Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Marcus ile üvey baba ziyareti. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Marcus ile üvey baba ziyareti. Perş. Nis. 07, 2011 2:50 am | |
| Yine balık olmuştu bileziği sayesinde. Kulübesindeki akvaryumda, diğer balıklarla birlikte yüzüp eğleniyordu. Balık olduğunda, diğer canlıları anlayabilmek hoşuna gidiyordu. Balık yemi bile ona lezzetli gelmişti. Bir daha yemeye niyeti olmadığı balık yemi... "Katherine Williams." Sert bir ses oyununu böldü. Başını çevirdiğinde, ona bakan sinirli Amphitrite ile karşılaştı. Konuşmak istedi, yine de sustu. O balıktı şu an ne yapabilirdi ki? "Sana bu bileziği oyun olsun diye vermedim. Üstelik üvey babanız hakkında söyledikleriniz üzüyor beni. Bir daha bunları yapmayacaksın." Sesi yumuşak değildi, sert değildi. Otoriterdi. İstediğinin olmasını isteyen, tipik Tanrıça anne. Bu sefer de bunları yapmaya devam edeceğini söylemek istedi ama balıkken elinden bir şey gelmezdi. O an güçsüz durumdaydı. Amphitrite konuşmaya devam ederken ona doğru yüzmeye başladı. Diğer balıklar durmuş ne olacağına bakıyordu. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Balık olarak görüntünün içinden geçmesinden önce annesinden duyduğu sözler bunlar oldu. Tekrar insana dönüşürken sinirliydi. Amphitrite ile konuşması gerekiyordu. Hem de hemen. Long Island Kıyısı'na geldiğinde, kimse olmayınca şaşırmadı. Mayosunu düzenledikten sonra, çevresine baktı son bir kez. Denize girmeden önce terliklerini çıkardıktan sonra, elini bileziğinde dolaştırdı. Tam balığa dönüşüp, krallığa gideceği zaman onun ismini bağıran bir ses duydu. Arkasını döndüğünde, ona doğru gelen Marcus'u görebiliyordu. "Marcus! Burada olmaman gerekiyordu." Diye başladı sözüne. Planı kimseye gözükmeden, gitmek ve gelmekti. Denizden çıktı ve ona meraklı bir şekilde bakan Marcus'a doğru yürüdü. "Peki. Madem buradasın ve beni gördün. Neptün'ün krallığına gideceğim. Gelmek ister misin? Kısa bir macera yaşamış olursun." Macera derken, ses tonunu değiştirmiş, dalga geçtiğini belli etmeye çalışmıştı. Yine de meraklı bir şekilde Marcus'a baktı. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Marcus ile üvey baba ziyareti. Perş. Nis. 07, 2011 3:15 am | |
| Dalgın dalgın kulübede otururken gök gürültülerinden arınıp kafa dinlemeye düşündüm. Long Island kıyısı bunun için çok iyi bir yer olabilirdi. Kulübeden çıktım ve yürümeye başladım. Birkaç melez kılıç talimi yapıyordu. Bazıları da pegasus eğitim alıyorlardı. "Sıradan bir gün." diye düşündüm. Long Island kıyısına yaklaştığımda ileride bir kızın mayoyla deniz dibinde durduğunu gördüm. Kızın kim olduğunu anlamamıştım ve merakıma yenilip koşa koşa yaklaştım. Tam terliklerini çıkardığı ve denize gireceği sıradan arkasından bağırdım. "Katherine." Evet, bu Amphitrite'nin kızı Kathe'ydi. Daha önce de beraber maceralara çıkmıştım. Biraz yüzmek ikimiz için de bir sorun olmazdı sanırım. Tam ona biraz yüzebileceğimizi söyleyeceğim sırada Kathe hızlıca konuşmaya girişti. "Marcus! Burada olmaman gerekiyordu." Etrafına bakındığında sanki başka bir çaresi kalmamış gibi suratıma baktı. "Peki. Madem buradasın ve beni gördün. Neptün'ün krallığına gideceğim. Gelmek ister misin? Kısa bir macera yaşamış olursun." Neptün'ün yanına mı? Amphitrite çocukları Neptün'den nefret ederlerdi ve Neptün de onları sevmezdi. Muhtemelen annesinin yanına gidiyordu. Amphitrite de Neptün'ün yanındaydı ve bu Kathe için iyi olmayabilirdi. "Hiçbir Amphitrite çocuğu Romalıyı, özellikle de bu kişi yakın