Peter Karl Bouveir

Bu aralar iki derse birden giriyordum ve 3. bir derse girmenin bir zararı olmaz diye düşündüm. Kılıç antrenmanları sınıfına da girsem girmediğim bir ders kalmıyordu. Ya ben işte mükemmel bir insanım. Sabah erkenden kılıç antrenmanları sınıfına gittim. Sabah sabah kılıç kullanmak iyi spor olurdu. Kapıyı açmaya çalıştım ama kapı kilitliydi. Tüh. Bak tüm hevesim kaçmıştı. Neyse biri gelir mutlaka diye kapıda kendi kendime kılıç çevirmeye başladım.

Eh işte Hermia'nın da geç kalktığı zamanlar oluyordu. Bugünde o sabaha denk gelmişti herhalde, hani şöyle haldır küldür çıkılır ya evden bende kulübeden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Dersliğe geldiğim de bir çocuk kapının önünde kılıç çeviriyordu. Bilek hareketleri iyidi büyük ihtimal Hephaistos çocuğudur diyerekten omuzlarım inik yanına gittim.

O dermirci tanrısının çocuklarından hiç haz etmezdim. Ama mecbur ona ders vermek zorundaydım. Yanına gidince ''Merhaba'' dedim yüzüm asık şekilde sonra kapıyı açıp içeri davet ettim. ''Önce senle küçük bir düello yapalım ne dersin?''

Biraz oyalandıktan sonra bir kızın geldiğini gördüm. Kız asık suratlı biriydi. İsteksiz bir şekilde "Merhaba" ve hemen ardından ''Önce senle küçük bir düello yapalım ne dersin?'' diyerek kapıdan içeri girdi. Kızdan çok hoşlanmamıştım. Gıcık bir tipti. Şans budur ki 4. dersimde de bir kız eğitmen bana ders veriyordu. Yeter insaf artık. Bana da yazık. Bu kız da artistlik yapıp sabah sabah sinirlendirmişti beni. Kız hiç adını söyleme gibi bir girişimde bulunmadı. Ben de söylemedim zaten. Kız kolyesini kılıca dönüştürdü. Ben de eldivenimi Platenon'a dönüştürdüm. Tamam kızın Ares kız olduğunu kesinlikle anlamıştım çünkü savaş teknikleri çok iyiydi. HA tamam kızı tanıdım. Kardeşlerim bahsetmişti. Hephaistos çocuklarına hep kötü davranan HErmia'ydı bu. Kılıçlarımız havada çarpışıyor, Sesler her yeri inletiyordu. Bu sesi çoğu kişi sevmemesine rağmen ben bayılıyordum.Tamam artık üstünlük bendeydi. Kızın neler yapabildiğini öğrenmiştim ve sıra şimdi bendeydi.Kız çok rahat davranıyor gibiydi ama ben de ona var gücümle saldırıyor değildim.. İkimizinde pes etmeye niyeti yoktu. Kız iyi dövüşüyordu ama bana karşı hiç bir şansı yoktu. Biraz daha savaştıktan sonra hızlı bir hamleyle kılıcımı yere fırlattı. Kıza "FEna sayılmazsın" dedim ve kılıcımı yerden kaldırdım. Kıza "Şimdi sırada ne var? BEni öldürecek misin?" diye sordum. Kız "Hayır, devam ediyoruz." dedi ve kılıcı kafama doğru savurdu. Neyse ki yırtmıştım çünkü kılıcımın ucundan sekmişti kızın kılıcı. Ağğhh. Kız kolumda hafif bir sıyrık oluşturdu. O an kıza karşı galiptim diye düşünüyordum ama bundan sonra bana daha sert davrandı. Yüzümde de bir sıyrık oluşturdu. Kızın önünde öyle bir çığlık attım ki yerin dibine girecektim. Hermia gülmeye başladı. Bu kız oldukça ukalaydı . Artık çok sinirlenmiştim. Ayağa kalkıp Kılıcımı sımsıkı tuttum ve düşündüm. Sadece düşündüm. Sonradan elimde Alevli bir Platenon belirdi. Bu onun için yeterdi bence. Kılıcımı öyle bir savurdum ki kızın kılıcı havada iki takla attı ama tekrar kızın eline döndü. Kız kılıcı savurdu. Hiç enerjim kalmamıştı ve alev sönmüştü. Kılıcım yere düştü ve ben de yere düştüm. Dinlenmeye ihtiyacım vardı ve uzanmaya başladım yerde. Kız kılıcımı aldığında Platenon eldivene dönüşmüştü. Eldiveni üzerime atıp "Aylaklık yapma , çalışmamız lazım" dedi

Çocuğun umru değildi. ''Sana diyorum'' dedim. Yanından gidip paspas suyunu alıp yanına gittip yatan çocuğun üzerine döktüm. Ayağa dikilip kılıcını çekti. Tavana bakıp tanrılara yalvardım 'sabahın köründe delileri neden bana gönderiyorlar diye' çaklaşıp kılıç tutan kolunu tuttum ve büktüm. Kılıç düştü. ''Dinle uyuma bir görevde dinlenebileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Kılıcı berbat kullanmıyorsun belki ama yanlış kullanıyorsun. Kılıç bir araç değildir vücudunun bir parçasıdır. Kolunun devamı gibi. Sen ise onun senden olmadığını çok belli ediyorsun bu yüzden çok fazla açık veriyorsun. Kılıcını iki defa düşürdüm ama her hamlende kılıç düşmeye açıktı. Rakibini kendinden uzaklaştırıyorsun oysa ki yakınlaştırmalısın. Onu üzerine çekmemeli üzerine yürümelisin. Kılıç en basit sikahlardandır ama bir ustanın elinde onla bütünleşebilmiş bir ustanın elinde mucizeler yaratabilir. Şimdi bir daha denicez.''

