Temizlik Denetimi 12

Konu: Temizlik Denetimi 12 Cuma Nis. 15, 2011 2:44 am

İnamıyordu! Bu kadar pis bir kulübenin olması mümkün müydü? Temizlikten pek hoşlandığını söyleyemezdi ama bu kulübenin kesinlikle buna ihtiyacı vardı. Bunun için, kardeşleri ile beraber temizleme kararı almışlardı. Ed, her ne kadar bu kararı sevmese de yapmak zorunda olduğunu biliyordu. Yani temiz olmadığından değil, temizlik ona göre değildi. Bu durumda biraz daha bekleyebilirdi temizlik. Gülümseyerek gözlerini yumdu. Eh, buna temizlikten kaçmakta denilebilirdi. Bahanesi ise, "uyanamadım" olabilirdi. Ama bunlara kanmayacak kadar akıllı kardeşlerinin olduğunu hatırlaması gerekiyordu. Odasına doğru gelen ayak seslerini duyabiliyordu. Tabii buna sevindiğini söyleyemezdi. Somurtarak yüzünü yastığa bastırdı. Her zaman ki gibi kapısı kilitliydi ama kararlı bir kardeş, kapının açılması için yeterdi. Ya da kapının şifresini bilmesi. Kapının açıldığını duymak onun için kötü bir şeydi. Ama temizlik yapma havasında olduğu da söylenemezdi. İçinden ona kadar saymaya başlamıştı. 1... 3... 7... 9... 10! "Ed!" Duymamazlıktan gelecekti, evet. Sese tepki vermemeye çalışarak gözlerini yumdu. Hala uyuduğunu görürse belki çekip giderlerdi? Ama kardeşinin gitmeye hiç niyeti yok gibiydi. "Ed! Kalk diyorum." Gözlerini açtı en sonunda. Sinirlenmişti; sözde temizlik için uyandırılmak istemiyordu. Gününü temizlik malzemeleri ile geçirmek istemiyordu tabii! Programında akşama kadar uyu vardı. Ama bunu yapamayacaktı sanırım. Kampa geldiğinden beri şu temizlik olayından nefret etmişti. Her ay temizlik denetimi yapılır, her kulübeye not verilirdi. Böylece en iyi kulübeler seçilir. En kötü kulübelere ise ceza verilirdi. Hypnos bile puanlamalarda yüksek almaya başlamıştı. Herhalde gün içinde yaptıkları tek uyanık aktiviteydi. Hephaistos kulübesi de genellikle bu sıralar, zar zor ilk üçe girmeyi başarırlardı ve Ed çoğu temizlemeye katılmamıştı. Bunun bir gün geleceğini biliyordu. Gözü odanın kenarında ki saate ilişti. "9.30" mu? Büyük bir ihtimalle gözlerinde sorun vardı. Gerçekten bu saatte mi uyanmıştı? Neden berbat hissettiği şimdi açıklanıyordu işte. Az önce gördüğü rüyayı hatırlamaya çalışmıştı. Gördüğü her rüya gibi saçma bir şeydi büyük ihtimalle. Genellikle kulübe temizliğini kardeşlerine bıraktığı için sürekli bu işten kaçmaya fırsat buluyordu. Örneğin geçen temizlik... Temizlik olduğunu öğreneceği zaman, tüymüştü tabii. Ne bahanesiyle? Tabii ki de "sessizliğe ihtiyacım var" adlı bahane ile. Artık bunun işe yaramayacağını biliyordu ama. Son sıralar moralinin iyi olduğu söylenemezdi. Ayrıca evinde genellikle temizliği "hizmetçileri" yapardı. Evet, onlara böyle hitap etmeyi seviyordu. Yani çalışmak ona göre değildi. Hatta, temizliği okçuluk dersine tercih edecek durumdaydı. Aslında şöyle bir düşününce eğlenceli geliyordu kulağa temizlik. Yani, birden fazla kişi olunca. Üstelik kulübelerinin dışını da boyamaları gerekiyordu. Eğlenceli olabilirdi fakat bu saatte Eduard'ın fazla eğlence anlayışı olmazdı. Gözünü kısarak kardeşine baktı. Perseus... Kulübelerinde ki en çalışkan kardeşiydi. Daha doğrusu en sevdiği kardeşlerden. Çok iyi anlaşıyorlardı resmen. Birbirlerini tamamlıyorlardı san ki. Fazla tepki göstermemek zorundaydı. Nasılsa doğruydu. Pers gelmese Ed, kalkacağını pek sanmazdı. Hatta ona kalsa bütün gün uyuyabilirdi. Daha fazla bahanesi yoktu zaten. Ayrıca kalkmaktan başka bir çaresi de yoktu. "Tamam" diye mırıldandı. Ses tonunda belli bir kızgınlık vardı. Tabii bunun normal bir şey olduğunu da anlamak zor olmasaydı! Homurdanarak doğruldu yatağında. Pers'in onu beklediğine görünce, sadece başından kovmak adına cevap verdi. "Sen git, diğerlerini uyandır. (!) Giyinip gelirim ben." Aslında aklından, kaçmak geçmiyor değildi. Bu numarayı bir kez kullanmıştı zaten. Pers'in bunu daha yiyeceğini sanmıyordu. Gözlerini kısarak ona baktı sonra odasından çıktı. Ortalığı saran sessizlik, ona fazla zamanı olmadığını fazlasıyla hatırlatıyordu. Ayağa kalktı ve dolabına doğru yürüdü; bastığı her adım daha fazla yorulmasını sağlıyordu. Dinlenmeye ihtiyacı olduğu kesindi. Ama bunu da şimdi yapamayacağı kesindi. Dolabından ilk gözüne takılan gömleği ve pantolonu aldı ve aralık olan kapıyı kapatmak için uzandı.

