Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Kaçak Melezler (1. Grup) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Kaçak Melezler (1. Grup) C.tesi Ağus. 28, 2010 11:40 pm | |
| "Burayı özlemişim." dedi Stell. Benimle gelmesine izin vermekle doğru olanı mı yapmıştım bilmiyordum. Sorgusuz sualsiz nereye gitsem peşimden geliyor ve mümkün olduğunca az konuşuyordu. Evet, doğru bildiniz. En yakın arkadaşım akıl sağlığımdan şüphe duyuyordu. Her an kendi canıma kıyacağımdan endişe ediyor, hatta geceleri huzurla uyuyamıyordu. Hayır yani benim akıl sağlığım zaten bozuktu da, olan Stell'inkine oluyordu. "Şimdi yıllar önce ablamların yaptığı o minik sığınağı bulmalıyız." dedim. Ablam Annabeth ve arkadaşları Thalia ile Luke, kampa gelmeden önce buralarda takılıp, vahşi doğada hayatta kalma konusunda biraz kendilerini geliştirmişler. O günlerde de buralarda birkaç gizli sığınak yapmışlar. Bu sığınaklar zaman zaman kamptakilerin işine yarar, malum Canavarlar Denizi falan sıklıkla uğradığımız mekanlar arasında. Ah, merak ettiniz değil mi? Biz burada ne yapıyoruz? Hemen açıklayayım, yeni beynimi kontrol etmeyi öğrenmeye çalışıyorum. Bu nedenle de gidip sirenlerle tekrar yüzleşeceğim. Onları daha önce iki kez yendim ama bu sefer sadece karşılarında hissiz kalmaya çalışacağım. Böylece belki bir çeşit kalkan geliştirebileceğimi ve tüm düşüncelerin beynime hücum etmesini engelleyebileceğimi düşünüyorum. Stell de fikrimin ne kadar saçma olduğunun farkında olsa da, benimle gelmeye devam ediyor. "Herşey bittikten sonra -yani senin beynindeki sorunu hallettikten sonra- kampa geri dönmeyelim Lucy." "Dönmeyeceğiz, Stell. Kendimize yepyeni bir hayat kuracağız. Artık Tanrılar da olmayacak canavarlar da..." O sırada tuhaf bir çıkıntı dikkatimi çekti ve ona doğru ilerlemeye başladım. Di immortales! İşte sığınağı bulmuştuk! Birbirimize sırıtarak içeri girdik. Burası süperdi, pek konforlu sayılmayacak yataklar ve ambrosialar. Ben bir tarafa uzandım, Stell de karşıma. Sonunda, beş günün ardından huzurlu bir uyku uyuyabilecektik! Tahmin ettiniz değil mi? O sırada korkunç hırıltılar ve dev ayakların çıkardığı sesler duyduk. Sessizce kafamı sığınaktan çıkarıp dışarı baktım. Sonra kanım çekilmiş bir halde Stell' dönüp şöyle söyledim: "Hedra." (Stell) | |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Kaçak Melezler (1. Grup) Paz Ağus. 29, 2010 12:45 am | |
| Tam her şeyi gerimizde bırakıp huzurla yaşayacağız derken dışarıda hidrayı görmemiz hiç iyi olmamıştı. Kılıçlarımın ikisini de çıkarttım. Ama Lucy bana engel oldu.
"Eğer bir başını kesersen yerine iki tane çıkar. Bu hiç iyi bir fikir değil" dedi. Canavarlar konusunda uzma olan oydu, ama benimde bir fikrim vardı.
"Canavarın kestiğim başını şimşeklerle dağlayabilirim. Aynı Herkül'ün ateşle yaptığı gibi. Aynı etkiyi yaratabilir" dedim ve şimşekleri Lucy'ye uzattım.
