Kamp güzel bir yere benziyordu. Kardeşlerim vardı. Daha önce tatmadığım bir duyguydu bu. Bir kardeşimin olması nasıl birşey olurdu herzaman merak etmiştim. Şimdi kardeşlerim olduğunu öğreniyordum. Ayrıca babam Hephaistos tu. Ailemin bir kısmı tanrıydı yani. Ne kadar garip değil mi? Tek tanrıya bile inanmayan ben bir Tanrı nın çocuğu olmuştum. Şaka gibi. Ama burada bana garip gelen birşeyler vardı. Acaba neden kimse ormana gitmiyordu. Niye ormandan korkuyorlardı. Ben meraklı biriyim. O anda ormanı ne kadar merak ettiğime inanamazsınız. Hızlıca ormana koşmaya başladım bu düşünceler içinde. İçeride neler olduğunu görecektim.
Ormana varmıştım. İçeride neler olduğunu o kadar merak ediyordum ki. Ormana girdim ve ilerlemeye başladım. Her attığım adımda içimdeki korku artıyordu. Her bir adım benim için bir işkenceydi adeta. Her adımımda geriye dönmek için duyduğum istek artıyordu. Kimsenin neden girmek istemediğini şimdi anlıyordum. Birden bir ses geldi. ''Birisi bir dalın üstüne basmış gibi. Lanet olsun. Orada birşey var. Bir canavar gibi. Lanet olsun burada canavarlar var.'' Son sözler ağızımdan çığlık atarmışım gibi çıktı. Ardından öyle bir hızla kampa doğru koşmaya başladım ki anlatamam. Kampa vardığımda birdaha ormana gece girmeyeceğime dair kendime söz verdim. Ve bu sözü bozmaya niyetim yoktu. Ayrıca yatma vakti gelmişti. Harpya lar tarafından yenilmek istemiyorsam bir an önce klübeme dönüp yatağıma yatmalıydım. Klübeme doğru koşmaya başladım.