Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Biraz Gerginlik | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Tristan Micah Addison Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 565 Kayıt tarihi : 14/03/11
| Konu: Biraz Gerginlik Cuma Nis. 29, 2011 9:56 am | |
| Kulaklıkla dinlediği müziğin sesini sonuna kadar açmıştı Tristan. Kanoların bulunduğu gölün kıyısına biraz kafa dinlemek için gelmişti ve hiçbir lüzumsuzun sesini duymak istemiyordu. Duyduğu her kelimeyi şimdi, o saçma olaya göre yorumluyordu. Kamptaki herkesin onun arkasından konuştuğunu, hatta çoğu kişinin ona kıs kıs güldüğünü düşünüyordu. Belki de duyduklarını biraz abartıyordu fakat ortalıkta gezinen ve hiç hoş olmayan birtakım dedikodular onun kulağına kadar gelmişti ve Tristan, aşırı derecede korumacı biriydi. Korumacı ve tahammülsüz. Onu en çok inciten de Selene hakkında duyduğu şeyleri, kendisinin gelip ona söylememiş olmasıydı. Belki de anlatılanların hepsi asılsızdı, boşu boşuna kendini paralıyordu. Bu ihtimale sıkı sıkı tutunduğunun farkındaydı ama yine de tam olarak emin olmak için, sorusunun cevabını Selene'den duymalıydı. Ne olursa olsun Selene ona yalan söylemezdi, onun vereceği cevap ne olursa olsun sorgulamadan inanacağından emindi. Geçip gölün karşısındaki bankların birine oturdu ve gölde kano yarışı yapan melezleri izlemeye koyuldu. En son ne zaman onlar gibi tasasızca gülüp eğlenmiş olduğunu bilmiyordu. Kampa gelmesi başlı başına bir hikayeydi ve hiçbir şeyin sonu değil aksine, birçok şeyin başlangıcı olmuştu. Buradaki ilk günlerinde hoşlandığını sandığı Serena, şimdi her karşılaşmalarında ona katıksız bir nefretle bakıyordu. Gerçek aşkı olduğunu düşündüğü Selene ile ilgiliyse, artık birçok soru işaretine sahipti. Ağabeyi Luke'un tam olarak nasıl biri olduğunu uzun süre araştırmıştı ve en sonunda kendi kendine onun iyi ve kötü şartlar yaşamış biri olduğuna karar vermişti. Tristan da iyi biri olduğunu düşünürdü, tabii şu anda kötü şartlar altında olduğu da bir gerçekti. O an karşısına Kronos çıksa, kayıtsız şartsız onun yönetimini kabul edebileceğini düşünüyordu. Belki de, duydukları ve kısa zaman içinde yaşadıkları onu tahmininden daha çok etkilemişti. Eğilip yerden birkaç taş aldı ve onları sırayla gölde sektirmeye başladı. Selene'nin kulübesine, onu kano gölünde beklediğine dair bir not bırakmıştı. Gelip gelmeyeceğini bilmiyordu ama birkaç saat boyunca bekleyebilirdi. Sonuçta, beklemekten ve kafasını kemiren soru işaretlerinden kurtulmaktan daha hayırlı olarak yapabileceği hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes alıp kendini dinlediği şarkıya kaptırdı. Gözlerini kapayıp başını bankın arkasına yasladı ve müziğin ritminin onu biraz sakinleştirmesini istedi. Ne kadar süre öyle kalıp sakinleşmeyi beklediğini bilmiyordu ama en sonunda biri hızla kulağındaki kulaklığı çekerek onu oturduğu yerden zıplattı. Selene "Hey, diyorum ki, ben geldim! dediğinde beceriksizce mp3 çalarını durdurup kapüşonlusunun cebine koydu. Dönüp kız arkadaşına baktı. Selene bugün kamp içinde vakit geçireceği için her zamanki kadar fazla süslenmemiş, spor giyinmişti. Kesinlikle nefes kesici bir güzelliğe sahipti. Tristan onu her gördüğünde benzer hissizleşme duyguları yaşardı, bu sefer de diğer seferlerden farklı olmamıştı. En sonunda konuşabileceğini hissettiğinde arkasında duran kıza bankı işaret edip "Otursana." dedi. Sesini özellikle ayarlamıştı, büyük ihtimalle Selene daha o anda bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Tristan derin bir nefes aldıktan sonra "Konuşmamız gereken şeyler var." diye ekledi.
