Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... | |
|
+3Georgina Orwell Adyali Beckett Kathie Mitchiel Davies 7 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Kathie Mitchiel Davies Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Mesaj Sayısı : 443 Kayıt tarihi : 20/12/10
| Konu: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... Salı Nis. 12, 2011 6:13 am | |
| Bütün kamp ormanda tolanmıştık.Bayrak kapmaca yarışına başlamamıza çok az kalmıştı.Hepimiz Kheiron'dan gelecek komutu bekliyorduk.Ben kırmızı takımdaydım.Takım olarak güçlüydük ama bireysel olarak pek iyi değildim.Yine de yenebileceğimizi düşünüyordum.Kheiron'u beklerken takım arkadaşlarımla plan kuruyordum.Konuşmamızı Kheiron'un sesi böldü ''Herkes yerlerini alsın,yarış başladı!!!'' dedi.Ardından herkes ormana dağılmaya başladı.Takımımı kaybetmemeye çalışsam da bu kalabalıkta onları takip etmek çok zordu.Ben de kendi başıma hareket ettim.Bir süre sonra koşmaktan çok yoruldum ve güvenli bir yerde durdum.Görünürde kimse yoktu.Kimse olmadığı için rahatladım ve bir ağaca dayanarak soluklandım.Birden arkamdan sesler geldiğini duydum.Hızlıca doğruldum ve kılıcımı elime aldım.Ardından ağaçların arkasından birilerinin geldiğini gördüm.Bunlar bizim takımdandı.Yaklaştıklarında yüzlerini daha iyi görebildim.Adyali,Georgina,Theodor,Leonard,Archaios ve Nicole bana doğru geliyordu.Onları gördüğüme sevinmiştim.''Sonunda takımımdan birilerini görebildim.'' diye düşünürken Nicole ''Diğerlerini gördün mü?Onları bulamıyoruz.'' dedi.''Hayır bende görmedim.'' dedim.Herkes telaşlanmıştı.Hiç kimse ne yapacağımızı bilmiyordu.Adya ''Bence çevreye bakmalıyız.Yok olacak halleri yok ya!'' dedi.Leo itiraz etti ''Yaa birbirimizi kaybedersek...'' dedi.Bence de haklıydı.En iyisi birlikte hareket etmekti.Nicole ''Tamam.Birlikte gideriz.'' dedi.Herkes bu fikre katıldı ve hep birlikte dolaşmaya başladık.Ne kadar dolaşsak da tek bir kişiye bile rastlamadık.Daha fazla dayanamadık ,bir yerde durduk ve beklemeye başladık.Herkes bir köşede dinlenirken Georgina bağırdı ''Burası Zeus Yumruğu'nun olduğu yer.'' dedi.Herkes Georgina'nın bulduğu kaya parçasına bakmak için koştu.Georgina heyecanla ''Ben içeriye bakacağım.'' dedi ve oyuktan içeri girmeye çalıştı.Onu ne kadar engellemeye çalışsak da işe yaramayacağını biliyorduk.Düşündüğümüz gibi bizi dinlemedi ve ''Hemen dönerim.'' dedi. | |
| | | Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... Çarş. Nis. 13, 2011 6:11 am | |
| Tam Georgina'yı elimle çekecektim ki boşlukta kayboldu. Yutkundum. Georgina'yı severdim, onun davranışları da aynı bana benziyordu. O yüzden bu sorumsuzca davranışı beni o kadar şaşırtmamıştı. Ama yine de... İçimde çok kötü bir his vardı ve Kheiron her zaman 'zor anlarda içimizdeki sese kulak vermemizi' öğütler dururdu. Özellikle bizler melezdik ve bizim için böyle şeyler çok daha önemliydi. ''Ihh, çocuklar, benden başka Georgina'nın çok büyük bir hata yaptığını hisseden var mı?'' diye sordum tereddütle. Arkamı döndüğümde yanlızlık kaygımın boşuna olduğunu gördüm, çoğu kişi aynı benim gibi solgundu ve Georgina'nın kaybolduğu kaya parçasına gözlerini dikmişti. Birkaç kişi soruma cevaben başını salladı. Nicole iyice endişelenmişti, onu ilk defa böyle görüyordum. ''Arkasından gitsek mi?'' diye sordu öne bir adım atarak. Theodor Nicole'ü durdurmak için kolunu kavradı. ''Hayır, çok tehlikeli.'' Birkaç kişiden onaylayan mırıltılar yükseldi. Ben ise hala huzursuzdum. Hemen Georgina'ya yardıma koşmak istiyordum, aynı Nicole gibi. ''Bir plan yapmalıyız.'' dedi kardeşim Leonard gözlerini kısıp bize doğru bakarak. Söylemesi kolay, dedim içimden. ''Sakin olun!'' diye ortalığa konuştu. ''Daha yeni gitti, biraz beklemeliyiz.'' Sinirle elimi yumruk yaptım. Hiçbir şey yapmadan beklemek hiç de iyi bir plan değildi. 'O zaman başka ne yapabiliriz ki?' diye sordu içimdeki ses. İçimdeki sese lanet olsun, diye söylendim içimden. Dolunay'ı bir ağacın altına yasladım ve başka bir ağacın dibine çöktüm. | |
| | | Georgina Orwell Hypnos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 590 Kayıt tarihi : 18/02/11
| Konu: Geri: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... Çarş. Nis. 13, 2011 7:05 am | |
| Şu anda Bayrak Kapma yarışındaydık. Yarış başlayalı bir süre geçmişti ve ben hala bizim takımdan birine rastlayamamıştım. Bayrak Kapma'da, Ares, Artemis, Zeus, Apollon, Nyks ve benim kulübem yani Hypnos kulübesi aynı takımdaydık. Derken arkamdan gelen ayak sesleri duydum. Sanki dört beş kişi bana doğru geliyordu.