bir dostum ise, onu tek başına Neptün'ün krallığına göndermem. Ee, nasıl gideceğiz?" Kathe derin derin içini çekti. "Peki nasıl gideceğiz?" "Of Marcus! Eğer beraber gideceksek bir hava kabarcığı yaratmalıyım. Bu bizi yavaşlatır fakat tek yol bu." "Tamam o zaman. Hemen yola çıkacağız herhalde." Kathe "evet" anlamında kafasını salladı ve denize girdik. Deniz buz gibiydi fakat Kathe hiç rahatsız olmamıştı. Kathe'nin yanına gittim. Odaklandı ve etrafımızda bir kabarcık belirdi. Nefesimi bıraktıktan sonra yine gayet rahat nefes alıp verebildiğimi anladım. Yolculuk çabuk geçmeliydi çünkü Kathe bu baloncuğu sonsuza kadar böyle tutamazdı. Yavaş yavaş yol almaya başladık fakat yolculuk inanılmaz derecede zevkliydi. Türlü balıklar yanımızdan geçiyorlar ve bize bakıyorlardı. Tabii balinalar da geçebiliyordu bazen yanımızdan. Bize zarar vermiyorlardı. Sadece bir bakış atıp yanımızdan geçiyorlardı. Ben hayran hayran etrafı izlerken Kathe beni dürttü. Eliyle gösterdiği yere bakınca çok büyük bir saray gördüm. "İşte başlıyoruz." dedim kendi kendime. "Sonunda varabildik." | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Marcus ile üvey baba ziyareti. Perş. Nis. 07, 2011 10:07 pm | |
| Üvey babasının krallığına gitmeyeli uzun zaman olmuştu aslında. Kampın ilk gününde gitmiş, bir daha gitmek gibi bir niyeti olmamıştı. Ama annesinin söyledikleri ve kızına emir verebileceğini düşünmesi, Katherine için dayanılmaz bir şeydi. Kimse ona emir veremezdi. Sarayın kapısından içeri girerken, balıklara ve diğer canlılara gülümsedi. Sarayın içerisinde, bir süre yüzerek ilerledikten sonra, taht odasına girdiler. İlk başta, Neptün ile karşılaşmaktan çekinse de, Amphitrite ile karşılaştığında, içini önce bir rahatlama, sonra da öfke duygusu sardı. Önünde bile eğilmeden sadece başı ile selam verdi. Sonra da Marcus'a baktı. Amphitrite, ne yapması gerektiğini anlamış gibi, odadaki su birden boşalmaya başladı. Sular gittiğinde, Katherine de, Marcus gibi rahat bir nefes aldı. Hava kabarcığı için daha fazla dayanabileceğini düşünmüyordu. "Hoş geldin Katherine ve sen de melez." Kendini beğenmiş, üstün gören bir biçimde konuşması, Katherine'nin iyice sinirlerini bozmuştu. "Bence hiç de hoş gelmedim." Amphitrite onun böyle davranmasına şaşırmamış gibiydi. Sonuçta kızının ondan nefret ettiğini zaten biliyordu. Bu yüzden sessiz kaldı. Böylece Katherine konuşmasına kaldığı yerden devam edebilecekti. "Yok kocam hakkında öyle konuşmayın, yok bu yanlış yok şu yanlış! Onun hakkında istediğimizi söyleriz." Amphitrite'nin öfkelendiğini görebiliyordu. Annesi cevap vermek için tam ağzını açtığı sırada, başka bir ses duyuldu. "Öyle mi melez? Benim krallığıma geliyor ve bunları mı söylüyorsun? Sandığımdan da cesurmuşsun." En ufak bir korku belirtisi göstermeden arkasını döndü. Neptün, taht odasının kapısında durmuş, ona değil Marcus'a odaklanmıştı. "Jüpiter'in oğlunu da getirmişsin." Dedi hoşnutsuz bir şekilde. Ama o sırada Katherine başka şeyler düşünüyordu. O annesi ile tartışmaya gelmişti. Neptün'ün birden ortaya çıkması ve hoşnutsuz, hatta öfkeli bir ifade ile kardeşinin oğluna bakması, onun için tümüyle bir sürpriz olmuştu. O yüzden şimdi doğaçlama davranmak, bu durumdan kurtulmak zorundaydı. | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Marcus ile üvey baba ziyareti. C.tesi Nis. 09, 2011 3:13 am | |
