Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Temizlik Denetimi 9 | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Alex Nike Hephaistos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10
| Konu: Temizlik Denetimi 9 Salı Ocak 25, 2011 11:44 pm | |
| Kardeşim ile bir sonraki Kulübe Temizlik Denetimi için temizlik yapacaktık. Tyler, Elena ve yeni gelen gizemli kardeşim temizliğe yardım etmeden hemen tüymüşlerdi. Pers'i de uykulu uykulu kaldırmaya koyuldum. Uykulu suratı ile duran Pers'e "Temizlik" diyince dünyadan soğurcasına bağırdı. Uzun bir süre aralıksız güldükten sonra onu sırtıma alıp Temizlik malzemelerinin yanına götürdüm. Sırtımda önce tepişen kardeşim, daha sonra tepişmemeye başlamış ve sırtımda uyumuştu. Onu kanepeye fırlatınca uykudan uyanan tatlı bir kedi gibi havaya zıpladı. Gözlerinin Kolerası'na kadar gelen kırmızı damarlar onun delirmek üzere olduğunu gayet iyi açıklıyordu. Uzun bir süre onun bu haline güldükten sonra bir eline su dolu kovayı, diğer eline de fırçayı verdim. Ben de bu Temizlik malzemelerini aldıktan sonra yerleri temizlemeye başladım. Geçen temizlikten beri düzenli olan heryeri şimdi kir götürüyordu. Etrafa sıçrayan motor yağları buna birer örnek olsa gerekti. Pers, motoryağlarını çıkarmak için birçok kez uğraşsada olmamıştı. "Neden temizlik için birşeyler icat edip onları kullanmıyoruz? Böylece hemen biter ve biraz daha uyuruz." demişti. "Elbette böyle birşey olabilir Pers ama gerçek dünyada insanlar icatsız bir biçimde evlerini temizliyorlar ve senin benim yapamadığımız kadar güzel bir temizlik ortaya çıkıyor. Bence bu konuşma ikiiz içinde yeterli olmuştur." demiştim. Kafası ile onayladıktan sonra daha hızlı bir tempo ile temizlemeye başladık. Motoryağlarını biraz olsun çıkarmıştık ve kahverengi ahşap yer dekorları da eski renklerine dönmüşlerdi. Bunun verdiği özgüven ben ve Pers'i bayağı mutlu etmişti ama hayatında biraz olsun Temizlik yapan Pers, henüz bizim bu işlerin başında olduğumuzdan habersiz olsa gerekti. Hızla elime temizlik bezini aldım ve pencereleri temizlemeye başladım. Pers, benim pencereleri temizlediğimi görünce yardıma geldi. Dışarda, kulübemizin önüden geçen kızlar bize kikir kikir gülerken Pers, utanmanın verdiği surat rengi ile bana bakıyordu. Sinirden ağlamak üzere olduğunu düşünürken bunun bir şaka olduğunu anlamıştım ve gülmeye başlamıştım. Pers de dayanamayıp gülmeye başlamıştı. 2 kardeş bu koca kulübeyi temizlemeye devam ediyorduk. Pencereler bitmişti ve yerler pırıl pırıldı. Etrafta duran fazla eşyaları toplamadan evvel Pers'in ortakıltan kaybolduğunu anladım. Onu ararken odasında, etrafa dağılan eşyalarını topladığını gördüm. "Evet. Toplamamız gereken birkaç oda var Pers. Sen senin odandan başla. Daha sonra Tyler ve yeni ismini bilmediğim gizemli kardeşin odasını topla. Ben oturma odasındaki eşyaları, kendi odamı ve Elena'nın odasını toplayacağım. Gayet iyi bir temizlik olacağından adım gibi eminim. Biz en iyi puanı alacağız kardeşim. Hadi. 