Benim de bir pegasusum olmalı.

Her gün kampın diğer tarafında bir yerden bir sürü pegasus göğe yükseliyordu. Burada pegasusların evi gibi bir yer vardı sanırım. Tekrar havada pegasusların görünce aklıma direk oraya gitmek geldi. Ve de zor da olsa bulmuştum. Burası pegasus ahırlarıydı. Hemen içeriye girdim. Ama bir çok pegasusun sahibi vardı. Ama diplerde bir yerde tüylerinin rengi gri ve beyaz karışık olan çok güzel bir pegasus vardı. Ve de sahibi olduğuna dair en ufak bir işaret de yoktu. Hemen yanına gittim. Ve kafasını okşamaya başladım. Başlarda bana karşı çok çekingendi. Ona zarar vereceğimi falan düşünüyordu sanırım. Ama ona bir şey yapma niyetinde olmadığımı anlayınca daha uysal bir hal aldı. Gerçekten çok güzel bir hayvandı. Benim de böyle bir pegasusum olmasını çok istiyordum. Pegasusa doğru döndüm ve "Keşke benim de senin gibi bir pegasusum olsaydı." dedim. O ise sanki "Ben senin pegasusun olabilirim." dermiş gibi neşeyle kişnedi. "Sen de bunu istermisin?" diye sordum. O ise bana doğru iyice yanaştı ve kafasını vücuduma sürtmeye başladı. Anlaşılan o da bunu istiyordu. Ama ona bir isim bulmalıydım. Biraz düşündükten sonra ona tüylerinin de rengi gri olduğu için "Gray" ve "Buddy" kelimelerinin birleşimi olan "Graddy" ismini vermeye karar verdim. Ama kendisine de sormalıydım tabi ki. "Dostum, senin ismin bundan sonra Graddy olsun mu?" dedim. O ise onaylar gibi başını salladı. Evet, hayallerim gerçekleşmişti. Artık benim de bir pegasusum vardı.