Kısa bir uçuşun ardından New York semalarına gelmiştik. Tiff'i iğrenç espriyle güldürebilme umuduyla "Sayın yolcularımız, kalkış için kemerlerinizi takınız, koltuklarınızı dik konuma getiriniz." dedim. Tiff ilk başta bana bir pislikmişim gibi baktı, sonraysa her şeyi koyverme dürtüsüyle gülmeye başladı. O kadar çok güldük ki, aşağıdan sesimizi duymuş olabilirlerdi. Bu yüzden temkinli bir şekilde eski evimin bahçesine park ettik, aman yani pegasuslarımızı bağladık. Annem artık bu gelişlerime alıştığı için pek bir şey demedi. Ama Tiff'le ayaküstü konuştular ve ona resmen bayıldı! Ben de teknik olarak onun kızı olduğunu söyledim, annem de bize parkta yememiz için abur cubur verdi. Annemden böyle bir hamle görmek hiç beklenmedik bir şeydi açıkçası. Daha sonra eskiden sürekli geçtiğim sokaklarda kardeşimle yürümeye başladık. Parka vardığımızda Tiff'in tepkisini merak ettiğim için ona döndüm ve "Beğendin mi? Anlattığım kadar var mıymış?" dedim.