Hazırdı şimdi. Daha doğrusu hazır ve sinirli. Uyandırılmaktan nefret ederdi. Kim nefret etmezdi ki zaten? Homurdanarak kapıyı açtı ve çıktı. Diğer kardeşlerinin hazırlanmış olduğunu görünce hepsinin onu beklediğini anlaması uzun sürmemişti. Neredeyse tüm kardeşleri oradaydılar ve onu orada görmekten şaşırmış gibiydiler. Evet, o bile şaşırmıştı. Yani bu doğaldı. Eduard'ın etrafı izlemeye başladıkça şaşkınlığı artıyordu. Her taraf pislik içindeydi. Koltukların gerçek renginin ne olduğunu anlamak çok zordu. Etrafında o kadar çok leke vardı ki, şaşmamak elde değildi. Yastıklara bulaşmış kahverengi lekeler, koltuğun her tarafına yayılmış ve kurumaya başlamış turuncu parlaklıklar... Hatta koltuk yıpranmıştı bile denebilir. Gözü ilk olarak yerlere gitti. İstediğiniz her şey var gibiydi. Tokalar, Çiviler, Boya lekeleri, istemeyeceğiniz kadar kir, ayakkabılar, fırlatılmış çoraplar... ve daha fazlası. Perdeler solmuştu; bu da hoş olmayan gri bir görüntüye yol açıyordu. Yıpranmıştı ve üzerinde ki yırtıklar gözünden kaçmıyordu. Masanın üzerinde kırılmış çerçeve, üstünü kaplayan kirler mevcuttu. Babasının portresinin yer aldığı duvarda ise, temizlikten başka her şey mevcuttu. Ayrıca buzdolabında hiçbir yemek kalmadığını ayrıca kulübesinin dışının da boyanması zorunlu gibi gözüküyordu. Perseus bir yandan ne yapmamız gerektiğini sıralıyordu, bir yandan da ona bakıyordu. Eh, kulübe lideri olarak bunları onaylamak ve üzerine düşeni yapmak zorundaydı. Lanet. Yapmaları gereken çok fazla iş vardı. Kulübenin dışını tekrar boyamak... Camları silmek... Perdeleri yıkamak... Bulaşıklarla oyalanmak... Alışverişe çıkmak... Yerleri silmek... Ve şu kirlerden kurtulmak! Ed'e birden fazla görev düşüyordu tabii. Alışverişe çıkmak ve yerleri silmekte, Peter'a yardım etmek! Bunların hepsini planlı bir şekilde yapmaları gerekiyordu tabii. Bu da çok kolay olduğu söylenemezdi. Herkesin görevi birbirinden farklı ve Pers'e göre eğlenceliydi. Tabii Eduard buna kesin katılmıyordu. İşkenceden başka bir şey değildi ona göre. Gözlerini devirerek, saatine baktı. Bunu ona annesi almıştı. Annesinden kalan tek şeydi bu... O lanet olası polisler, hala annesinin ve babasının ölüm nedenlerini açıklayamamışlardı. Ama Ed'e göre bu kesin cinayetti. Fakat polisleri bu yöne itmeyen şeyde annesinin ve babasının üzerinde tek parmak izi bile olmamasıydı. Ed'e göre bu durumun açıklaması ilahi bir gücün yapmış olmasıydı. Bir tanrı veya canavar... Ailesini o şekilde görmek onu çok üzmüştü. Hatta katillerini bulmaya söz bile etmişti. Bulacaktı evet. Pes etmeyecekti asla. Bunu bir tanrı yapmışsa bile onu Tartarus'un derinlerine hapsedecekti. Kız kardeşine gelince... Ondan hiçbir iz yoktu. Polisler ve Kheiron bu durumla ilgileniyordu. Polisler her yerde onu aramış ama bir sonuca ulaşamamışlardı. Tabii kaçırılmıştı kız kardeşi. San ki bir ipucu gibi... Evet, temizlik öncesi böyle şeyler düşünmek çok saçmayı belki de. Bunları düşünmeyi bırakıp, Perseus'a döndü. Görevleri vermeyi sürdürüyordu hala. Bir yandan da temizlik hakkında tartışıyorlardı. Bu konuşmaları bitirip, temizliğe başlamayı yeğlerdi Ed.

Spoiler:

Konu: Geri: Temizlik Denetimi 12 Çarş. Mayıs 11, 2011 1:38 am

Değerlendirmede.

» Temizlik Denetimi 10
» Temizlik Denetimi 9
» Temizlik Denetimi 14
» Temizlik Denetimi 11
» Hephaistos Kulübesi Temizlik Denetimi 8