Kılıcını yerden aldı. Bende pozisyon aldım. Ona doğru bir hamlede bulunup geri çekildim. O hamlede bulunmak için ayağını sürerek öne aldı. Ve dik şekilde bana doğrultu. Yana kayıp kılıcına kılıcımla vurdum. Kılıcı elinde sekti ama tutmayı başardı. ''Sıkı tut şunu'' Hemen yeni bir hamle ile soluna saldırdım.

Hermia'yı takmıyordum. Kız dayanamayıp ''Sana diyorum'' dedi ve üzerime bir kova su boşalttı. Sırılsıklamdım. Kız kolumu büküp ''Dinle uyuma bir görevde dinlenebileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Kılıcı berbat kullanmıyorsun belki ama yanlış kullanıyorsun. Kılıç bir araç değildir vücudunun bir parçasıdır. Kolunun devamı gibi. Sen ise onun senden olmadığını çok belli ediyorsun bu yüzden çok fazla açık veriyorsun. Kılıcını iki defa düşürdüm ama her hamlende kılıç düşmeye açıktı. Rakibini kendinden uzaklaştırıyorsun oysa ki yakınlaştırmalısın. Onu üzerine çekmemeli üzerine yürümelisin. Kılıç en basit sikahlardandır ama bir ustanın elinde onla bütünleşebilmiş bir ustanın elinde mucizeler yaratabilir. Şimdi bir daha denicez.'' dedi. Vaay anasını. Filozofça konuştu. Tamam artık bazı şeyleri anlamıştım. Arkadaşlık farklı ama derste o benim eğitmenimdi ve onu memnun etmeliydim. Bana doğru bir hamle yaptı. Bana "Rakibini kendinden uzaklaştırıyorsun oysa ki yakınlaştırmalısın." demişti. Öne doğru ilerleyerek dik bir şekilde hamle yaptım. Kız yana kayıp kılıcıma sertçe vurdu. Kılıcım az kalsın düşecekti. Dengemi sağlamayı başladım. Hermia kızarak "Sıkı tut şunu" diye bağırdı. Sol tarafıma doğru bir hamle yaptı. Sol tarafım zayıf yanımdı. Neyse ki son anda çekildim. Hermia bana "Kılıç bir araç değildir vücudunun bir parçasıdır." demişti. Rahatladım. Kılıcı zekice savurmaya başladım. O kadar rahattım ki oturarak bile savaşabilirdim. Tamam abarttım. Ama yine de önceye göre daha rahattım. Kız bir hamle yapacaktı ve tam o anda kızın hamleyi yapması için kılıcı hafifçe tuttuğunu fark ettim. Hemen eğilerek kızın kılıcının kabzasına vurdum. Kılıç yere düştü. Hava atarmışçasına "Nasıldım?" diye sordum.

Havalanmıştı birden ''Nasıldım?'' diyi verdi ardından. Sinsice gülümseyip karnına bir topuk tekmesi attıp. Biraz sert olmuştu sanırım yere düşmekle kalmamıştı bununla beraber rahat 3 metre yerde sürüklenmişti. Yereden kılıcımı alıp o bu şoktan çıkana kadar yanına gelmiştim. Kılıcımı çenesinin altına dayayıp ''Berbatsın'' dedim gülerek ama ya der gibi bir ifadesi vardı. ''Tamam tamam iyidi ama bir daha ki sefere kılıcımı düşürdükten sonra kılıcını boğazıma falan daya'' kafa sallayıp ayağa kalktı.

Kız tekmeyi hiç beklemediğim bir anda attığı için kendimden geçmiştim. Off. Rezil de olmuştum. Hermia bana "Berbatsın" dedi. Ciddi olmadığı her halinden belli oluyordu. Sonra ''Tamam tamam iyidi ama bir daha ki sefere kılıcımı düşürdükten sonra kılıcını boğazıma falan daya' dedi ve odanın diğer tarafındaki kılıcını almaya gitti. Ben de ayağa kalktım. Hermia durduk yere "Cezalısın. Şimdi yerde 100 şınav çek dedi. Afallamış bir vaziyette "Ne? Neden ki ben sana ne yaptım?" dedim. Bu kız harbi gıcıktı. Babasına çekmiş işte . Sonra itiraz etmeme izin vermeyerek koltuğa oturdu ve "Evet, seni izliyorum" dedi. Off. Bitmezdi ki şimdi bu. Bir, iki, üç, dört..................seksen altı seksen yedi............doksan sekiz, doksan dokuz, yüz.. Ohhh.. Hemen dersliğin küçük mutfağına gidip bir damacana su bitirdim. Geldiğimde Hermia "Sanki bazı yerleri atladın, devam" dedi. Ah. Sinirlendim. "Yeter ben ders filan istemiyorum." dedim. Hermia gülerek "Dur tamam şaka yaptık. Asla pes etmek yok, devam ediyoruz." dedi.

