Bu gün çok güzel geçmişti bütün kampı tek başıma gezdim ve kaybolmadan Apollon kulübesine geri dönebildim.Bu arada pegasus ahırlarında garip bir şey oldu.Pegasus ahırlarının içini dolaşırken pegasusların neredeyse hepsini görmüştüm.Ama bir tanesi beni çok etkiledi.Daha tam büyümemiş bembeyaz tüyleri arasında bazı siyah benekleri olan bir pegasus gördüm.ona tarlalardan aldığım üzüm ve öğlen yemeğinden sonra fazladan aldığım küp şekerlerden verdim.Hepsine bayıldı.Sevinçle kişnemeye başladı.Onu okşamaya başladım ve uykum geldi.Pegasusun o yumuşak tüylerinin yanına uzanıverdim.Bir rüya gördüm.Rüyamda yanımdaki pegasusla uçuyordum, biraz uçtuktan sonra nereye gittiğimizi fark ettim.Burası pegasusların dünyasıydı.Pegasus Dünya'sı çok güzeldi.Harikuladeydi.Binbir çeşit pegasus ve bir sürü bilmediğim renklerde pegasuslar vardı.Uyandığımda pegasus beni yalıyordu.Onun artık benim pegasusum olduğunu hissettim ve na bir isim vermek istedim.Biraz düşündükten sonra ona 'Okçuluk' anlamına gelen 'Τοξοβολία' adını koymayı düşündüm ve ona biraz daha küp şeker verdim.Sevinçle kişnedi ve şaha kalktı.Bu günlük vedalaşacağımı ama yarın tekrar geleceğimi söyledim, biraz üzüldü gibi oldu ama sonra tekrar mutlu bir şekilde kişnedi...