Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| 12. Temizlik Denetlemesi | |
|
+7Ange Morgan Lamartine Theodor Aquila Julia Fackrell Argon Felix Antony Leo Zack Lamartine Zoi Anadyontai Edward Kevin Hawke 11 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Edward Kevin Hawke Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 2581 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: 12. Temizlik Denetlemesi Çarş. Nis. 13, 2011 4:08 am | |
| Odamdaki yatağımdan anında kalktım ve kalktığım saniyeyle beraber masamın üstündeki toz bezine koştum. Hemen temizliğe başladım. Önce masamı temizledim ve üstünü öyle bir güçle temizlemiştim ki resmen masamda yansıma mı bile görebiliyordum... ''yeterli değil !''. Her şey mükemmel olmalıydı... olacaktı. Bezi dahada bastırarak masayı silmeye başladım. Geçen ki yarışı Athena kulübesi yenmişti ve kesinlikle 2 kere üstünde yenmelerine dayanamazdım. Bu sefer kaçmak yoktu. Bu bir savaştı ve Zeus bilir ölümüne savaşacaktım. Masamı silmeyi bırakıp yatağıma yöneldim ve tozunu almaya başladım. Çok ciddi göründüğümü biliyordum aslında böyle biri değilimdir ama bu sefer gerçekten çok sinirlenmiştim. Bu ay biz yenecektik. Ne pahasına olursa olsun. Yatağımdaki çarşafları çıkardım ve mükemmel bir hızla dolabımın kapağını açıp temiz çarşaflar geçirdim. Kafamı dağıtmam sinirimi indirmem gerekiyordu. Kendi odamı bıraktım ve hemen diğerlerinin odalarına koştum. Sırayla Tiff'i , Ange'i , Yon'u , Fenix'i ve Zoi'yi kaldırdım. Öyle hızlıydım ki temizlik meraklısı kardeşim Ange bile sızlanmıştı. Fenix biraz direndi ama onu yatağında sarsınca (hele birde güç modunda) ciyaklayıp kalktı. Bu sefer yenecektik öyle yada böyle... Odama döndüm ve dolabımı toplamaya başladım. Önce giysilerin tozunu aldım ve renklerine göre düzenledim. Her şeyi çok hızlı yapıyordum. Dolabıma biraz koku sıktım ve duvarları silmeye başladım. Önce kapımın olduğu tarafı sonra yatağımın olduğu tarafı ve en sonunda dolabımın ve masamın olduğu duvarı temizledim. Yerlere cila sürmeye başladım ve her yer parlayana kadar bunu yapmaya devam ettim. Yatağımın altındaki çöpleri çıkardım ve çöpe attım. Yatağın altınada cila sürdükten sonra kapıya yöneldim ve kapıyı silmeye başladım. Kıvrımları ve düz olan tabanı sildikten sonra oturma odasına yöneldim... | |
| | | Zoi Anadyontai Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 61 Kayıt tarihi : 22/03/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Çarş. Nis. 13, 2011 5:19 am | |
| ''Heyy.Biraz yavaş ol!!!'' diye bağırdım Kev'e.İyiki güç moduna geçmemişti.Beni uyandırıp temizlik için hemen başlamamız gerektiğini söyledi.Gözlerim fal taşı gibi açıldı.Hemen yataktan sıçradım.Bir süpürge kaptım ama yerdeki yığıntıyı görünce hemen sert bir şekilde yere bıraktım.Işıktan daha hızlı bir şekilde yerdekileri toplamaya koyuldum.Çok hızlı bir şekilde katlıyordum.İçimden 'Şimdi yerler düzelsin sonra tam düzgün yaparım.' dedim ve süpürgeyi kaptım.Yerleri temizlemeye başladım.İyiki odam küçüktü.Süpürgeyle işim bitince hemen köşeye fırlattım.Toz bezini aldım.Cam,dolap,masa,aletler,alet duvarı...Ne varsa herşeyi temizledim.Odam küçüktü ama yapacaklar çoktu.Yaklaşık bir buçuk saate bitti.Kardşlerimin odalarına gidip ''Kardeşim,yardım edebileceğim birşey var mı?!'' diyordum.Çoğu hayır diyordu,ama kardeşim Tiff'in yardımıma ihtiyacı varmış bana ''Zo benim odam büyük,tek başıma beş saatte anca bitiririm,bana yardım eder misin?'' dedi.Hemen elime bir bez alıp yardıma koştum.Neden bilemiyorum ama nedense çok ama çok hızlı cam siliyordum.Büyük ihtimalle bir daha Athena 'Bilmişleri'ne yenilmek istemiyordum.11. Denetlemede çok çalıştık.Bir sürü olay yaşadık.Özellikle Kulübenin ortasına konulan yeşil cisim.Bu konuyu kapatalım.Camı ,masayı...Temizledikten sonra Tiff'e ''Şimdi ne yapayım?!'' dedim.''Vayy.Ne çabuk temizledin.Aslında bir merdiven bulup dolabın üstünü falan temizleyebilir misin?'' Merdiven mi?Merdiveni nereden bulacağım.Biraz düşünüp aklımdan 'Büyük Ev'.Hemen koşup Büyük Ev'e gittim.''Kherion,bir merdiven varsa 5 dakikalığına ödünç alabilir miyim?'' dedim.''Tamam.İçeride,ama hemen geri getir.'' dedi.Tamam anlamında kafamı salladın ve içeri girip merdiveni alıp jet gibi Apollon kulübesine koştum.Dışarıdan ''Tiff.Dolabın önündeysen çekil!!!!'' diye bağırıp direk merdiveni dolabın önüne koydum.Bir bez alıp dolabın önünü temizlemeye başladım...
En son Zoi Anadyontai tarafından Cuma Nis. 15, 2011 12:58 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Leo Zack Lamartine Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 11/03/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Çarş. Nis. 13, 2011 7:16 am | |
| Bir kabus gördüm. 12. temizlik denetlemesinde sonuncu olmuştuk. Bu yüzden çok erken kalktım. Işığa dönüşüp bezlerin ve kovaların yanına gittim. Onları aldım. Tam temizliğe bağlamıştım ki bir şey fark ettim. Su yoktu. Hemen kovaya su doldurdum. Temizliğe devam ettim. Bu böyle olmazdı. Biraz telekineziden yararlandım. Off kafam patladı. Ama buna hazırlıklıydım. Cebimden biraz ambrosia çıkardım. Küçücük kopartıp ağzıma attım. Baş ağrım hemen geçti. Ama ölümcül bir şey olabilirdi. Camları da halledince odama baktım. Evet bunu sevdim, diye düşündüm. Odamdan dışarı çıktım. Kev bütün odaları geziyordu. Selam verince oturma odasına indim. Burayı temizlemeye başladım. Camlar, yerler, mobilyalar... En sonunda oda bitti. Ancak yeterince güzel olmamıştı. Bu sefer baykuş kafaları yenip gagalarının kapanmasını sağlamalıydık. Yeniden odayı temizlemeye başladım. Odanın önünden biri geçiyordu. Kim olduğunu anlayamadım ama ona seslendim. _Yardım edebilir misin veya banyoyu temizler misin? | |
| | | Argon Felix Antony Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 30 Kayıt tarihi : 27/03/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Perş. Nis. 21, 2011 4:51 am | |
| Kimse beni kaldırma zahmetinde bulunmamıştı ama ben kendi isteğimle de olsa ve birazda seslerden dolayı yatağımdan kalktım ve diğer temizlik denetlemesinde yardım etmediğim için hemen bir süpürge aldım ve etrafı temizlemeye başladım.Biraz içeridekilere bakmak için kulübenin içinde gezindim daha sonra bir odanın önünden geçtim ve biraz uzaklaştıktan sonra bir ses Yardım edebilir misin veya banyoyu temizler misin? dedi.Arkamı döndüm ve garip bir ses tonuyla "Tabii ki." dedim.Sanırım yeni uyandığım içindi ve bunun geçmesini umuyordum.Bezleri ve diğer malzemeleri aldım ve banyoya yöneldim.İçimden tembel olduğum için homurdanıyordum biraz ama bu işi yapmak kesinlikle şart idi.Kovayı banyonun önüne koydum ve bezleri alıp muslukları parlatmaya başladım.Daha sonra en iğrenç olan kısma geldim ve fırçayı alıp elime eldiven taktım.Fırçayla tuvaletleri kötü bir duyguyla silmeye başladım.Sanırım parlaması için yaptığımdan daha hızlı silinmeli idi ama öyle yaparsam yüzüme su sıçrayabilirdi.Biraz geçte olsa tuvaletleri de temizledim ama bunu bir daha yapmak istemiyordum.Sıra yerleri silmeye gelmişti ve yerleri biraz fazla ıslatmıştım.Biraz sildikten sonra yerler ıslak kalmıştı ve bende oraları kurutmak için biraz daha siliyordum.Güzel bir ıslık tutturmuştum.Biraz sildim ve bir kaç dakika sonra arkadan "Hey!" diye bir ses gelmişti.Arkamı ani bir şekilde döndüm ve ayağım kayıp yere düştüm.Tamda popomun üstüne düşmüştüm ve çok sinirlenmiştim.Bana seslenen kişi kimdi bilmiyordum ama kahkahalar atarak gidiyordu.Arkasından "Bunu sana ödeteceğim!" diye seslendim.Her yerim ıslanmıştı.Banyoyu güç bela bir şekilde temizlemiştim ve benim için çok zor olmuştu.Yine de güzel bir gündü ve kardeşlerimin hepsini seviyordum ve onlarda beni seviyordu, en azından öyle düşünüyordum.Bu denetlemede birinci olacağımızı hissediyordum. | |
| | | Julia Fackrell Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 482 Kayıt tarihi : 15/02/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Çarş. Nis. 27, 2011 5:09 am | |
| Koridordan gelen büyük bir gümbürtü ve "Bunu sana ödeteceğim!" diye bir sesle uyandım neler oluyordu? hemen koridora çıktım sanırım hazla hızlı davranmıştım çünkü ayağım kaydı ve yere yığıldım "ahhhh" doğru ya on ikinci memizlik denetlemesi herkez odadan odaya temizlik bezleri fırlatıyordu Yon kimin ne yapacağını söylemeye çalışıyordu ve Argon 'da ayağa kalka bilmem için bana yardım ediyordu. Argona baktım ve teşekür ettikten sonra sanki hiç birşey lmamış gibi Tiff'e bağırdım. "Hey Tiff buraya bir bez göndersene" dedim sonra koridora bakarak "Hatta iki bez gönder" dedim Tiff kafasını kapıdan bile çıkarmayarak bana top haline getirdiği iki bezi attı ve bende bezlerden birini Argona fırlattım "Buna ihtiyacın olacak"dedim koridioru göstererek sonra bana güldü ve işine geri döndü bende temizlemek üzere odama geri döndüm. Önce yatağımı sonrada dolabımı topladım yerleri ve camları silmeye başlamadan önce uyanmayan diğer kardeşleri kaldırayım dedim ve Teo'nun odasına doğru ilerledim... | |
| | | Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Perş. Nis. 28, 2011 8:34 am | |
| Sabah uyandığımda uyuduğumdan şüpheliydim. Çünkü gece çok geç bir saatte kulübeye dönmüştüm. Çünkü kardeşim Tiff'le New York'a gidip bir sürü temizlik malzemesi almıştık. Geçen temizlikte kazanmaya o kadar odaklanmıştık ki malzemelerimizi biraz fazla kullanmışız. Kheiron'dan yenilerini istediğimdeyse "Tabi veririm Theodor, ama önce Tarlalar'dan bir kamyon dolusu çilek toplamanız gerekir." cevabını aldım. Kheiron'a gülümseyip oradan tüydüm ve gidip Tiff'le konuştum. Kardeşlerimizin ceplerinden paralarının bir kısmını(!) (ç)aldıktan sonra da Pegasuslarımıza atlayıp New York'a gittik. Kaslı olduğunu ileri süren temizlik bezlerinden, haftalarca kokusunun çıkmayacağı iddia edilen çamaşır sularından ve satıcı tarafından kendimizi ormanda hissettirebileceğine dair binlerce yemin edilen birkaç deterjan aldık. Paramız bitmeye yaklaştığı zaman da şans eseri oradan geçen bir Hermes çocuğu ile Güneş Arabası'nı sürebileceğine söz vererek anlaştık. O da bize bir sürü sabun, kova, yepyeni fırçalar ve süpürgeler verdi. Sonra da kampta görüşeceğimizi söyleyip ayrıldık. Bu konuda Kev'le konuşmam gerekecekti, çocuğu birkaç nazik(!) hareketle Güneş Arabası'ndan vazgeçirebilirdik sanırım. Neyse, sonuç olarak bütün aldıklarımızı kulübeye zorla taşıdık ve yorgunluktan bitmiş bir şekilde odalarımıza gittik. Kafamı yastığa koyduğum anda da alarmım çaldı ve yataktan kalktım.
İlk iş olarak yatağımın çarşaflarını çıkardım. Daha sonra da yatağımın üstündeki, sandalyemdeki ve bir köşede birikmiş yüzlerce kirli tişörtümü alıp hepsini kapının önüne koydum. Ama sonra karantinaya alınmaktan korktuğum için hepsini banyoya taşıdım ve bebek poposu yumuşaklığı vereceğini umduğum yumuşatıcıyla yıkanması için makinaya attım. Odama dönüp bir toz beziyle bazamın ayaklarını silmeye başladım. Sonra döşeğimi kaldırıp bir kenara attım ve bazamın kalan her köşesini sildim. Bu işlemi bir kere daha yaptıktan sonra döşeğimi geri koydum. Yeni bir bez alıp dolabımı temizlemeye koyuldum. Önce kapılarını sildim, bantı düşmek üzere olan posterlerime yeni bantlar yapıştırdım ve onların da tozunu aldım. Sonra da kıyafetlerimi koklayarak temizlerle kirlileri ayırmaya koyuldum. Bir ara burnum hissizleştiği için her şeyi temiz kısmına koyduğumu fark ettim. Bunun üzerine penceremi açtım ve kendime gelene kadar da penceremi sildim. New York'ta camı silerken akrobatik hareketler yapan temizlikçileri şimdi daha iyi anlıyordum. Çünkü bazı kirler yüzünden amuda bile kalkmıştım. Çünkü çömelince bile göremediğim kirler vardı, gerçi bunları başkalarının görüp görmediğini bilmiyordum. Duvar boyu cam taktırdığım için kendime sövüp masamı temizlemeye başladım. Etrafına barikat çevirdiğim günlüğümü göz önünden kaldırdıktan sonra her şeyin tozunu aldım. Ayrıca çikolata yerken kitap okumanın zararlarını da öğrenmiş oldum. Bütün kitaplarımı renklerine göre dizdikten sonra görme yeteneğimi kaybettim. Bu yüzden yeri silmeye başladım. Yeni aldığımız "vileda"lar gerçekten işe yarıyordu. Silmeyi bitirip bir kat da cila attıktan sonra yere basmaya korkarak dolabıma geri döndüm. Annemin Japon iş arkadaşından öğrenip bana öğrettiği sanatımsı katlama şekliyle tüm kıyafetlerimi katladım. İşim bittiğinde güneş şeklinde toparlanmış tişörtlerim, bir sütun gibi yükselen pantalonlarım ve ok&yay takımı şeklinde dizilmiş çoraplarım oldu. Kendi kendime gülümsedim ve kapımı silmeye başladım. Kapımın camı artık görünmeyecek kıvama geldiğinde bu işi de bıraktım. Sonra tertemiz odamda bir mezar gibi duran halımı gördüm ve korkudan zıplayıp kafamı tavana vurdum. O sırada kapımın önünde duran Julia kahkahayı bastı. Biraz sonra ben de kendi halime gülmeye başladım. Biraz kendimize geldiğimizde Julia "Teo ben buraya seni uyandırmaya gelmiştim ama bakıyorum da sen bize yardım etsen daha iyi olur." dedi. Ben de gülümsedim ve "İltifat ediyorsun kardeşim, elimden ancak bu kadarı geldi. Ama yardıma ihtiyacım var aslında. Şu halıyı bir güzel yıkasak iyi olacak." dedim. Julia kafasını salladı ve "Benim halım da toz içindeydi, ben de kendiminkini getireyim." dedi. Arkasını dönüp gitmeye yeltendiği sırada "July, dur bir dakika. Aklıma bir fikir geldi. Bütün kardeşlerimizin halılarını toplayıp bahçeye getirir misin? Sen de odanı temizlemeyi bitirdiysen hepsini birlikte yıkayalım. Ne dersin?" dedim. Julia pek bir istekli(!) görünerek kabul etti ve birlikte odaları dolaşmaya başladık. Sonra da sırtımızda yüzlerce halıyla bahçeye gittik. | |