| |
| | | Selene Darcy Harris Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 808 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Cuma Nis. 29, 2011 10:19 am | |
| Her zaman ki gibi yine uyuyordum. Uyumak, uyumak ve uyumak… Çok mu tembeldim acaba? Ah haydi ama göreve çıkmıyorsam eğer başka ne yapabilirdim ki? Benim sevgili ağabeyciğim kampa alışana kadar görevleri bana yasaklamıştı. Üstelik karşıma geçip ‘O sevgilin dediğin gıcık Hermes çocuğundan da uzak duracaksın, kulübede cezalısın!’ diye üstüme gelmişti. Peki ben dinlemiş miydim? Tabi ki de hayır. Kurallara her zaman karşı gelmeyi severdim. Çünkü ben Hades’in kızıydım. Onun öfkesini ve inatçılığını içimde barındırıyordum. Melek gibi bir kız olamazdım. Bu yüzden herkes böyle alışmalıydı. Eh Robyn de bunu biliyordu, kabullenmek zorundaydı. Uyandığımda her zaman ki gibi not bulmuştum başucumda… Stell yan yatakta oturmuş müzik dinliyordu. Uyandığımı görünce bana bakarak gülümsedi ve konuşmaya başladı. ‘‘Senin kadar tembelini de görmedim. Haydi kalk kardeş… Bu arada bu not yakışıklı bir Hermes oğlundan geldi. Ne kadar da romantik…’’ Stell’i ilk defa böyle görüyordum. Gözlerimi kıstım ve tek kaşımı kaldırarak ona baktım. O ise dil çıkarıp benimle eğleniyordu. Dayanamayıp başımın altındaki yastığı ona doğru fırlattım. Benim bildiğim Stell sinir krizi geçirirdi ancak bu sefer farklıydı. Gülümseyerek müzik dinlemeye başladı. Başucumdaki notu elime alıp okumaya başladım. ‘Seni Kano Gölünde bekliyorum. Uyanınca lütfen yanıma gel. Sevgilerle Tristan…’ Notu oldukça ciddiydi. Bu işte bir gariplik olduğunu sezmeden duramıyordum. Yatağımdan kalkıp yüzümü yıkamaya gittim. Hemen hazırlanıp gitsem iyi olacaktı.
Kano gölüne vardığımda Tristan’ı müzik dinlerken gördüm. Sakindi. Şarkıdan sözler mırıldanıyordu. Beni duymayacağı için kulaklığını hızla çektim ve konuşmaya başladım. ‘‘Hey, diyorum ki, ben geldim!’’ Her zaman ki gibi huysuzdum sanki. Bu benim yapımdı, Tristan ise bundan hiç bıkmıyordu. Ancak oldukça sakindi. Yanına oturmamı işaret etti. Bense hızla dediğini yaptım. Kesinlikle bir şeyler oluyordu. Moralimi bozacak ve beni üzecek şeyler… Ben daha konuşmadan Tristan söze başladı. ‘‘Konuşmamız gereken şeyler var.’’ Konuşmamız gereken şeyler? Nelerdi ki bunlar? Şaşkınlıkla Tris’e baktım. ‘‘Konuşmamız gereken şeyler? Ne demek istiyorsun Tristan? Açıkça belirtir misin?’’ Sinirden titremeye başlamıştım. Birazdan gözlerimin kırmızıya döneceğini hissediyor gibiydim.