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1 başla!" sözlerimi bitirince Pers, daha da hızlı toplamaya başladı. Ben de koltuk ve kanepelere dağılan eşyaları düzenliyor ve sıra ile odalara koyuyordum. Kütüphanedeki kitapların yerlere atıldığını görünce sinirle önce etrafıma bakıp bunu kimin yaptığını meraklı gözler ile anlamaya çalıştım. Bunu elbet Tyler yapacaktı. Hızla yerdeki kitapları alfabetik sıraya göre kitaplığa koydum. O sırada Pers, Tyler'in odasına geçiyordu. | |
| | | Perseus Carter Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1204 Kayıt tarihi : 01/01/11
| Konu: Geri: Temizlik Denetimi 9 Çarş. Ocak 26, 2011 12:09 am | |
| Tyler'ın odasının kapısını açtım. Kapıyı açmam ile kapatmam bir oldu. Sonra derin bir nefes aldım ve kapıyı tekrar açtım. Bir anda odadan korkunç bir koku yükseldi. Alez kokouyu alınca dehşet dolu gözlerle baktı. Bu koku Tyler'ın odasındaki çürümüş meyve yığınlarından geliyordu. Kaç gündür ellenmeyen meyveler çürümüş ve böceklenmişti. Alex'e döndüm ve "Elveda" dercesine bir işaret yapıp odaya daldım ve arkamdan kapıyı kapattım. Ardından bir süre Alex'in gülüşünü duydum. Odaya döndüm ve bu odayı nasıl toplayacağımı düşündüm. Bir tarafta meyve çöpler diğer yanda giysi dağı başka bir yönde çeşitli metal eşyalar. Kendi kendime söylenerek çürümüş meyve tepesindeki sineklere döndüm. Elimi biraz önce Alex'in bana verdiği temizlik kemerine götürdüm ve içinden iki adet böcek spreyi çıkarttım. Böcek spreyini çürümüş meyve yığınına sıkarken odada yeşil bir bulut oluştu. Bu bulutu sprey yapmıştı. Bulutu aldırmadan ölen sinekleri izledim. Hepsinin öldüğüne inancıya kadar odaya sprey sıktım. Hepsi ölünce sıra meyveleri toplamaktaydı. Tam elimi meyve yığınına doğru attım ki meyvelerin arasından kurtçuklar çıktı. İşte bu olamazdı. Telaşla bir poşet kaptım ve meyve dağını içine geçirdim. İçi çürümüş meyve ile dolu olan poşetin ağzını hızla kapattım ve koşarak odandan dışarı çıktım ve kulübe dışındaki çöp kutusuna çöpü attım. Alex çok eğleniyor gibi kıs kıs gülüyordu. Alex'e sinirli bir bakış attıktan sonra hızla Tyler'ın odasına girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Yine o kir dolu oda ile baş başa kalmıştım. Kirli giysilere döndüm ve burnumu tıkayarak onları bir poşetin içine atmaya başladım. Tam en sonuncularına gelmiştim ki bir tane iç çamaşırı gördüm. Bu Tyler'ındı. Bu iç çamaşırı bi slipti ve arkasında spiderman resmi vardı. İçinde ise Tyler'ın adı yazıyordu. İşte bu kirli odanın intikamını almak için çok iyi bir fırsattı. İç çamaşırının fotoğrafını çektikten sonra elimdeki kirli poşetini çamaşır makinasına götürdüm. Çamaşır makinemiz normal evlerdekilere benzemezdi bu 1 Ton kıyafet taşıyabilen bir çamaşır makinesiydi hemde normal çamaşır makineleri ile aynı boydaydı. Çamaşırları çamaşır makinesine atınca Tyler'ın odasına geri döndüm. Büyük kirler bitmişti artık yerleri silebilirdim. Aldım elime bezi ve başladım silmeyi. Birkaç dakika içinde yerler bitmişti. Şimdi