Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) | |
|
+2Edward J. F. Newgate Serena Su Hanzadeoğlu 6 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Serena Su Hanzadeoğlu Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 4815 Kayıt tarihi : 07/09/10
| Konu: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Salı Nis. 12, 2011 8:27 am | |
| Evet arkadaşlar. Yarışmaya başlamadan önce size tavsiyem kurallarımızı okumanız. Takımları açıklıyorum. MAVI TakımLider: APOLLON Kulübesi Katılanlar;~Apollon Kulübesi (15 Kişi) ~Zeus Kulübesi (5 Kişi) ~Poseidon Kulübesi (5 Kişi) ~Hypnos Kulübesi (6 Kişi) ~Hekate Kulübesi (5 Kişi) ~Nyks Kulübesi (4 Kişi) ~Ares Kulübesi (15 Kişi)(Toplam: 65 Kişi)Anlatıcılar:
~Apollon Kulübesinden Yondaime Hokage. ~Nyks Kulübesinden Zack Cliff Burton.
(Yedekler) ~ ~Güçlerini Kullanabilecek Kulübeler:*Poseidon Kulübesi (5 Kişi) *Zeus Kulübesi (5 Kişi) *Apollon Kulübesi (15 Kişi) Seçtiğimiz üç özel güç:1* Apollon Kulübesinden Yondaime Hokage'in ışınlanma gücü. 2* Nyks Kulübesinden Zack Cliff Burton'un duyu organlarını hissizleştirme gücü. 3* Apollon Kulübesinden Theodor Aquila'un güneş ışınlarını kontrol edebilme gücü. KIRMIZI TakımLider: ATHENA Kulübesi Katılanlar;~Athena Kulübesi (15 Kişi) ~Hades Kulübesi (5 Kişi) ~Amphitrite Kulübesi (8 Kişi) ~Hephaistos Kulübesi (13 Kişi) ~Demeter Kulübesi (6 Kişi) ~Artemis Kulübesi (6 Kişi) ~Afrodit Kulübesi (14 Kişi) ~Persephone Kulübesi (6 Kişi) ~Dionysos Kulübesi (6 Kişi)(Toplam: 78 Kişi)Anlatıcılar:
~Amphitrite Kulübesinden Katherine Williams. ~Athena Kulübesinden Andrea Grace Harvey.
(Yedekler) ~Hephaistos Kulübesinden Eduard R. Longrange. ~Hestia Kulübesinden Ophelia Martinez.Güçlerini Kullanabilecek Kulübeler:*Hades Kulübesi (5 Kişi) *Artemis Kulübesi (8 Kişi) Seçtiğimiz üç özel güç:1* Athena Kulübesinden Lucianna Fackrell'in zihin yeteneği. 2* Demeter Kulübesinden Mana A. Fackrell'ın iyileştirme gücü. 3* Athena Kulübesinden William Maxwell'un telekinezi gücü. Anlatıcı Sıraları; ~Apollon Kulübesinden Yondaime Hokage. ~Amphitrite Kulübesinden Katherine Williams. ~Nyks Kulübesinden Zack Cliff Burton. ~Athena Kulübesinden Andrea Grace Harvey.Yarış başlasın artık. Koordinatörler Artemis, Serena(ben) ve Adminler dışında kimse yazmasın. Bir sorun olursa PM ile haberdar eder ya da şikayette bulunursunuz. | |
| | | Edward J. F. Newgate Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1784 Kayıt tarihi : 21/12/10
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Çarş. Nis. 13, 2011 7:45 pm | |
| Güzel, güneşli bir hava vardı. Ormanın en derinliklerine bile sızan Güneş ışığı görüş açımı büyük ölçüde arttırıyordu. Takımımızda Nyks kulübesinden olan arkadaşlarımız bundan rahatsız olsada hepsinin kendine göregüçleri olduğunu biliyordum. Lider Apollon kulübesi olmuştu. Bu benim başıma ağır bir yük demekti çünkü Apollon kulübesi lideri olarak sanırım Mavi takımın lideri konumuna gelmiştim. Herkesin benden taktik bekliyor olması durumu hoşuma gitmemişti. Ama yinede işe başlamanın zamanı gelmişti. Öncelikle geçen sefer Lucy ile aynı takımdaydık buna benzer bir taktik kullanmayacağımı biliyordu. Ama temelde fazla değiştirmeyeceğim bir strateji olacaktı. Alan genişti. Askerlerimiz yeterliydi. Ares ve Zeus kulübesinin bize katılmasıyla saldırı gücü yüksek bir takımdık. Ayrıca Apollon ve Poseidon kulübeleri bizimle beraber olduğu için savunmamızda büyük ölçüde rahatlayacaktı. Keşke Artemis kulübesi'de bizim yanımızda olsaydı diye düşündüm. Stratejiyi kafamda tam olarak oturduktan sonra bayrağın yanına gittim. Ve stratejimizi anlatmaya başladım. "Öncelikle sayı olarak dezavantajlı durumdayız, fakat önemli değil. Kullanacağımız taktik ile savunma ve saldırı arasında onların saldırılarını absorbe edeceğiz. Kullanması basit bir yöntem fakat karşı taraf için zor olacak. Şimdi bütün mavi takım olarak 3'e ayrılacağız. Savunma, Devriye ve Saldırı grubu olarak. Saldırı grubu başında ben olmak üzere herkese yardıma gelecek. Özellikle Devriye takımının yardımına koşacağız. İlk olarak saldırırsak güçlü savunmaları karşısında saldırımızın yok olma ihtimali var. Üstelik o kadar Athena çocuğu varken direk saldırı olamayacağı için şöyle başlıyoruz. Savaş stratejimiz 3 ana başlıktan oluşur. Gelen saldırıyı karşıla. Takımca ilerle. Ve saldır. Bu kadar basit ama biraz içine indiğimizde zorlaşacak. Saldırı takımı 15 kişi olacak. İlk başta görevimiz tuzakları etkisiz hale getirmek. Ve tuzakçılarını yakalayıp etkisiz hale getirmek. Liderliğini ben alacağım. Devriye grubu 30 kişi olacak. Devriye grubunun liderleri Tiffany Trully ve Hermia Aigian Cocteau olacak. Devriye grubu bütün ormana savunmatik biçimde dağılacak gelen her saldırıyı savunma grubunu bildirecek ve savunma grubu ile aynı yerde saldıranları karşılayıp sayı üstünlüğü ile ezeceksiniz. Umarım anlatabildim. Son olarak Savunma grubu Rose Denise Sea, önderliğinde 20 kişiden oluşacak. Bayrağı koruyacak devamlı 5 kişi istiyorum. Sürekli başında bekleyecek. Geri kalan taktikler sana kalmış. Umarım Anltabildim mavi takım. Bu savaşı kazanacağız." dedim. Ve yoğun alkış ve savaş naraları arasında, Nyks kulübesinden Zack ve Zeus'tan Marcus'u buldum. Benim takımım bu şekilde olacaktı. Umarım Athena çok ayrıntılı bir plan yapmamışlardı. Çünkü ayrıntılı planların bu taktiğe karşı hiç şansı yoktur. Kolay biten bir savaş olmasını istemezdim doğrusu. Saldırı takımı olarak toplanınca 15'kişiye hitap ettim. Gerçekten güçlü bir saldırı grubumuz vardı. Kimler yoktu ki. Kardeşim Edward Kevin, Zeus'tan Leo... "Şimdi takım istediğiniz gibi 3'e bölünün. Ve hepimiz birbirimize yakın olacak şekilde dağılacağız ormanın içine. Benim grubum Zack ve Marcus ile. Ne yapacağınızı biliyorsunuz. Başarıalar melezler !." Kılıcımı kaldırdım. Yüksek sesli bir savaş narası atarak ormana doğru koşmaya başladım. Bu gerçekten zevkli bir savaş olacaktı. [Biraz geç kalmışım başladığından haberim yoktu umarım problem olmaz ] | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Perş. Nis. 14, 2011 4:40 am | |
| En ufak bir tepki göstermeden, bulduğu bir kayanın, sert yüzeyine oturmuş, rahat etmeye çalışırken az sonra başlayacak olan bayrak kapmacayı düşünüyordu. Heyecanlı değildi, sadece Melez Kampı'nda ilk kez katılacağı için meraklıydı. Roma Melez Kampı'nda, bazen buna benzeyen şeyler yaptıklarını hatırlıyordu. O etkinliklerde, genelde kimse yaralanmadan kurtulamazdı. Disiplin ve hırs, dostluğu bile ezerdi. Aaron ile birbirlerini neredeyse öldürecek kadar yaraladıkları olmuştu. Eğer bir Mars çocuğu karşısında yenilmiyorsa, buradakilerin de onu zorlayacağını sanmıyordu. Çevresine kendini beğenmiş bakışlar atmakla meşgul olduğu için en başta Lucy'i dinlemese de, romalı lafını duyunca, biraz da olsa normalleşmeyi başardı ve Athena Kulübe'sinin liderine dönerek, onun dediklerini dinlemeye başladı. "...Ve Katherine saldırı grubunda olacak. Savunmada ise Artemis Avcıları var..." Yeniden dinlemeyi bıraktığında öfkelenmişti. Eski anıları hatırlamanın zamanı mıydı şimdi?! Sırf bu yüzden kaçırmıştı planı. Ne yazık ki Lucy'den yeniden anlatmasını istemeyecek kadar onurlu bir kızdı. Eliesha'dan da öğrenebilirdi bazı şeyleri. Ne de olsa kulübesinde, en iyi anlaştığı kardeşlerinden biriydi. Lucy, konuşmasını bitirdiğinde, herkesin kendine güveni yerine gelmiş gibiydi. Katherine onlara baktığında, gözlerindeki kararlılığı görebiliyordu. Bir an için Lucy'e hayran olmadan edemedi. Bu kadar kişiye karşı, kendilerine güven kazandırmak ve konuşmak, kolay değildi. Roma Melez Kampı'nda, çoğunlukla sadece bir haykırma yeterdi. O zaten herkesi canlandırır ve savaşma isteğini artırırdı. Gördüğü kadarı ile, burada cesaret verici bir konuşma yapmak gerekiyordu. Katherine, bu yüzden kendinden utanmadan edemedi. Konuşma yapmaktan hiç anlamazdı o.