| | | Julia Fackrell Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 482 Kayıt tarihi : 15/02/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Cuma Nis. 29, 2011 2:28 am | |
| Teo'yu uyandırmaya gittiğimde çoktan kalkmış hatta temizliğe başlayıp odasını resmen tamammen toplamıştı yerde duran halısı harincinde odası tertemizdi o da halıyı görünce korkup zıpladı ve kafasını tavana çarptı bende dayanamayarak gülmeye başladım biraz sonra Teo'nun "ne gülüyorsun" diğeceyini falan sanıyordum ama o da kendi haline gülmeye başlamıştı sonra gülme kırizi geçtiğinde "Teo ben buraya seni uyandırmaya gelmiştim ama bakıyorum da sen bize yardım etsen daha iyi olur." dedim sonra o da bana gülümsedi ve "İltifat ediyorsun kardeşim, elimden ancak bu kadarı geldi. Ama yardıma ihtiyacım var aslında. Şu halıyı bir güzel yıkasak iyi olacak." bende evet manasında kafamı salladım ve ardından "Benim halım da toz içindeydi, ben de kendiminkini getireyim." dedim tam odama doğru yöneliyordum ki "July, dur bir dakika. Aklıma bir fikir geldi. Bütün kardeşlerimizin halılarını toplayıp bahçeye getirir misin? Sen de odanı temizlemeyi bitirdiysen hepsini birlikte yıkayalım. Ne dersin?" bu fikir pekte hoşuma gittmemişti onlarca kardeşin halısını yıkamak ama sonra kulübenin temizliğinin daha zor olduğu geldi aklıma kulübede 14-20 halı vardı ama bir halıyı 10dk bile yıkasak 2 saate işimiz biterdi ancak kulübede 20 kadar oda vardı ve bunların hepsini toplayıp temizlemek çok daha uzun sürerdi bu yüzden halı yıkama fikrini kabul ettim ve ardından Teo ile birlikte odaları gezmeye başladı "Selam Tiff halını yıkayalım mı / Selam Leo halını yıkayalım mı/ Selam Yon halını yıkayalım mı..." taki tüm klübedeki halıları toplayana dek sonra hepini karşılıklı iki ağaca bağladığımız bir ipe atık ve birer sopa ile tozları çıksın diğe dövmeye başaldık. Bir süre sonra Teo ya seslendim "Hey Teo ben halıları döverim sen gidip bize halıları temizlemek için bir şeyler bul" dedim oda odununu yere atıp "Tamam hemen geri döner yardıma gelirim" dedi ve gitti bende halıları dövmeye devam ettim bu sırada da klübenin pencerelerinden temizlik savaşını izliyordum ama ben güvendeydim klübenin dışında sıcak güneş alan bir yerde birkaç halı ve tozlarla birlikte ama güvende... Bir süre sonra Teo iki fırça ve bir torba temizleyici ile geri döndü "Pekala ben temizlemek için bir şeyler buldum peki su" dedi bende onuncu temizlik denetlemesinde Kev'in Ange'yi ıslatmakta kulandığı hortumu hatırlayarak "Şuralarda bir yerde bir hortum olacaktı" dedim Teo klübenin etrafını dolaştı ve bir hortumla gelerek "Tamam buldum" dedi "Bu hortumu ne zamnadır kulannmıyoruz acaba halla çalışıyormu"dedi ve hortumu açtı aynı zamanda Kev'in Ange'ye yaptığı gibi beni baştan aşağı ıslatı bende son derece sinirli bir şekilde "Anlaşılan çalışıyormuş" dedim ve Teo kahkahayı bastı "Evet çalıştığı kesin" dedi son derece alaycı bir tonla fakat gülerken hortum elinden düştü ve o farketmeden hortumu yerden alarak "Hey Teo gülümse" dedim sonrada bana yaptığı gibi onu sırılıklam ettim "Sanırım şimdi halıları temizleye biliriz" dedim ve halıları temizlemeye başladık bu arada hem temizlenmiş hem serinlemiş hemde gülmüştük aslında bu o kadarda kötü bir temizlik günü değildi yani daha kötülerinide görmüştüm ve bu içlerinde en iyiysi idi hele kazanırsak en en çok güzeli olacaktı... | |
| | | Ange Morgan Lamartine Apollon'un Çocuğu/Kulübe Denetleyicisi
Mesaj Sayısı : 1353 Kayıt tarihi : 18/08/10
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi C.tesi Nis. 30, 2011 4:01 am | |
| Yatağımdan sarsılarak uyanınca nazlanarak gözlerimi açtım.Karşımda Kev,bu ay kazanacağımızı söyleyerek sayıklıyor ve arada bir bana bakıp kalkmadığımı görünce dürtüklüyordu.Bir dakika.Kev mi?Elimi yatağımın kenarına atıp elime gelen ok kılıfımından bir tane ok çektim ve yatağımdan fırlayıp Kev'in karşısında durdum. "Sen kimsin ve Kev'e ne yaptın?" Kev çıkışım karşısında şaşırmış gibi bir elimdeki oka birde bana baktı ve en sonunda ne dediğimi anlayınca, "Ange,saçmalamayı keste temizle." dedi ve bana bir tane temizlik bezi fırlattı.O kadar şaşırmıştım ki elimden okum kayarak düştü.Kev halimi görünce güldü ve hafifçe cıkcıklayıp odamdan çıktı.Bakışlarımı yukarı dikip, "Baba,dünya tersine mi dönüyor yoksa Kev'i kutsadın mı?Bu günleri de gördüm.Artık birşey görmeme gerek kalmadı." diye söylendim kendi kendime ve Kev'in çıktığı kapıya baktım.Bu kesinlikle olağan dışıydı. Fazla kafa yormamaya karar verip elimdeki bezle dolabıma gittim.Her temizlikte yaptığım gibi bütün kıyafetlerimi döktüm ve kırışık ve kirli görünenleri yatağıma fırlattım.En arkada asla kirlenmesin diye her gün temizldiğim iz kardeşim gibi olan Sat'ın bana aldığı kıyafet duruyordu.Onu görünce elimde olmadan gülümsedim ve temizlik içinde olduğumuzu anlayınca tekrar gülümsemem soldu.İçimi çektim ve kıyafeti çıkartıp katladım ve bir kez daha dolabımın en güzel yerine koydum.Şimdi sıra gelmişti diğer kıyafetlere...Onlarıda teker teker açıp silkeledim.Muhteşem olacaktı kulübemiz,en azındaan bu sefer öyle olmalıydı.Dolabımın olduğu düzeni değiştirmemeye karar verip,tekrar renk sırasına göre dizdim.Dolabımın kapağını büyük bir rahatlamayla hızla kapattım ve o anda,bir sürü toz bulutu havaa kalkınca gözlerimi kocaman açtım.Bir ay olmuştu.Sadece bir ay!Nasıl bu kadar çabuk kirlenebiliyordu?Söylenerek elimdeki toz bezini nefretle silkeledim.Masamın yanına gidip üstündeki tozları hızla aldım.Hiç toz kalmayacaktı.Bu sefer kulübe galibi biz olacaktık.Ve açıklama günü benim havamda bu ay olduğu gibi Pıssss diye sönecekti.O gün nasıl bir şoka uğradığımı hatırlayınca kafamı salladım.gerçekten,hatırlamak istemediği bir anılardan birisiydi benim için.Toz bezini masamın üstünde bırakıp çekmecelerimden bir tane boş poşet buldum ve yerde birikmiş çikkolata ambalajlarını ve daha ne olduğunu anlayamadığım ambalajları aldım.Yatağımın altına elimi uzattıığım gibi bir tane cips ambalajını elime çekerek aldım.Yavaşça burnuma götürüp kokladım.Ve anında geri çekmem bir oldu.Daha önce hatırlamadığım bir kokuydu bu ve kesinlikle iğrençti.Birde cipsin yarısının yenmiş olması daha iğrençti.Onu hemen poşete çıktım ve odamın içinde bir elimle poşetle sürükleyerek dolaştım.Bütün çöplerin poşete girdiğine emin olunca ayağa kalktım ve inleyerek belimi ovuşturdum.Yerde sürünmekten nefret ediyorum.Oddamın kapısına ilerledim.Henüz kimse uyanmamıştı.Arasıra Kev'in bağırışı ve bir kaç kez yükselen çığlıkları saymazsak tabii.Kev,kimbilir uyanmaları için ne tür işkenceler uyguluyordu.Hemen ne zamandır açılmayan kapılara ilerleyip açtım ve arkamdan kapattım.Elimmde toz bezim ve diğer elimde viladayla yerleri silmek için hazırdım.Ama sonra gördüğüm karşısında şaşkına uğradım.Burası Crist'in odasıydı.Göreve çıkıpta gelmemişti Crist.Onu ne kadar çok özlediğimi yokluğunda anlıyordum. Hemen toz bezini masanın üstüne bıraktım ve elimde viladayla hem temizliyor hemde Crist2in odasını inceliyordum.Uzaktan bakılınca bile Parti Organizetörü olduğunu anlayabiliyordunuz.Masanın üstünde yerlere saçılmış süs eşyaları ve bir kaç tane yılbaşı şapkası vardı.bütün odayı teker teker viladayla sildim ve arasıra kapının önünde olan su kovasına batırmak için dışarı çıktım.Viledanın en zor kısmıysa yere eğilip yatağın altını temizlemekti.Ne kadar belim isyan etsede yere eğildim ve yatağın altını temizlemeye başladım.O sırada viledanın ucuna bir tane kutu çarptı.Merakıma yenik düşüp viledanın yardımıyla kutuya uzandım ve onu kendime çektim.Etrafına renkli kağıtlarla sarılmış bir kutuydu.Çevirdikçe güneş ışığına değigdikçe rengi açılıyordu.Bir süre açıp açmamak arasında kararsız kaldım ve en sonunda kutunun kapağını açtım.Açmamla birlikte kırmızı yuvarlak birşeyin bana doğru fırlaması bir oldu.Hemen kutuyu yere fırlattım ve ayağa kalkıp masanın üstüne çıktım.Kutunu içinde altında tellerle çevrili bir boks eldiveni vardı.Ve devasa bir şekilde büyüktü.Boksun en ucundaysa Crist'in el yazısıyla bir kelime yazıyordu. "Ha ha ha!" Cirst...içimi çekip kutuya doğru ilerledim ve kapağını kapatıp bir daha açmamak üzere tekrar yatağın altına ittirdim.Bunu bir ara başkasına yapabilirdim aslında.viledayı kapının önündeki kovanın yanına koyarak Crist'in dolabını açtım.Kıyafetlerinin nerdeyse yeri hiç değişmemişti.Tabii,kırışması dışında.artık,Tanrılar taraafından temizlik için lanetlendiğimizi düşünmeliydim.Kız,kaç haftadır burda değil ve kıyafetleri tıkışmış bir şekilde buruşuktu.Elimde üstteki kıyafetleri düzelttim.En sonunda vazgeçip Crist'in rengarenk kıyafetlerini yere döktüm ve en baştan düzgün birşekilde katlayıp yerine koydum.Rahat bir şekilde dolabın kapağını kapattım ve elimdeki yoz beziyle masaya ilerledim.Masanın görebildiğim her yerini sildim ve çekmecelerini açıp Crist'in dağınık parti notlarını düzelttim.Artık birşeyler açarken daha dikkatli olmam gerekiyordu.Tam kapıdan çıkacaktım ki duvarın üstündeki çerçevelere gözlerim takıldı.Çoğu sarı olan farklı farklı renklerdeki çerçeveleri inceledim.Bir tanesininde Kev,benim ve Crist'in kampın ilk yıllarında sadece biz varken çekilmişti.Diğerindede Crist'in su partisinde kulübenin sırılsıplam olduğu hali vardı.Elimde olmaddan sırıttım.Herkes sırılsıplamdı ve Yon,Tiff,Teo,ben,Kev,Julyet ve hala burda olan yada gidipte dönmeyen bir çok kişi vardı.Bir kez daha sırıtıp kapıya doğru ilerledim ve dışarı çıktım. Ama çıkmamla bir kez daha şaşkına uğramam bir oldu.bizim kulübenin bu kadar hıslandığını daha önce görmemiştim.Kev,Julyet,Tiff,Teo ve Zoi Julyet sılsıklamdı,bunu merak etmiştim) Ve hem temizleyip hemde birbirine laf atan hemde temizlik yapmaya çalışan Fel ve Leo vardı.Ağzımı şaşkınlıkla kapattım. "Hey millet!" dedim o kadar yoğunlaşmışlardı ki kafalarını kaldırıp bana bakmaları bir mucizeydi. "Yardıma ihtiyacınız var mı?" | |
| | | Leo Zack Lamartine Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 178 Kayıt tarihi : 11/03/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Salı Mayıs 03, 2011 8:10 am | |
| Odaya yeniden baktım. Hala parlamıyorlardı. Parlamak mı? Bu tam Işık'ın yapacağı işti. Hemen kolyem Işık'a odaklandım. Ardından odayı parlatması için ışığa emir verdim. Oda parlıyordu. Bu puanlamaya kadar devam ederdi. İşim bitti. Pencereden dışarı baktım. O da ne? Teo ve July halı yıkamaya başlamıştı bile. Hemen dışarı koştum. July bana: _Hey suyu sever misin, diye sordu. İşte o an gücüm sayesinde ıslatılacağımı anladım. Ama July daha hızlı davrandı. Sırılsıklam oldum. Ardından onlara yardım etmeye başladım. Önce sopayla halıları dövüp ardından duruluyorduk. Ama bu böyle olmazdı. Hemen sabun almaya gittim. Geri döndüğümde sabuna bakıp "Hayır" anlamında başlarını salladılar. Ama kararlı bir bakış fırlattığımda kabul ettiler. Sabunlayıp yeniden duruladık. 1, 2, 3 derken bütün halılar bitti. Övünmeye fırsat bulamadan halıların ikisinin üstüne çamur bombardımanı yapıldı. July hemen kalkanını çıkardı. Ardından ben ve Teo bunu yapanların yüzlerine ışık topu gönderdik. Kaçtılar. Ardından iki halıyı yeniden temizledik. Bitince tükenmiştim. Şimdi halılarla ilgili şu iş kalmıştı: GERİ GÖTÜRÜP YERLEŞTİRMEK! Yaklaşık 20 halıyı tek tek doğru odayı bulana kadar taşıdık. Belim çok ağrıyordu. Kulübedeki telaşı yeni fark ettim. Herkes koşuşturuyordu. Neden yaptığımı bilmiyorum ama bağırdım: _Durun! Telaş yapmayalım. Eğer planlı olursak güçlerimizi birleştirirsek bu denetlemede birinci oluruz. Bunu kimse unutmasın: Işık her yeri aydınlatır. Şimdi temizliğe devam! Yaptığım bu konuşma etkili olmuştu. Bende şaşırmıştım. İlk defa bu kadar mantıklı konuşmuştum. Ama yaptığım bu konuşma hem güven verdi hem herkesin daha disiplin içinde olmasını sağladı hem de Apollon çocuklarının her şeyi başarabileceğini anlattı. İçimde daha bir coşku ve özgüvenle temizliğe devam ettim. | |
| | | Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Çarş. Mayıs 04, 2011 8:08 am | |
| Bu ayın temizlik denetlemesi yaklaşıyordu. Acilen kulübece temizlik yapmalıydık. Ancak bunun için önce gereken malzemeleri almalıydık. Teo bunun için alışveriş yapmamız gerektiğini söyledi. Bunun için vakit kaybetmeden New York’a giderek alışveriş yaptık. Gecenin köründe geri dönmüştük. O kadar yorgundum ki yatağıma yatar yatmaz uyuya kaldım. Ancak her zamanki gibi şartlar yine keyif yapmama izin vermiyordu. Daha rüya görmeye bile başlayamadan biri beni sarsmaya başladı. Kimin sarstığını bilmiyordum ama halim olsa elimin tersiyle çok pis çaka bilirdim. Hayatta belki de en sinir olduğum şey uykumdan kaldırılmaktı ve bunu çok sık yaşıyordum. Sarsan kişi daha acımasız olmaya başaldı. Bir yandan da bir şeyler söylüyordu. Dünyaya dönmem bayağı bir vakit aldıktan sonra gözlerimi araladım ve Kev’in sesini duyup onu gördüm. Kev zor bela beni kaldırdıktan sonra "Ne oluyor?" diye sormayı başardım. Uyku sersemiydim ve rahat bir uykudan başka hiçbir şey düşünemiyordum. Kev'in abim olduğunu bile geç kavramıştım. Kev temizlik olduğunu hatırlattıktan sonra diğer kardeşleri uyandırmak için odamdan çıktı. Bende yatağıma tekrar yığıldım. Temizlik yapmaktan nefret ediyordum. Bu hiç bana göre bir iş değildi. Çünkü çok yorucuydu. Temizlik malzemelerini almak için bile ne kadar uğraşmıştık. Ancak hiç istemesem de kalkmak zorundaydım. İçimden sürekli kalkmam gerektiğini söylüyordum ama vücudum bana itaat etmiyordu. Bir süre sonra bağrışmalar duymaya başladım. Anlaşılan tüm kardeşlerim kalkmıştı ve çoktan temizliğe başlanmıştı. Benim burada yatmaya hakkım yoktu. Kev bile temizlikten kaçmamıştı. Bütün gücümü toplamaya çalıştıktan sonra kalkmayı başardım. Kalkar kalkmazda banyoya gittim. Bol su ile on-on beş defa yüzümü yıkadıktan sonra gözlerimi adam akıllı açabildim. Uykusuzluktan ölüyordum ama uykunun vakti değildi. Geçen ayki denetlemeyi az bir farkla kaybetmiştik ve bunu kaybedemezdik. Athena kulübesini hatırlamak uykumu daha da açtı. Banyodan çıktığımda Julia benden toz bezi istedi. Hemen ona iki toz bezi attım ve odama gittim. İçeri girdiğimde oflamadan kendimi alamadım. İşe ilk perdeleri ve camı açmakla başladım. Ondan sonrada kirli kıyafetlerimi toplayıp kirli sepetine doldurdum. Sepet ağzına kadar dolmuştu. Serpti banyoya götürdüm ve lazım olur diye iki üç tane bez alarak odama geri döndüm. Bezleri bir kenara koyduktan sonra dolabımın kapağını açtım ve dolabıma rastgele atılmış tüm kıyafetleri çıkardım. Yani tüm dolabımı boşattım. Tek tek bütün kıyafetlerimi düzelttim ve en sevdiklerimi başa olmak üzere dolabıma dizdim. Dolabım tamamen düzeldikten sonra içeriye Zo girdi. Yardımım olup olmadığını sordu. Tabii ki yardımım vardı. Zo’nun gelmesi çok iyi olmuştu. Yoksa ben bu odayı hayatta temizleyemezdim. Zo’yla birlikte temizliğe devam ettik. Ben masanın üzerlerini silmeye başladım. Zo ise işlerini bitirdikten sonra isteğim üzerine bir merdiven buldu ve dolabın üst kısmını silmeye başladı. Odamın her köşesi, görünmeyen yerlerin bile temizlenmesini istiyordum. Çünkü bir sonraki denetlemeye kadar resmen zehirleniyordum. Ne kadar iyi temizlersem o kadar geç kirlenir mantıyla düşünüyordum. Şimdiye kadar bunu hiç denemediğim için doğru olup olmadığını bilmiyordum. Denemekte fayda vardı. Her köşeyi temizlerken içeriye Julia geldi ve halımı istedi. Teo’yla halıları temizleyeceklerdi. Buna çok sevinmiştim. Çünkü bu halı iyi bir temizliği hak ediyordu. Hemen halımı topladım ve Julia’ya verdim. Julia zor taşıyarak halıyı götürdü. Bende hemen temizlik malzemelerin olduğu yere giderek bir vileda alıp odama geri döndüm. Sonra bir poşet bularak yerlerdeki çöpleri toplamaya başladım. Her yer özellikle halının altı çöplerle dolmuştu. Benim anlayamadığım kısım bu kadar şeyi ben yemiş olamayacağımdı ama buna fazla kafa yormamaya karar verdim. Çöpleri poşete doldurduktan sonra Zo’dan poşeti götürmesini istedim. Zo işini bitirince poşeti aldı ve yok etmek üzere odadan çıktı. Bende viledayla temizliğe koyuldum. Temizlik biraz neşelensin diye aklıma ilk gelen şarkıyı söylemeye başladım.
They don't know They can't see Who we are Fear is the enemy Hold on tight Hold on to me Cause tonight
Bir yandan viledayla yerleri siliyor, bir yandan da şarkı söylüyordum. Bazen kendimi çok kaptırıp viledanın sopasını mikrofon yerine kullanıyordum. Sonra bunu fark edip içimden her defasında "Kendine gel Tiffany." diyordum. Viledayla işim bitince onu geri yerine götürdüm. Bu sırada halılar ne âlemde diye bakmaya gittim. Bahçeye çıkmamla üzerime su gelmesi bir oldu. Üstüm başım ıslanmıştı. Kardeşlerim halıları bir güzel yıkamışlardı ama beni de ıslatmayı ihmal etmemişlerdi. Bunun için onlara çok teşekkür ettim. Sonra Teo bana halımı verdi. Benim halım biraz büyük olduğundan adlığımda yere düşürdüm. Bu sırada da Leo’nun moral veren konuşmasını duydum. Leo da iyi iş çıkarıyordu. Tabii bir de benim bu halımı götürmeme yardım etse daha iyi olacaktı. Leo’ya yetişmek için koştum ve ona seslenerek durdurdum. "Leo halımı taşımama yardım ede misin?" diye sordum. Leo istemeyerekte olsa "Tabii." dedi. Sonra bıraktığım yere gittik. Leo halıyı aldı. Zorlansa da benim gibi yere düşürmemişti. Leo halıyı odama kadar götürüp yere bıraktı. Sonra da ona teşekkür ettikten sonra odamdan çıktı. Halıyı sermeden önce biraz kurulanmaya karar verdim. En azından saçımı kurulasan fena olmazdı. Aynanın karşısına geçtim. Saçım mahvolmuştu. Hem ıpıslaktı hem de dolaşıktı. Tabii sabah kalktığımda saçıma başıma hiç bakmamıştım. Bunun üzerine bir de temizlik yaparken kirlenmişti. Ha bir de sinirden ara sıra dayanamayarak saçımı yoluyordum. Bu durumlara hangi saç dayanır. Tarağı aldım ve saçımın dolaşıklarını açmaya çalıştım. Uzun bir uğraştan sonra saçımı açmayı başardım. Canım çok yanmıştı ama uykumu açtığından bu durumdan şikâyetçi değildim. Saç kurutma makinesini çalıştırıp saçımı kurutmaya başladım. Saçım yeterince kurduğunda kurutma makinesini kapattım ve saçımı topladım. Böylesi daha iyiydi. Sonra bu kadar saçımla uğraşmanın yeterli olduğuna kanaat getirerek halıyı yere düzgünce sermeye başladım. Sererken içimden "Bu Zo nerede kaldı?" diye geçirdim. Sarı-turuncu rengindeki halımı serdikten sonra dergileri düzeltmeye başladım. Bu dergiler dağ gibi olmuştu çünkü eski sayıları üşendiğim için atmıyordum. Eski sayıları ayırmaya başladım. Dergilerin eski sayılarını ayırdıktan sonra yeni sayıları düzgünce kitaplığıma, eski sayıları da atılmak üzere masamın yanına koydum. Sonra film cdlerine bakmaya başladım. Onlarda kutudan taşmışlardı ve yerlere dağılmıştı. Tek tek bütün cdleri düzeltmeye başladım. Düzeltirken Fenix’ten ve Kev’den yürüttüğüm bazı filmleri gördüm. Onları geri vermeyi unutmuştum. En iyisi şimdi vermekti. Hem aldığımı fark etmezlerdi hem de yer kaplamazdı odamda. Filmleri toparlayıp hangisi hangisinin diye ayırdıktan sonra odamdan çıktım ve ilk Fenix’in odasına uğradım. Kapıyı sessizce açtım. İçeride kimse yoktu. Bu iyi haberdi. Hemen içeri girip filmler görünmeyen bir köşeye attım. Burada işim bitmişti. Şimdi Kev abinin filmlerini geri vermem gerekiyordu. Fenix’in odasından çıkınca etrafa göz gezdirdim. Kimse görünmüyordu ve aşağıdan sesler geliyordu. Anlaşılan herkes aşağıdaydı. Dikkatle Kev’in odasına gittim ve kapıyı tık tıkladım. İçeriden hiçbir ses gelmeyince kapıyı açıp içeriye girdim. Evet, Kev abi yoktu. Kapıyı arkamdan kapatıp filmleri koyacak yer aradım. Biraz bakındıktan sonra masanın arkasına atmaya karar verdim. Masanın arkasında bulursa benim aldığımı anlamazdı. Eğer bulamazsa zaten sorun olmazdı. Filmleri tek tek atmaya başladım. Ancak daha yarısını yok etmiştim ki birden kapı açıldı. Korkudan filmleri elimden düşürüp geriye doğru sıçradım ve kapıya baktım. Gelen Kev abimdi ve bana hiç iyi bakmıyordu. Kendimi toparladım ve çaktırmamaya çalışarak "Abi bende seni arıyordum." dedim. İçimden de tüm tanrı ve tanrıçalara abimin filmleri görmemiş olması için dua ediyordum. Hayır, bir de abimin en sevdiği filmlerdi. Suikast, korku, ajanlık... Hakkınıda vermek gerekiyordu filmler çok güzeldi. Çaldığıma hiç pişman olmamıştım. Tabii Kev fark edip beni öldürmezse. | |