sıra tozları almaktaydı. Odanın pencerisini açtım ve elime aldığım elektrik süpergesi ile tüm tozları almaya başladım. Halıyı,yatak altını, döşeme kenarlarını heryeri silmiştim ve tertemiz yapmıştım. Odanın temizliğinin bittiğini fark edince çamaşır makinesi aklıma geldi. Şİmdiye bitmiş olmalıydı. Hemen gittim ve yıkanıp kurulanmış olan çamaşırları Tyler'ın dolabına yerleştirmeye başladım. Şimdi sıra Aima'nın odasındaydı. Umarım o bu kadar korkunç değildir. | |
| | | Alex Nike Hephaistos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10
| Konu: Geri: Temizlik Denetimi 9 Cuma Ocak 28, 2011 7:17 am | |
| Oturma odası bitince odama girmiştim ve odamı hızlıca toplamıştım. Etrafa damlayan motoryağları ve birkaç harita ile dolu olan odamı hızlıca temizlemeye koyuldum. Temizlik bezi ile motoryağlarının üstünden defalarca geçtikten sonra yinede çıkmayınca biraz mekanikten yardım almamızın gerekebileceğini düşündüm ve temizlik aletlerini birbirine bağdaş şekilde bağlayıp kesip biçtim. Pers, biraz kuşkulandığı için "Alex, orada birşey mi oluyor?" diye sormuştu ama ben bu durumdan şüphelenip aleti köşeye sakladım ve "Hiçbirşey olmuyor Pers. Sen temizliğine devam et. Ben sadece odamın ne kadar pis olduğunu sağa sola vurarak belli ediyorum." demiştim. Aptal kafam! Pers kesinlikle bunu anlamıştı ve yanıma gelecekti. Şimdi bile kuşkulu kuşkulu düşünüyordu. Denetleyicinin temizlediğim motoryağlarını benim temizlemediğimi öğrenince düşük puan verebilirdi. Hızla ıslak bezi önceden aletim ile temizlediğim yerlere sürerek temizlenme havası verdim. Haritaları da düzenlice katlayıp masama koydukten sonra odamdan çıktım ve "Burası bitti Pers. Senden durum nasıl?" diye sordum. Durumun vahim olduğunu anlamıştım. Ses gelmeyince aleti imha etmek için mağaranın gizli kapısından içeri attım ve mağarayı kapattım. Elena'nın odasına derin bir nefes alarak geldim. Burasının temiz olduğu hissi her nasılsa içime doğmuştu. İçeri girer girmez parfüm kokusundan zehirlenip yere düştüm.
Duvarda asılı saate baktığımda saat 17:42'idi. Temizliğe tam 15:18'de başlamıştık ve ben buraya 16:52'de gelmiştim. Ben, 50 dakikadır uyuyor olmalı idim. Ayağa kalkmaya çalıştım ama zehirlendiğim için kalkacak direncim kalmamıştı. Pers, henüz ortalığı temizlememiş olmalı idi ki hala sesi çıkmıyordu. "Burada işler vahim Alex. Sen ne ya-" sözünün devamını getiremeden burnunu tıkadı ve beni dışarı çıkardı. Odadan çıkınca kendimi daha rahat hissettim ve bağırmaya başladım. "Sektör 7! Gaz maskeleri!" dedim. Tavandan, sesimin çıktığı yere 2 adet gaz maskesi düştü. Maskeleri sıra ile Pers ve ben suratlarımıza taktık. Pers, "Aima'nın odası gerçekten felaket derece kanunen 1100 yıldır temizlenmediği için biraz daha uğraşacağım." dedi. (Cümle bozukluklarını bilerek yaptım. Şaka amaçlı.) Kahkaha atarak. "Elena'nın odasının hemen her yerinde ruj kapları, parfüm şişeleri ve giysiler var. Ne yapacağımı bilemiyorum." dedim. Aynı anda ikimizde kardeşlerimizin odasına girdik. Pers'ten