"Sen romalı bir melez olduğun için, tabi ki de saldırı grubunda bulunuyorsun." Diye, sorduğunda anlatmaya başlamıştı Eliesha. "Athena Kulübesinin yarısı savunmada, yarısı saldırıda olacak. Böylece her iki tarafta da iyi sonuç alınabilecek planlar yapabilecekler. Aslında, bazı kulübeler haricinde, çoğu kulübenin yarısı savunma, yarısı saldırıda. Böylece eşit dağılım yapılmış olacak. Athena ve Hephaistos Kulübesi, ikiye bölünemedikleri için bazı değişiklikler yapmak zorunda kalındı. Üstelik, Hephaistos Kulübesi, tuzak hazırlamakta ustalar. Demeter Kulübesi ile birleşip, ormanın içine gizli tuzaklar yerleştirdiler. Bayrağa ulaşmaları zor olacak. Onlarda üvey babamızın çocukları olabilir. Burada biz varız. Evet. Bizden dört kişi su yakınlarında olacak ki kolayca saldırı yapabilsinler." Katherine, kardeşini hayatında hiç yapamadığı bir dikkatle dinliyordu. Saldırı grubunda olması rahatlatmıştı onu. Savunma yapmak, hiç de ona uymuyordu. O bunları düşünürken kardeşi anlatmaya devam ediyordu. "Hepimiz, küçük gruplar halinde ormana dağılacağız. Kalabalık olursak, çabuk fark edilir ve tuzağa düşeriz. Hades çocuklarının gölge yolculuğu yapabilmeleri en büyük avantajımız." Neden avantajları olduğunu söylememişti. Sanki birinin onları duymasından korkuyor gibiydi. Katherine ona hak verdi. Bu ormanda her şey olabilirdi. Eliesha, konuşmayı keserek, Katherine'nin eline küçük bir cisim bıraktı. "Bunu Hephaistos Kulübesi'ndekiler yaptı. Diğer gruplarla iletişim halinde olabilmemizi sağlayacak. Onların bayrağına ulaşırsak, asla tek başımıza saldırmayacağız. Farklı noktalardan aynı anda saldıracağız." Kabul etmeliydi ki, Ateş Tanrısı'nın çocukları, oldukça iyi işler beceriyorlardı. Yetmiş sekiz kişiyi, gruplara ayırmak zor olsa da, en sonunda altı kişilik gruplar oluşturuldu. Hangi gruba katılacağını merak ederek, herkesi bir gruba yerleştirmek için yeniden konuşmaya başlamış olan Lucy'i, geldiğinden beri hiç yapamadığı bir dikkatle dinlemeye başladı. O an, gözlerinden kararlılığı okunuyordu. Eğer kaybederlerse, ki bunun olacağını sanmıyordu, gerçekten öfkelenecek, üzülecek, aklına gelen her türlü kötü şeyi yapacaktı. Şimdilik bunu diğerlerinin bilmesine gerek yoktu. Bu yüzden, dıştan sergilediği, yapmacık sade görünümüne devam etti.
Herkes yerini aldıktan sonra, Katherine de kendi grubuna katıldı. Kimlerle grup olduğuna baktığında, şansın ilk defa onunla olduğunu hissetti. Lucy, Mana, Dioné, Eliesha ve Anna ile aynı gruptaydı. Herkes bir an için sessizliğe gömüldüğünde, avcıların ağaçlara yerleşme sesi duyuldu. Hepsi tabi ki de orada değildi. Bazıları, farklı yerlere saklanmıştı. Onlar da sessiz olduktan sonra, rahat bir nefes aldı. Ormandaki mekanik tuzaklardan bile ses çıkmıyordu. Ceres yani Demeter çocukları, onları saklamak için iyice çalışmış olmalıydı. Kaza eseri, kırmızı takımdan kimsenin o tuzaklara yakalanmamasını diledi. Venüs... Afrodit çocukları için biraz şüpheli olsa da, aralarında çok iyi savaşanlar olduğunu duymuştu. Yine de o an için, savunma kısmına kafa yoracak zamanı yoktu. Aklında sadece bir düşünce vardı. Biz kazanacağız.
| |
| | | Zack Cliff Burton Nyks'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Dövüş Sanatları Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 814 Kayıt tarihi : 23/02/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Perş. Nis. 14, 2011 2:50 pm | |
| Sıcak ve bunaltıcı güneşin altında sabırsızca beklerken Yon diğer melezlere savaş stratejimizi anlatıyordu. Anlatılanları pek fazla dinlemiyordum çünkü bu stratejinin oluşmasında çok azda olsa Yon'a yardım etmiştim bu yüzdende plan'ı ezbere biliyordum. Fazla heyecanlıda sayılmazdım,sonuçta bu benim ikinci bayrak kapmaca yarışımdı ve heyecan olayı anca ilk bayrak kapmacada olurdu. Ama tek bir sorun vardı. Oda tanrı Apollon'un çoçuklarının bayrak kapmaca yarışını yakından izlemek istemesiydi. Güneş her zamankinden daha yakın ve daha sıcak bir şekilde her yana ışıltı yayıyordu. Bu durumdan biraz rahatsız olsamda ses çıkarmıyordum çünkü bunun içinde bir planımız vardı. Yon tüm melezleri görev yerlerine dağıtırken t-shirtmü çıkardım ve yarı çıplak bir şekilde savaşın başlamısını bekledim. Yon savunma ve devriye takımlarıyla işini bitirip saldırı takımına bir konuşmayla üçer üçer gruba ayrılmalasını söylerken bende bir ağacın gölgesinde rahatlamaya çalışıyordum. Gölge'nin altında rahatlarken Marcus geldi ve yanıma oturdu. Yanıma oturduktan sonra '' Dostum aynı gruptayız değil mi?'' diye sordu. Marcus'a gözlerimi devirerek baktım ve ''Tabiki aynı gruptayız. Sen,ben ve Yon. Bu grup saldırının temelini oluşturacak'' dedim. Marcus'un ifadesi canlandı ve gülümseyerek oda gölgenin altında dinlenmeye başladı. Bir süre sonra Yon'un yanına melez topluluğunun ortasına geçtim. Yarı çıplak bedenimi kolyemin taşına basarak siyah bir zırhla kapladım ve savaşa başlamak için bekledim. Yon son bir savaş narası attıktan sonra ormana doğru koşmaya başladı. Aynı savaş naralarını ben ve Marcus'ta bağırıp Yon'un arkasından ormana girdik. Sık ağaçların ortasından hızlı bir şekilde koşarken hafiften sırtımdaki katanamı kabzasından çıkarmıştım. Yon'da kılıcını çekmiş ve savaşın başlayacağı orta noktaya doğru delicesine koşuyordu. İyice hızımızı artırmışken Yon kafasını bana çevirip ''Başlıyoruz Zack! Aynen konuştuğumuz gibi. Ben ve Marcus seni izliyor olacağız.'' diye seslendi. Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp hızımı iyiden iyiye arttırdım. Bu yarış'ta ben ve Yon özel güçlerimizi son damlasına kadar kullanacaktık. Ben karşıma gelenleri etkisiz bırakırken Yon'da etkisiz bıraktıklarımı ışınlanarak rehin alacaktı. Koşmaya devam ederken Yon son bir kez kafasını salladı ve ışığa dönüşerek kayboldu. Yanımda sadece Marcus kalmıştı artık, ona bakıp savaşı kazanacağız anlamına gelen bir bakış fırlattım. Aynı bakışı Marcus'ta bana fırlatırken yumruklarımızı tokuşturduk ve ilerden gelen savaş nara'ları seslerine doğru koşmaya devam ettik. | |
| | | Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Cuma Nis. 15, 2011 6:29 am | |
| Heyecandan ne yapacağımı bilemez haldeydim sanki.Nereye gitsem, nereye otursam, ne yapsam karar veremiyordum.Evet, bu katıldığım ilk bayrak kapmaca yarışıydı.Her ne kadar bunu dışa yansıtmamaya çalışsam da oldukça heyecanlıydım.Bu yarış tüm kulübeler için çok önemliydi, bu da demek oluyordu ki herkes daha büyük bir hırs içerisinde yarışacaktı.Her ne kadar çekinsem de uzun zamandır böyle bir etkinliğe ihtiyacım vardı.Tüm hırsımı ve öfkemi yansıtabileceğim heyecanlı bir yarışa... Geriye kalan tek şey kazanmaktı, bunu da gerçekleştirmek için oldukça kararlıydık. Herkes etrafta volta atıyor, fısıldaşıyorlardı.Yarışın lideri Athena Kulübesi henüz stratejiyi açıklamamıştı.Herkes Lucy'den gelecek olan direktifleri bekliyordu.Bu yarış için iyi düşünülmüş ve etkileyici bir plan hazırlandığına emindim.Lucy buna gerçekten de çok önem veriyordu ve görevini tüm ciddiyetiyle yerine getiriyordu.Ona imrenmemek elde değildi.Ondan öğrenebileceğim çok şey vardı gerçekten. Lucy konuşmaya başlamıştı, yarışta kullanacağımız stratejiyi açıklıyor olmalıydı.Hiçbir şey kaçırmamaya özen vererek Lucy'nin yanına doğru ilerledim.Hazırlanan bu planı doğru bir şekilde uygulamak yarışın gidişatı için oldukça önemliydi.Lucy kalabalığı toplamaya çalışarak herkesi bir araya getiriyordu.Lucy'nin çağrılarını duyan herkes toplanmıştı zaten.Hafifçe öksürüp boğazını temizledikten sonra Lucy konuşmaya başladı. "Yarış için etkili bir planımız var, her şey sadece doğru uygulanmaya bağlı.Athena Kulübesi'nin yarısı savunmada, yarısı saldırıda olmak üzere ayrıldı. Böylece her iki tarafta da uygulanması pratik, etkili stratejiler kurabilecekler. Aslında bazı kulübeler haricinde, çoğu kulübenin yarısı savunma, yarısı saldırıda. Böylece eşit dağılım yapılmış oldu. Athena ve Hephaistos Kulübesi, ikiye bölünemedikleri için bazı değişiklikler yapmak zorunda kalındı. Üstelik, Hephaistos Kulübesi, tuzak hazırlamakta usta. Demeter Kulübesi ile birleşip, ormanın içine gizli tuzaklar yerleştirdiler. Bayrağa ulaşmaları zor olacak.Amphitrite Kulübesi'nden birkaç kişi de su yakınlarında olacak.Hades çocukları da bu esnada çok işimize yarayacak.Herkes farklı noktalardan saldırı yapıyor yani.Plan anlaşılır olmuştur umarım, herkes hazır olsun." Plan oldukça mantıklı ve etkileyiciydi.Kendinden emin ve kararlı bir ses tonuyla konuşan Lucy de insana güven veriyordu.Herkesin farklı noktalara dağıtılmış olması yarıştaki hakimiyet için önemliydi ve iyi planlanmıştı.Hephaistos Kulübesi'nin icatlarından yararlanmaksa bizim için ayrı bir avantaj olacaktı.Amphitrite Kulübesi'nin su yakınlarında bulunması da herhangi bir saldırıya karşı iyi bir yerleştirmeydi.Bir an için duraksayarak bu planın değerlendirilmeye gerek olmayacak kadar iyi olduğunu fark ettim.Bunu gözden geçirmem bile gereksizdi.Dikkatimi toplayarak kendimi yarışa hazır hale getirmeye çalıştım.Üzerimde taşımakta bile zorlandığım zırh yüzünden çoktan terlemiştim.Elimin tersiyle alnımı silerken etrafı gözlüyordum.Karşı takım bizden sayıca azdı ama takımda çoğu güçlü kulübe yer alıyordu.Nyks Kulübesi üyelerinin yeri sayılmazdı burası.Yani gecenin çocuklarının insanı kavuran yakıcı güneş altında olması onlar için bir dezavantajdı.Ama çoğu kişi bunun üstesinden gelmiş gibi görünüyordu. Lucy tekrar herkesi toparlayıp grupları ayırmayı başladı.Oldukça kalabalık olan bu takımı ayırmak için ne tasarılar oluşturduğunu düşünürken pür dikkat söylenenleri yerine getirmeye başladım.Lucy herkesi gruplarına yerleştirdikten sonra ben de gruptaki yerimi almıştım.Şanslıydım ki, grubunda bulunduğum herkesi tanıyordum.Kardeşim Summer, Pers, Claire, Anna Maria ve Selene'nin bulunduğu grupta yerimi alırken heyecanım yerini hırsa bırakmıştı.Savunmada değil de saldırıda olmak beni rahatlatmıştı.Grubumla birlikte olmamız yere doğru ilerlerken herkes pozisyonunu almıştı. Yarışın başlaması an meselesiydi.Sakin kalmaya çalışarak metanetimi korumaya özen gösteriyordum.Son bir kez zırhımı sağlama alıp, bir eksik olmadığına emin olmaya çalışırken Lucy koşarak yanıma geldi.''Kalabalık arasında vermeyi unuttum.'' dedi elindeki küçük nesneyi bana doğru uzatırken.''Hephaistos Kulübesi'nin icadı. Diğer gruplarla iletişim içinde kalmış olacağız, bayrağa karşı yapılan bir saldırı olursa bundan herkesin haberi olacak.Herkes aynı anda saldıracak.'' diye lafını tamamlarken onu dikkatle dinlemiştim.Hephaistos Kulübesi yine formundaydı.Bana verdiği cismi incelerken Lucy ''Dikkatli ol.'' diyerek yanımdan uzaklaştı. Her şey tamamdı.Strateji belirlenmiş, takım teşkilatlandırılmış, herkesin olması gereken yer de ayarlanmıştı.Hephaistos Kulübesi sayesinde de iletişim problemi çözülmüştü ve tam anlamıyla yarışa hazırdık.Etraftaki derin sessizlikle beraber yarışın başlamasını beklerken o an ulaşmak istediğim tek hedef karşı takımın bayrağı idi. | |
| | | Edward J. F. Newgate Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1784 Kayıt tarihi : 21/12/10
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) C.tesi Nis. 16, 2011 5:07 am | |
| Kafamda binbir türlü düşünce dönüyordu. Bu bayrak kapmacanın stratejisini yazarken her şeyi hesaba katmışmıydık acaba. Ani bir saldırı yemek istemiyordum. Ama bu plan için uzun süre düşünmüştüm ve çalışmıştım. Bu bayrak kapmacayı kazanamak zorundaydım. Yoksa kulübeme döndüğümde kardeşlerimin yüzüne nasıl bakabilirdim ki ?
Gücümün bana verdiği imkanlar sayesinde bütün bayrak kapmaca alanını dolaşmış tuzakları görmüş, savunma ve saldırı gruplarının nasıl olduklarını izlemiştim. Yaklaşık bir-iki dakika sonra ilk gruplar çarpışacaktı. Ve özellikle bu ilk grubun benim grubum olmasını diliyordum. Zack insanların 5 duyu organını etkisiz hale getirebiliyordu. Bana etrafta Güneş varken bunun zor olduğunu söylemişti ama başka bir planım yoktu. Sadece daha önce denemediğim bir şey deneyebilirdim... İlk grupların çarpışmasının galibi takımı için büyük yarar sağlamış olacaktı. Bunun nedeni saldırılarını yarıp geçmemiz demek onları savunma yapma mecburiyetinde tutmamız demekti. Ve ben ışık hızındayken savunmada ki açıkları kolayca görebiliyordum. Lucy bunun farkında olmalıydı. Bu nedenle bu çarpışma tehlikeli olacaktı. Ne kadar kişiyi etrafımıza toplayabilirsek o kadar iyiydi. Düşmanı gözlemeyi bırakıp benim grubumun olduğu yere gittim. Son sürat koşuyorlardı ve ikisininde yüzlerinde yorgunluk yoktu. Bu iyiye işaretti. Yanlarına koşup konuştum.