| | | Mark William Trully Apollon'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 348 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Cuma Mayıs 06, 2011 4:48 am | |
| "Seni seviyorum Elena" suratım Elena'nın suratına yaklaştığında kalp atışlarım iyice hızlanıyordu o sırada "Mark hadi uyan artık"diye bir ses duydum gözlerimi yavaşça açtım ve içimden kesin rüya içinde rüya görüyorum diye geçirdim ve kendini cimcikledim "Aaahh" sıkkın bir biçimde kolumu tutarak kalktım "Squrhlk" ayağımda bir soğukluk hissetim aşağı baktığımda ayağımın cips sosunun içinde olduğunu gördüm içimden yunanca bir kaç küfür savurdum odam darmadağınıktı ne yapacağım diye düşünürken banyoya ilerledim ve bam! yere düştüm arkamdan "Yerler ıslak dikkat et" diye bağırdı arkama baktığımda Tiff'in güldüğünü gördüm "Öyle mi hiç fark etmemiştim" dedim.Banyoya yaşayarak girmek için dua ettim ve neyse ki içeri sağ bir şekilde vardım duşumu aldığımda kendimi daha iyi hissediyordum hızlı bir şekilde üsütmü değiştirdim ve Tiff'in elinden viledayı aldım "Hey biraz dikkat et!" diye bağırdı,bir kahkaha patlatarak odama girdim ve kapıyı kilitledim büyük bir savaş başlıyordu bakalım ben ölümcül mikro-organizmalaradan oluşan dev gibi bir orduyu yenebilcek miydim? Güldüm ve "Parti başlasın" diyerek başladım yerdeki tabak ve dergileri toplayarak yere düşen bir kaç figürümü alarak tekrar yerine koydum ama İmparator Palpatine'in tozunun alınmasına iihtiyacı vardı ve tabiki de yıldırımlarının bir kağıt çıkardım ve üsütne yapmam gereken şeyleri yazdıktan sonra duvarıma yapıştırdım yeri aşırı derecede hızlı viledalıyordum ve tabiki de kendimi kaptırdığım için sopayı bir kılıç gibi kullanmaya çalışıyordum o sırada sopa elimden uçtu ve camdan dışarı fırlayarak bir çocuğa çarpıyordu son anda çocuk kurtuldu "Özür dilerim!" diye çocuğa seslendim ve dışarı çıkıp sopayı aldım odaya girerken bir de toz bezi alarak aksiyon sahnelerinin vazgeçilmezleri figürlerimin tozunu almaya başladım o sırada müzik çalarımın düğmesine bastım ve "Mos Eisley Cantina" müziği çalmaya başladı ritime ayak uydurdum ve dans etmeye başladım o sırada kapıyı kapamadığımı fark ettim ve kapıda tüm kardeşlerimin beni izlediğini fark ettim o an ne yapacağımı şaşırdım ve kapıyı suratlarına kapayarak kilitledim ama dışarıda hala güldüklerini duyabiliyordum hafifçe iç geçirdim ve yeni çalan şarkıyı mırıldanmaya başladım "I'm not the only one,Rape me do it do again,waste meeeeeeeee rape meeeeee my friend" sonra birden camı birisi tıklattı baktığımda Elena oradaydı gülerek camı açtım ve "Aşkım nasılsın?" diye sordum,bana "İyiyim bakıyorum temizlik yapıyorsun" dedi.Onayladım ve "Şu temizlik bir bitse seni yemeğe çıkaracağım söz" tamam dedi dudağına bir öpücük kondurdum ve oradan uzaklaşmasını izledim o sırada arkamdan bir ses "Vay vay vay küçük aşk kuşu Mark temizliği çok iyi yapmış" şaşırmış bir ses tonuyla "Hey sen odaya nasıl girdin?" diye sordum.Bana "Tabii ki de zırhımın kamuflaj moduyla orada gülenler arasında ben yoktum.Bir numaralı kural gözünü dört aç" dedi.Sonra bir kitap çıkardım ve "Hayır değil o 5. kuralın B paragrafının alt fıkrasında yazıyor bir numaralı kural ise bir süikastçi asla kimliğini açığa çıkarmaz" dedim bana "Takma bunları kafana hadi dışarı gel halıları yıkıyoruz" dedi.Başımla geliyorum der gibi bir işaret yapmaya çalıştım ama olmadı ve Kev bana tuhaf bir şekilde bakarak dışarı çıktı bende onun arkasından dışarıya doğru çıktım.Dışarıya çıkmak beni biraz da olsa kendime getirdi ama hortumları fark etmemem bana bir tişörte mal oldu çünkü Kev ve Tiff beni ıslattı onları fazla takmadım bende bir hortum aldım ve halıları ıslatmaya başladık o sırada Zoe elinde sabunla geldi ve halıyı bir güzel sabunladı sonra tabi yine ıslattık ve halıları kuruması için dışarıda bıraktık. | |
| | | Julia Fackrell Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 482 Kayıt tarihi : 15/02/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Cuma Mayıs 06, 2011 6:49 am | |
| Halıların hepsi yıkanıp,temizlenmiş ve kurumuştu sonra hep birlikte onları sayiplerine verdik ve,ardından aklıma temizlemem gereken odamın camları ve silmem gereken yerleri geldi aklıma.Hemen bir toz bezi alıp odama fırladım. Halıları yıkamaya başlamadan önce dolabımı ve yatağımı zaten toplamıştım ama koltuğumun ve çalışma masamın üstü hala çöple doluydu hemen koridora çıkıp bağırdım "Hey biriniz bana bir çöp torbası atabilirmisiniz?" dedim ve sonra Kev elinde bir paket çöp torbasıyla bana gülümsedi (koridorun ucunda,güç modunda ve atış pozisyonuda) "Tut kardeşim" dedi ve bende tutmak için ideal bir pozisyona geçtim "Ben hazırım Kev" dedim ve Kev çöp poşedini fırlattı bende tuttum ama güç modunda attığı için tuttuğum gibi yere yapıştım Kev'de kahkalar attarak odasına gitti.Sonra ayağa kalktım ve hemen odama daldım önce çöp kutumdaki çöpleri sonra çalışma masanım üzerindekileri ardından,koltuğun üzerindeki,ve yerdeki çöpleri toplayıp çöp poşedinin içine tıtktım ve büyük çöpü bir kenara koydum (sonra bir şekilde imha ederim...) Sonra çalışma masamın üzerinde kağıtları toplayıp kitaplığıma dizecektim ki... kitaplağım darma dağındı hemen büyük bir sinirle kitaplığa bir tekme geçirdim oda bana karşılık verdi üstüme düşerek büyük bir çığlık ile hemen kalkanım saati etkinleştirdim ve kitaplık kalkanın üstüne düştü kitaplık çok ağırdı ve ben onun altında eziliyordum hemen bağırdım"AAAAAAAAAAAAAAA İMDATTTTTTT" ve o sırada koridoradan geçen Teo beni duyup hemen odama daldı "Juliaaaaa" ve sanırım durumu fark ettmişti ki şöyle dedi "Aman Tanrılarım" kitaplığı kaldırmaya çalışıyordu ama kitaplık demirden yapılmaydı sonra odaya Kev girdi "Jull sen ne yaptın böyle çekil Teo ben hallederim"ve tabikide hava ata ata güç monuna geçip kitaplığı kardırdı ve ardından hava ata ata odamdan dışarı çıktı. Kev çıkınca Teo bana bakarak "Sen iyimisin?"dedi bende ağlamaklın bir şekilde her yere saçılmış ktapları ve çizimleri göstererek "Hayır" dedim o da "u u çok işin var" der gibi bir bakış yaparak odamdan çıktı bende kitapları toladım ve kitaplığıma terleştirmeye başladım... bir kaç saat sonra çizimleri toplayıp yerleştirdim ve yine koridora çıkarak "Hey Kev bana bir toz bezi at sana"dedim ama Kev bu sefer sadece elini koridora uzattı ve güç modunda bana bezi fırlattı bende yakaladım ama bu sefer yere yığılmadım sonra Kev tam odama girerken başını uzattı ve "Hey Jull dikkat ette camları silerken camdan aşağıya düşme bu sefer hız modu bile işe yaramaz hahahaha" hiç bir cevap vermeden odama geri döndüm ve camları silmeye başladım... | |