birşeylerin kırıldığına dair sesler geliyordu. Bunları duymazdan geldim ve Elena'nın odasındaki boş ruj kutularını ve parfüm şişelerini bir çöp torbasına doldurduktan sonra odanın dışına çöp torbasını atıp tekrar içeri girdim. Kızlara özel herşey bu odada vardı ve midemi bulandırıyordu. Katlayıp eşyalarını dolaplarından birkaçına yerleştirdikten sonra heryerin tozunu alıp sildim. Daha sonra odadan dışarı adımımı attım ve gördüklerime şok oldum... | |
| | | Perseus Carter Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1204 Kayıt tarihi : 01/01/11
| Konu: Geri: Temizlik Denetimi 9 Salı Şub. 01, 2011 4:27 am | |
| Aimanın odasındaki çöpler dışarı taşmaya başamıştı. Bunu durdurmalıydım, hemen odanın kapısını kapattım fakat yinede dışarı birkça çöp çıkmıştı. İçeride çöpel ile baş başa kalmıştım. Acaba Aima bu çöpleri nereden bulmuştu. Buradaki her çöpü görünen yemeği o yemiş olamazdı. Etrafıma bakındım, burası cidden Tyl'ın odasından daha dağınıktı. Orayı hallettiysem burayı da hallederim diye düşündüm. Derin bir "of" çektikten sonra elime bir poşet aldım ve yemek çöplerini toplamaya başladım. Poşet ağzına kadar dolduğunda ağzını bağladım ve bir kenara koydum. Hepsini çıkarken tek seferde atacaktım. Odaya döndüm ve şok oldum, odada halaa sürüsüyle yemek çöpü vardı. İşin kötüsü daha yerdeki kıyafetleri toplamaya başlamamıştım bile. Yanımdaki poşetlere baktım, umarım bu kadar poşet yeterdi. Kocaman poşetlerden bir tanesini açtım ve içine yemek çöplerini doldurmaya başladım. Poşet yine ağzına kadar doluyordu ki çöpler bitti. Bir "Oh" çekerek çöpün ağzını bağladım ve onu da diğerinin yanına koydum. Şimdi sıra kıyafetlerdeydi. Yere baktım, yerdeki kıyafetlerin hangisi temiz hangisi kirli anlaşılmıyordu. Aimanın kıyafet çekmecesini açtım, çekmece tamamen boştu. Sanırım Aima yerleri çekmece olarak kullanıyordu. Yerdeki kıyafetlerin bir kaçında yağ lekesi, bazılarında canavar kanı ve çoğunda ise yemek lekesi vardı. Geri kalan temiz kıyafetler ise bunlara temas ettiği için kirlenmişti. Kısaca tüm kıyafetler kirliydi. Hepsini tek, tek poşete doldurmaya başladım. Her attığım diğerinden daha kötü kokuyordu. İşin tuhafı, tüm kıyafetler farklı bir şey kokuyordu ama hepsi de iğrenç kokuyordu. Bunda değişen bir durum yoktu. Nefes almamaya çalışarak kıyafetleri poşete attım. İşim bittiğinde poşetin ağzını bağladım ve diğer poşetlerin yanına koydum. Ellerime baktım, ikiside çok kirliydi. Bu eller ile temizlik yapamazdım. Bir koşu tuvalete gittim ve ellerimi iyice yıkadım. Aima'nın odasına geri dönerken Alex bana kızgın bir ifade ile bakıyordu. Sanırım kapı dışına çıkan çöpleri görmüştü. Aimanın odasına girdim ve kapıyı kapattım. Yine kirler ile baş başa kalmıştım. Temin getirdiğim su dolu kovayı yanıma koydum. Elime de bezi aldım. Bez ile masaların üzerindeki tozları aldım, tozların bazıları yere dökülmüştü. Elimdeki bezi kovaya daldırdım ve ıslattım. Elimdeki ıslak bez ile masadaki kirleri sildikten sonra sıra yatağa geldi. Yatak