Belki düşmandır diye kılıcımı onlara doğru tuttum ama onlar düşman değildi. Nicole, Adyali, Theodor, Leonard ve Archaios bana doğru geliyorlardı.
"Off." dedi Arc bir ağacın dibine otururken. "Diğerleri nerede acaba?" Çok güzel bir soru sormuştu doğrusu.
Ancak Theo gözlerini devirdi. "Bilsek biz ormanın bilmediğimiz bir köşesinde olur muyduk Arc?" dedi. Şimdi kesin niye lakap kullandığımı soracaksınız. Şöyle cevaplayayım. İsimleri çok uzun.
Hepimiz birkaç dakika bir yere çöküp soluklandık. Ama bu dinlenme fazla uzun sürmedi.
Adya ayağa kalkıp "Diğerlerini aramaya devam etmeliyiz." dedi. Doğru söylüyordu. Burada yaşamaya hiç niyetim yoktu ve Bayrak Kapmaca yarışı bitince bizi merak edeceklerdi. Aslında umrumda değildi ama sonsuza kadar burada yaşamak istemiyordum. Anlaşılan diğerleri de öyle düşünüyordu.
Böylece ayaklanıp tekrar aramaya başladık. Bu sefer birini bulmak için fazla(!) yürümemiz gerekmedi. Altı üstü birkaç yüz metre yürümüştük yani! Bulduğumuz kişi başka bir Artemis Avcısı olan Ashley'di.
Nicole selamlaşmayla falan vakit kaybetmeden direk konuya girdi. "Diğerlerini gördün mü? Onları bulamıyoruz." Konuyu süper özetlemişti valla.
Ashley de başını iki yana sallayıp görmediğini söyledi. Bu cevap üzerine herkes endişelendi. Ben değil tabii ki. Bir hiçliğin ortasına düşmemiştik ya! Eninde sonunda ortaya çıkarlardı. Grupta benim gibi düşünen tek kişi Adya'ydı. Çevreye bakınıp aramamızı önerdi ama bu sefer de Leonard itiraz etti. ''Yaa birbirimizi kaybedersek...'' Haklıydı. Nicole öz be öz biçimde birlikte gitmemizi söyledi. Kimse buna itiraz etmemişti. Birkaç yüz metre daha yürüdük. En sonunda dayanamayıp yumruğa benzer bir şeyin orada durduk. Bir dakika! Yumruk mu?
Yorgunluğumu unutmaya çalışıp yumruğa baktım. En sonunda nerede olduğumuzu idrak edebilmiştim. ''Burası Zeus Yumruğu'nun olduğu yer.'' Gerçekten de öyleydi. Ve kaya parçasının oralarda yalnızca bir kişinin geçebileceği bir oyuk vardı. Bu fırsat kaçmazdı!
Heyecanımı bastırmaya çalışarak -ve bunu başaramayarak- ''Ben içeriye bakacağım.'' dedim. Diğerleri hemen itiraz etmeye başladılar. Bir oyuktan bu kadar korkacak ne vardı yani? "Hemen dönerim." deyip içeriye daldım. İçeriye daldıktan sonra geriye dönüp diğerlerini görmeye başladım ama orada bir boşluk yoktu. Bu nasıl olabilirdi? Etrafıma bakındım. Burasının hiç de mağaraya benzer bir yanı yoktu. Sanki yer yarılmış, ben de içine çekmişti.
