Her zamanki gibi uyuyordum ve bu seferki rüyam çok farklıydı. Bir çocuğun yerine geçmiştim. Etrafıma baktığımda devasa bir oteldeydim. Bir dakika, otel mi? Burada kumarhane, çeşitli (Evet, gerçekten de çok çeşitli!) etkinlikler vardı. Buraya bayılmıştım ve bu rüya son günlerde gördüklerimin en süperi olacaktı! Burada bir kişinin yerinde olduğumu biliyordum fakat bu kişi sıradan biri değildi. Yerinde olduğum kişinin sanki bana bir yakınlığı vardı. Buradaki kişilerin sanki bir tür transta olduklarını anlamam çok uzun sürmedi. Bir poker masasına oturdum ve oyuna başladık. Her elde ben kazanıyordum. Buna hiçbir anlam verememiştim. Her el ben kazanmama rağmen karşımdakiler de çok eğleniyorlardı. Sanki... sanki onlar da her el kazanıyorlar gibiydi... Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım fakat rüya işte, ben de yerine geçtiğim kişiye göre hareket etmek zorundaydım. Bir kadın yanımızdan geçerken bir yiyecek uzattı. "Buyurun efendim, Lotus Çiçeği'ni tadınız. Sembol tatlımızdır." Alıp bir tane yedim ve buraya çok çok daha ısınmıştım. Bu rüyadan uyanmak dahi istemiyordum. Fakat rüyalar akışkandır ve rüyalarda iradeniz çok daha güçlü olur. Bir dakika, Lotus Çiçeği mi? Lotus... Burası Lotus Kumarhanesi idi. Burayı anlattıklarını daha önce de duymuştum. Burası insanları içine çekiyor ve sonsuza kadar burada tutuyordu. Bir anda bilgiler zihnime doluşmaya başladı. Ryzell... Yerine geçtiğim kişi Ryzell idi. Uykuda olmama rağmen şaşırıyordum. Ryzell kardeşimdi. Evet, o da bir Hypnos çocuğuydu. Bilgiler her saniye zihnime yerleşiyordu. O bir görevde Lotus Kumarhanesi'ne düşmüştü ve aylardır oradaydı. Orada kaldığım her anda daha çok bağlanıyordum kumarhaneye. Rüyada olmama rağmen bile bu kadar güçlü bir etkiyi nasıl yapabildiğini düşündüm. Umurumda bile değildi... Eğer buradan kurtulamazsam sonsuza kadar uykuda kalacaktım. Uyanmak için ne yapmam gerekiyordu? Düşme hissi... Evet, düşme hissi insanları her zaman uykudan uyandırır. Lotus'un en yüksek yerlerinden birine çıktım ve tereddüt dahi etmeden aşağı atladım. Bu bir rüyaydı, Lotus'tan kurtulmuştum. Şimdi kardeşim Ryzell'i de kurtarmam gerekiyordu.
Uyandığımda gözlerimi hiç zorlanmadan açtım ve hemen aşağıya koştum. Bu göreve tek başıma gidemezdim. Henüz bir melez olduğumu bile yeni öğrenmiştim ve daha Ryzell'i tanımıyordum bile. Karşıma Alexis çıkmıştı. Alexis, evet... Kapıyı çarpıp dışarı çıktım. Alexis bana ters ters bakıyordu. Ona bütün durumu anlattığımda o da en az benim kadar şaşırmıştı. "Lotus Kumarhanesi'ne hemen şimdi gitmeliyiz. Yoksa Ryzell sonsuza kadar orada kalabilir. Hemen hazırlanmalısın." Alexis'e bunu söyledikten sonra hemen odama tekrar çıkıp hazırlanmaya başladım. Maceraya gitmeden önce birkaç günlük bir uyku iyi gelebilirdi fakat şimdi uykusuz bir maceraya atılacaktık.
Konu: Uykusuz Bir Macera. 
Çarş. Mayıs 04, 2011 7:57 am