"Dur tamam şaka yaptık. Asla pes etmek yok, devam ediyoruz." Dedim gülerek amada çabuk vazgeçiyordu. ‘’Demek kaslarına güveniyorsun çaylak hadi bakalım gölde suyun içinde benle bir düello yapabilecek misin?’’ yüzümde hafif bir tebessüm vardı. Onun suratına bakınca ‘Ne dedin ne dedin pardon su mu?’ ‘’Yürü çabuk’’ cevabını verdim o yüz şeklinde başka cevabı da kaldırmazdı zaten.
Soluğu kampın kano gölünde aldık. Hava güzeldi rüzgar yoktu. Ve su BUZ gibiydi. ‘’Çaylaklara öncelik tanıyorum’’ dedim gözlerim parlıyordu. Küçük ve tedirgin adımlarla suya girdi.
(Unutma su da kılıcı kullanmak zordur çünkü yoğun bir madde sonuçta İnan bana bu mekikten daha fazla acıtacak kollarını )

’Demek kaslarına güveniyorsun çaylak hadi bakalım gölde suyun içinde benle bir düello yapabilecek misin?’’ dedi Mia. Şaşırmıştım. Suyun içinde nasıl kılıç kullanabilirdim ki? Mia'ya ‘Ne dedin ne dedin pardon su mu?’ dedim. Mia ise "Yürü çabuk" dedi. Kano gölüne doğru ilerliyorduk. Kızın karşısında umarım rezil olmam diye düşündüm. Gölün yanına geldiğimizde elimi suya değdirdim. Su buz gibiydi. "’Çaylaklara öncelik tanıyorum" dedi Mia. Onu iyi bir performansla memnun etmek istiyordum. Suyun soğukluğuna alışmam için küçük adımlarla göle girdim. Arkamdan Mia geliyordu. Yeterli derinliğe geldikten sonra Mia "Hazır mısın?" dedi. Onaylarcasına başımı salladım. İlk hamle Mia'dan geldi. Kılıcı yavaş geliyordu ama benimki de yavaş hareket ediyordu. Son anda hamlesini geri püskürttüm. Kılıcımı hızlıca ona doğru salladım. Ama su çok yoğun olduğu için kılıç çok yavaş hareket ediyordu. Kılıçlarımız yine çarpıştı. Ani davranarak suya daldım ve Mia 'nın arkasına geçip hamlemi yaptım. Kız arkasına dönerken kılıcı da oldukça hızlı dönüyordu. Hamleyi önlemişti. O da bana doğru kılıcını diklemesine batırırken hemen çekildim. Zayıf olduğum bir anda Mia kılıcını savurdu. Kılıcım elimden düşmüştü. Hemen suya dalıp kılıcımı almaya gittim. Mia'da peşimden geliyordu.

Elimi suya daldırıp peter'ı bluzundan çekip sudan çıkardım. Elinde kılıcı ile ne var der gibi bir hali vardı. ''Sen kılıcını almak için suya daldığında beni unuttun orada kılıcımı indirip seni öldürebilirdim. Biraz düşünün yahu çok mu zor suda daha iyi hareket etmek için kollarını yukarda tutmaya çalış daha rahat olur ve kaçan gerektiğinde gölün ortasını değil kıyıyı hedef al''

''Sen kılıcını almak için suya daldığında beni unuttun orada kılıcımı indirip seni öldürebilirdim. Biraz düşünün yahu çok mu zor suda daha iyi hareket etmek için kollarını yukarda tutmaya çalış daha rahat olur ve kaçan gerektiğinde gölün ortasını değil kıyıyı hedef al'' dedi Mia. Ona "Boş bulundum daldım işte senden kaçacağımı sanıyorsan yanılıyorsun." dedim ve siper aldım. Mia bana doğru koşuyordu. Kılıcını bana doğru savurdu. Eğilerek kendimi korudum ve ona düşünmeden hızlıca kılıcımı savurmaya başladım. Artık tamamıyla hücum davranıyordum ve Mia savunmaya yönelik oynuyordu. Ataklarımdan Mia hasar görmemişti ama kendini zor koruyordu. Kılıcının kabzasına vurdum ve kılıcı gölü boyladı. Ona gülerek "Kıyıya doğru kaçabilirsin." dedim. Cevabı "Çok gıcıksın." oldu. "Diyene bak." dedim ve dalarak Mia'nın kılıcını getirdim.

Kılıcımı verdi bende gülümseyerek güneşe baktım. ''Ders bitmiştir sonra görüşürüz''


1. seviye mezunusun