Etrafa kaçamak bakışlar atarak Xavier ve kızı takip ettim. Burada çok huzursuzdum. Sanki kısılı kalmışım gibi hissediyordum. Bunu Xavier'a söylemeyi düşündüm ama benimle dalga geçeceğinden emindim. Sadece huzursuzdum işte, buradan hemen gitmek istiyordum, ama bu saraydan çıksam bile yanlız bir yere gidemezdim. Yutkundum. Tek çağrem onu görmeye hiç de sabırsızlanmadığım amcamın yanına gitmekti sanırsam. Biraz arkada kalmam üzerine Xavier başını arkaya çevirip bana baktı. Umursamaz bir şekilde çenemi kaldırdım. Onu tam unutmuşken Poseidon'un bizi çağırması çok kötü olmuştu. Benim bilmesem bile Xavier'ın yanında olmam benim için daha da kötü olmuştu. Kendimi avcılığa vermiştim işte, baba oğul bütün düzenimi mahvetmişlerdi. Kollarımı birbirine sarıp kaşlarımı çattım. Sonra da neden sudan nefret ediyorsun diyorlardı. Sonunda bembeyaz koridor kocaman bir kapıyla sonlanmışlardı. İki tane balık kuyruklu nöbetçi de kapının önünde nöbet tutuyordu. Xavier her zamanki üstünlük taslayışıyla onlara baktı. ''Ben Poseidon'un oğlu Xavier. Bunlar da Demeter kızı Tiberia ve Zeus kızı, avcı Adyali. Babam bizi çağırdı.'' Nöbetçiler gözlerini kısarak bize baktılar. Bana bulaşmamaları gerektiğini anlamışlardı sanırım ki, başka hiçbir tepki göstermediler. Artemis'in gazabından herkesin korkuğu tekrar kanıtlandı, dedim içimden. Nöbetçiler kapıyı açarlerken, içerideki sesleri ister istemez duymaya başlamıştık. Nöbetçileri bir hata yaptıklarını anlayıp kapıyı kapatmak üzereyken onları atlarak hızla kapıdan geçtik. Poseidon bizi farketmiş olmalı ki, başını kaldırdı. Poseidon'u daha önce hiç böyle görmemiştim, bu sefer bir balık kuyruğu vardı. Saçları da beyazdı. Okuduğum efsanelerdeki Poseidon'a çok daha fazla benziyordu şimdi. Poseidon'un tahtının yanındaki daha minik bir tahtta da Amphirite oturuyordu. Bizi görünce hafifçe gülümsemişti. ''Öyleyse gidebilirsin Triton.'' dedi Poseidon. Ve kızgınlıkla kapıya baktı. Nöbetçiler bugün büyük bir azar işitecekti anlaşılan. Bu sırada yine balık kuyruklu olan adam ayağı kalktı, selam verdi ve arkasını döndü. Onun bir adam olmadığını gördüm, biraz bizim yaşlarımızda gibiydi. Bana öyle bir baktı ki, kulaklarımın bile kızardığını hissettim. Ama bu çok uzun sürmedi. Triton hızla salonu terketti. O sırada Poseidon'un bakışları yine bize döndü. Sonunda bizi neden çağırdığını öğrenebilecektik.