ve dinlemelerini istiyordum. Dinlemeyeceklerse de bunun sonuçlarına katlanmaya hazırdım. Bakışlarımı, göz göze geldiğim tanrıdan ayırmamaya özen göstersem de, sesimin birazcık titremesine engel olamadım. 'Lütfen, en azından kararınızı uygulamadan önce ona... bir şans verin.' Bu şekilde ona yalvarmam belki de babamın hoşuna gitmezdi, ama o anda elimden daha iyisi gelmiyordu. Bu savunmada onu yalnız başına bırakamazdım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kavuşma ve Bir kez daha Ayrılık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir macera daha
» Bir saldırı daha
» Bir daha tırmanmak mı ?
» Bir Gün Daha Sonlanıyor...
» Bir gün daha bitiyor...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Olimpos :: Empire State Binası/Olimpos-
Buraya geçin: