Kardeşim Kim bana pegasusundan bahsetmişti.O kadar ilgimi çekmişti ki,ertesi gün ilk işim ahıra gitmek oldu.İçerisi pegasuslarla doluydu.O kadar tatlılardı ki, ilk başta onların oyuncak falan olduğunu sandım.Ama değillerdi,hareket ediyorlardı.Hepsini ilgiyle inceledim.Önlerine koyulan yiyecekleri yiyorlardı.Bütün günümü orada geçirebilirdim sanırım.Bir pegasus gözüme çarptı.Bu pegasus ahırın içerisinde gördüğüm en tatlı pegasustu.Ona bayılmıştım.Cappuccino rengi tüyleri vardı.Gözleri kapkaraydı.Hemen başını okşamaya başladım.
"Senin nasıl sahibin olmaz tatlı şey"dedim.Sanki beni anlıyor gibi yüzüme baktı.İşte o zaman ilk defa Poseidon'un çocuğu olmayı istedim.Pegasuslarla konuşmak,onlarla dertleşmek ne güzel olurdu ama.
O benim pegasusum olmalıydı.Onunla ilgilenebilirdim.Onu besleyebilirdim.Öyle inanılmazdı ki..
"Senin adın Spencer olsun ne dersin tatlı şey?"dedim.Sanırım beni anlamıştı.Mutlulukla kişnedi.Kafasını saçlarıma gömdü.Artık benim de bir pegasusumun olması ne kadar güzeldi...