| | | Herba Tycon Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 48 Kayıt tarihi : 03/05/11
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Paz Mayıs 08, 2011 4:33 am | |
| Dünya'da yine birkaç insana ve meleze yardım ediyordum.Birçok kişiye yardım ettikten sonra çok yoruldum.Eskiden birkaç kişiye yardım edince çok yoruluyordum.Ama artık biraz daha alıştım sayılır.Şimdi kimseden bir yardım çağrısı almıyordum.Acaba ne yapsam diye düşünüyordum.Birden aklıma geldi.Hatırladığım kadarıyla melez kardeşlerimin temizlik denetlemesi vardı, ve yine hatırladığım kadarıyla iki gün sonra bitiyordu.Hızlı bir şekilde koşarak Melez Kampı'na geldim.Apollon kulübesine gittim ve herkes temizlik yapıyordu.Buna sevinmiştim.Kardeşlerime yardım etmek beni çok mutlu ediyordu.Kulübeye yaklaşınca Kev'in sesini duydum:'Hey Jull dikkat ette camları silerken camdan aşağıya düşme bu sefer hız modu bile işe yaramaz hahahaha.'' diyordu July'ye.Araya girip ortalığı sakinleştirecektim ama July'den cevap gelmeyince durdum.Yüksek bir sesle ''Selam kardeşlerim.Temizlik iyi gidiyor mu?'' dedim.Çoğu beni duydu ve ''Evet Tic temizlik iyi gidiyor.Temizleme dışında.'' dedi July.''Hahaha güzel espriydi Jull.Eh madem geldim yardım etmemek olmaz.Nereden başlıyayım. dedim.''Kitaplıkları ve eşya dolaplarını temizlemekle başlaya bilirsin kardeşim.'' dedi biri.Bunun kardeşim Tiff olduğunu hemen anladım.Artık tüm kardeşlerimi tanıyordum.Elime bir toz bez hatta iki toz bezi aldım.Pencereden gökyüzüne baktım.Yıldızlara odaklandım ve içim büyük bir güçle doldu.Hemen ilk olarak oturma odasındaki dolapları ve eşya dolabını temizledim. ''Oturma odası tamam.Sizin odalara geçsem sorun olmaz di mi?'' dedim.Hepsi birden ''Hayır.'' dedi.''Pekala ben ilk odadan başlayarak emizlemeye başlıyorum.Haberiniz olsun.'' dedim ve ilk odanın içine daldım.Bu oda kulübe lideri kardeşim Yon'un odasıydı.Oda biraz temizdi.Yon hala yataktaydı.''Hey.Uykucu kardeşim.Saygısızlık etmek istemem de uyanacak mısın? dedim ama uyanmadı.Sonra aklıma bir fikir geldi.Tüm ardeşlerime tek tek şöyle dedim [i]''Şimdi Yn'a güzel bir şaka yapacağım.Beni izleyin.'' dedim.Yon'un odasına gidip Yon'a yaklaştım ve ''Merhaba Kherion.Gelmen ne kadar güzel oldu. dedim ve Yon yataktan birden fırladı.Tüm kardeşlerim gülmeye başladık.Yon bana şöyle dedi ''Teşekkürler Tic.Zoi bir sen iki.Artık bütün gün kötülük yaparsınız bize.''.Bunu dedikten sonra tüm kardeşler kahkahaya boğulduk.''Kardeşim odayı temizleyeceğim.Üstünü giyinip odadan çıkar mısın yoksa temizlik yapsam rahatsız olur musun? dedim alaysız bir biçimde.''Biraz bekle üstümü giyinip çıkacağım.'' dedi ve dışarı çıktım.Üstünü değiştirip odadan çıkınca hemen odaya daldım ve odayı temizlemeye başladım.Oda çok dağınık olmadığı için bu oda çabuk bitti.Sonra sıradaki odaya geçtim.Sonra öbürüne ve öbürüne...Böyle devam ettim ve yaklaşık bir saatte tüm odaların dolaplarını bitirdim.Şimdi nereyi yapsam diye düşünmeye başladım nereyi temizlesem diye ve aklıma süper bir yer geldi.Tavanarasını temizlemeye yukarı çıktım... | |
| | | Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Paz Mayıs 08, 2011 9:15 am | |
| Eğer bir gün Tanrıların ve Tanrıçaların kafalarına Othrys dağı filan düşer de beni Küçük Tanrı yapmak isterlerse, kesinlikle halı temizleyenlere yardım etmekle ilgili bir gücüm olmasını isterdim. Çünkü bütün kulübe kalkanlarını kuşanıp halılarla güreşmeye başladığı halde sırtım kopmuştu. Bir an bu tabirin gerçek olduğuna filan da inanmaya başlamıştım açıkçası, çünkü belimdeki ağrı normal değildi. Sırılsıklamdım, belim ağrıyordu, ama yine de kardeşlerimle yaptığımız ufak(!) çaplı su savaşı beni kendime getirmişti. Halılar kuruyana kadar da yeterince dinlenmiştim. İlk halıyı geri götürürken neşeliydim, ama iş son halıya geldiğinde yüz ifadem bile yoktu. Çünkü gözlerim yorgunluktan kapalıydı ve geri kalan kaslarım da kasılmaktan dolayı çökmüştü. Kendime reset atmam gerekiyordu, ama düğmemi bulamadım. Bu yüzden gidip Ange'den yardım istedim ve Güneş Kolyesi'ni kullanarak beni kendime getirdi. Ona bir eski sevgili dövme sözü verdikten sonra odama gittim. Giderken de her tarafa emirler yağdırıyordum. Temizlenmeyen bir yer gördüğüm için Leo'ya bağırdığımda Yon ve Kev gelip kavga filan ettiğimizi sandıklarını söylediler. Ben de kendimden korkarak odama gittim ve aynaya bakmamaya özen gösterdim. Ah, tabi ya aynamı temizlemeyi unutmuştum. Başka unuttuğum bir şey var mı diye etrafa bakındım. Bir şey bulamayınca da bütün eşyalara sırayla bakmamaya özen gösterdim. Çok saçma bir taktik olduğunu fark edince de gidip bir toz bezi aldım ve aynamı temizlemeye koyuldum.
Aynamı temizlerken karşımda duran yansımamla konuşuyordum. Ona öneriler verdim, çok yakışıklı olduğunu söyledim. Tam temizliğimi bitirip arkamı döndüğüm sırada Mark'la göz göze geldim. Mark gülmemek için kendini kasmıştı ve hatta birkaç kilo da vermişti. Sanırım gülmemek için çok uğraşmıştı. Onu odama davet ettim(!) ve "Eğer herhangi birine yaptığımı anlatırsan Elena'ya günlüğünü veririm." dedim. Mark bana alaycı bir tavırla baktı ve "Malesef kardeşim, benim bir günlüğüm yok." dedi. Ben de annemin izlediği Türk yapımı filmlerden öğrendiğim kötü adam kahkamı attıktan sonra "Merak etme kardeşim, senin için bir tane yazarım. İçine de Elena'yla sadece gönül eğlendirmek için çıktığını, aslında tek istediğinin bir Afrodit kızıyla evlenmek olduğunu filan da sıkıştırırım." dedim. Mark ilk başta bana inanamayan gözlerle baktı. Bir tür bakış atmaya çalıştı ama ne yapmayı denediğini anlamayınca garip garip baktım. O da bakış atmayı bıraktı ve "Hayır yapamazsın. Öyle bir şey yaparsan Kev'in zırhını ödünç alıp güç modunda seni parçalarım. Ayrıca Elena benim yazımı tanır." dedi. Ben de sırıtarak "O kadar emin olma kardeşim. İlk olarak Kev sana izin vermez, ikinci olarak da beni alt etmen o kadar kolay değil. Ayrıca Apollon vergisi bir yetenek olarak sanat duyularım gelişmiş durumda. Yani taklit etmede hiçbir sıkıntı çekmiyorum." dedim. Biraz daha onunla atıştıktan sonra çenesini kapatacağını ama tek kaldığımızda beni hep sinir edeceğini söyledi. Ben de kabul ettim. Daha sonra Mark'ın temizliğe dönmesi için ağzımla kırbaç şaklaması sesi çıkardım. Mark bunu öğretmemi istediğinde ben ona "Eğer denetlemeyi kazanırsak öğretirim, merak etme kardeşim." dedim. Odamın tamamen temizlendiğini fark ettiğimde ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Aklıma bir fikir gelince de hemen kendimi kulübeden attım. Kapıda Tiff beni engellemeye çalışınca ona bir planım olduğunu söyledim ve dışarı çıktım.