örtüsünü, kılıfları ne varsa alıp poşete tıktım. Yatağın üzerindeki tozu silktikten sonra yere geçtim. Tek burası kalmıştı, elimdeki su dolu kovaya viledayı daldırdım ve yerleri silmeye başladım. Vileda ile yerleri silince elime aldığım başka bir bez ile de yeri parlatırcasına temizledim. Her taraf ter temiz olmuştu. Duvarın kenarında duran poşetleri sırtladım ve dışarı çıkarken iki tanesini çamaşır makinesi önüne koydum. Ardından dışarı çıktım ve yemek çöpü dolu poşetleri dışarıdaki çöpe attım. Geri döndüğümde banyodaki poşetleri açtım ve içlerindeki kıyafetleri çamaşır makinasının içine boşalttım. Çamaşırlar birkaç dakikaya yıkanmış ve kurulanmış olurdu. Aimanın odasına döndüm, içerisi biraz havasızdı. Camı açtım ve elime bir oda spreyi aldım. Spreyi etrafa sıka, sıka dışarı çıktım. Oda gayet temiz görünüyordu. Spreyi banyodaki yerine kaldırdıktan sonra temizlenmiş kıyafetleri aldım. Her kıyafeti tek, tek çekmecelere kaldırdım. Ardından banyoya geri döndüm ve yatak örtülerini aldım. Hepsini düzgünce serdikten sonra işim bitmişti. Oda pırıl, pırıl olmuştu. Eşyalar resmen temizlikten parlıyordu. Dışarı çıktım ve Alex'e sordum: "Yapacak başka bir şey kaldı mı ?" | |
| | | Alex Nike Hephaistos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10
| Konu: Geri: Temizlik Denetimi 9 Salı Şub. 01, 2011 6:22 am | |
| "Yapacak başka bir şey kaldı mı?" demişti Perseus. Onu sevindirecek bir haber verecektim. Evin hepsini temizlediğimiz doğruydu ama tek biryer kalmıştı. "Perseus, seni sevindirecek bir haber veriyorum. Sadece tek bir yer kaldı. Orası da biraz zor ama çabalarsak yapabileceğimizden adım gibi eminim dostum. Orasının adını söylüyorum. Bak söylüyorum dinle! Oranın adı dışarısı oluyor. Kulübenin dışındaki siyahımsı gri renk neredeyse akacak duruma gelmiş. Orayı geçen sefer boyamama yardım etseydiniz kesinlikle bu sefer boyamak zorunda kalmayacaktık. O kadar uyarmıştım Elena'yı ve Eduard'ı bana yardım etsinler diye. En azından bu sefer 2 kişi boyayacağız ve daha güzel bir görünüm olacak. Hadi Perseus, boyamaya başlayalım!" dedim ve boya malzemelerini ışık hızında odamdan alıp dışarı koydum ve Pers'e işaret vererek onun yanıma gelmesini sağladım. "Evet Pers, yapacaklarımızı eminim anlamışsındır. Önce boyumuzun yettiği yerleri boyayacağız ve daha sonra merdivenlere çıkacağız. Akıtmayan bir boya fıskiyemiz var. Bu yeni icat ettiğim aletlerden biri ve işimize oldukça yarayacak. Sen arka taraftan başla ve arka tarafta boyunun yettiği yerleri boyadıktan sonra senin soluna git ve orayı da boyunun yettiği yere kadar boya. Ben ise önce önü, sonra solumu boyayacağım. Hadi Perseus! Başlayalım!" dedim ve hızla aletlerim ile duvarı boyamaya başladım. Oldukça iyi boyasamda duvarlardaki akan boya zor boyanıyordu. Perseus'un boyarken çıkardığı ses, kulaklarımda çınlamaya başlamıştı bile. "Durumun ne Perseus?" diye sormam üzerine. "Mükemmel!" diye cevap verdi. Benimkide mükemmel gitmeye başlamıştı. Boyumu aşana dek boyamaya devam ettim.