"Kestiğim kafanın tekrar çıkmaması için hemen ardımdan kafaları şimşekle pişirmen gerekiyor" dedim. Lucy başını salladı. Demek istediklerimde açık olmamış bile olsam Lucy düşüncelerimi okuyabiliyordu, en azından planımı anlamış olmaıydı.
Tek yapmam gerekenin dışar çıkıp canavarın kafalarını kesmek olduğunu düşünebilirsiniz ama canavarı gördüğüm anda öyle paniğe kapıldım ki, yerimde kalakaldım.
"Hadi Stell, yaratığı öldürmeliyiz!" dedi Lucy. Bunun üzerine kendimi toparladım ve hidranın üzerine atladım. Ama bir şeyi unutuyordum, canavarın başlarından birisi ateş saçıyordu! Dolayısıyla kıyafetlerim tutuştu.
"Kahretsin!" dedim. Neyseki karanlık güçlerim ateşide içeriyordu, böylece ateşi söndürebildim ama kıyafetlerim simsiyah olmuştu.
"Buradan sağ çıkarsak hatırlat da kıyafet almam gerekecek" dedim Lucy'ye.
Canavarın kafalarından birisine atladım ve kıyamet'i sapladım. Harika, 1. kafa gitmişti. Lucy'de hemen yanıma gelip şimşeği kafaya doğrulttu ve bom! Tekrar kafa çıkmadı. Başarmıştık.
İkinci kafaya geçişimiz daha zordu, çünkü canavar kafalarından birisini kaybetmenin acısıyla bizi yere atmıştı. Kolumun üzerine düşmüş, sanırım kolumu kırmıştım.
"Zeus'a lanet olsun! Tamda sırasıydı" diye söylendim. Keşke sol kolumu kırsaydım, en azından kılıç kullanabilirdim.
"Bu çok kötü oldu" dedi Lucy. Tüm işi ona bırakamazdım.
"Ben iyiyim. Bir fikrim var" dedim.
Kıyamet madem gizli güçlerle donatlmıştı, bir tanesini denemenin tam sırasıydı. Kıyameti sol kolumla canavara doğrulttum ve:
"Hadi bakalım, umarım bir işe yarar" diye mırıldandm. Ve kılıç kendi kendine gidip Hidranın başlarından birine saplandı. SOnra da durmadı, diğer başa geçti. Şaşkınlıkla bakan Lucy'ye:
"Acele et, ikinci baş çıkmak üzere!" dedim. Lucy canavarın üstüne atıldığında zavallı kolumun acısından ya bayıldım ya da uyuyakaldım...
(Lucy) | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Kaçak Melezler (1. Grup) Paz Ağus. 29, 2010 1:05 am | |
| "Ah, harika!" Stell kolunu kırmıştı. Hoş, kolsuz da hiç fena değildi çünkü kılıcını zihninin gücüyle kontrol edebiliyordu. Tabii o hala bunun farkında değildi ve odak noktasını Hedra'dan bana çevirecek diye ödüm kopuyordu.
Stell'e karşı kendimi mahçup hissediyordum çünkü tüm düşüncelerini duyabiliyordum, sürekli beyninin içindeydim. O bunu pek takmıyormuş gibiydi ama rahatsızlığını da hissediyordum. Bu durumu en kısa zamanda halledemezsem, en yakın dostumun da benden uzaklaşmasından korkuyordum.
Aklımda bu düşüncelerle, Fırtına'yı kullanarak canavarın kafalarının tekrar çıkmasını engellemekteydim. Son bir kafa kala korktuğum başıma geldi ve Stell bayıldı. Eh, o bayılınca da kılıcı Kıyamet yere çakıldı. Hedra da bunu fırsat bilerek üzerime ateş püskürttü. Ben? Yapmaktan en nefret ettiğim şeyi yaptım, hani şu beynimden dalgalar yayıyorum ve sonra karşımdaki moleküllere ayrılıyor... Artık dev yaratığın parça parça olmuş kafası dört bir yanımdaydı.
