Su yatağı mı?

Kampta dolaşıyordum,her zamanki gibi sıkıntıdan patlamam da cabasıydı.Ne yapabilirdim ki?Eh,Lissa beni özlemiştir herhalde.Onunla birlikte gezebilirdik tabii.Hemen elimi ağzıma götürdüm ve tiz bir ıslık çaldım.Sonra sabırla kollarımı belime koyarak beklemeye başladım.Birden ağaçların arasında bir kız çıktı.Gözlerimi kıstım,sanırım onu kampta bir kaç kez görmüştüm ama resmimi bir tanışma olmamıştı.hemen kızın yanına gittim ve "Selam!" dedim.Kızla arkasındı döndü ve beni görünce güldü. "Selam." dedi. "Ben Ange Apollon kızıyım." dedim. "Ben de alexis Hypnos kızıyım." gülümsedim ve Lissa'nın beyaz gövdesi karşımda belirince şaşırdım.

Onu çağırdığımı unutmuştum sanırım.Cebimden şeker çıkardım ve sağ elimi ağzına tutarken sol elimle yelesini okşamaya başadım.Lissa memnuniyetle kişnedi ve şekerlere gömüldü. "Ehh," dedim Alexis'e dönerek "Dolaşalım mı?"

Kampta dolaşırken yolumu kaybetmiştim. Ben de ağaçların arasına dalıp oturdum. Etraf tenheydı, birilerini görünce onlardan yardım isteyebilirdim.
Otururken bir ıslık sesi duydum. Kalktım ve sesin geldiği yöne doğru gittim. Ağaçların arasından çıktığımda sarışın bir kız bana bakıyordu. Ağaçların arasından çıkan bir melez onu biraz şaşırtmış olmalıydı.
Ben etrafıma bakınıp kampın neresinde olduğumu anlamaya çalışırken yanıma geldi ve "Selam!" dedi. Ona döndüm ve "Selam." dedim. Kızı daha önce görmüştüm. Ama tanışmışlığımız yoktu.
"Ben Ange Apollon kızıyım." dedi. Gülümsedim ve "Ben de Alexis Hypnos kızıyım." dedim.
O da gülümsedi. Bu sırada yanımıza beyaz bir pegasus geldi. Sanırım onun pegasusuydu.
Bir eliyle cebinden çıkardığı şekerleri verirken, bir eliyle de yelesini okşuyordu pegasusun. Sonra bana döndü ve "Ehh, dolaşalım mı?" diye sordu.
Bir pegasusa, bir ona baktım ve gülümseyerek "Olur." dedim. Kız gerçekten sıcakkanlıydı, açıkçası anında dolaşmayı teklif etmesine şaşmamak gerekirdi.

"Pegasusunu çağır.Sonra kamptan dışarı gezmeye çıkarız." dedim.Başını salladı ve ıslık çaldı.Pegasusun anında orda belirmesi gerekmiyordu.O yüzden bir süre bekledik.Onun pegasusu geldiğinde başını okşadı ve üstüne atladı.Ben de Lissa'nın üstüne atladım. "Nereye gidelim?" diye sordum havalanırken.Lissa'yla bu aralar aramız çok iyiydi.Onu hep ziyaret edince sinirlenmiyor ve beni istediğin yere götürüyordu. "Hımm..." diye mırıldandım.Acaba nereye gidebilirdik? "New York?" dedi Alexis düşünceli bir sesle başımı salladım ve cevap verdim. "New York'taki binalardan nefret ediyorum." Gerçekten de nefret ediyordum.O binaların camına bir gün yapışacaktım ve orda ölecektim.Aslında orda ölmektense bir canavarın elinde ölmeyi tercih ederim.

"Los Angeles?" dedim birden içimden gelmişti sanırım.Alexis omuz silkti "Bana uyar." dedi gülümseyereek. "Tamam" diye mırıldandım ve Lissa'nın kulağına uçmasını söyledim.Lissa onaylarcasına kişnedi ve kanatlarını açarak uçmaya başladı.Kısa bir süre sonra Los Angeles'taydık.Havada süzülürken Alexis'e döndüm. "Artık pegasuslarımızı bırakıp biraz yürüyelim mi?" Aslında gözüm de korkmuştu.Çok fazla ara sokak vardı ve orda kim bilir kaç tane canavar vardır ama biz melezdik işimiz canavarlarla savaşmaktı.

"Artık pegasuslarımızı bırakıp biraz yürüyelim mi?" diye sordu Ange. Hemen "Harika bir fikir!" dedim. Açıkçası Rüya ile uçmaya hâla alışamamıştım. Daha doğrusu uçmaya alışamamıştım. Bu nedenle bir an önce yere inmek istiyordum.
Kimsenin bizi görmeyeceği bir yere indik. Tamam, Sis bizi koruyabilirdi. Ama yine de işimizi sağlama almalıydık.
Rüya ve Lissa'ya yakınlarda olmalarını, ama kimseye görünmemelerini söyleyip, bulunduğumuz ara sokaktan çıktık. Buraları pek bilmediğimden "Eee? Ne yapıyoruz?" diye sordum.
Tam bu sırada tıslayan bir ses "Ölmeye ne derssssinissss?" dedi.