"Beyler, saldırı grubumuz yaklaşık 50 metre arkamızda. 3 kişiyiz ve en ön saflardayız. Yaklaşık 15-20 saniye sonra ise düşmanımızın ayak seslerini duyacaksınız. Eğer Lucy beni şaşırtmazsa bize doğru gelen 6 kişilikten 3 grup var. Toplamda 78 kişiler ve 6 kişilik gruplara bölünmüşler. Daha fazla bilgi aldım ama Lucy benim yeteneğimi neredeyse tam anlamıyla çözmüş. Bu nedenle bilgi eksikliğimiz olduğu konusunu inkar etmeyeceğim. Zack stratejimizi biliyorsun aynı anda kaç kişiyi duyusuz yapabilirsin ?" dedim. Marcus ve Zack eğlencenin kokusunu almışlardı. Onların dilinde eğlence tehlikeydi. Bu benim hoşuma gitsede büyük tehlike içerisindeydik. Babam fazla yakınlarda olmalıydı. Güneş ensemi kavuruyordu adeta. Zack'in bu Güneş'te gücünü ne kadar kullanabileceğini düşündüm.
Tahmin ettiğim gibi Zack havaya baktı. Güneş'ten fazlasıyla rahatsız olmuş bir şekilde konuştu. "Lanet olası Güneş". dedi. "Babama küfür ediyorsun dostum. Düzgünce söyle kaç kişi ?" dedim. Bana baktı ve sırıttı. "Yaklaşık 3 en fazla 4 kişi. Eğer gece olsaydı aynı güç ile 100 kişiyi indirirdim." dedi. Ve haklıydıda. Nyks, gecenin ve karanlığın tanrıçası... Düşünüyordum. Yaklaşık 10 saniye sonra öncü grupları görecektik. 10 saniye içinde Güneş'i kapatmanın bir yolu varmıydı acaba? Evet ! Theodor Aquila... Kardeşim Güneş Işınlarını kontrol edebilirdi. Ama daha önce hiç bu yönde kontrol etmişmiydi. Düşünecek zamanım yoktu. Savunma grubunda nehrin arkasında mevzilenmiş olmalıydı. Hemen oraya gitmeyi düşündüm. Ve bu Güneş'in altında ışınlanmam zor olmadı. Saniyenin milyonda biri kadar bir sürede Teo'yu buldum. Ve onu tuttuğum gibi bağırdım. "Buna yanısıra ışınlanma derler Teo. Azıcık midebulantısı yapabilir ama gücüne ihtiyacım var!" dedim.
Kaybolmama ve aniden belermeme alışık olan grubum oraya vardığımda bir tepki vermedi. Ama neden Teo'yu getirdiğime anlam veremediler. Teo'nun gücü Güneş ışınlarını yönetmekti. Yani bir süre için ormanın bu bölümü zifiri karanlık geceyi yaşayacaktı. Bu doğal sinyal mekanizmasıda sayılabilirdi. Nyks çocuklarının her biri saldırı gruplarının birindeydi. Ve karanlığın rahatlığını hissedip kısa sürede yanımıza geleceklerinden de emindim geriye tek problem kalıyordu. Teo bu işi yapabilir miydi ?
Artık rakibimizin adımlarını duyuyordum çok az süremiz kalmıştı. Eğer orman sık ağaçlar ve çalılardan oluşmasaydı bizi çok kısa sürede bulabileceklerdi. Tanrılara sükür ki böyle değildi. Planımı anlatmaya başladım. "Evet millet plan şöyle. Teo merkezde yer alacak. Biz onu koruyacağız. Teo özel yeteneğiyle bize burada geceyi yaşatacak, Zack gücünü rahatça kullanabilecek. Bu durumda bize kaç kişiyle geldikleri farketmeyecek. Anlaşıldı değil mi millet ?" dedim.
Teo ortamıza geçti. Bu işi daha önce yapmaya çalışmıştı anlaşılan. Etraf yavaşça kararmaya başlıyordu. Güneş'in gitmesi gücüme etki etmiyordu fakat göüşüm çok değişiyordu. Ve artık ışınlanmak için biraz daha fazla güç harcayacaktım ama umursamadım. Artık ayak seslerini duyuyordum. Sonunda ilk gelenleri gördüm ;artık etraf iyice kararmıştı. Zack çıldırmak üzereydi mutluluktan uçuyordu adeta. Ona odaklanması gerektiğini bildiren bir bakış fırlattım. Artık etraf iyiden iyiye karamıştı. Kırmızı takım ise etrafımızı sarmıştı ama etrafın böyle kararmasını Athena çocukları bile tahmin edemezdi hepsi korku içindeydi bunu hissedebiliyordum. Ve Zack'in işe başladığını çığlıkları duyunca anladım. 10'dan fazla melez bağırıyordu. Sırtımdan kılıcımı çıkardım. Kılıcım diğer melezler gibi bronzdan değildi. Gümüş rengindeydi ve karanlık gecede bile ölesiye parlıyordu. Bu kılıcı gerçek beni bilen birinden almıştım. Zack'te işe koyulmuştu. Marcus'un küçük çaplı yıldırımlarını ise etrafta parlıyordu. Teo'nun ise arkadan soluk sesleri geliyordu yorulmaya başlamış olmalıydı işi çabuk bitirmeliydik. Göremeyen gözlerimi kapattım ve seslere odaklandım. Artık bir parça ışık hüzmesiydim. Burada bulunan 18'e yakın kişi kısa sürede etkisiz hale getirilecekti. | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Paz Nis. 17, 2011 12:22 am | |
| Sonunda başlamıştı. Takımdaki herkes görev yerlerini almış, saldırıda görevli olanlar ilerlerken, savunmadakiler bayrağa en yakın noktada durmuş, gelecek herhangi bir saldırıyı önlemek üzere her tarafı dikkatli bir şekilde incelemeye başlamışlardı. En ufak bir hareket bile silahlarını oraya doğru doğrultmaya, önemsiz bir şey olduğunu anlayana kadar tedbiri elden bırakmamalarına sebep oluyordu. Katherine, en ufak bir kaygı ya da güvensizlik hissetmiyordu grubuna karşı. Üvey kardeşleri ile karşı takımda olmaları onu bir an için üzmüş olsa da, sonuçta her iki takımında suda hakimiyet kurmasını sağlamıştı. Bu da eşitlik anlamına geliyordu. Lucy'nin sessiz ve dikkatli bir şekilde talimatlar verdiğini zar zor duyuyordu. O kadar sessiz konuşuyordu ki, Hephaistos çocuklarının yaptığı kulaklıklar olmasa, birbirlerini hiç duyamayacaklarını düşünmeye başlamıştı. Bir an için çevresini gözetlemeyi bıraktığında, kendini kulaklıklar arası yapılan konuşmaya odaklandı. Herkes sessizdi ama atılan adımların sesleri ve ormanda barınan canavarlar rahatlıkla duyulabiliyordu. Bu da biraz sinir bozucuydu. Güneş, tüm ihtişamı ile ormanı aydınlatırken, bu işten hem hoşlanmış, hem de nefret etmişti. Hoşlanmıştı; etrafın aydınlık olması çevrelerini daha iyi görmelerini sağlıyordu. Üstelik Nyks çocuklarının gücünü azaltıyordu. Hoşlanmamıştı; Artemis avcılarına göre Apollon çocukları daha güçlü durumdaydılar. Bu da onların aleyhineydi. Henüz mavi takım ile karşılaşmamışlardı ama onların önünde ilerleyen gruplardan talimatları alıyorlardı. Yaklaştık. Henüz göremedik. Lucy, onlara yavaşlamalarını, aynı anda gitmeleri gerektiğini anlatmaya çalışırken, Katherine bir anda kötü hissetmeye başlamıştı. Lucy'nin de anladığına emindi. O ana kadar saldırmamış olmalarının bir sebebi vardı. Onlara tuzak kurmuşlardı. Unuttuğu şey yüzünden neredeyse başını, ağaçların o sert ve pürüzlü gövdelerine vuracaktı. Işınlanma, iki kez anlatılan plan... Ayağını öfkeli bir şekilde yere vurdu. O an hiç de romalı bir melez gibi davranmadığının farkındaydı ama bu umurunda bile değildi! Hissettiği tek şey öfkelenmiş bilinciydi.