Kulübeden çıkınca karşıma birçok Tanrı'nın ve Tanrıça'nın çocuklarının yaşadığı kulübeler çıktı. Planımsa bu kulübelerden birkaç ilahi hediye rica etmekti. İlk aklıma gelen Hestia kulübesi oldu. Çünkü Hestia evin Tanrıça'sıydı ve kulübemiz bizim evimizdi. Oraya gittim ve her ne kadar tanışmamış olsak da kulübe lideri Ophelia bana gerçekten güzel yardım etti. Bir hediye istediğimdeyse bana harika bir şey verdi: Bir kutu kibrit. Ama bu sıradan bir kibrit değildi, her bir kibrit çöpü farklı bir koku yayıyordu. Hestia'nın ateşindeki kokuların çoğu burada vardı. Mutlulukla dışarı çıktım ve çıkarken de Ophelia'ya milyonlarca defa teşekkür ettim. Daha sonra Hekate'nin kulübesine gittim ve adının Izabella olduğunu öğrendiğim melez akrabamdan bir tür sihirli avize aldım. Bu avize size en sevdiğiniz duyguları yaşatacak bir büyüye sahipti. Hekate de büyü Tanrıça'sı olduğuna göre, bunun işe yaramaması imkansızdı. Izabella'ya da defalarca kere teşekkür ettim. Sonra karşıma Afrodit kulübesi çıktı. Burada kendime en yakın hissettiğim Afrodit kızı Clay'i buldum. Ondan bir hediye istediğimde gözleri parladı ve odasına koşup bir tür oda parfümü getirdi. "Teo, bu parfümü koklayan kişi ne kadar mutsuz olursa olsun harika bir ruh haline bürünür, iyimser olur." dediği zaman mutluluktan uçuyordum. Ona "Çok ama çok teşekkür ederim Clay, sana borcum olsun." dedim ve Afrodit kulübesinden çıktım. Nereye gitsem diye düşünürken Hephaistos kulübesine gitmeye karar verdim. Orada ders aldığım ve gelinim sayılan Elena'dan bir hediye istedim. O da bana harika bir kılıç çifti verdi. Söylediğine göre bu kılıçları duvardayken gören kişi, kendini Herkül kadar kuvvetli ve cesur hissedermiş. Ona bu değerli hediyeyi geri getireceğime söz verdim ve binlerce teşekkürün ardından bu kulübeden de çıktım. Sıra üç büyüklere gelmişti sanırım. Poseidon kulübesine gittim ve Lia'yı buldum. Onun bana verdiği hediye ise yıkadığı yerlere harika bir parlaklık veriyordu. "Hatta o kadar ki, kendinizi Kanarya Adaları'ndaki berrak denizlerde hissedersin." dediğinde ona inanmamak elde değildi. Ona her şey için teşekkür ettim. Dalga geçmiyorum, tanıştığımız güne kadar geriye gittim ve bulabildiğim iyiliği için teşekkür ettim. Lia sonunda dayanamayıp beni kapı dışarı etti. Demeter kulübesinde Mana'yı buldum ve bir hediye için yalvardım. Birkaç dakika düşündükten sonra bana birkaç saksının içinde çiçek verdi. Bu çiçekler harika güzellikteydi, insanda oturup izleme isteği uyandırıyordu. Ben de öyle yaptığımda Mana kafama vurdu ve beni gerçek dünyaya döndürdü. Ona Güneş Arabası'na binme sözü verdikten sonra Demeter Kulübesi'nden çıktım.
Hediyeler taşıyamayacağım kadar çoğalınca kulübeye döndüm ve kimseye görünmemeye çalışarak odama gittim. Aldıklarımı emin bir yere sakladıktan sonra odamın önüne envai çeşit bubi tuzağı kurdum. Sonra eğlenmek için Julia'nın odasına gittim ve ona "Hey July, odamın önünde bubi tuzakları var. Yaklaşmazsan iyi edersin, yoksa o engin sakarlık becerinle Kamp'ı havaya uçurabilirsin." dedim. Julia beni kovalamaya başlayınca kendimi kulübeden dışarı attım. Buna sinirlenen kızkardeşim de "Teo, temizlikten kaçtığın için seni Yon'a şikayet edeceğim. Görürsün sen." dedi ve arkasını dönüp gitti. Ben daha hangi kulübeye gideceğime karar veremeden Yon gelip beni yakaladı. Tam beni ışık hızıyla kulübeye götürmeye çalışırken ona bir planım olduğunu söyledim. O da "Umarım öyledir Teo. Yoksa sana ölüm kataloğundan bir şeyler ayarlamam gerekir." dedi ve cevabımı beklemeden kulübeye döndü. Ben de omuz silktim ve arkamı döndüm. İlk gördüğüm kulübe Pershephone oldu. Orada kampımızın küçük melezi Sabrina'yı gördüm. Onunla biraz konuştuktan sonra bana bir şey verip veremeyeceğini sordum. O da "Theodor Abi, geçen gün ablamlar bana çok güzel bir hediye verdiler. Sana tek bir tohum vereceğim ve o tohumdan birkaç saat içinde en parlak ve canlı renklerde, en güzel kokularda çiçekler çıkacak." dedi. Onu öptükten ve Belçika çikolatası sözü verdikten sonra bu tohumu güvenli bir yere koydum. Pershephone'den çıkınca karşıma Hypnos kulübesi çıktı. Kapıyı uykulu gözlerle bakan Gina açtı. Bu haline şaşırmış bir şekilde "Gina, siz temizlik yapmıyor musunuz yoksa?" dedim. Ağzını açmaya bile üşenerek konuşan Gina "Yoo, yapıyoruz Teo. Ben uyuya kalmışım da, yeni uyandım." dedi. Şok olmuş bir ifadeyle ona baktım ve sonra geliş amacımı hatırlayıp bana verebileceği bir şey olup olmadığını sordum. Birkaç dakika düşünen Gina, sonunda aklına bir şey geldiğini söyleyip içeri girdi. Geldiğinde elinde babasının kafasının heykeli vardı. İlk başta bunu sıradan bir şey olarak gördüm ama Gina "Teo, bu şey kardeşlerim arasında çok rabet görür. Bilirsin hepimiz uykuya çok düşkünüz. Bu heykel bizi yeni uyandığımızda hissettiğimiz kadar dinç hissettirir. Bunun etkisi biraz geçmeye başlamıştı, ama bir iki gün daha dayanır." dedi. Ona dilimde tüy kalmayana kadar teşekkür ettim. Sonra da üç büyüklerden Zeus kulübesine gittim. Orada soyadaşım Adyali'yi gördüm ve baya bir süre muhabbet ettik. Sonunda Ad geliş nedenimi sorunca aklıma temizlik geldi ve telaşla bütün kulübelerden birer hediye aldığımı söyledim. Ad buna şaşırmış gibiydi, sanırım benim böyle bir şey yapıyor olmam garibine gitmişti. Ama sonra elinde bir kutuyla döndü ve "Ted, bu kutunun içinde yıldız ve bulut şeklinde kartonlar var. Bunları tavana yapıştırdığın zaman tavanın gökyüzünü gösterir gibi olacak." dedi. Ben de "Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum Ad, bu harika bir hediye." dedim ve dışarı çıktım. Daha fazla hediye isteyecek kadar yüzsüzlüğüm kalmamıştı. Mecburen kulübeme döndüm ve kan revan içinde kazandığım hediyelerimi yerleştirmeye koyuldum. İşim bittiğinde kulübe gerçekten harika bir yer olmuştu. Kardeşlerim gelene kadar da dinlenmeye koyuldum.
İlk başta kokunun etkisiyle gelen Tiff hayran bir şekilde etrafa baktı. Ona gülümsedim. Yavaş yavaş tüm kardeşlerim gelmeye başladı. Onlara açıklama yapmam gerektiğinde sadece "Harika melez akrabalarımızdan harika hediyeler." demekle yetindim. Çünkü gerçekten öyleydi. Biz sadece birkaç yarış kazanmak için mücadele veriyorduk. Haliyle bazen kavga ettiğimiz, çekiştiğimiz oluyordu. Ama biz birbirimize harika bir şekilde bağlıydık ve bunu ne Titanlar bozabilirdi, ne Gigantlar ne de başka bir güç. İçimizden birine bir şey olsa tüm Kamp toplanıp yas tutabilirdik. Kendi kendime "Tamam yine duygusallaşmaya başladın Teo, kes sesini. Apollon'un oğlu için bile bu kadar edebiyat yeter." dedim ve bakışlarımı kardeşlerimin üzerinde gezdirmeye başladım. Herkeste bir mest olmuşluk ve umut vardı. Tekrar güçlerini kazanmışlardı. Henüz hiçbir şey bitmemişti. Kazanmamız gereken bir temizlik denetlemesi vardı. | |
| | | Alexandra Bethany Daniels Afrodit'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1854 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: 12. Temizlik Denetlemesi Çarş. Mayıs 11, 2011 1:47 am | |
| | |
| | | | 12. Temizlik Denetlemesi | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|