| Sarayın içine girdiğimizde manzara mükemmeldi. Amphitrite yanımıza geldiğinde Kathe başıyla selamladı onu. Ben ise ne yapacağımı bilmez bir halde duruyordum. İçerideki sular boşaldığında Kathe de ben de derin bir nefes almıştık. Hava kabarcığından kurtulduğumuza seviniyordum. Amphitrite bana pek dost canlısı yaklaşmamıştı. Ama Amphitrite'nin pek umurumda olduğu da söylenemezdi. Kathe ile annesi tartışıyordu. Pek dinlemediğim halde duyduğum bir cümle vardı. "Yok kocam hakkında öyle konuşmayın, yok bu yanlış yok şu yanlış! Onun hakkında istediğimizi söyleriz." Neptün'ün buralarda olmaması için tüm tanrılara dua ediyordum fakat bir faydası dokunmadı. Neptün'ün sözleri duvarlarda yankılanıyordu. "Öyle mi melez? Benim krallığıma geliyor ve bunları mı söylüyorsun? Sandığımdan da cesurmuşsun." Neptün'ün bizi buharlaştıracağından emindim ama yine de cesaretli olmam gerekiyordu. Fakat bunu başardığım pek söylenemezdi. Neptün bana dönüp sanki bir böcekmişim gibi baktı. "Jüpiter'in oğlunu da getirmişsin." Durumu nasıl kurtaracağımı düşünürken selam vermediğimi hatırladım. Hemen önünde eğildim. "Tanrı Neptün, amca." Neptün yine gür bir kahkaha attı. Kahkahasında pek acıma veya sevgi yoktu. "Maalesef Jüpiter'in oğlu. Benim gibi büyük bir tanrıyı böyle ucuz numaralarla seni buharlaştırmaktan vazgeçiremezsin. "Sadece saygılı olmaya çalışıyordum, efendim..." Neptün'e efendim demek hiç hoşuma gitmiyordu fakat ona saygısızlık edemezdim. "Hmm, ilginç. Sizi buharlaştırmamam için başka bir önerin var mı?" Neptün beni buharlaştıramazdı. Yoksa buharlaştırabilir miydi? "Jüpiter bunu senin yanına bırakmaz." Neptün'ün yüzünde kararsızlık okunuyordu. Dudakları büzüldü. "Sen gerçekten çok küstah bir melezsin. Seni öldürmeyeceğim." Sonra da Amphitrite'ye döndü. "Üzgünüm hayatım. Katherine bugün ölümü tadacak." Amphitrite muhtemelen buna izin vermeyecekti. Ama henüz Amphitrite ile Kathe arasındaki ilişkiyi çözemediğimden bütün gücümle bağırdım. Sesim duvarlarda büyük bir yankı yarattı. "HAYIR!" | |
| | | Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| Konu: Geri: Marcus ile üvey baba ziyareti. Paz Nis. 10, 2011 10:28 am | |
| Hayatında bir üvey babası tarafından öldürülecek olması eksikti. Üstelik Marcus'un bunu duyar duymaz, gösterdiği tepki, herkesin başını ona doğru çevirmesine sebep olmuştu. "Ne dedin sen?" Naptün, öfkeli bakışlarını Marcus'a çevirdiği sırada, Katherine ne yapacağını bilemez halde, arkadaşına doğru adım atmaya başlamıştı bile. Kimse konuşmadan önce konuşacak olan o olmalıydı. "Yeter." Sesinde en ufak bir tereddüt yoktu, korkudan izler taşımıyordu. Bu durumdan sıkılmıştı. Bu işin sonunu düşünmeden konuşmaya başladı. "Şu kıskanç koca ayaklarını bırak Neptün. Seni de, en fazla annemi sevdiğim kadar seviyorum." Amphitrite'nin arkadan gelen sesine aldırmadı. "Üstelik beni öldürünce ne olacak? Jüpiter aşkına! Kulübe bir sürü kardeşim ile dolu!" Bu sefer herkes ona dönmüştü ama Katherine'nin odaklandığı tek şey, üvey babasının, öfkeli, deniz mavisi gözleriydi. "Sen ne cüretle bana bunları söylüyorsun? Seni şu dakikada buharlaştırmış olmam gerekirdi!" Gözlerini devirdi. İleri gittiğinin farkındaydı ama krallığa gelmeden önce içinde biriktirdiği öfke, onun mantıklı hareket etmesini engelliyordu. Amphitrite ile Marcus, bu iki kişinin arasındaki tartışmayı izlerken, yorumda bulunmak için can attıklarına emindi. En azından o böyle düşünüyordu. Bunu kanıtlayan, Amphitrite'nin sözleri oldu. "Katherine Williams! Ne cüretle buraya gelip, bizimle böyle konuşabilirsin!" Annesinin, nasıl olduğuna bakmak için arkasını döndü. Öfkelenmiş miydi? Hayır. Katherine ona baktığında, öfkelenmiş bir yüz değil, şaşırmış bir yüz görüyordu. Kızının