Bağırışları kulaklıklarından duyduklarında, neredeyse sağır olacağını sanmıştı. Herkes, o anın şoku ile donup kalmıştı sanki. Kate'in ise yaptığı ilk iş kulaklığı çıkarmak olmuştu. Gruptaki diğer arkadaşları da onun yaptığını yaptıklarında, herkes Lucy'nin fark ettiği şeyi gördü. Güneş eskisi kadar parlamıyordu artık. Etraf karanlıklaşmıştı, gece gibi. Gece... "Lanet olsun!" Sesinin ormanda yankılandığına emindi. "Pereant, hospotio Apollo!" Herkesin ona baktığını gördüğünde, bir an için yüzü kızarsa da çabuk toparlandı. Toparlanmasını sağlayan, ona doğru koşan adımların sesleriydi. Herkes silahını çıkarmış gelen kişiye bakarken, Eliesha herkese silahını indirmesini söyledi, Gelen kişi kırmızı takımda, başka bir gruba yerleştirilmiş melezlerden biriydi. Hızlı nefes alış verişinden, korktuğu sonucunu çıkarmıştı. Ama bu kadar korkmasına sebep olacak şey ne olabilirdi ki? Çocuk sanki onun düşüncelerini okumuş gibi önce derin bir nefes aldı, ardından konuşmaya başladı. Konuşması, herkesin lider olarak gördüğü Lucy'e hitabe idi. "Dediğin gibi, gruplar halinde farklı açılandan yaklaşıyorduk mavi takım bölgesine. Bir anda etraf karardı ve sanki gece oldu. Yanımda duran kız çığlık atmaya başlamıştı. Hiçbir şey hissedemediğini, göremediğini söyleyip duruyordu." Tüyleri diken diken olmuştu Katherine'nin. Hiçbir şey hissedememenin nasıl bir şey olacağını düşünmeye çalıştı. Dioné, çocuk ile konuşurken, Mana ve Maria, bitkilerle neler yapabileceklerini tartışıyorlardı. Eliesha ve Lucy ile birlikte konuşmaya başlayan Katherine ise, bunu nasıl etkisiz hale getireceklerine dair derin bir tartışmaya dalmışlardı. Yine de zamanları geçiyordu ve eğer çabuk olmazlarsa bu yarışı kaybedeceklerini de biliyordu. "Hades çocukları." Dedi Dioné bir anda. "Ne demek istiyorsun?" Diye sordu, en yakın arkadaşına. "Etkisiz hale getirmekten konuşuyordunuz." Bir an için çocuğa döndü. "Hades çocukları ile iletişime geçin. İşinize yararlar." Aslında oldukça mantıklıydı bu söyledikleri. Lucy anında kulaklığı yeniden kulağına taktı ve herhangi bir Hades çocuğunu bulmak için oradan konuşmaya başladı.
Bir anda, esen rüzgar, arkasına bakmasına sebep oldu. Neredeyse çığlık atacaktı ama son anda kendisini kontrol edebildi. Hades'in oğlu Hector, onların söyleyeceği dinlemek için gelmişti. Lucy, yüzünde kurnaz bir gülümseme ile Hector'a doğru ilerledi ve kimsenin duyamayacağından emin bir şekilde kulağına planı fısıldadı. Ne yapacağını anlayan Hector, Maria'yı yanına alarak gözden kayboldu. Katherine, onların ne yapacağından emin değildi ama, Demeter ile Hades çocukları birlikte bir şeyler başarabilirlerdi. En azından güçlerinin büyük yardımı olacaktı.
Mana, onların yanına gelen çocuğun yaralarını iyileştirirken, bir kez daha üç kız plan yapmaya çalışıyorlardı. Buldukları kütüklerin üzerine oturmuş, yumuşak toprağın üzerine, buldukları sivri uçlu bir dalla harita çizmiş. Gidecekleri noktaları belirliyorlardı. Onlar bununla uğraşırken bir anda çığlıklar kesildi. Çığlıklar kesildiğinde, duydukları tek ses, hareket eden bitkiler ve çarpışan kılıçların yankılanan iğrenç sesiydi. Bunu fark eden Lucy, hızlı bir şekilde diğer takımlarla iletişime geçti. "Çabuk olun. Oradan uzaklaşın!" Yeniden kılıç sesleri duyulmadan önce, harekete geçen grupların sesleri yankılandı etrafta. Katherine kılıcını çıkarmış, Lucy'e bakıyordu. "Anlaşılan artık saldırı zamanı?" Onaylayan bakışlarla karşılaşınca, sonunda harekete geçecek olmanın verdiği mutlulukla gülümsedi ve mavi takımın bölgesine doğru ilerlemeye başladı.
| |
| | | Zack Cliff Burton Nyks'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Dövüş Sanatları Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 814 Kayıt tarihi : 23/02/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Paz Nis. 17, 2011 3:55 am | |
| Yon yanında Teo ile bir anda ortamızda belirip planını anlatmaya başladı. Aslında planı tamamen benim gücümü kullanmak için yapılmıştı. Yon planını hızlı ve dikkatli bir şekilde anlatırken nefes alış verişlerimi düzenlemeye başladım. Teo'nun özel gücünü önceden zaten biliyordum ve Yon'un bunu farkedeceğini anlamıştım. Nefes alışımı tamamen düzenledikten sonra Teo'nun ortamıza geçmesini izledim. Teo ortamıza geçerken bende Marcus'a bir bakış fırlattım ve Marcus'un ne demek istediğimi anlamasını bekledim. Bu harekatta korunması gereken yegane kişi Teo'ydu. Teo tamamen ortamıza geçti ve Marcus'da korumacı bir tavırla onun arkasında yerini aldı. Herkes yerini aldıktan sonra Teo gözlerini kapattı ve derin bir şekilde nefes aldı. O nefesini alırken de güneş ışığı yavaş yavaş solmaya başladı.Ortam gittikçe kararmaya başladı ve bir süre sonra zifiri karanlık oluştu. Karanlığın içinde güneş ışığının bedenime uyguladığı baskıdan kurtulurken gücün içime işlemesine izin verdim. Güç içime işlerken de gülümsememi engelleyemerek etrafa gülücükler saçtım. Yon bu tavrımı gördükten sonra bana dikkatimi toplamam için bir bakış fırlattı. Biraz endişeliydi sanki. Sanırım gerçekten de bu yarışı kazanmak istiyordu. Yon'un bu azmini gördükten sonra bende kalbimin derinliklerindeki o kazanma isteğini farkettim. Kırmızı takımın saldırı grupları etrafımızı sarmıştı artık. Biraz karanlık yüzünden şaşkın da olsalar bizden sayıca çok üstünlerdi. Aynı Yon'un söylediği gibi altı kişiden oluşan üçer grup vardı etrafımızda. Melezlerden biri kılcını çekip bize doğru hareket edince şeytani bir gülümseme ile birlikte melezin beş duyusunuda elinden aldım. Onuda diğer on dört melez takip etti. On beşinin duyusu ellerinden alınmıştı. Geriye üç melez kalıyordu. İstemesem onları da etkisiz hale getirebilirdim ama biraz oynamak benim de hakkımdı. Melezlerden ikisi Teo'ya yönelirken,bir tanesi de benim üzerime doğru temkinli bir şekilde yürüyordu. Melezler üzerimize doğru gelirken Marcus bir kaç şimşekle iki melezi safdışı bırakmaya çalıştı. Diğer melezde benim üzerime gelirken katanamı çektim ve hızlı bir şekilde meleze saldırdım. Saldırırken de her atağımda bir duyusunu elinden alıp dikkatini dağıtıyordum. Diğer melez karanlık yüzünden pek iyi göremiyordu ve bu yüzden saldırıları etkisiz oluyordu. Aynı şeyin Marcus ve Yon içinde geçerli olduğunu düşündüm ve diğer üç melezinde duyularını ellerinden aldım. Artık kırmızı takımın öncü gruplarından üçü etkisiz kalmıştı. Yon etkisiz kalan üç melezide hemen ışınlayp rehin alınmak üzere kafesimize götürdü. Tam rahatlayıp rahat bir nefes alacakken Teo ışığın gelmesine izin verdi ve yere dizlerinin üzerine çöktü. Teo güçsüz kalmıştı. Gereğinden çok fazla kullanmıştı gücünü. Güneşin tenime değmesiyle aniden irkilip diğer melezlerin duyularını serbest bıraktım. Duyularının geri geldiğini gören melezler ani bir şekilde kalkıp ormanın derinliklerine kaçmaya başladı. Kaçan melezlere küçümser bir ifade ile baktıktan sonra kafamı yukarı kaldırıp güneşe baktım. Hava sıcaktı. Ama eskisi kadar değildi güneşin yakıcılığı. Sanki tanrı Apollon burada olmasının bize bir yararı olmadığını anlamış ve gitmişti. Yüzümde gergin bir gülümsemeyle Marcus'a baktım. Oda güneşin eskisi kadar yakıcı olmadığını anlamıştı. Hafif bir sevinçle etrafıma bakındım ama sevincim anında kesildi. Kırmızı takım ormanın derinliklerinden bize doğru koşuyordu. Tamamiyle saldırıya geçmişlerdi artık. Ciddi bir ifadeyle Marcus'a baktım. Sadece ikimizin burada hiç bir şansı yoktu. Kırmızı takımın öncü birliklerinin önünde dikilirken Yon biranda karşımızda belirdi ve konuşmaya başladı '' Savaşmaya hazırlanın saldırı ekibi gelmek üzere ''. Yon'a baktım ve konuşmaya başladım '' İlk önce gidip Ange'yi buraya getirmelisin. Onun kolyesindeki iksir Teo'yu daha güçlü hale getirebilir.'' dedim. Biz konuşurken kırmızı takım gittikçe bize yaklaşıyordu. Onlar yaklaşırken arkadan koşuşturma sesleri duydum ve hızlı bir şekilde arkamı döndüm. Gelenlere bakınca bunların kardeşlerim ve saldırı ekibi olduğunu gördüm. Hepsi hızlı bir şekilde koşup bize ulaşmaya çalışıyordu. Saldırı ekibinin hepsi kılıçlarını çekmiş ve savaşmaya hazır bir şekilde yanımıza vardı. Yon'a bakıp gitmesi için bir bakış attım. Yon 'tamam' dercesine kafasını salladı ve ışığa dönüşüp gözden kayboldu. Yon gözden kaybolunca katanamı çektim ve bir savaş narası koparıp kırmızı takıma doğru koştum.