Arkamı döndüm.Ve Alexis'i hemen yanıma çektim.Yolun ortasında duruyordu ve karşımızda kocaman bir drakon vardı.İlk okumu çıkardım ve Alexis'te oklunu çıkardı.Bir güzümü kıstım ve nişan alıp okumu fırlattım.Tam kalbinin üzerindedindi ama okumun hızını drakonun kabukları engellemişti.hemen aklımda bir plan yaptım. "Alexis,sen arkadan okları fırlat.Bende kılıçla dövüşeyim." dedim.alexis sırtından bir tane daha ok alıp yayına yerleştirirken mırıldandı. "Anlaştık." başımı salladım ve belimdeki kılıcımı alıp drakona saldırdım.kılıç kullanmak konusunda tamamen berbattm.Ama kendimi koruyacak kadar bir şey biliyordum.Kılıcımı çektim ve kafasının üstünden geçirdim.Drakon tam zamanında geri çekilmişti ama çizikleri engelleyemedi.Tam tekrar saldıracaktım ki arkamdan bir ok vızırdayarka geçti ve drakonun kalbine isabet etti.Drakon sarsıldı ve yere hareketsiz uzandı.Derin bir iç çektim ve kılıcımı kınına soktum.Tam Alexis'e dönecektim ki etrafıma baktım. "Nerdeyiz?" diye mırıldandım.

Drakonu haklamıştık. Ama şimdi başka bir sorunumuz vardı: Kaybolmuştuk. Ange belki nerede olduğumuzu biliyorumdur diye bana baktı. Olumsuz anlamda kafamı salladım. En ufak bir fikrim yoktu. "Biraz dolaşalım, belki bilindik bir yerlere çıkarız ya da yolumuzu bulabileceğimiz bir caddeye." dedi ve yürümeye başladık.
Beş dakika kadar sonra Ange sinirlenmeye başlamıştı, çünkü hâla nerede olduğumuzu bilmiyorduk. Sinirle "Bu kent neden bu kadar büyük ki!?" dedi. Güldüm ve "Hey, sakin ol! Şuradaki dükkandan yardım alabiliriz." dedim ilerideki garip isimli dükkanı göstererek. Kabuklu'nun Su Yatakları Mağazası mı? Bu nasıl bir isim Olimpos aşkına?
Ange'yle mağazaya girdik. İçeride boy boy, renk renk su yatakları vardı.
Ange fısıldayarak "Şimdi anlaşıldı neden buradan yardım alabileceğimiz." dedi. Sırıttım ve "Kesinlikle." dedim. Hemen bir tanesine uzanıp uyumak geçiyordu içimden ama kendimi tuttum.
Bu sırada "Hoşgeldiniz güzel bayanlar!" dedi dev gibi bir adam. Ange'yle birbirimize baktık. Bu kadar uzun birini beklemiyorduk.
Toparlandım ve "Şey, merhaba. Biz kaybolduk da, acaba en yakın caddeye nasıl çıkabiliriz? Yardımcı olursanız çok seviniriz." dedim. Adam sırıttı ve "Ah, elbette. Ama önce yataklarımı denemeye ne dersiniz?" dedi.
Ange "Teşekkür ederiz, ama çok acelemiz var." dediyse de adam bizi çekiştirerek yatakların yanına götürdü.
"Bu yataklar yeni yapıldı. Çok rahattırlar." dedi. Anlaşılan alışveriş yapmadan kurtulamayacaktık.

Gitmemiz gerekiyordu fakat Kabuklu'nun su yatakları öyle bir görünüyordu ki yatmak istiyordum ona.Alexis'i yanıma çekip, "Biraz yatayım.Sen de bekle.Sonra sen yatarsın." dedim.Yaptığım çok bencilceydi belki ama çok istiyordum.Karşı konulmaz bir arzu olmuştu sanki.Alexis başını salladı ve "merak etme." dedi.Ona güvenebileceğimi biliyordum.Rahatlamış bir şekilde gülümsedim ve Kabuklu'nun arkasından,en rahat görünen su yatağına uzandım.Yattığım yerden Alexis2i görebiliyordum.Tam kafamı yastığa yerleştirecektim ki iki yerden birden kemer gibi şeyler fışkırıp bedenime dolandılar.Melezlik iç güdüm hareket edemeyince telaşlandı ve yattığım yerden debelenmeye başladım.Bir yandan da neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.Belimdeki kılıça ulaşmaya çalıştım ama onada elim yetişmiyordu.En sonunda gözüm Alexis'e takıldı neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. "Yardım et." diye mırıldandım çırpınırken.Alexis kaşlarını çattı.Dev ise yanı başımda sırıtıyordu.İki kişi olduğumu unutmuştu sanırım. "Yardım et!" dedi diğerinden daha yüksek sesle.Dev kafasını kaldırdı ve Alexis'e baktı.Alexis'te tam o sırada harekete geçti.

Ange yataklardan birine yattı. O yatar yatmaz yataktan fırlayan ipler Ange'yi bağladı ve çekmeye başladı. Adamsa sırıtıyordu. Ange "Yardım et!" dedi. Bir dakika! Ben bu hikayeyi duymuştum. Prokrustes, anlamalıydım!
Tam bu sırada Ange tekrar "Yardım et!" dedi. O anda Prokrustes bana döndü. Yapacak tek bir şeyim vardı. Kolyemi çektim ve pisikopat deve fırlattım. Kolyem tam istediğim şekilde patlama yarattı ve dev mışıl mışıl uyumaya başladı.
Ange'yi bağlayan ipleri çözmeye gittim. Başım hafiften dönüyordu, devi uyutmak için biraz fazla güç harcamıştım. Ange'nin kılıcıyla ipleri kestim.
Anında yataktan fırladı. Tiksinircesine yatağa bakıyordu. Ben de o sırada gidip yerdeki kolyemi aldım ve boynuma taktım.
"Alexis, bir an önce kampa dönsek nasıl olur?" dedi. Hala yatağa bakıyordu. Onu parçalamak ister gibiydi. Güldüm ve "Harika olur. Hadi gidelim!" dedim.
Mışıl mışıl uyuyan devin üzerinden atladık ve dışarı çıktık.

Ange'nin ekleyeceği bir şey yoksa rp bitmiştir!