| |
| | | Tristan Micah Addison Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 565 Kayıt tarihi : 14/03/11
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Paz Mayıs 29, 2011 6:33 am | |
| Sözleri üzerine Selene'nin yaşadığı değişim onu biraz sinirlendirmişti. Bu, onun çekindiği bir şeyler olduğunun kanıtı gibi gelmişti. Belki de sadece saçma sapan kuruntular beynini ele geçiriyordu ama aklındaki sorulardan derhal kurtulmayı ne kadar çok istese de, Selene'ye duyduklarının doğru olup olmadığını sormaya bir türlü cesaret edemiyordu. Hades kızı merakla ona bakarken Tristan elindeki mp3 ile oynamayı bir süre sürdürdü. Dışarıdan çok tuhaf ve şapşal göründüğünden emindi ama şimdi bunu önemseyemezdi. Selene ondan konuşmaları gereken konuyu açıkça belirtmelerini istemişti. Sanki, biraz da titremeye başlamıştı. Bu hiç de iyi bir haber değildi, Tristan söyleyeceklerinin Selene'yi hem üzeceğini hem de kızdıracağını çok iyi biliyordu. Tabii duyduğu her şeyi içine atarak da devam edemezdi. Bu konunun bugün burada neticelendirilmesinin gerekliliğinde karar kıldı. Bakışlarını gökyüzüne dikip biraz sakinleşmeye çalıştıktan sonra "Selene..." diye söze başladı. Aslında, zihninden aynı anda birçok soru cümlesi geçiyordu fakat hangisinin en az kırıcı olacağına bir türlü karar veremiyordu. En sonunda yanında oturan kızı daha fazla merakta bırakıp germenin yanlış olduğunu düşünerek "Senin, benden sakladığın, yani daha doğrusu bana anlatmadığın şeyler var mı?" diye sordu. Çok saçma bir soru olduğunun farkındaydı, ilişkileri henüz çok yeniydi ve ikisi de hayatlarıyla ilgili birçok şeyi birbirlerine anlatma fırsatını henüz bulamamışlardı. Pekala, belki bir kez daha denemesi gerekiyordu. Selene konuşmaya başlayacakken elini kaldırarak ona susmasını işaret etti ve "Yani, bu kampta olan bir şeyler. Benden... Bizden önce." diye ekledi. 'Bizden' kısmını özellikle vurgulamıştı, büyük ihtimalle bu, ona soruyu net bir şekilde açıklayabiliyordu. Tristan fazlasıyla gerilmiş olduğunu hissetti, yanında oturan Selene de soru üzerine adeta donup kalmıştı. Bu, hiç iyi değildi. Şüphelerinden kurtulmak, tekrar birkaç gün önceki mutlu çocuk olmak istiyordu ama büyük ihtimalle bu mümkün olmayacaktı, en azından Selene'yi kırmadan. Aralarındaki sessizliğin uzayıp gitmekte olduğunu fark etti, bu duruma daha fazla dayanamazdı. Dişlerini sıkarak yavaş bir şekilde "Artık cevap verir misin?" dedi. Büyük ihtimalle son cümlesi ne kadar sinirlenmiş olduğunu dışarıya net bir şekilde yansıtıyordu. Selene'nin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu ama bu soruları sorduğu için bir yandan üzülmüş olsa da diğer yandan rahatlamış olduğunu hissediyordu. Düşüncelerini bir başkasıyla paylaşmak ona her zaman iyi gelirdi. Hele düşüncelerinin kaynağı olan kişinin onları öğrenmesi, oldukça rahatlatıcıydı. Yine de kazandığı rahatlık Tristan'ı mutlu etmemişti çünkü içinde bulundukları durum oldukça fazla gerilim yüklüydü. Cevabı bir an önce duymak isterken bir yandan da işiteceği sözlerden korkuyordu. En büyük endişesi ise Selene'yi incitmekti. Ben de incindim, diye geçirdi içinden. Ondan saklanan bu durum feci derecede sinirlerini bozmuştu. Selene'nin sözlerine başlayacak olduğunu fark ederek son bir çaba ile bakışlarını onun yüzüne sabitledi. Orada sinirli bir ifade gördüğünü düşünüyordu, bu hiç de hayra alamet değildi.