En son Zack Cliff Burton tarafından Çarş. Nis. 20, 2011 4:17 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Andrea Grace Harvey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 609 Kayıt tarihi : 18/01/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Ptsi Nis. 18, 2011 3:50 am | |
| Yarış tam anlamıyla başlamıştı artık.Takımdaki herkes tam da planlanan gibi olması gereken yerdeydi.Saldırı grubu taarruz için doğru anı ve yeri bekliyordu.Savunma grubu ise bayrağın etrafında tetiktelerdi.Herkes temkinli adımlarla etrafı kolaçan ediyor, karşı takımın yapacak olduğu hamlenin nereden geleceğini tahmin etmeye çalışıyordu.Evet, yarış için kurulan strateji gerçekten çok iyi hazırlanmıştı.Ama karşı takımı da hafife almamak gerekirdi.Apollon Kulübesi liderliğinde olan grup kim bilir neler planlamıştı ? Üstüne üstlük karşı takımda yer alan kulübelerdeki üyeleri düşünürsek bu yarış oldukça çekişmeli olacaktı.Tabii ki kazanma inancım tamdı.Ama insan tereddüt etmiyor değildi.Grubumla yerleştirildiğimiz yerde beklerken Lucy herkesi teşkilatlandırıyordu.Herkese verdiği komutlarla bu yarışı kazanmamamız büyük bir hayal kırıklığı olurdu herhalde.En mantıklı lidere sahiptik diyebilirdim.Ormandaki ürkütücü sessizliğin içerisinde 'Umarım kalp atışlarım duyulmuyordur.' diye umuyordum.Karşı takımın hamlesi oldukça etkileyici olacağa benziyordu.Bir işe yarama düşüncesiyle etrafı kontrol etmeye başlamıştım.Tabii ki karşı takım kendini saklama konusunda oldukça ustaydı.Ormanda yer alan bu kadar kişiden bir çıt sesi bile çıkmıyordu sanki.
Güneşin o kavurucu sıcağı bana yorgunluk hissi veriyor gibiydi.Üzerimdeki ağır zırhın bedenimde yaptığı baskıya ise yavaş yavaş alışmaya başlamıştım.Güneşten rahatsız olan gözlerimi kısarak etrafı gözlemlemeye başladım.Lucy tedirgin şekilde etrafta dönüp duruyordu.İlk hamlelerini yapmaları oldukça uzun sürmüştü.Belki de Lucy çok paranoya yapıyordu.Ama bunun öyle olmadığını ben de biliyordum.Muhtemelen Yon özel gücünü kullanarak bir şeyler yapmayı planlıyordu.Güneş ışığına dönüşme gücü oldukça işe yarar bir yöndü.Saldırı grubu karşı takıma doğru ilerliyordu.Şimdilik sadece üç grup olarak saldırıyı başlatacaklardı.Herhangi bir durum olması anında da diğer saldırı grupları gönderilecekti.Hephaistos Kulübesi'nin yaptığı iletişim araçlarıyla saldırı grubu gözlemlerini bize iletiyordu.Uzun zamandır ilerlemekteydiler ama hala bir birlikle karşılaşmamışlardı.Lucy endişesinde haklı olmalıydı.Bizi bir tuzak bekliyordu.
Lucy'e neler olduğunu olduğunu sormayı düşünürken bir an daha sabırlı olmaya karar vererek yerime geri dönmüştüm.Güneş hala tepede enseleri yakmaya devam ediyordu.Bir dakika, neler oluyordu böyle ? Bir anda hissettiğim o yakıcı ısı hissi azalmaya başlamıştı.Gözlerimi rahatsız eden o ışık da öyle.Tedirginlikle Lucy'e bakmaya başladım.Mutlaka bir planı olmalıydı.Kulaklığımda duyulan çığlıklarla tam anlamıyla yerimden sıçradığım söylenebilirdi.Bunun olmaması gerekiyordu.Her şey yavaş yavaş belli oluyordu.İçimden bu duruma lanet ederken herkes telaş içindeydi.Böyle bir şeyi hesaplayamamıştık.O an tüm orman zifiri karanlıkla kaplanmıştı.Karşı takım sahip oldukları gücü kullanmayı iyi biliyordu.Karanlık Nyks çocukları için ayarlanmış olmalıydı.Gönderilen saldırı grubunun başına ne geldiğini tahmin etmek zor olmamıştı.Bir anda bu duruma lanet ederek ne yapılması gerektiğini düşünmeye başladım.Lucy'nin şimdiden bir plan bulmaya çalıştığına emindim.
Ormanda savunmada bekleyen avcılara ve diğer tüm gruplara bakıyordum.Lucy iletişim aracını eline alarak durum özeti almaya çalışıyordu.Neler olup bittiğini tam olarak çözmeye çalışıyor ona göre strateji kurmayı deniyordu.Lucy'nin bu plan için oldukça uğraşmasına rağmen hiç beklemediğimiz bu hamle bizi afallatmıştı.Şu an hiçbir işe yaramadığım için kendimden nefret ediyordum.Tek umudum Lucy'nin bir an önce saldırma komutu vermesiydi.Lucy'e yardım etmeye çalışan Summ geri geldiğinde nefes nefeseydi.Büyük bir heyecan içerisinde olan bitenleri anlatmaya çalışıyordu.''Saldırı grubu Nyks çocuğu Zack'in özel gücünün etkisi altında.Sanırım onların hislerini almış.Gece ise... Gece de Apollon çocuklarının eseri.Bu hiç iyi olmadı.'' diyerek dişlerini sıkıyordu.Benim düşünmek bile istemediğim şey insanın hislerinin elinden alınmasının nasıl bir duygu olduğuydu.Bu dehşet verici bir şeydi.Bu durumda elimizden ne gelirdi ki ? Saldırı grubumuz belki de uzun bir süre hissizliğin etkisinde kalacaklardı ve böyle bir durumda taarruza geçemezdik.Lucy elindeki iletişim aracıyla delirircesine komutlar verirken etrafa endişeyle bakmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden.Lucy'nin bir anda gözleri parlamıştı.Neler olduğunu anlamamıştım ama koşarak yanımıza doğru gelmekteydi.Bir yandan iletişim aracıyla konuşmaya devam ederken bir yandan da büyük bir hırsla koşuyordu.Yanımıza gelerek heyecanla ''Selene nerede ? '' diye bağırmıştı.Selene mi ? Neden onu arıyordu hala çözememiştim.Kendisini arayan Lucy'nin sesini duymuş olacak ki Selene hemen doğrulmuştu.Lucy onu kolundan tutarak sürüklemeye başlamıştı.Arkamdan konuşan Pers'in sesiyle irkilmiştim.''Gölge yolculuğu.'' diyerek sinsice gülümsemeye başlamıştı.Bu tam anlamıyla bir kurtuluş planı olacaktı.Etrafta koşturan Mana'yı da görünce Lucy'nin takımı toparlamak için bir şeyler planlamış olduğunu anlamıştım.Mana'nın özel gücü iyileştirmeydi.Sanırım Lucy gönderilen üç saldırı grubunu geri kazanmaya çalışıyordu.