Perseus'un söylediği sözlere karşı, Titanik filminin arkaplan sesine oldukça benzeyen bir ıslık sesi çıkarıyordum. Siyahımsı rengi ile, orta kısımları parlayacak bir biçimde duran duvara uzun uzun bakıyordum. Gerçekten muhteşem bir başyapıt olduğuna inanıyordum bu duvarın. Merdiveni koltuk altıma aldığım gibi yan tarafa geçtim. Diğer tarafa geçmeden evel burayı tam boyayacaktım ve sonra ön tarafa geçip oranın yarım kalan tarafını boyayacaktım. Sol tarafıma geldiğimde, Perseus'un yerleri karıştırıp benim boyayacağım tarafı boyamaya başladığını gördüm. "Perseus, sanırım gideceğin yerleri karıştırmışsın. Solumu ben boyayacaktım. Sen de arka tarafın solunu. Yani benim sağımı, ya da öyle birşey. Gerçi önemli değil ben boyarım." dedim ve diğer tarafa doğru yürümeye başladım. Bu merdivenleri New York da yaşarken daha zor tuttuğumu ve tek el yerine iki el ile taşıyabildiğim aklıma gelmişti. Burada yaşamaya başladığımdan beri bir "Android" gibi olmuştum. Boyum neredeyse 2 metre olacak biçime gelmişti ve kulübenin yarısını kolumu kaldırarak doldurabiliyordum. Çok az bir süre sonra diğer tarafa geldim ve boyamaya başladım. Bu iş bitince gerçekten uzun bir süre kulübede dinleneceğimi giderken defalarca söylemiştim. Diğer tarafa geldiğimde fıskiye ve hortum biçimindeki boya fıskiyesini "Yoğun" kısmına getirdim ve uzağa geçtim. Düğmeye basmam ile hortum ile halı yıkarken çıkan sudan daha yoğun bir boya çıktı ve duvarı hızla kaplamaya başladı. Biraz olsun akan boyayı da mikroskop ile görmek imkansızdı. Bu oldukça kapalı gri renkli boya ile sağ tarafı boyadım ve öne doğru yürüdüm. Perseus da bitirmek üzere olduğunu gösteren el-kol hareketleri yapıyordu ya da ben öyle anlıyordum.
Ön tarafa geldiğimde burayı eskisi gibi özenle boyamam gerektiğini anlamıştım. Çatı bölümünde bir problem olmaması beni her ne kadar sevindirsede ön tarafın duvar bölümü oldukça çabuk aşınıyordu. Hızla "İnce" ayara getirdiğim boyayı elime aldım ve merdiveni tek el ile kurup üstüne çıktım. Beyaz, temizlik merdiveninin en üstünün bir altına çıktıktan sonra duvarı boyamaya başladım. Duvarın yarısından biraz fazlasını boyamış olmam beni rahatlatmıştı. İşimiz, en geç yarım saate bitecekti. Bu bölümlerin hepsini boyadıktan sonra içeriyi de kontrol edecektik Perseus ile. Ön tarafın boyama işinin %80'inden fazlası bitmişti bile. Merdivenden biraz aşağı inip sağ ayağımı yere koyduktan sonra çift el ile merdiveni oynatıp biraz daha sağa gittikten sonra boyayı, son kalan yere tuttum. İşimin bittiğini Perseus'a söylemek için can atıyordum ama öncelikle şu temizlik malzemelerini toplamalıydım. | |
| | | Perseus Carter Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1204 Kayıt tarihi : 01/01/11
| Konu: Geri: Temizlik Denetimi 9 Salı Şub. 01, 2011 7:25 am | |
| Duvarı boyamak yorucu ama eğlenceliydi. Bilmiyorum belkide tek ben böyle düşünüyordum. Boyumun yettiği yerleri boyarken Alex yaklaştı "Ben işimi bitirdim Perseus, şimdi şu aletleri toplayacağım. Senin işin ne zaman biter ?" Elimi kaldırdım ve 10 dakikaya eş değer bir şekilde 10 parmağımı gösterdim. Bunun ardından bir kapı sesi duydum. Alex içeri girmiş olmalıydı. Acaba o nasıl bu kadar hızlı boyayabilmişti ? Uzun zamandır burada olduğu içindir belkide...