| |
| | | Selene Darcy Harris Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 808 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Paz Mayıs 29, 2011 6:54 am | |
| Ne diyordu bu yahu? ‘‘Yani, bu kampta olan bir şeyler. Benden... Bizden önce.’’ Kırmış mıydı? Sinirlendirmiş miydi? Ah lanet olsun! Böyle olacağı kesindi. Tristan’ın elbette duyacağını biliyordum. Başka ne bekliyordum ki? Kendime gelmeye çalışarak yavaşça kafamı salladım. Ah hadi ama Sel, ne diyeceksin şimdi? Anlatabilecek misin? Sinirlenmiyordum. Sadece… korkuyordum. Beni bırakmasından, benden soğumasından… Onu kaybetmek benim için dünyanın en berbat hatası olurdu. İlişkimiz yeni olabilirdi ama ona o kadar bağlıydım ki. Hayır kopamazdım bunu yapamazdım. Ona her şeyi anlatamazdım. ‘‘Artık cevap verir misin?’’ Konuşurken bile tedirgindi. Ne yapacaktım şimdi? Sakince kafamı çevirip yüzüne baktım. Hayatımı değiştiren, eski küçük kaçamaklarımı bile unutturan bu çocuğa baktım. Nasıl olmuştu her şey? İlk görüşteydi değil mi? İlk bakışta bana ait olduğunu hissetmiştim. Kalbim ilk defa yerinden çıkacak gibiydi. Yine öyle miydi? Elbette. Ne zaman yakınımda olduğunu hissetsem nefes alışverişlerim hızlanıyordu. En sonunda konuşmam gerektiğini hissederek derin bir nefes aldım. ‘‘Tristan… Beni zor durumda bırakıyorsun.’’ İnanmayan gözler ile bana baktığına emindim. Endişeliydi, neler olduğunu bilmiyordu. İçimden bir ses bunu küçük bir köstebeğin yaptığını söylüyordu ya da lanet olası dedikoducu melezler! Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sadece korkuyordum. Beni bırakıp gitmesinden… ‘‘Tristan senden bir şey saklamak istemiyorum ancak… korkuyorum! Bunu bilmemen en iyisi… Lütfen anla beni lütfen.’’ İlk defa gözlerimin kızarmadığını hissediyordum. Tersine tek hissettiğim yanağımdan süzülen gözyaşıydı. İşte bunun olmasından nefret ediyorum, nefret! Bugün berbat bir gündü. Kesinlikle berbat… | |
| | | Tristan Micah Addison Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 565 Kayıt tarihi : 14/03/11
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Salı Haz. 14, 2011 9:03 am | |
| Karşısındaki bir Hades kızıydı fakat onun sinirli halinden korkmuşa benziyordu. Demek ki gerçekten de Selene için hassas bir noktaya dokunmuştu. Yoksa bu... Duyduklarının hepsinin doğlu olduğu anlamına mı geliyordu? Selene'ye artık cevap vermesini istediğinde aslında bir yanı o cevabı sonsuza dek duymak istemiyordu. Korkuyordu belki de, duyduktan sonra kendine hakim olabileceğinden emin değildi. Stresten ellerinin terlediğini hissediyordu. Şu anda yaşadıkları an, kabustan farksız geliyordu. Her şeyi değiştirmek isterdi ama hiçbiri onun elinde değildi. Her şey, Tristan kampa gelmeden önce olup bitmişti. O, yeni öğreniyor olsa da yaşananlar eskiydi. Eskiyse belki de bu kadar önemsemesi saçmaydı. Yine de, düşünmeden, sorgulamadan edemiyordu işte... Selene onundu, ona aitti. Onun başka biriyle olduğunu düşünmek bile kafasını parçalama isteğiyle dolmasına sebep oluyordu. Nasıl ve ne zaman bu kıza bu kadar aşık olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu ama olmuştu işte... Selene suratını ifadesiz tutmaya çalışarak bakışlarını onunkilerle birleştirdiğinde derin bir nefes aldı. Onun ağzından dökülecek birkaç sözcük, her şeyi netleştirecekti. Duymak istemiyordu, az önceki gibi kulaklıklarla dünyadan soyutlanmak istiyordu ama bundan kaçışı olmadığını da biliyordu. Kafasındaki bu soru işaretleriyle yaşayamazdı, ne kadar acı da olsalar, tüm gerçekleri öğrenmesi onun için en iyisiydi. ‘‘Tristan… Beni zor durumda bırakıyorsun.’’ dedi Selene sesinden okunan mutsuzlukla. Biliyordu Tristan, zaten onun için kolay olmasını bekleyemezdi. Kendisi için de bunları öğrenmek kolay değildi, hem de hiç. Tam ağzını açmaya hazırlanırken Selene tekrar konuşmaya başladı ve ‘‘Tristan senden bir şey saklamak istemiyorum ancak… korkuyorum! Bunu bilmemen en iyisi… Lütfen anla beni lütfen.’’ dedi. Tristan... Onun sesiyle duyduğunda ismi bile ne kadar güzeldi. Şimdi ona karşı yoğun duygularını bir kenara bırakması ve tüm açıklığıyla gerçekleri öğrenmesi şarttı. O nedenle Selene farkında olmasa da kırılmış kalbini ve duygularını bir kenara bıraktı ve ‘‘Söyle.’’ dedi. Sesi oldukça soğuk ve mesafeli çıkmıştı, böyle yapmak onun içini de acıtmıştı ama... Elinde değildi. Selene'nin bunca zaman ondan bir şeyler saklamış olduğunu öğrenmek içini çok acıtıyordu. Aslında hiç istemese de olanları Selene'nin ağzından duymayı beklemeye başladı.