Biraz daha etrafıma baktıktan sonra burasının bir oda değil de bir koridor olduğunu fark ettim. İçimi kötü bir his kaplamıştı. Sanki buraya gelerek korkunç bir yanlış yapmışım gibi hissediyordum. Ama yine de yürümeye devam ettim. Buranın sonu yok gibiydi. Sanki bir labirentin içindeydim. Abartmıyorum resmen bir labirentti.
Labirent!
Aman tanrım. Uzun zaman boyunca ilk kez ağlayabilecek kadar umutsuz hissediyordum. Ben nasıl bir aptallık yapmıştım böyle? Burası Daedalus'un Labirent'iydi! Ben kendimi resmen bir tuzağa sürüklemiştim. Nasıl çıkacaktım buradan ben? Keşke diğerlerini dinleseydim. | |
| | | Theodor Aquila Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 710 Kayıt tarihi : 30/10/10
| Konu: Geri: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... Cuma Nis. 15, 2011 4:43 am | |
| Kheiron yarışı başlattıktan sonra hemen planımızı uygulamaya koyulmuştuk. Kardeşlerim savunmada kalacaktı, bense ileri kuvvet olarak başka bir grupla ilerleyecektim. Bu grupta Artemis avcısı, Zeus, Nyks ve Ares çocukları vardı. Bir süre sonra umutsuzca yürümeye başladık. İlk başta karşımıza başka bir Artemis avcısı çıktı. Daha sonra ise bir Hypnos çocuğu. İkisi de diğerlerinin nerede olduğunu bilmiyordu. Bu nedenle planımız artık çöpe atılmıştı ve diğerlerini ya da hiç yoktan diğer takımın bayrağını aramaya koyulmuştuk. Artık takatimiz kalmadığı zaman da bir yerde oturduk. Ve ne kadar şanslıymışız ki oturduğumuz yer Zeus'un Yumruğu imiş. Bunu ilk başta fark etmemiştim. Ama Gina anlamıştı ve hemen içeriye girmek istedi. Açıkçası Zeus Yumruğu'nun hikayesini bir türlü hatırlayamıyordum. Ama tehlikeli bir yer gibi göründüğü için onu durdurmaya çalıştım. Tabi hiçbir işe yaramadı, biz melezler hiç söz dinlemeyiz huyumuz kurusun.
Gina içeri girdikten on dakika sonra Nicole artık dayanamamaya başladı. Tam içeri girmeye yeltenmişti ki kolundan tuttum ve "Hayır, çok tehlikeli." diyerek onu engelledim. Fakat bir on dakika daha geçince ben de endişelenmeye başladım. Hepimiz gergin bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Ad yine dayanamadı ve "Bence artık içeri girmeliyiz. Yirmi dakikayı geçti, böyle bekleyerek sadece Gina'nın hayatını tehlikeye atmış oluyoruz." dedi. Aslında gayet de haklıydı bence. Üstelik grubun çoğu da artık içeri girmemiz gerektiğini düşünüyordu. Ama biraz daha konuştuktan sonra birkaç dakika daha beklemeye karar verdik. Yine melezlerin olağanüstü özelliklerinden biri olan merak duygusunun Gina'yı ele geçirdiğine inanıyorduk. | |
| | | Leonard L. Carter Zeus'un Çocuğu/Kılıç Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1903 Kayıt tarihi : 09/10/10
| Konu: Geri: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... C.tesi Nis. 16, 2011 7:42 am | |
| Kheiron'un yarışı başlatmasıyla beraber yerlerimize dağıldık. Zeus, Nyks, Ares kulübeleri olarak ileri kuvvet olacaktık. Tabii yanımızda birde Teo vardı. Bir planımız vardı ama yolda gördüğümüz bir avcı ve bir Hypnos çocuğu diğerlerini kaybetmişlerdi. Bu yüzden planımız suya düşmüştü. Diğer takımın bayrağına ulaşmak için gezinmeye başladık. Yorulduğumuzda durduk ve bir yere oturduk. Oturduğumuz yer güvenli değildi aslında. Çünkü Zeus'un Yumruğundaydık. Gina bunu anlamamıştı ve hemen içeriye girmişti. Belki çıkar umuduyla onu bekledik.