Alex'in çok hızlı bi şekilde boya yaptığını düşündükçe daha da hızlanıyordum. Elim resmen otomatiğe bağlamıştı. Düşünmüyordum, elim kendiliğinden hareket ediyordu. Bu çok acayip bir durumdu. Sanırım Alex benim şimdiki halime çok uzun zaman önce gelmişti. Hızla boyadığım yan cepheyi inceledim. Burası bitmiş gibiydi yani boyumun yettiği yerler bitmişti en azından. Alex'in benim kullanmam için bıraktığı merdiveni aldım. Bu merdiven gerçekten büyüktü fakat bana hafif gelmişti. Tahmin ettiğimden daha hafifti en azından. Merdiveni yan cepheye taşıdıktan sonra onu düzgünce açtım. Üzerinden düşmek istemezdim. Merdivene yavaş ama dikkatli bir şekilde çıkmaya başladım, merdiven her adımımda sallanıyordu. Bu da benim yavaşlamama neden oluyordu. Merdivenin tepesine vardığımda düşmemek için bir denge buldum. Bu dengeyi bozmamalıydım. Dikkatli bir şekilde elimdeki boya rulosu ile duvarı boyuyordum. Boyadığım renk koyu gri-siyah karışımı bir şeydi. Boyayı yaparken canım sıkılmaya başladı ve içimden şarkı mırıldandım: "When I see you. I run out of words to say, i wouldn't leave you.Cause you're that type of girl to make me stay" Bu şarkıyı söyledikçe aklıma Claire geliyordu. Bugün onu görmüşmüydüm? Sanmıyordum. Claire'ı düşünürken merdivenin sallanması ile kendime geldim. Ne yapıyordum ben ? Claire'ı dinlenirkende düşünebilirdim. İşime konsantre oldum ve birkaç dakikada yan cepheyi boyamayı bitirdim. Şimdi sıra arka cephedeydi. Arka tarafa geçtim ve merdiveni duvara dayadım. Yine dikkatli bir şekilde çıkmıştım tepeye fakat bu sefer biraz daha hızlıydım. Galiba bu merdiveni kullanmaya alışmıştım. Arka tarafı özenle boyuyordum...
Son bir boya darbesi, ardından boyama işim bitmiş olacaktı. Her yeri boyamıştım. Yavaşça aşağıya inmeye başladım. İnerken ters bir hareket yaptım ve merdiven sallandı. Boya elimden kaydı, tam havalanmıştı ki onu havada tuttum. Tutmaz olaydım, boyayı tuttuğum için dengem bozulmuştu. Merdivenden çok sert bir şekilde düştüm. Boya sağlamdı yani sadece bir kısmı dökülmüştü, o da benim üzerime. Boyanın kapağını kapattım ve merdiveni topladım. Üzerim çok kötü boya olmuştu. Üzerimdeki boyaları temizlemek için içeri doğru yürüdüm. Kapıdan içeri girmeden önce son kez kulübenin dış görünüşüne baktım, harika görünüyordu. O gri-siyah karışımı boya kulübemize bir güzellik katıyordu. Tek bir yerin bile boyası dökük değildi. Her teraf siyaha kaçık gri rengindeydi. Sevinçle içeri girdim, girmem ile büyülenmem bir oldu. Kulübemizin içi adeta parlıyordu. Yerlerdeki mermerlerden yüzünümü görebiliyordum. Etraf çok güzel havalandırılmıştı ve her yeri güzel bir lavanta kokusu sarıyordu. Her oda düzenliydi, her şey yerli yerindeydi. Kardeşlerim gelince kulübemizin bu haline bayılacaktı. Kulübenin ter temiz olmasının verdiği rahatlıkla banyoya geçtim. Üzerimdeki kıyafeti çıkardım ve makineye attım. Kıyafetim makinede yıkanırken bende kısa bir duş aldım. Çıktığımda hiç bir yeri kirletmemeye özen gösterdim. Yeni yıkanmış olan kıyafetimi aldım ve katlayarak çekmeceme koydum. Her yer çok düzenliydi, kulübemizin bu halini sevmiştim. O güzel temizlik kokusunun verdiği rahatlama ile yatağıma uzandım. Uyumadan önce düşündüğüm tek şey vardı o da kulübenin ter temiz olduğuydu...
-RP BİTMİŞTİR- | |
| | | Alexandra Bethany Daniels Afrodit'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1854 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Temizlik Denetimi 9 Perş. Şub. 03, 2011 12:52 am | |
| | |
| | | | Temizlik Denetimi 9 | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|