''Şuraya inelim.'' dedim Lightning'e ve yanımda pegasusu Procella'nın üzerinde uçmakta olan Drake'e. Drake kafasıyla 'Tamam' işareti verdi ve pegasuslarımız alçaldı. Yere indiğimizde Ligthning'in sırtına bir şaplak attım ve;
''Şimdi biraz uçun. Sizi çağırdığımızda geri gelin.'' dedim. Lightning yanında Procella ile uçtu ve gözden kayboldu. Nerede olduğumuzdan emin değildim. Sadece macera olsun diye Drake'i buraya getirmiştim. Çaylakların maceraya ihtiyaçları vardı.
Gece saatleriydi ve etraf çok karanlıktı. Caddeyi sadece iki tane sokak lambası aydınlatıyordu. ‘‘Doğru yere indiğimizden emin misin?’’ diye sordu Drake telaşla.
‘‘Hayır.’’ diye cevap verdim ona ve etrafıma bakındım. En yakındaki mağazaya doğru yürüdüm.
‘‘Hey nereye?’’ diye sordu Drake. Ben cevap vermeden peşimden gelmeye başlamıştı.
‘‘Nerede olduğumuzu soracağım.’’ Dedim ve mağazaya vardım. Drake’de yanıma gelince kapıyı ittirdim ve içeriye girdim. Ardımdan da Drake içeri girdi. İçeride çeşit çeşit su yatakları vardı. Galaba bir su yatakları mağazasındaydık. Drake ile etrafı incelemeye başladık. Biz gezinirken önümüze bir adam çıktı. Adamın yüzünü bulmama neredeyse 5 saniyemi aldı. Boyu 2,5-3 metre civarlarındaydı. Dev gibiydi. Galiba mağazanın sahibiydi. Görünüşüne aldırmamaya çalışarak söyleyeceklerini dinlemeye verdim kendimi. Bize gülümsedi ve konuşmaya başladı.
‘‘Merhabalar. Ben Kabuklu. Sizin gibi yeni müşteriler gelmeyeli çok olmuştu.’’