Kampa alışmaya başladıktan sonra, hep beni heyecanlandıran bir şey vardı. Pegasuslar. Kampa geldiğimde bir pegasusumun olabileceğini söylediler. Melez olduğumu öğrenmeden önce hep pegasusları hayal ederdim. Şimdi ise bir tanesine sahip olabilirdim!
Pegasus ahırlarını melez arkadaşlarıma sora sora buldum. Pegasusların hepsi çok güzeldi. En sonda, vücudunun neredeyse hepsi siyah fakat hafif kırmızı tüylü, yelesi ve gözü de kırmızı olan bir pegasus gördüm. Muhteşemdi. Siyah ve kırmızı en sevdiğim renklerdi zaten. Ona hayranlıkla bakarken, ahırdaki görevli gülümseyerek ''O da seni sevdi Ravelo'' dedi. Pegasusa döndüğümde bütün muhteşemliğiyle kişnedi ve kanatlarını çırptı. Belli ki gerçekten de beni sevmişti. Mükemmel ikili olabileceğimizi hayal edebiliyordum. Ona vişne aromalı bir draje yedirdim. Tadını beğenmişe benziyordu. Pegasuslar küp şeker sever diyerekten küp şeker verdim, ama hala benden draje bekliyor gibiydi. Bi' tane daha draje fırlattım ağzına, şıp diye kapıverip yuttu. Yüzünden memnuniyet okunuyordu. ''Artık benim pegasusum ve en iyi dostlarımdansın'' dedim. Yine aynı şekilde kişnedi. Renkleri bana bir isim hatırlatıyordu. Evet ismini bulmuştum. İsmi Vega'ydı.