Bugunümü Jess'e gitmek için boş bırakmıştım. Evet, Jess küçük tanrı olsa da onunla daha önceden tanışıyorduk ve aramız çok iyiydi. Bana önceden yardımı dokunmuştu ve o zamanlardan beri çok iyi anlaşıyorduk. Bir yandan bunu düşünüp bir yandan da dolabıma bakıyordum. Üzerime uzun beyaz badimi ve siyah pantolonumu giyerek saçımı yukarıdan at kuyruğu gibi yaptım. Aslında salık bırakacaktım ama bunun da yakıştığını ve değişiklik yapmam gerektiğini biliyordum. Sonunda hazır olduğuma karar verince kulübemden çıkarak ahırlara doğru ilerlemeye başladım.
Ahırlara vardığımda önce benim bir tanecik pegasusum Alexsis'i okşadım, ardından da beni Olimpos'a götürmesini söyledim. Evet benim oraya ikinci gidişimdi ve orayı çok seviyordum. Oldukça güzel bir yerdi. Pegasusum ile sonunda binanın önüne vardığımızda onu kampa geri yolladım ve asansöre doğru ilerlemeye başladım. Asansörün önüne geldiğimde gazetesini okuyan görevliye önce öksürük sesi çıkarttım ve "600. kata çıkmak istiyorum." dedim. Adam bıkkın bir şekilde gözlerini okuduğu gazeteden kaldırarak önce beni süzdü ve ardından "Bu binada o kadar kat yok ki." diyerek gazetesine döndü. Artık sabrım taşmaya başlamıştı, bir an önce Olimpos'a gitmek istiyordum. Derin nefes aldım ve elimdeki bilekliği kılıca dönüştürerek adama doğrulttum. "Bana 600. katın anahtarını vermelisin bence." dedim kızgın bir yüz ifadesi takınarak. Evet, gerçekten de artık kızmaya başlıyordum. Boşuna zamanımı burada harcayacak değildim ya. Adam korkarak anahtarları bana uzattı ve "Şu taraftan." diyerek sağ tarafı gösterdi. Başımı tamam anlamında salladıktan sonra kılıcımı tekrar bilekliğe çevirdim ve bileğime takarak asansöre bindim. Sonunda 600. kata çıktığımda Olmpos'un güzelliğine bakarak iç çektim. Buranın havası bile daha güzeldi. Yavaşça ilerlerken bir yandan da Jess'in nerede olabileceğini düşünüyordum. Bir süre ilerledikten sonra duraksadım ve etrafıma bakındım. Sol tarafında duran güzeller güzeli kadının bana baktığını fark edince önce şaşırdım, ardından bunun Artemis olduğunu hatırlayarak biraz daha yanına yaklaşıp hafifçe yere doğru eğilerek selam verdim. "Merhaba Tanrıça Artemis." Onu ilk görüşümdü ama Athena'yı tanıdığım gibi onu da tanımıştım. Bu da bana oldukça garip geliyordu. Ama şu an aklımdaki tek şey Artemis'in tepkisinin ne olacağıydı. Ne de olsa o bir tanrıçaydı ve selam verip vermememin doğru olup olmadığını bilmiyordum.