Kusmamak için kendimle mücadele ederken şimşeklerle son başın da icabına baktım. Hedra bir duman bulutuna dönüşüp yok oldu, geride de bir şey bırakmıştı: Korkunç bir kafasını!
Hemen mitolojik bilgilerimi zorlayarak bu kafadan nasıl yararlanabileceğimizi düşündüm ve aklıma Herkül geldi. O, canavarın boynundan akan zehri oklarında kullanmıştı, böylece kapanması imkansız yaralar açabiliyordu.
Hemen sığınağa koşarak oradaki nektar şişelerinden birini kaptım. Ziyan olmasın diye nektarı yere dökmektense Stell'e içirdim, zaten baygındı ve buna ihtiyacı vardı. Sonra sıvının ellerime değmemesine dikkat ederek onu şişeye doldurdum ve kapağını sıkıca kapatıp çantama attım. Kıyamet'in bu tarz süslere ihtiyacı olmuyordu anlaşılan ama Nefesalan'ın ekstra zehirli olması işime yarardı.
Ardından, Stell'in kalkmasına yardım ettim ve onu 3. kez ödünç aldığımız teknemize taşıdım. İsterseniz psikopat deyin ama teknenin sahibini çok seviyordum ve tekne tam otomatik, harika birşeydi! Neden tanımadığım kişilerin zihinlerini kontrol edeyim ki? En iyi tekne, bildiğin tekne. Sonrasında artık ezberlemiş olduğum koordinatları girdim ve Stell'in kulaklarına silikon tıktım. Eh, birimizin kendinde olması gerekiyordu. Sıradaki durağımız Siren Körfezi'ydi. | |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Kaçak Melezler (1. Grup) Paz Ağus. 29, 2010 1:26 am | |
| Nektarı içtikten sonra biraz kendime gelmiştim ama ihtiyacım olan şey kolumun artık sızlamamasıydı. Tekneye bindiğimizde Lucy bana biraz ambriosa yedirdi de kolumun ağrısı geçti. Yine de kıpırdatmakta zorlanıyordum.
"Umarım körfeze varana kadar kolumu kıpırdatmayı başarabilirim" diye düşündüm. Bunun üzerine Lucy:
"Merak etme, ambriosa etkisini birazdan gösterecektir" dedi. Önce şaşırmıştım ama sonra onun hiç zorlanmadan zihnimi okuyabildiğini hatırladım. Atlas sağolsun, arkadaşıma korkunç bir armağan bırakmıştı. Zaten bu yüzden buradaydık. Konuyu düşünmemeye çalıştım, Lucy beni duyuyordu çünkü.
"Geldik" dedi sessizce. Kulaklıkları tekrar takmadan önce Lucy'ye sarıldım.
"Ben rahatsız olmuyorum Lucy, sadece alışmaya çalışıyorum. Sende lütfen bu yeteneğin içn kendini suçlama. Yeteneğini geliştirmeye bak" dedim. Lucy şaşırmıştı. Herhalde bağırıp çağırarak düşüncelerimden çıkmasını isteyeceğimi sanmıştı. Kulaklıklar taktım.
Kıyıya indiğimizde sirenlere doğru ilerlemeye başladık. Lucy'nin bnu başaracağından emindm ama sirenlerin gerçek görünüşünü görek midemi bulandırıyordu.
Lucy'ye döndüğümde çoktan sirenlere kapıldığını gördüm. Ah, hayır, bu olmamalıydı. Hemen Lucy'yi sarstım.