Gina içeri gireli yarım saat olmuştu. Artık umutlarımız tükenmişti. ''Oraya girmemiz gerek.'' dedim. Bana katılanlarda oldu katılmayanlarda. Gina için endişeleniyordum. Daha önce Labirent'e girmemiş olduğunu biliyordum. Bu onu korkutmak için bir sebepti zaten. ''Ben oraya gireceğim. Gelen gelsin.'' dedim ve yanıt bekledim. | |
| | | Valentino R. Gavino Amphitrite'nin Çocuğu
Mesaj Sayısı : 376 Kayıt tarihi : 29/03/11
| Konu: Geri: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... Paz Nis. 17, 2011 3:02 am | |
| Tüm uğraşlarımıza rağmen Gina bizi dinlemedi ve içeri girdi.Yapacak tek bir şeyimiz vardı o da beklemek.On dakika olmuştu ama Gina'dan haber yoktu.Yavaş yavaş endişelenmeye başladık.Gina'nın meraklı olduğunu herkes biliyordu ama merakı bu sefer başına iş açmış gibiydi.on beş dakika geçmişti artık sinir katsayımız artmıştı endişeli bir şekilde bir birimizin etrafında dönüyorduk.Artık Pes edecek durumdaydık.Oturuyor kalkıyor dolanıyorduk aam bir türlü sakin duramıyorduk.Artık pes etmiştik "Kesin kayboldu." gibi mırıltılar duymaya başladım.Bir şey düşünmemiz lazımdı aklıma son çare olan bir fikir geldi ve söyledim "Arkasından gidelim."Sonra diğerlerinin konuşmasını bekledim. | |
| | | Terra M. Winchester Hestia Rahibesi/Kılıç Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 749 Kayıt tarihi : 18/02/11
| Konu: Geri: Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... Salı Nis. 19, 2011 6:02 am | |
| Aman tanrılarım! Bunu olduğuna inanamıyordum. Yok yok, inanıyordum. Gina'nın her şeyi keşfetmeye meraklı olduğunu analdığımda o gizemli mağaraya girmek isteyecekti tabii. Nitekim girmişti de.
5 dk... 10 dk... 15... Dakikalar böyle geçti. En sonunda Arc "Arkasından gidelim." dedi. Sonra onay için hepimize sırayla baktı.
Bence de gitmemiz gerekiyordu. O mağara bana hiç de tekin görünmüyordu. Burasını bir hikayeden hatırlıyor gibiydim sanki ama...
"Buldum!" diye bağırınca derin düşüncelere dalmış olan Adya, Leo, Ash, Arc ve Teo oldukları yerden sıçrayıp bana baktılar.
"Ne buldun?" dedi Adya.
"Harbiden ne bulduğunu söyler misin?" dedi Ash.
"Yoksa hazine mi buldun?" dedi Teo alaycı bir tavırla. Bu kadar kalın kafalı olmalarına inanamıyordum!
"Hayır tabii ki süzme salaklar." Çoğunluk -yan hepsi- bana öldürecekmiş gibi baktılar. Devam ettim. "Burasının neresi olduğunu buldum!" Teo ağzını açıp bir şey diyecekken onu susturdum. "Orası Daedalus'un meşhur Labirenti'ne çıkan yol. Gina şu anda Labirent'te ve muhtemelen bir sürü canavarla karşılaşacak. Oradan sağ çıkması imkansız. En iyi ihtimalle aklını kaybeder. Biz de peşinden gitmeliyiz." diye durumu özetlemeye çalıştım. İyi özetlemiştim galiba çünkü artık hiçbirinin yüzünde makaraya sarar gibi bir ifade yoktu. Adya hemen "Ne duruyoruz o zaman. Hemen gidelim." diyerek mağaraya atıldı ama onu durdurdum. "Durun plansız programsız nereye gidiyorsunuz?" dedim.
Ashley alaycı bir ifade ile "Vay be! Bunlar bir Ares kızından beklenecek sözler değil." dedi. Gözlerimi devirdim. "Oraya böyle bodoslama gidersek biz de aklımızı kaybedebiliriz. Seni bilmem ama ben beynimi seviyorum. Dile ki Gina şimdi hayatta olsun." diye son darbeyi de vurdum ona.
"Ne yapacağımız belli." dedim. "O mağaraya gireceğiz ve girdiğimiz yolları aklımızda tutmaya çalışacağız. Bir de elimizden geldiği kadar az belaya bulaşmaya çalışıp Gina'yı -umarım- sağ salim buraya getireceğiz." dedim bir emir veren komutan edasıyla. "Ben de canavar k*ç* tekmelemeyi seviyorum ama orada elimizden geldiği kadar az belaya bulaşmalıyız. Gidelim diyenler? Bu arada silahlarınız yanınızda değil mi?" Son soruyu sorduğuma inanamıyordum ama emin olmak zorundaydım.
Herkes başını evet anlamında sallayıp elini kaldırdı. "Bu durumda temkinli ve hızlı bir şekilde giriyoruz." deyip mağaraya yaklaştık. Hepimiz sırayla girdik. Önce ben, sonra Adya, sonra Leo, Teo, Ash ve en sonunda Arc da Labirent'teydi. Yolun bundan sonrası çok zorlu geçecekti. | |
| | | | Tehlikeye Adım Adım Yaklaşıyoruz... | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|