bir Tanrı ile böyle konuşmasına şaşırmıştı belki de. "Beni öldüreceğini söylüyor anne!" Amphitrite de tahtından kalkmış, ona yaklaşmıştı. "Evet! Duydum." Ona yeniden cevap vermek istiyordu. Tüm bu olanlar sırasında, az önceki bağırışı dışında sessizliğini koruyan Marcus'u unutmuştu. Ona yaklaştı hızlı adımlarla. Bir yandan arkasındaki iki ölümsüze bakmayı ihmal etmiyordu. Neptün ile Amphitrite de konuşmaya dalmış gibi görünüyorlardı. "Bence buradan hemen gitmeliyiz. Gelmek baştan bir hataydı zaten. Seni de bu işlere bulaştırdığım için üzgünüm." | |
| | | Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Marcus ile üvey baba ziyareti. Ptsi Nis. 11, 2011 5:37 am | |
| Kathe ve Poseidon kavga ederken orada olmamız bile ölmemiz için yeterliydi. Sonradan Amphitrite'nin de gelmesi iyice heyecanlanmama neden olmuştu. Beni öldüremezlerdi ama aynı şeyi Kathe için de düşünmüyordum. Aslında Kathe'nin yaşama şansı daha fazlaydı. Yani Neptün Kathe'yi annesinin yanında öldüremezdi değil mi? Hiç emin olmamama rağmen hiçbir şeyi şansa bırakmayacağıma kendi kendime söz verdim. Bence buradan hemen gitmeliyiz. Gelmek baştan bir hataydı zaten. Seni de bu işlere bulaştırdığım için üzgünüm." Kathe kolay kolay özür dileyecek bir melez olmadığı için durumun ciddiliğini anlıyordum. Neden hiçbir melez ebeveynini hiçbir tehlike olmadan ziyaret edemezdi ki? Neptün'ün çok sinirlendiği kolayca belli oluyordu. "Bırak bizi gidelim Neptün. Bizi öldürmek için hiçbir nedenin yok." "Ah, var. Sizi öldürmek için çok iyi sebeplerim var. Öncelikle benim evime gelip bana küstahlık yapıyorsunuz. Özellikle birisi Amphitrite'nin kızı, diğeri de lanet Jüpiter'in oğlu. İkinizden bir arada kurtulmak gerçekten de güzel olacak." Poseidon'un bize doğru yaklaştığı her adımda ölüme daha çok yaklaştığımızı biliyordum. Yutkundum ve kılıcımı çektim. Öleceksem bile savaşarak ölürdüm. Aslında ben Poseidon'un yanına yaklaşana kadar onun her ikimizi de öldürebileceğini adım gibi biliyordum. Poseidon üç dişli yabasını kavradığında sarayın duvarlarında sinirli bir ses yankılandı. "Dur!" Şaşkınlığım git gide çoğalıyordu. Ne yani, Amphitrite kocası Neptün'e karşı bizi mi koruyacaktı? "Amphitrite, bu işe karışmayacaksın." "Kızımı öldürmene izin vermeyeceğim." Sonra da bana sanki bir böcekmişim gibi bakıp"Ve eğer Jüpiter oğlunu da öldürürsen Jüpiter ile başın derde girebilir." "Bu seni hiç ama hiç ilgilendirmiyor Amphitrite!" İşte doğru zamanın bu olduğunu anlamıştım. Planımı anlatmak üzere Kathe'nin yanına yaklaştım. "Kathe...Kathe!" Kathe transa girmiş gibi Neptün ve Amphitrite'yi izliyordu. "Kathe... Kathe çabuk ol buradan acilen kaçmamız gerekiyor." Kathe şoktan kurtulmuştu. Şaşkın şaşkın bana baktı ve birkaç kere gözlerini kapatıp açtı. Sonunda kendine geldiğinde "Ef-Efendim?" Neptün ve Amphitrite kavga ederken hemen buradan kaçmalıyız. Ben seni tutup şimşek hızında buradan çıkaracağım. Hava kabarcığını oluşturmaya hazır ol." Kathe olumlu manasında kafasını salladım. Amphitrite bize bakıp bir anlık göz kırptı ve ne yapmak istediğimizi anlamıştı. O lafı dolaştırırken ben de Kathe'nin kolunu tuttum. "Biraz sert birkaç saniye geçirebilirsin. Sırtıma çıkmak da istemeyeceğine göre... Üç dediğimde harekete geçiyoruz." Bir an bekledim ve doğru zamanı bulduğumuz anda sessizce "Üç..." dedim. Şimşek hızına dönüşüp saraydan çıkmıştık. Neptün ise muhtemelen şuan yaptığımızı anlamıştı ve bizi takip ediyor olmalıydı. | |
| | | | Marcus ile üvey baba ziyareti. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|