Kulübeme girdim ve hemen pencereleri açmaya koştum.İçerisi iğrençten çok havasızdı.Bütün ay kardeşlerimle koşturmuştuk.Tabii,doğal olarak kulübeyi temizlemeye zaman bulamamıştık.Geçen hafta Crist temizlik yapmasa halimiz harap olabilirdi.Yatağıma uzandım ve bir süre öylece kaldım.Canım sıkılıyordu ve birşeyler yapmalıydım.İstemeyerekte olsa banyoya gidip elime toz bezini aldım ve bütün odaların olduğu köşede duran dolaplara doğru yürüdüm.Juliet'in dolabını açmamla yüzüme bir toz bulutunun hucum etmesi bir oldu.Çaresizce tozu havaya dağıttım ve burnumu tutarak dolabı temizledim.Kev'in dolabını açtım.Juliet'inki kadar tozlu olmasada dağınıklı ''Kev,kulübeye geldiğin anda boğazına yapışacağım!'' diye fısıldadım ve bütün kıyafetleri çıkartıp tekrar içeri düzgün bir şekilde dizdim.Fena değildi.En azından 1 ay idare ederdi.Kapıyı kapattım ve yanda duran Dan'ınkini açtım.Kev'inki gibiydi.Tanrım!İnsanın böyle kardeşleri olduğu sürece başı dertten kurtulamazdı.En azından temizlikte.Ve ben temizlikten nefret ederdim!Söylene söylene Crist'in dolabını açtım.Diğerlerinden daha temizdi ve bir tane bile olsa temiz dolap görmek hoşuma gidiyordu.Tiff'in dolabında temiz olduğuna garanti verebilirdim ama Teo'nun dolabı beni korkutuyordu.Yani sonuçta oda erkekti ve bizim Apollon kızları olarak Apollon erkeklerinin temizlik anlayışına anlam vermek imkansızdı!Crist'in dolabınında tozunu aldıktan sonra karşıda duran Tiff'in dolabını açtım.Tahmin ettiğim gibiydi.Büyüleyici...Ona bir kaç yere toz beziyle dolaba sürttüm ve kendi dolabımı atlayıp Teo'nun dolabını açtım.Kev ve Dan'ın dolabına benziyordu ama daha temizdi.Yani...Görmeden anlayamazdınız!Bir bakış bile oranları hesaplamana yetebiliyordu.İşte böyle bir kulübeydik biz.Hemen onunkini de bir çırpıda temizledim ve kendi dolabını açtım.Bence temizdi.Toplanmasına gerek yoktu.Ama kardeşleriminde böyle düşündüğünü farz edersek kulübe çöpten geçilmezdi.iç çektim ve dolabımın her tarafını temizledim.Kıyafetlerimi çıkardım ve katlayıp tekrar koydum.İşim bitmişti en azından dolap tarafları.İç çektim ve en kolay gibi görünen bir ay birikmiş çamaşırları çamaşır sepetiyle taşıyıp Çamaşırhane'ye üstüne Apollon Kulübesi yazan yere bıraktım.Yüzümü buruşturdum.Tanrım Zeus aşkına!Biz melezdik!Savaşmalıydık!Ama ne yaptığımıza bakarmısınız?Temizlik!Söylene söylene kulübeme girdim ve banyodan yerleri silebilmeme yardımcı olabilecek bir bez aldım.Toplu oturduğumuz odadan başladım ve emekleyerek herbir odanın her santimini temizledim.En son tekrar toplu odaya dönerken yerde sürünüyordum ve elimdeki bezi iki kez banyoya gidip yıkamak zorunda kalmıştım.Bez simsiyah olmuştu.Daha önce yıkadığım ki gibi.''Temizlikten nefret ediyorum!'' diye mırıldandım.Aslında bağırmak istemiştim ama ağzımdan sadece bir kaç inilti ve bir mırıltı çıkmıştı.İç çektim ve koltuğa dayanarak kendimi yukarı çektim.Yavaş yavaş banyoya ilerledim ve bezi çeşmede bol suyla yıkadım.Bezi bulduğum yere bırakıp odama kadar tutunarak ve sürünerek ilerlemeye başladım.Yatağıma doğru kendimi çektim ve sırtımı yumuşak yatağıma yasladığım anda süper bir rahatlama hissiyle dolmuştum.Yavaşça esnedim ve gözlerimi kapattım.Sirius'u düşünmek en iyi dinlenme taktiklerimden biriydi.Ne olursa olsun.Canım bile çıksada kulübemiz tertemiz olmuştu...