Bir süre sessizlik içinde oturduk. Sonra bu benim huyum olmadığı için, Tiff'i güldürme çalışmalarına başladım. "Mark mı? Hani şu dün geceden beri odasından hıçkırık sesleri gelen Mark mı? Sanırım küçük bir bebek olduğunu hatırladı ve ağlamaya başladı. Eminim pişman olmuştur Tiff, yakında barışırsınız." dedim. Tiff sadece bir gülümsemeyle yetinince de daha fazla düşünmeye başladım. "Hey Tiff, ne diyeceğim? Ben annemle kavga ettiğim zaman arkadaşlarımla birlikte New York'ta bir parka giderdim. Orada paten filan yapardık, çok güzel bir yer. Oraya gidelim mi?" dedim sırıtarak.