Ahh... Kulübemizin dıştan görünüşü beni deli ediyordu. Her içeri girişimde, 1 aydan biraz fazla bir süre önce yapılmış bir temizliği görmekten başka hiçbirşey yoktu. Dağınıktı heryer. Ed ile Elena temizlememişti ve bu da bana temizlemem gerektiği izlemini veriyordu. Hızla temizlik malzemelerini getirdim. Ellerimde temizlik eldivenler ve ayakkabıları, üstümde ise bir önlük vardı. Kesinlikle "En Temiz Kulübe" lakabını almalı idik. Hızla ne yapmam gerektiğini şöyle bir gözden geçirdim. Yapmam gerekenler kısaca şöyle idi; yerler temizlenecek, dağınık şeyler toplanıp yerlerine konulcak, eşyaların yerleri uygun yerlere gelecek, kulübe ten renginden griye boyanacak ve böylece kirler görünmeyecek ve son olarak da iyi bir karşılama için kapı süslenecekti. Şu an aklıma başka birşey gelmiyordu.
Hızla yere koyduğum, çamaşır suyu ile dolu kovaya ucuna bez bağladığım bir sopanın bezli tarafını batırıp çektim. Daha sonra yerlerin üstünden uzun uzun geçtim. Mükemmel görünümlü bir kulübe yapmam gerekiyordu ve ben bunu tek başıma yapamayacak gibi gözüküyordum. Hızla yerlerin üstünden geçiyordum ancak; geçtiğim yerlerin üstünden tekrar tekrar 2-3 kez geçiyordum. Yerler pırıldayana kadar sürecekti bu. Ben, beyaz fayanslarda kendimi görünceye kadar olacaktı bu iş. Daha yavaş ve daha etkili yapsam daha iyi olurdu. Yavaş yavaş denemeye başladım ve beklediğim sonucu aldım. Bastırarak yapınca daha iyi bir görünüm kazanmıştı. Artık kendimi görüyordum. Sırada etraftaki dağınıklığı toplamakta idi. Hızla kitaplığımızdan alınan kitapları kitaplığa koymak üzere üst üste koyup kaldırdım ve yerine koymak üzere kaldırdım ve hızlı adımlar ile kütüphaneye yerleştirdim. T-Shirt ve pantolon dolu olan koltukların üstünden dürüp hızla aldıktan sonra birini Elena'nın, diğerini de Ed'in odasına koydum. İyi ki yerleri çok temizlemiştim. Yoksa kötü olabilirdi. Kardeşlerimin dolaplarına koyduktan sonra kırışan koltukları düzelttim. Şimdiden azalmıştı yapacaklarım. Hızla kardeşlerimin yataklarının çarşaflarını değiştirmeye başladım. Bu derecede bir temizliği sanırsam 3 yaşında annem ile yapmıştım. Çarşaflar değiştikten sonra dağınıklılığın bittiğini fark ettim. Artık kulübenin içine sadece bir koku spreyi sıkmam gerekli idi. Daha sonra dışarı çıkacak ve boyama işlemi yapılacaktı. Hızla güzel, lavanta kokulu koku spreyini odalara sıktıktan sonra dışarı çıkmak için kapıyı açtım.
Dışarı çıktığımda etrafta melezler dolaşıyordu. Bu melezlerin yene geldiğine bir işaretti. Onları uyduruk efsaneler ile korkutabilirdim ancak, korkutup kaçırmak 10-15 dakika alıp beni meşgul edecekti. Ben ise meşgul olmak yerine temizlemeyi tercih ediyordum. Aklıma birkaç değişik şarkı gelmişti. Yere daha yakın olan duvar kısmını çabucak bitirecektim. Aklıma gelen şarkıları bir yandan kısık sesle söylüyor, bir yandan da çalışıyordum. Bu şarkılardan birinde "Garda Kıyısı Gölünde Bir Nehir Vardı" şarkısı idi. Bu köy benim köyümün ulusal şarkısı idi ve onu eskiden tavernalarda söyleyince herkes ayağa kalkıp eşlik edermiş. Ama artık böyle şeyler hiçbir yerde olmazdı. Amerika'nun ulusal marşını burda söylesem bile kaç kişi devam ettirirdi ki? Ben cevabı biliyordum. En fazla 4 veya 5 kişi ederdi. Ben bu tartışmaları kafamda düşüneceğime belki iş yapsaydım temizlik denetiminden yüksek bir puan alabilirdik. Bunları kafamdan atıp kendimi bedenimce temizliğe vererek iyi bir iş sergilemeli idim. Hızla yeni çıkan boya spreylerini sıkmaya başladım. Bunlar akmıyordu ve gerçek gri ve siyah arası kara bir renk veriyordu. Bu bana daha çok çalışma azmi veriyordu. Çünkü bir işin doğrusunu yapmak belki bütün dünyadaki insanlara verilen en büyük ödül olurdu. Hızla az kalan, boyumun yetişebildiği yerlere ayağımın ucuna basarak çıktım. Artık boyumun ulaştığı yerler bitmişti. Sırada merdiven ile dışarıyı boyamak kalmıştı.
Hızla merdivenleri kurdum ve spreyleri iki elim ile tutarak boyamaya başladım. Yan yana dizdiğim birsürü merdiveni çok iyi kullanıyordum. Tüm mesele denge işi idi. Bir yer bitince diğer yerde olan merdivene atlıyor ve düşmemeye çalışıyordum. Zeus'un bana verdiği "Düşme Laneti" artık özelliğini kaybetmişti. Bu sıralar sahip olduklarım da kaybolmuştu. Kılıcım artık buz kontrol edemiyordu ve bu beni deli ediyordu. Daha çok sıcaklığa yaklaşmıştı. Ben temizlikte odamı dahi toplayamazken şimdi bütün kulübeyi adam akıllı temizliyordum. Ed ve Elena maceralarından dönünce mükemmel bir sürpriz olacaktı onlara. Hızla merdivenlerden atlıyordum. Artık bitmek üzereydi. Çatı tarafına çıktım ve hızla fırça ile orayı boyamaya başladım. Dengem muhteşemdi ve diyecek yoktu. Artık bitmişti. Son işim, iyi bir karşılama yapmaktı. Merdivenlerden birine tutundum ve aşağı hızla indim. 3-4 basamak kala atladım. Kapıyı hızla boyamaya başladım. O da gri ve siyah arası kara bir renk aldıktan sonra önüne "Hoşgeldiniz" yazan bir silecek sermiştim. Kapının birinin sağında, birinin de solunda olan ve "Hoşgeldiniz" yazan çelenkleri koydum. Daha sonra hem kardeşlerimi, hem de temizlik denetimcisini beklemeye başladım.