| |
| | | Selene Darcy Harris Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 808 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Salı Haz. 14, 2011 11:02 am | |
| Her şeyi nasıl anlatabilirdim ki? Yaşadığım şeyler yetmiyormuş gibi birde bunlar… Ah Tristan! Beni o kadar zor durumda bırakıyordu ki? Ne diyebilirim onu bile düşünemiyordum. Eninde sonunda kavga edeceklerdi. Yaşadıkları saçma bir hataydı. O çocuğu sevmiş miydi? Asla! Sonunda gözlerini kapadı ve konuşmaya başladı. ‘‘Kampa ilk geldiğim günlerdi Tristan. Kırmızı şarabı fazlasıyla sevdiğimi biliyorsun. Şehirden getirmiş ve ormana saklamıştım. Kimseyle paylaşmak gibi bir niyetimde yoktu. O gece hemen ormana gittim ve gerektiğinden de fazla içtim. Normalde sarhoş olmazdım ancak bu sefer rüzgarda çarpmıştı. Onu gördüm. Oda içmişti. Şişeyi kafama fırlatmıştı ki son anda kurtarmıştım kendimi.’’ Cümlemi kestim ve Trist’e baktım. Gözlerini ellerine sahiplemiş, dikkatlice dinliyordu. Bakışlarımı göle doğru çevirdim ve anlatmaya devam ettim. ‘‘Her neyse… Benden daha üstün olduğunu iddia etti ve kavga ettik. Ardından beni öptü… falan işte. O kadar.’’ İnanmasını ister gibi gözlerimi kapattım. İnanmalıydı. Her şeyi öğrenmesini istemiyordum. Kesinlikle benim için kötü olurdu. Bana olan güvenini kaybetmesini asla istemiyordum. Trist benim için bu kamptaki en değerli insanlardandı. O benim için farklıydı ve kaybedemezdim, asla! Cevabını beklerken güneşin batmakta olduğunu hissediyordum. Birkaç dakika sonra gökyüzü ilk önce kırmızıya bürünecek ardından ise kararacaktı. Ne kadar çabuk zaman geçmişti öyle. Yine onunla zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Tatlı ya da tatsız… | |
| | | Tristan Micah Addison Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 565 Kayıt tarihi : 14/03/11
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Salı Haz. 14, 2011 1:57 pm | |
| Selene ona gerçekleri anlatırken sakin görünmeye çalışarak ellerine bakıyordu. Bir tepki vermemek için kendini şartlamıştı ve bunu yapmakta fazlasıyla zorlanıyordu. Demek Tristan'ın kulağına gelenler ve Selene'nin bunca zaman boyunca ondan bir şeyler sakladığı gerçekti... Bunları onun ağzından duymak Tristan'ı kuşkulardan kurtarırken sinirli bir ruh haline sokuyordu. Selene'nin sesi git gide kısılıyordu ve sözlerinin sonuna doğru neredeyse duyulmayacak bir hal almıştı. Yine de Tristan dikkatle dinlediği için onun ağzından çıkan her kelimeyi duyabiliyordu. 'O' diye bahsettiği çocuğun kim olduğunu biliyordu ve bu da onu kahrediyordu. Banktan fırlamak, doğruca o çocuğu bulmak istiyordu. Selene ile aralarında geçenlerin hesabını ona sormak için delice bir istek duyuyordu. Sorun, yaşananların tek taraflı olmamasıydı. Demek her şey biraz fazla kaçırılmış şarap ile başlamıştı. Selene'nin doğum gününde karşılıklı içtikleri şarap gibi. O akşam ne kadar da mutluydular oysa. O zamanlar Selene'nin şarapla ilgili anılarından bihaberdi Tristan, hiçbir şeyin farkında değildi. Yine öyle olmayı dilerdi, belki de kandırılmak tüm gerçekleri öğrenmekten çok daha iyiydi. Olmadığını biliyordu ama... Şu anda içinde kopan fırtınalar tüm düşüncelerini içinden çıkılmaz bir hale sokmuş durumdaydı. Selene ‘‘Her neyse… Benden daha üstün olduğunu iddia etti ve kavga ettik. Ardından beni öptü… falan işte. O kadar.’’ dediğinde sinirden dişlerini sıktığını fark etmişti. Gözlerini kapatıp birkaç derin nefes aldıktan sonra öfkeli bakışlarla Selene'ye döndü. Artık ipin ucunu kaçırdığının farkındaydı, istese de öfkesini dizginleyemeyecekti. Aslında, şu anda sinirlerine hakim olmak da istemiyordu. Her şeyi öğrenmek istiyordu, Selene'nin hala ona tüm gerçekleri anlatmıyor oluşu ona göre bardağı taşıran son damlaydı. ‘‘Ardından seni öptü... Sonra?’’ diye sordu. Kulağına gelenler ona işlerin o kadarla bitmediğini net bir biçimde anlatıyordu. Selene... Nasıl bunca zaman boyunca Tristan'dan bunların hepsini saklayabilmişti, aklı almıyordu. Bunun tek mantıklı açıklaması Selene'nin Tristan'a Tristan'ın ona verdiği kadar değer vermiyor olmasıydı. Her gerçeğe bir yere kadar dayanabilirdi belki ama... Bunu kaldıramazdı. Ne yapacağını, nasıl bir tepki vereceğini bilemez halde Selene'nin sözlerine devam etmesini beklemeye koyuldu. Bunca zaman boyunca yuvası olarak gördüğü kampta ondan önce yaşanmış olanlar, gerçekten de herkese ve her şeye olan güvenini azaltmıştı.
| |
| | | Selene Darcy Harris Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 808 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Biraz Gerginlik Perş. Haz. 16, 2011 12:31 am | |
| Sinirlendiğini hissediyordum. O sinirlenebilirdi fakat bende sinirlenirdim. Sınırını aşmasına gerek yoktu! ‘‘Ardından seni öptü... Sonra?’’ Aniden ayağa kalktım ve ona baktım. Bedenimin yandığını hissediyordum. Ağzımdan çıkacak sözleri kontrol edemeyecektim bunu da biliyordum. Geçmişte ne olmuşsa olmuştu. Geçmişim o Hephaistos çocuğu ile mi sınırlı kalıyordu? Elbette ondan öncede hayatım vardı. Ama ne olursa olsun bu kimseyi ilgilendirmezdi. Ellerimi yumruk haline getirerek rahatlamaya çalıştım. Buraya bu kavgayı yaşamak için mi gelmiştim? Bende güzel bir gün geçiririz diye düşünüyordum halbuki… Bedenimde sinirimin her sonu dövmeme akıp gidiyordu sanki. Birde gözlerim… Onun buz mavisi gözlerine karşılık, benim kırmızı gözlerim. Ne hoş ama! Fakat onu bu istemişti. Geçmişte ne yaşadıysam yaşadım. Oldu ve bitti. Bunu suçunu ya da cezasını -her neyse işte- zaten ağırdan ödemiştim. Bunu birde ondan öğrenecek değildim! Yaşayan bendim, hesap veren bendim. O ne oluyordu bunu anlamıyordum. ‘‘Cezasını ağır ödedim. Bu seni hiç ilgilendirmez. Oldu ve bitti. Sakın, hesap sorma!’’ Tristan’dan soğuduğumu hissediyordum. Nasıl böyle birine dönmüştü ki? Tamam belki biraz önce yalan söylemem gerekti ancak onunda bunu abartması hataydı. Ben ona geçmişi hakkında hiçbir şey sormuyordum. Kim bilir kaç tane kızla takılmıştı. Ama umurumda mıydı? Hayır. Çünkü o şuan sadece benimdi. Tabi olan olaydan sonra güvenimin sarsılması biraz düşünmemi sağlayacaktı. Ben istesem de istemesem de… | |
| | | | Biraz Gerginlik | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|