Rüyam harika başlamıştı.Kendimi, cennet gibi bir yerde buldum.Burayı anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalırdı.Her yer heykellerle doluydu.Şelaleler,göller,ormanlar ne ararsanız vardı burada.Etrafı incelemek için ağır ağır ilerledim.Özellikle orman çok ilgimi çekmişti.Ormana doğru ilerlemeye başladım.Tam ormana giriyordum ki ağaçların arkasından inanılmaz derecede güzel bir kadın belirdi.Saçları sapsarıydı ve gözlerinin içi gülümsüyordu.
"Merhaba Hanna"dedi gülümseyerek.
"Şey,Merhaba ama çıkaramadım"dedim çekinerek.
"Ben Hera,senin annen.Olimpos'a hoşgeldin"dedi.Gördüğüm rüya bile olsa, şaşırmıştım.
"Burası Olimpos mu?"dedim şaşkın şaşkın.
"Evet"dedi."İstersen seni biraz gezdirebilirim".Ben hala hayretler içinde ona bakıyordum.Sonra kendime gelip ona gülümsedim.Yürümeye başladık.Tepede bir saray vardı.
"Burası Tanrı Zeus'la,benim evim"dedi.
"Ah,çok güzel"dedim."Buradaki her şey çok güzel"
Hiç gitmeyen gülümsemesi yüzüne daha çok yayıldı.Keşke gerçek annem olsa diye düşündüm.Ama yine de annem sayılırdı.Beni evlat edinmişti.Beni çocuğu olarak görmüştü.
"Hanna,hadi uyaaaaan!" Kardeşim Kim'in sesi rüyamı böldü.
Ağzımdan çıkan tek kelime "Rüyaymış!" oldu.