Aşk nedir bilir misiniz? Birisine ilgi duymaktan daha farklıdır. Çok daha farklı. Aşk, seni başka boyutlara taşır; asla ulaşamayacağın yerlere. Mutluluğun zirvesine çıkarsınız o an; Kimse bozamaz bu mutluluğu. Kalbiniz hızlıca çarpar; Gözlerine baktıkça. Aşkın sessizliğini hiç kimse bozamaz; sadece gözler konuşur. Onlar verebilecek tek yanıttır. Aşk, hissedebileceğiniz en mükemmel duygudur size göre. Aşk, bunların dışında sizi üzebilir belki de. Bazen tek aşkınızı ararsınız; bulduğunuzu sanırsınız. Ama sonuç hep aynıdır. Xavier, bu duyguyu tek bir kızda yaşamıştı. Gözlerine baktığı ilk an; mutluluğun zirvesine çıkmıştı. Teni, tenine temas ettiği o ilk an; o aşkın ölümsüz olacağına işaretti belki de. Bunları hissediyordu şimdi de. Kızın baktıkça gri gözlerine. Doğruluyordu bunları, durmak bilmeyen kalbi de. Kalbi aitti Serena'ya sadece. Farklı dünyalara aitti o; masmavi denizlerde uzanmıştı o. Kalbinin yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor, bir türlü bu hissin gerçek olamayacağına inanamayan Xavier'dı o. Meleğini bulmuştu en sonunda. Kim bilirdi ki bulacaktı bir barda? Gözlerini ayıramıyordu ki o gri fırtınalardan.
Xavier, kendine gel. Kendisine defalarca hatırlattığı cümleydi bu. Belki de o zaman herkesin içinde, kızın yüzüne tuhaf bir şekilde baktığını anlayabilirdi. Yüzünün utançtan kızardığını hissediyordu; aşkı unutmaya çalışırken, tekrar bağlanmak... Bir daha bulamayacağını sanırken, yanında olduğunu farketmek... Hepsi şaşırtıyordu onu. Evet, kendine gelmesi gerekirdi. Serena'nın gözlerinden ayırdı son anda yüzünü. "Serena..." Ne diyeceğini bilemiyordu. Gerçekten! Nasıl devam etmesi hakkında en ufak fikri bile yoktu. Aşkın sayısız mahkumlarından biri olmuştu nasıl olsa. Ama ona en fazla veren acı, bunu daha yeni farketmesiydi. Yutkunarak devam etti konuşmasına. "Gerçekten harikasın. Yani harikaydın... Sahnede." Ah, sürekli aynı hataya düşmekten nefret ediyordu. Neden duygularını ifade etmekte bu kadar zorlanıyordu? Daha yeni ayrılmışlardı. Bunu yapamazdı ki... Her ne kadar istese de... Fakat tek çaresiydi belki de. Neden bu kadar güzel olmak zorundaydı? Gülümsedi her ne kadar elinde olmasa da... Aynı Serena'ya olan aşkı gibi... Düzeltmesi gerekirse, bitmeyen aşkı. Belki o yanılıyordu. Hiçbir bitmemişti bu aşkı. O'nu unutmak için resimlerini atmak, bir çözüm değildi tabii ki. Evet, neden buradaydı? Ve neden Serena'nın yanındaydı? Belki de tek yanıtı kalbinde saklıydı... Böyle düşünmekten nefret ediyordu. Tekrar yürüyebileceğini sanmıştı ki? Neden hala Aşk'ın esiri olmak onun canını acıtmıyordu? Neden içini sarabilen bir umut vardı hala? Neden yanıp tutuşuyordu bu aşkla? İşte yanıt bulamadığı tek sorulardı belki de bunlar.