"Kendine gel Lucy! Yapabilirsin, sirenlerden kurtulmalısın. Buraya neden geldiğini hatırla"
Ama Lucy'nin beni dinlemeye niyeti yoktu. Doğruyu bulacağından emin değildim artık. Sirenlerin şarkısı çok yüksek sesliydi, öyle ki kulalığımın ardından ben bile duyabiliyordum ama çok etkilememiştim. Lucy'yi kıyıya doğru sürüklerken birden Lucy beynime bir şey yaptı ve olduğum yerde kalıverdim! Ya, kendi beynimi bile kontrol edemiyordum! Her şey Lucy'nin kendine karşı gelebilmesine kalmıştı. Aksi takdirde ikimizinde sonu sirenlerin midesi olacaktı... | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Kaçak Melezler (1. Grup) Paz Ağus. 29, 2010 1:43 am | |
| O harika ezgiye kapılıp bir anda kendimi bırakıvermiştim. Stell'in düşünceleri bas bas bağırdığı için yeni bir özelliğimi keşfederek düşüncelerini dondurmuştum. İşte bu süperdi, artık sadece yaptığım tuhaf büyüyü bozmakla cebelleşiyordu. Karşımdaki manzara harikaydı... Annem ve babam el ele tutuşmuş oturuyorlardı, Stell oradan el sallayıp gelmemi işaret ediyordu. Hayatta istediğim herşey karşımda duruyordu, tüm dostlarım, yakınlarım... Fazla mükemmeldi. Bir kere, düşüncelerini duyamıyordum ve içinde bulunduğum durumda bunun hayal bile olamayacak kadar çaresiz bir durum olduğunun farkındaydım. Tamam, bu güzel rüyaya kapılıp gitmek belki de iyi olurdu ama kendimle birlikte Stell'in de ölüm fermanını imzalamış olurdum. Kafamı hızla sallayarak kendime gelmeye çabaladım. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım, sonra annem, babam ve diğer tüm dostlarım korkunç sirenlere dönüştü. Evet, böylesi daha iyiydi. Parmaklarımı şıklattım ve Stell'in beynindeki hükmümü kaldırdım. Kendime geldiğimden emin olmazsa, sirenlere yaklaşmaya başladığımda peşimden geleceğini biliyordum. "Lanet olsun sana Atlas!" diyerek yaratıklara yaklaşmaya başladım. Bununla mücadele etmem zordu ama onlara hiç çaba harcamadan karşı koymak, uyuşturucu gibiydi, beni rahatlatıyordu. Onlara iyice yaklaştım ve karşılarına oturdum. Bu sırada yerdeki ceset kalıntılarını, yani önceki kurbanlarını inceliyordum. Daha doğrusu onlardan geriye kalanları! Bir adamın avcunda sımsıkı tuttuğu bir kağıt olduğu dikkatimi çekti. Yavaşça elinin içinden kağıdı çektim ve bunun bir broşür olduğunu fark ettim. Broşürde şöyle yazıyordu: 'San Francisco Tatil Köyü.Burada denize girebilir, kumsalın tadını çıkarabilir, balık tutabilirsiniz...Muhteşem bir tatil için bizi arayın!' İşte bu! Aklıma harika bir fikir gelmişti, bir sonraki durağımız belli olmuştu, San Francisco'ya gidiyorduk. Hayır, tatil yapmak için değil, ihtiyar balıkçı Nereus'u bulmak için! Bu dünyada bana etse etse o yardım edebilirdi, kendisi de benim gibi kafadan kontaktı çünkü. Sirenlere çaba harcamadan karşı koyarak, bir seviye atladığımın farkındaydım. Şimdi sırada, sonraki adıma geçmek vardı. İnanıyordum ki, çok uzun sürse ve zahmetli olsa da, en sonunda beynimdeki hasarı düzeltmeyi başarabilecektim. Beni yemeye çalışan sirenlere el salladım ve Stell'in yanına doğru gitmeye başladım. Tam otomatik teknemiz bizi şimdi de Nereus'un limanına götürecekti... (Rpout: Stell'in ekleyeceği birşey yoksa, bizim buradaki hikayemiz bitmiştir, rp'nin devamı için Nereus'un limanına bakabilirsiniz. Grup 2 için not: burada bulacağınız ipucu, o broşür ) | |
| | | | Kaçak Melezler (1. Grup) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|