Bugün, kampın geçim kaynağı olan çileklerin yetiştiği tarlalara gitmeye karar vermişti. Oradaki çilekleri görmüştü ve görünüşlerinin güzel olduğunu düşünüp, biraz toplamak istemişti. Tarlalara giderken iç sesi yakalanırsa bunun kötü olacağını söylüyordu ama onu dinlemedi. En kötü ne olabilirdi ki? Bacchus onu görür, kızar, sonra da bırakırdı. Yani... Buharlaşma olasılığı oldukça düşüktü. Tarlalardan içeri adım attığı anda çileklerin güzel kokusu burnuna geldi ve o tarafa doğru yürümeye başladı. Çilekleri inceleyerek yürümeye devam ederken, onların ne kadar taze ve güzel göründüklerini düşünüyordu. Sakladığı küçük kavanozu çıkardı. Eline geçen çilekleri toplamaya başladı. Çok nadir de olsa geri bıraktıkları oluyordu gerçi. Aslında, biraz da olsa, acele etmesi gerektiğini biliyordu ama çileklere baktıkça daha çok toplamak istiyordu. Kavanozu dolmak üzereydi, eli tam çilek almak için uzanmıştı ki bir ses duydu. Ona doğru gelen adımların sesi. Bir bu eksikti. Şimdiden yakalanacaktı. Kavanozunun kapağını kapatırken, ilk gördüğü ağacın arkasına saklandı. Gelen kişinin, Dionysos olmadığını, sıradan bir melez olduğunu görünce rahatladı. Çilek toplamaya dönüp, dönmemek arasında kararsız kalmıştı çünkü bu sefer de ağacın tepesine odaklanmıştı. Elmalar. Çilekten sonra en sevdiği meyveydi. Kavanozu ağaçtaki oyuklardan birine sakladıktan sonra, dallara ve çıkıntılara basarak tırmanmaya başladı. "Kim var orada?!" Duyduğu ses ile dengesini kaybedip, sırt üstü yere düşerken, çarpmanın etkisiyle minik bir çığlık attı. Ama Tanrı onu çoktan fark etmişti tabi. "Bak bak. Şu romalı melez değil misin sen?" Görünüşü bir anda değişmiş, Dionysos kişiliğinden, Bacchus kişiliğine bürünmüştü. Katherine, Dionysos'dan korkmazdı belki, ama Bacchus onun gibi Romalı bir Tanrı olduğu için biraz çekinmesini sağlıyordu. Kavanozunu ağaçtaki oyuğa sakladığı için sevindi bir an için. "Hemen git buradan melez! Yoksa kötü olur!" Daha kendisi bir cümle bile söyleyemediği için biraz bozulsa da, başı önünde uzaklaştı oradan. Bir süre kamp meydanında oyalandıktan sonra, tarlaya geri döndü. Kavanozunu sakladığı ağacı bulup, çileklerini aldıktan sonra, onu kimsenin görmediğinden emin oldu ve çileklerini yiyerek tarladan uzaklaştı.