Lucy her şeyi yoluna koymuş olmalıydı.Bunu gözlerinin umutla ışıldamasından anlayabiliyordum.Summ'la taarruz anını konuşuyorduk.Nerelerden saldırabileceğimiz, nasıl hareket edeceğimiz ve nerelerden ilerleyebileceğimiz hakkında tartışıyorduk.Öncelikle grup olarak hareket etmek en önemli olan noktaydı.Ayrı ayrı saldıracak olursak taarruz gücümüzün kırılacağından emindim.Summ tekrar Lucy'nin yanına gitmişti.Ben ise Pers'in kurmakta olduğu tuzakları inceliyordum.Gerçekten ustacaydı.Beğeniyle ormanın derinliklerinde saklanmış olan tuzakları gözlemlerken Summ heyecanla ''Saldırı zamanı kardeşim !'' diyerek kılıcını çıkartmıştı.Umarım Kader Tanrıçaları yüzümüze güler diye umut ederken kılıcımı çıkarmıştım.Herkesin kılıcını çıkarmasından sonra duyulan seslerle ormanın içerisine doğru koşturmaya başlamıştım. | |
| | | Edward J. F. Newgate Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1784 Kayıt tarihi : 21/12/10
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Ptsi Nis. 18, 2011 5:19 am | |
| Teo'nun güçleri neredeyse bitmişti. Zar zor gözleri açık duruyordu. Ve saldırı grubumuzun yardıma gelmesi ilede toplamda 15 kişi olmuştuk. Yakında bir savaşın patlak vereceğini biliyordum. Bir meydan savaşı... Zack ile bu planı ayarlarken böyle bir savaşın olacağını söylemiştim. Bir kaç kusur haricinde her şey iyi gidiyordu aslında. Ama Bu kadar güç kullandıktan sonra da yorulmaya başladığımı da hissedebiliyordum. Güçlerimi bu yarış bitene kadar kullanmak zorundaydım. Fakat yardıma ihtiyacım vardı. Giderek yoruluyordum ve her ışınlandığımda nefes alış verişim daha da düzensizleşiyordu. Yardıma ihtiyacım vardı bu nedele Teo'yu harakete geçirmeliydik yoksa bu Güneşte Zack gücünü iyi kullanamayacaktı. Karanlık ve duyular... Ama biliyordum ki aynı numarayı iki kere yutmayacaklardı. Beynimi zorladım. Olasılıkları hesaplamalıydım.
16 kişiyi etkisiz hale getirmiştik. Duyularının alınması şoku bazılarında psikolojik etki yaratmış direk bayılmışlardı; bazılarını ise kılıcımın kabzasıyla bayıltmak zorunda kalmıştım. Tam 16 kişi. Karşı takım 78 kişiydi. Ama kullanabilecekleri asker sayısı 62 kişiye düşmüştü. İlk saldırılarıyla büyük hata yapmışlardı. Karışık bir planın stratejilerim üzerinde işe yaraması mümkün değildi. Çünkü bir plan altına 4-5 plan yerleştirmek olasılıkları en az 120 kat arttırırdı. Karşıda da karışık bir plan olursa olasılıkları daha fazla karıştıracağı için benim karşımda işe yaramazdı. Ama Lucy'nin bu planı sezmeye başladığını tehmin ediyordum. Tam çıkaramasa bile, bir oyuna gelmekten korkuyordum doğrusu.
Savunma grubumuzun olduğu yere ışınlandım. Ange'ı bulmam gerekiyordu. Onun bir iksiri vardı sanırım, iyileştirme için. Ange ağaçların üzerinde bir yerde olmalıydı. Aramaya başladım. Kısa süre sonra Ange'ı buldum. Kısa bir sürede olsa tahmin ettiğimden uzun sürmüştü doğrusu. Savaş başlamış olmalıydı. Hemen yetişmeliydim yoksa planım altüst olacaktı. Ange kolundan tuttuğum gibi savaş alanının oraya ışınlandım. Artık nefes alış verişim düzensizleşmişti. Gözlerim gidip geliyordu. Yinede kırmızı takımdn gelenleri görüyordum. Bölünmeden bizim 3 katımız kadar bir kuvvet ile gelmişlerdi. Bu durumda 20 kişi savunmada kalmış olmalıydı. Doğru bir tercihti. Bölünmeden saldırmak sayı üstünlüğünü ele geçirmek demekti. 15 kişinin etrafını sarıp kolay bir şekilde yenebilirlerdi. Bu durumda planımın gerçekleştirmenin zamanı gelmişti. Ange'ı hemen Teo'nun yanına gönderdim ve iyileştirebileceğini umdum. Ardından Zack'e planımın tamamını anlattım. Zack anlar biçimde kafa salladı. Bu tehlikeli bir plandı. Özellikle benim için.
Kırmızı takım bize temkinle yaklaşırken ağaçların sık olmadığı bu mekanda bir meydan savaşına ilerliyorduk. Kısa sürede kurduğumuz, baştan savma tuzaklar hemen bulunup imha ediliyordu. Daha farklısınıda beklemiyordum aslında. En son aramızda 20m kadar bir mesafe kalınca kırmızı takımda durdu. En önlerinde Lucy, yanında şu sıralarda melez kampını estiren Romalı melez, Katherine olmalıydı. Arkalarında ise yaklaşık 30 kişi. Bu bir kısa mesafeli meydan savaşı olduğundan oklar ve fırltma silahları kullanılmayacaktı. Karşıda kılıçlarını çekenleri ve zırhlarını düzeltenleri görüyordum. Böyle denince aklıma gelmişti, üzerimde zırhım yoktu benim. Yine unutmuştum zırh giyme işini. Üzerimde bir t-shirt onun üzerinde de kolları sıvanmış bir gömlek vardı. Gözlerimde ki güneş gözlüğü ise gerçekten bana bir karizma katıyordu doğrusu ama zırhımı giymeyi unuttuğum gerçeğini değiştirmiyordu. Keşke Namea aslanı postunu giyseydim diye düşündüm. Güneş gözlüğümü kullanamayacak olmam beni biraz üzmüştü aslında. Bunun sırası değildi bu nedenle düşüncelerimden sıyrıldım doğru karşı takıma baktım. Lucy bana sinsice gülümsüyordu. Ordusunda şu an için bulunmayan Hades çocuklarını farketmiştim. Hades çocukları ve gölge yolculuğu, etrafta bu kadar güneş olmasaydı benden tehlikeli bile olabilirlerdi. Ama ani bir süprize yakalanmamak için bir planım vardı. Arkama baktım. Teo eskisinden de iyi görünüyordu. Ayağa kalkmış kılıcını çekmişti. Bütün takıma tek tek baktım ve başımı salladım. Zack planı biliyordu. O zaman başlamanın sırası gelmişti.
Kılıcımı çektim ve bağırdım. "Teo şimdi, Zack planı biliyorsun." dedim. Bütün karşı takım dahil Lucy bunu biliyormuş gibiydi. Ama acaba doğru planımı tahmin ediyorlardı? Eski taktiği kullanmaya çalıştığımı zannetmiş olmalılardı. Doğrusu olaylarda o doğrultuda gelişiyordu... Güneş çok hızlı bir şekilde sönerken Lucy'nin sesini duydum. "Aynı numara Yogi, çok amatörce değil mi?" dedi. Ona bakıyordum. Ama artık gözlerim görmüyordu. Etraf iyiden iyiye kararmıştı. Bir süre sonra Zack'in komutunu duydum. "Şimdi Millet, zamanı geldi" dedi. Herkes bir çığlık beklerken etraf iyiden iyiye aydınlanmaya başlamıştı. Buna Kırmızı takım hepten şaşırmışa benziyordu. Lucy ise işin içinde bir şey olduğunu farketmişti ve saldırı emrini verdi. Zack'in gücünün kısa mesafe olmasını keşfetmiş olmalıydı. Bütün karanlık dağıldığında mavi takımın yerinde yeller esiyordu. Bir tek elimde kılıcım ile ben oradaydım. Lucy dahil herkes afallamıştı. 15 kişi ile onlarla gerçekten meydan savaşı yapacak olmam gülünçtü doğrusu. Kafamı havaya kaldırdım.
Ölümüne gülümsüyordum. Tek başıma 30 kişiyi durduramayacağımı biliyordum elbet. Ama taktiğimin basit, aynı zamanda karışık olduğunu söylemiştim. Bir planın içine 5 plan sokmak dahice bir iştir. Şu anda planımın 2. aşamasına başarı ile geçmek beni gururlandırıyordu doğrusu. Kafamı arkaya çevirdim saldırı grubum neredeyse gözden kaybolmak üzereydi. Bir süre onlara baktıktan sonra tekrar kırmızı takıma döndüm. Kılıcımı elimde sıkıca tutuyordum. Onlar yeteri kadar geri çekilene kadar burada bu orduyu tutmayaçalışacaktım. İçimdeki korkuyu kenara bırakarak konuştum.
