Kan, ter içinde uyanıp etrafına bakındı ve bir oh çekti, gördüğü kabus berbattı babası tekrar bir kiklop saldırısına uğruyordu.Sonunda yatağında kalktı ve yatağını düzelterek banyoya koştu.Soğuk bir duş bile ona iyi gelmemişti hala babasını düşünüyordu.Derin derin düşünüyordu o mavi bornozuyla oturmuş yatağında derin derin düşünüyordu.Tüm düşüncelerini güneşin pencereyi delip geçmesi bozdu.O yoğun ışık ona bir şey hatırlatmıştı "Amicus" hemen koşarak kıyafet dolabının kapağına yapıştı ve hızlıca üstüne bir şeyler giydi.Koşarak kulübeden çıktı gördüğü kadarıyla tüm kardeşleri uyuyordu.Kulübeden hızlıca çıktıktan sonra yüzüne vuran ışık yüzünden gözlerini kıstı ve hızlıca ahırlara yöneldi.Ahırın kapısında zorla durduktan sonra hafifçe kapıyı açtı, tahmin ettiği gibi hepsi uyuyordu.parmak uçlarında yükselerek yürümeye başladı sonunda Amicus'un olduğu yere varmıştı.Hafifçe okşamaya başladı, umduğu gibi olmadı ve Amicus kişneyerek uyanmadı.Heres Amicus'un kapısını açtı ve yavaşça dışarı çıkardı.Ardından kulağına fısıldadı "Nasıl evime gideceğimizi biliyor musun?" Amicus karşılık olarak şaha kalktı ve şeritleri parladı ama tüm vücudu parlamadı onun yerine güneş parladı.Heres buna anlam verememişti ama gülmekle yetindi, hızlıca zıplayarak Amicus'a bindikten sonra Amicus hızlıca kandını çırpmaya başladı.Heres'te hala endişe vardı acaba kardeşleri onu görmezse Kherion'a söyler miydi? Bu düşüncelerden kurtulmak için başını sağa sola salladı, ardından elinde bir çiçek belirtip Amicus'a yedirdi, Amicus'un en sevdiği yemek çiçekti bu sayede Heres onu kolayca doyurabiliyordu.Heres arkasına baktığında çoktan Long Island'ın gözden kaybolduğunu gördü yerde ise gri şerit halinde görünen yol, yeşil yuvarlaklara benzeyen ormanlar ve mavi bir beze benzeyen deniz gözüküyordu.Sonunda Amicus alçalmaya başladı indikleri yer evlerinin arka bahçesiydi.Amicus o kadar akıllıydı ki tamda pencerelerin az olduğu yere inmişti.Heres hızlıca inip Amicus'un alnını öptükten sonra hızla ön bahçeye gelip kapıyı çaldı.Kapıyı açan Kate idi ama Kate havaydı.Heres ne yapacağını şaşırmış şekilde Kate bakıyordu sonra Kate gülerek cevap verdi "Ah evet hoş geldin Heres, ben bir aurayım yani rüzgar perisi gibi bir şey Marc'ın eşiyim gelsene." Birden Heres'in omuzları düştü ve gülerek içeri girdi.İçeride salonda Marc ile Bay Subduce amerikan futbolu maçı izliyordu.Ev resmen panayır gibiydi elinde toz bezi olan bir aura, amerikan futbolu izleyen satir ve bunlarla yaşayan bir insan.Sonunda Heres gülerek bağırdı "Baba!" Birden Bay Subduce arkasını dönüp koşarak oğluna sarıldı Heres'te ona sarıldı.Sonra Marc eliyle Heres'in saçını karıştırarak konuştu "Evet küçük oğlan buraya geldin bizi gördün ama baban güvende merak etme hem kamptan kaçmak yasak." Heres birde babasına baktı babası ona baktığını görünce konuştu "Marc haklı hadi gitmen lazım zaten kışın tekrar geleceksin." Heres oflayarak dışarı çıktı.Onla beraber Marc ile babası da gelmişti, Heres Amicus'a baktığında otladığını gördü sonra onun başını okşadıktan sonra Amicus'a bindi.Amicus hiç beklemeden uçmaya başladı, Heres ise evleri gözden kayboluncaya kadar oraya baktı.