Kendimde bir eksiklik hissediyordum. Yanlız kaldığım zamanlarda, beni teselli edicek bi arkadaş arıyordum. Biraz düşündüm ve bir pegasus edinmenin zamanı geldiğini anladım. Onunla dilediğim an vakit geçirebilirdim. Pegasus ahırlarına geldim. Bir çok pegasus vardı ben farklı bi pegasus arıyordum. Gümüş renkli bi pegasus gördüm, hemen yanına vardım. İşte bu benim olmalı dedim tek renkti sivri bi boynuzu vardı gözleri tüy renkleriyle aynıydı. Sanki bir makina gibiydi, fakat kalp atışları mükemmelliğini tamamlıyordu. Orda pegasusu biraz sevdim, kulağına bişeyler fısıldadım. Gücümü kullanarak onu uykuya daldırdım ve rüya görmesini sağladım. Rüyasına girerek kendimi tanıttım ona. Bu şekilde bana olan bağlılığını azami dereceye çıkartıcaktım. Rüyadan uyandırdığımda onu biraz elimle besledim. Ve ona 'Silvery' demeye başladım. Benim pegasusumun adı silvery olucaktı. Silvery gümüş renkli bi pegasusa çok yakışıcak bi isimdi. Ahırın kapısını açtım ve onu dışarıya çıkarttım. Ormana doğru biraz yürüdük. Ardından üstüne çıktım ve beraber bir iki tur havada gezinti yaptık orman gökyüzünden bi hayli güzel gözüküyordu. Ağaçların tepesindeki sallantılar, koşuşan geyikler, avlanan ayılar. Bir çok güzellik gördüm. Ardından onu ahıra götürme vakti gelmişti. Ahıra geri girdik, gözümden bi yaş damlattım ve anlına sürdüm. Beni çok sevdiğine emindim. Çünkü bende onu çok sevmiştim.. Silvery ve ben artık yeni maceralarda birbirimizi tamamlayacak bir ikili olmalıydık.