"Geri çekilmek... bir taktiktir diye tamamladı Katherine ve Lucy. Katherine, savaştan anlayan biri gibi gözüküyordu. Roma kampından gelmiş olmasına şaşmamalıydı. Duyduğuma göre Roma'nın kurucusunun soyundan geliyordu. Düşündüm, acaba bu bizi bir şekilde bağlarmıydı. Gizli ve parça pinçik bildiğim soyumu daha fazla eşelememeye karar verdim. Arkama tekrar baktım artık sadece takımımın arkasında bıraktığı toz bulutunu görüyordum. Elimi cebime attım ve 4 tane kağıt çıkardım. Bunlar büyü sınıfından sonra yaptığım şeylerdi. Rulo yapılmış küçük kağıtlara baktım ve gözlerimi kapattım. Artk kağıtlar Mavi takımın eline ışınlanmışlardı. Derin ama düzensiz bir nefes aldım. Elimde kılıcımı sıkıca kavradım. Ve karşıya bakıp önce Lucy'ye sonra özellikle Katherine'ye göz kırpıp gülümsedim. Umarım yanlış anlamamıştır düye düşünmedende edemedim. | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Salı Nis. 19, 2011 4:50 am | |
| Durum, kırmızı takım için hiç de iyiye gitmiyordu. Kılıcı ile saldırmaya koşarken, kimseye fark ettirmeden onu kenara çekmesi ile anlamıştı. “Hades çocukları hakkında söylediğim şeyi dinlemiş miydin?” Yüzü kızararak, olumsuz anlamda başını salladı. Lucy, bunu duyduğuna şaşırmış görünüyordu. Yine de hemen toparlandı ve Katherine'nin kulağına yaklaşıp, ona önce Hades çocuklarının görevini, sonra da kendisinin ne yapması gerektiğini anlattı. O kadar hızlı davranıyordu ki mavi takımdakilerin, Lucy'nin bu iki dakikalık yokluğunu fark etmeyeceklerinden emindi. Lucy'e anladığını belirtircesine gülümsedikten sonra, çevresine son bir kez bakınıp, kırmızı takımın alanına doğru koşmaya başladı. Peşinde kimsenin olmadığından emin olmak için bazen arkasına baksa da, kimsenin olmadığını görünce rahatlıyor ve hızını arttırıyordu. Yine de yavaştı. Şimdi kim bilir savaş alanında neler oluyordu? Aslında, öğrenmek ve oraya gidip biraz kan dökmek için sabırsızlanıyordu. Ama kendisine verilen görevi de harfiyen yerine getirecekti. Bundan geri dönüş yoktu. Bu düşüncelerle kendisini cesaretlendirmeye çalışırken, Denizdeki İnci'yi, yüzük haline çevirdi. Ona ağırlık yapacak her şeyden kurtulması gerekiyordu.
Kırmızı takım savunmasına gelene kadar koşmaya devam etti. İçinden tüm Tanrılara teşekkür ederken, savaştıkları bölge ile savunmalarının, birbirlerine çok uzak olmaması onu sevindirmişti. Tabi bu mavi takımın saldırıyı geçtiği anda, onların savunmasına ulaşabileceği anlamına da geliyordu. Ama Katherine savunmada görevli olan melezlere güveniyordu. Güven, şu anda kırmızı takımın en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biriydi. Neyse ki takım halinde çalışmayı biliyorlardı. İyi bir plan hazırlamışlardı. Tuzakları ise yerlerini bilmeyenler için geçmek neredeyse imkansızdı.
Savunmaya yaklaştığında, birden omzunun üzerinden geçen ok, eğilmesine sebep olmuştu. "Hey çocuklar! Benim Katherine. Şu Romalı Amphitrite kızı hani." Rahatlayan birkaç mırıltıyı dinledikten sonra, ağaçtan inip ona doğru yürüyen Satellite'ye doğru ilerledi. "Bir sorun mu var?" Katherine'nin suratında acı bir gülümseme oluştu. "Birden fazla sorun var. Kulaklıktan dinlemediniz mi?" Diğer avcıların da söylendiğini duyabiliyordu ama o sadece konuşan Sat'e odaklanmıştı. "Çığlıkları duyduktan sonra çıkardık. O yüzden soruyorum ya." Bu sözün karşılığında gözlerini devirdi ve "Yon ve Zack." Demekle yetindi. Konuşmadan sonra aklına gelen kulaklığını taktığında, herkesin aynı şekilde cebinde duran cihazlardan, kılıç ve bağırış seslerini dinledi. Henüz önemli bir şey olmamıştı. Bu konuda rahatlayarak, bayraklarının yanına gitti ve durdu. Çevresine ateş saçan öfkeli gözlerle baktıktan sonra, çevrede hiç Hades çocuğu olup olmadığına baktı. Gözüne kimse ilişmemişti ve bu sinir bozucuydu. Kulaklığı yeniden takıp, isimleri bağırmaya başladı. Robyn, Stell, Sele ya da Hector'un cevap vermesini beklerken, bir sağa bir sola gidiyor. Bu planın işe yaramazsa neler olacağını düşünerek titriyordu. Bayrak kapmacanın başında kendini belli etmeyen heyecanı, şimdi kendini göstermeye başlamıştı işte. Eğer içlerinden biri hemen gelmezse, yakalandıklarını düşünüp, korkmaya başlayacaktı.
Bayrağın altına oturmuş beklerken, en sonunda kulaklığı çıkardı. Hades çocuklarından kimsenin savunmada kalmadığını biliyordu. Alanın ortasında birden beliren Robyn'i gördüğünde, neredeyse sevinçten havalara uçacaktı. "Robyn! Sonunda! Geldiğin için teşekkür ederim." Meraklı bakışlarla karşılaştığında, Lucy'nin planını Hades çocuklarına anlatmadığını düşünüp, yeniden panikledi. Bir de plan anlatmakla mı uğraşacaktı şimdi? "Lucy, sana ne yapacağınızı anlatmadı mı yoksa?" Aldığı cevap karşısında, biraz da olsa rahatlamıştı. "Hayır, anlattı ama bunu son ana kadar yapmayacağız sanıyordum." Katherine de öyle düşünmüştü. Anlaşılan Lucy'e göre son an gelmişti. Aslında bu planı, mavi takımın düşünmemiş olmasına inanamıyordu hala. Bu onun, ortalık alanda, kahkaha atmasına sebep olacaktı neredeyse. Ama deli gibi gözükmemek için toparlandı ve Robyn'e açıklamaya karar verdi. "Saldırıya geçtik ve ne olduğunu anlamadığım şeyler dönüyor. Anlaşılan Lucy bunu şimdi yapmamızı istiyor." Robyn, bu açıklama ona yetermiş gibi omuz silkti. Katherine sonunda harekete geçeceklerini düşünerek gülümsedikten sonra savunmada görevli olan diğer melezlere baktı. "Döndüğümüzde elimizde bayrak olacak." Kendinden bu kadar emin konuşmuş olmasının, onlara az da olsa umut aşılamış olmalıydı. En azından Katherine öyle umuyordu. Robyn onu kolundan tuttuktan sonra, bir an için her yer karardı. Yolculuk bittiğinde, Katherine kusmamak için ilk kez annesine dua etmeye başladı. | |
| | | Artemis Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Mesaj Sayısı : 780 Kayıt tarihi : 17/09/10
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Salı Nis. 19, 2011 9:39 pm | |
| Olimposta olanları izlediği tahtında gülümsedi bir süre. Bu yarışta kazananı belirleyen o olabilirdi ve bu tarafsız olmasını gerektiriyordu. Yine de kendi kulübesinin kazanacağını da biliyordu. Her ne kadar Apollon'un, kendi çocukları kazanabilsin diye yaptığı şey gözünden kaçmasa da, buna ses çıkarmamaya karar vermişti. Mavi takımın planının mükemmel olduğunu düşünse de, planları işlememiş, Athena çocuklarının stratejisine yenik düşmüştü. Artemis, ilk defa bayrak kapmaca oyunlarından birini izlerken bu kadar heyecanlanıyordu. Her iki takımın da kazanmak için her şeyi yapacağının ve yaptığının da farkındaydı. Açıkçası, işler biraz daha kızışsa iyi olabilirdi diye düşünüyordu. Yine de yavaşça tahtından kalktı. Son bir kez çevresine bakındıktan sonra bayrağı, onlardan beklenmeyecek hızlılıkla alan kırmızı takımın bölgesinde belirdi. Tüm melezler bakışlarını ona doğru çevirirken ağzından şu kelimeler döküldü. "Hepiniz harika planlar oluşturmuştunuz. Ancak bazen bu yeterli olmayabiliyor. Mavi takım, oldukça iyi bir iş çıkarmış olmasına rağmen bayrağı alan kırmızı takım oldu. Tebrikler kırmızı takım!" Bunu söyledikten sonra sevinen melezleri daha fazla tutmamaya karar verdi. Hepsine gülümsedikten sonra, yaptıklarından dolayı Apollon'a hesap sormak için Olimpos'a döndü.
- Mavi takım, bir postta en fazla üç kişi esir alınabilir kuralını çiğnediği için puan düşülmüştür.
- Mavi takım, süre aşımı yaptığı için, kırmızı takım galip sayılmıştır.
Kazanan kırmızı takım. Tebrikler! | |
| | | Artemis Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Mesaj Sayısı : 780 Kayıt tarihi : 17/09/10
| Konu: Geri: 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) Perş. Nis. 21, 2011 2:30 am | |
| | |
| | | | 9. Yarış (12 Nisan 2011 ~ 19 Nisan 2011 arası) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|