İlk gün ve her günün sonu gibi sonu

Empire State Binasından çıktıktan sonra Artemis'in dediği gibi ilk melez kampına gitmemiştim. Evimde yanımda götürmek istediğim eşyalarım vardı. O yüzden Manhattan'daki evime uğradım. Evde hiç kimse yoktu. Bu benim için daha iyi olurdu. Birilerine veda etmeyi sevmezdim. O yüzden direk odama gittim. Birkaç parça tişört almanın bana faydası olacaktı. Kampta bir yer sahibi olduğumda daha çok eşya almak için eve uğrayabilirdim. Bir çanta çıkardım ve dolabımdan rastgele birkaç tişört alıp çantama tıkıştırdım. Ailemi evlat edinilmiş olsam da çok severdim. O yüzden annem babam ve benim bulunduğumuz bir fotoğrafı da yanıma aldım. Evde artık almayı düşündüğüm bir şey olmadığını anlayınca evime son kez baktım. Buranın iç açıcı bir havası vardı. Bir yanım evimi bırakmak istemiyordu ama baskın olan öbür tarafım bunu yapmam gerektiğine inanıyordu. Daha fazla ikilemde kalmamak için hızla merdivenlerden indim ve kapıyı çarpıp dışarı çıktım. Sokağa çıkmak bana biraz daha iyi gelmişti. Bir süre sokaklarda yürüdüm. Sonra artık gitmem gerektiğine karar vererek bir taksi çağırdım. Taksiye bindiğimde şoföre adresi söyledim. ''Orası ıssız bir yer doğru yeri söylediğinize emin misiniz?'' dedi şoför. Ben de ''Eminim o adrese gitmeliyim.'' dedim. Şoför biraz homurdandı ama önüne dönüp sürmeye başladı. Ben de her zamanki uğraşlarımdan biri olarak camdan dışarı bakındım. Camdan dışarı bakınmayı çok severdim nereye gittiğim hep ilgi konumdu. Şoförün geldik demesi ile çantamdan bir miktar para çıkardım ve üstünü beklemeden taksiden indim. Şoför buraya geldikten sonra aldığı ücretten memnunmuş gibiydi. Kampın sınırına doğru yürümeye başladım. Kampın sınırına doğru yürüdüğümde Artemis kulübesi olduğu anlaşılan kulübeme doğru ilerledim. Kulübenin önünde biri duruyordu. Çok hoş gözüken biriydi. Ona doğru yöneldim ve ''Pardon ama burası Artemis kulübesi mi?'' diye sordum. Gülümsedi ve soru sorar bir şekilde ''Evet?'' dedi. Gülümsedim ve ''Ben Happy avcılara yeni katıldım.'' dedim